HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 17 EYLÜL 2025, ÇARŞAMBA

Belirsizlik büyüdükçe kuşku haklılaşır!

17.09.2025 00:00
İznik Gölü'nün kıyısında başlayan hareketlilik, Orhangazi'nin ortak geleceğine ilişkin basit bir yatırım tartışması değil; suya, ekosisteme ve kent ahlakına dair temel bir sınav. Kepçelerin hangi amaçla çalıştığına dair belirsizlik sürerken kamuoyu haklı olarak soruyor:

Gerçek niyet ne?

Balıkçıların can güvenliğini sağlayacak, fırtınada sığınak olacak bir barınak mı planlanıyor, yoksa bu başlık yalnızca gölden su çekmeye, kıyıyı derinleştirmeye, kanalları genişletmeye giden yolun üzerini örten bir kılıf mı?

Eğer amaç dürüstçe tanımlanmış bir kamu yararı ise neden her şey bu kadar kapalı yürütülüyor, neden halk toplantıları, bağımsız uzman raporları, açık veri paylaşımı yok? Proje gerçekten balıkçıyı, kıyı emniyetini, arama-kurtarma kapasitesini gözetiyorsa, neden en uygun görülen alanlar olan Yeniköy altı ve Narlıca masada değil; neden en kırılgan kıyı parçaları hedef seçiliyor?

Sorular büyüyor çünkü belirsizlik büyüyor.

Her ciddi kıyı projesi öncesinde çevresel etki değerlendirmesi yapılır, su bütçesi ve sediman dengesi hesaplanır, kıyı kenar çizgisi ve imar bütünlüğü gözetilir. Bu süreçler yalnızca teknik prosedür değildir; toplumun rızasını, yerel bilgi birikimini ve ekolojik sınırları aynı masada buluşturmanın asgari şartıdır. Peki burada bu şartlar yerine getiriliyor mu?

Kıyı boyunca yaşayan yurttaşların, su ürünleri kooperatiflerinin, küçük ölçekli balıkçıların, zeytinlik sahiplerinin, kıyı ekoturizmi yapan esnafın görüşü alınmış mıdır?

Gölün su seviyesinde yıllardır gözlenen dalgalanmalar ortadayken, kıyı tabanına müdahale hangi hidrobiyolojik etkilere yol açacaktır?

Plankton topluluklarının, üreme dönemindeki türlerin, sazlık ve kamışlıkların, kıyı kuşlarının yaşam döngüsü nasıl etkilenecektir?

Gölün karakterini belirleyen o hassas denge, bir kez bozulduğunda telafisi mümkün müdür?

Orhangazi yalnızca göl kıyısında bir yerleşim değil; gölün suyuyla yaşayan bir tarım, gölün esintisiyle serinleyen bir şehir, göl manzarasıyla nefes alan bir kamusal hayat. Kıyıya atılan her kazık, her dolgu, her derinleştirme, zeytinciden balıkçıya, kıyı kahvesindeki esnaftan çocuklarıyla yürüyüş yapan ailelere kadar uzanan geniş bir toplumsal zinciri etkiliyor. Tam da bu nedenle mesele bir müteahhitlik faaliyeti değil, bir kent sözleşmesi sorunudur. Kent sözleşmesi, en basit haliyle, "kamu gücü kullanılırken kamunun bilgisi ve rızası esastır" ilkesidir. Bu ilke askıya alındığında yalnızca doğa değil, demokrasi de yara alır. O halde sormak zorundayız: Gerçek niyet ne?

Kamu yararı adına atıldığı söylenen adımlar neden kamuoyunun gözünden kaçırılıyor?

Proje haritaları neden şeffaf bir biçimde yayımlanmıyor, su bütçesi ve risk senaryoları neden bağımsız uzmanlara açılmıyor? Kıyı boyunca yapılacak bir barınağın en basit güvenlik gerekçeleri bile, yer seçimi bilimsel değilse, çelik gibi beklentileri kumda kale gibi bırakır. Dalgakıran yanlış yere konursa, kıyı erozyonu hızlanır; dip taraması bilinçsiz yapılırsa, bulanıklık artar, oksijen rejimi bozulur; kanal derinleştirme gölün iç dinamiklerini değiştirirse, bir sonraki kurak mevsimi çok daha ağır yaşarız. Bu riskler masa başı ezberlerle değil, ölçümle, veriyle, yerel deneyimle ve iyi niyetle yönetilir. İyi niyet ise gizlilikten değil, açıklıktan anlaşılır.

İznik Gölü, yalnızca bir su kütlesi değildir; kültürel bellek, biyolojik çeşitlilik ve bölgesel iklim dengesi açısından bir yaşam alanıdır. Gölün üzerinde hak iddia eden kurumlar, aslında kamunun emanetini yönetir. Emanet yönetiminin bir numaralı şartı hesap verebilirliktir. Kaçak su alımları, keyfi derinleştirmeler, "ön hazırlık" adı altında fiili başlatmalar, mevzuatın öngördüğü izin ve denetim süreçlerini fiilen by-pass ediyorsa, burada kamu düzeni zedelenir. O halde, kâğıt üzerindeki gerekçelerle sahadaki uygulamalar örtüşüyor mu? Gerçek niyet ne?

İşin bir de yerel ekonomi boyutu var.

Balıkçı barınağı gerçekten balıkçılığın altyapısını güçlendirecekse, küçük tekne sahiplerinin finansal yükü nasıl hafifletilecek, kooperatiflerin kapasitesi nasıl artırılacak, kıyı güvenliği için kaç eğitimli personel, hangi donanımla konuşlandırılacak?

Bu soruların net planları olmadan "barınak" sözcüğü yalnızca bir tabela olarak kalır. Tersine, eğer kıyı derinleştirme ve su alma altyapıları bu başlık altına gizleniyorsa, balıkçılık bir kez daha büyük projelerin gölgesinde figüran haline getirilir. Balıkçıyı koruyan, kıyıyı savunan, gölü yaşatan planlar somut hedefler, takvimler ve bütçelerle konuşur; belirsizlikle değil.

Tam da bu noktada kamuoyuna ilk uyarıyı getiren siyasal sorumluluğa dikkat çekmek gerekir. İYİ Parti Orhangazi İlçe Başkanı Bülent Bakış, konuyu Orhangazi'nin menfaatleri adına gündeme taşıyan ilk isim olarak öne çıktı. Göl üzerinde atılacak her adımın şeffaflıkla, bilimsel verilerle ve katılımcı usullerle yürütülmesi gerektiği, bu meselenin kişisel veya kurumsal kazanç hesaplarına bırakılamayacağı vurgusu, yerelin vicdanına tercüman oldu. Bu tavır, salt bir eleştiri değil; kentin müştereklerine sahip çıkan bir çağrı niteliğinde. Çünkü Orhangazi'nin gerçek menfaati, günübirlik gösterişli işler değil, uzun ömürlü ve adil çözümlerdir.

Bir köşe yazarının görevi taraf tutmak değil, kamu vicdanının aklını diri tutmaktır.işte bende bu soruları sormak ve gündeme taşımak zorundayım Orhangazi adına. İddialara, sorulara cevabı olan ilgililerin cevap ve açıklamalarını da burada yayınlayacağız.

Projenin bütünleşik bir su yönetim planı var mı?

Gölün çekilme eğilimiyle mücadele için hangi somut adımlar atılıyor? Kıyı yapılaşmasına paralel bir yeniden doğal alan kazanımı hedefleniyor mu?

Göl çevresindeki atık yönetimi, sızıntı riski, tarımsal girdilerin su kalitesi üzerindeki etkileri, yeni bir liman/barınağın trafik ve gürültü baskısı gibi unsurlar bütüncül bir risk matrisinde değerlendirildi mi?

"Can güvenliği" denildiğinde bunun kapsamı yalnızca teknelerin dalgadan korunması mı, yoksa gölde olası kirlilik kazalarına, ani su çekilmelerine, yangın ve sel gibi afet senaryolarına hazırlık da dahil mi?

Eğer dahilse, hangi ekipman, hangi eğitim, hangi alarm protokolleri devrede olacak?

Gelin bir doğruluk testi yapalım.

İlk ilke, açıklık: Proje belgeleri, yer seçimi kriterleri, hidrolojik ve ekolojik raporlar herkesin erişimine açık mı?

İkinci ilke, katılım: Yerel halk ve meslek örgütleriyle gerçek müzakereler yapıldı mı, sahici itirazlar planı değiştirdi mi?

Üçüncü ilke, bağımsızlık: Değerlendirmeyi yapan uzmanlar proje sahiplerinden idari ve mali olarak bağımsız mı?

Dördüncü ilke, telafi ve eşik: Tahribat riskine karşı somut telafi planları, geri döndürülemez eşikler için kırmızı çizgiler kondu mu?

Beşinci ilke, adalet: Maliyet ve fayda dağılımı adil mi; doğrudan etkilenene adil geçiş mekanizmaları var mı?

Bu beş sorudan biri bile "hayır" ise, frene basmak kamusal aklın gereğidir. Çünkü kıyıda yanlış bir hamle, gölün tamamında zincirleme etki yaratır.

Kıyı projeleri çoğu zaman büyük vaatlerle gelir: istihdam, hareketlilik, turizm. Vaatlerin bir bölümü gerçekleşir, bir bölümü kağıtta kalır; fakat ekolojik tahribat kalıcı olduğunda, kazanç kalemleri hızla erir. Gölün bir yaşam destek sistemi olduğu gerçeği unutulduğunda, kısa vadeli ekonomik parıltı uzun vadeli yoksulluğa dönüşür. Orhangazi'nin yarını, günü kurtaran değil, yarını garanti eden işlere muhtaç. Bu yüzden mesele bir "yapılsın mı yapılmasın mı" basitliğine sıkışmamalı; "nasıl, nerede, hangi sınırlar içinde, kimin denetiminde, hangi verilerle" sorularının tümüne ikna edici yanıt verilmeden tek bir kazma vurulmamalı.

Halkın bilgi alma hakkı, çevresel adaletin kalbidir. Bu hakka saygı göstermeyen her girişim, daha ilk günden meşruiyetini tüketir. Şeffaflık sadece nezaket değil, güvenliğin de sigortasıdır. Çünkü gecenin bir vakti sahile inen bir kepçenin yarattığı belirsizlik, sabahın aydınlığında yayımlanmış bir raporla, ilan edilmiş bir toplantı tutanağıyla, ölçüm verilerinin ham halleriyle giderilebilir. Toplum, saklanmayan gerçeklerle barışır; saklanan gerçekleri büyüteçle incelemeye başlar. Şu an yaşanan tam da budur: Belirsizlik büyüdükçe kuşku haklılaşır ve haklı kuşku tek bir soruda düğümlenir. Gerçek niyet ne?

Cevap, kâğıt üzerinde yazılan cümlelerde değil, sahada atılan adımlarda yatar. Eğer sahadaki adımlar balıkçının yaşamını kolaylaştırıyor, kıyı güvenliğini kanıta dayalı olarak artırıyor, gölün su rejimini ve ekosistemini koruyor, yerel ekonomiyi adil biçimde destekliyor ve bütün bunları halkın gözü önünde, hesap verebilir bir yönetişimle yapıyorsa, kimse itiraz etmez. Fakat adımlar bunun tersini işaret ediyor, sessizlik ve telaş arasındaki bir bölgede ilerliyorsa, Orhangazi'nin hafızası bu dönemi, gölün kaderinin kapalı kapılar ardında yazıldığı bir dönem olarak kaydeder. Bu da hiçbirimizin kabul edebileceği bir miras değildir.

Bugün yapılması gereken bellidir: Bütün proje belgelerinin ivedilikle kamuoyuna açılması; bağımsız bir bilim kurulunun sahaya inerek su bütçesi, sediman dengesi, biyolojik çeşitlilik ve kıyı morfolojisi açısından detaylı bir etki değerlendirmesi hazırlaması; yer seçiminin sıfırdan, ekolojik duyarlılık ve güvenlik kriterleriyle test edilmesi; gölün bütününü kapsayan bir yönetim planının, yerel paydaşların aktif katılımıyla güncellenmesi; her adımın zaman çizelgesi, mali kaynağı ve sorumlu kurumlarıyla birlikte, herkesin anlayacağı bir dille yayımlanması. Bunlar lütuf değil, anayasal birer yükümlülük düzeyinde kamusal ödevlerdir.

Orhangazi, gölün kıyısında büyüyen bir umut olarak kalmak istiyorsa, gölün hakkını savunmak zorunda. Bülent Bakış'ın açtığı şeffaflık ve kamu yararı çağrısı, siyasal rekabetin değil, ortak aklın konusu olarak görülmeli. Bugün sorulacak sorular, yarın çocuklarımızın yüzüne bakabilmek içindir.

Ve o soruları toparlayıp tek cümlede yeniden sormanın zamanı geldi:

Gerçek niyet ne?

 
Muharrem DEĞİRMEN /GÖZLEM / diğer yazıları
•Belirsizlik büyüdükçe kuşku haklılaşır! 17 00:00:00.09.2025
•MHP’li Bozoğlu’ndan Kaymakama İstiklal Marşı çıkışı 08 00:00:00.09.2025
•Orhangazi’nin gölü kendine küsmüşken 03 00:00:00.09.2025
•Hakikate Adanan Bir Ömür: 30 Ağustos’un Ruhuyla Haydar Baş’ın Vasiyeti 29 00:00:00.08.2025
•Orhangazi Kent Konseyi Ortak Akıl mı, Ortak Çıkar Kulübü mü? 20 00:00:00.08.2025
•ORHANGAZİMETRELİ ARKADAŞLAR… 18 00:00:00.08.2025
•Yurt Yerini kime neden sattın Bekir Aydın? 12 00:00:00.08.2025
•SİYASETİN UMUDU, HALKIN SESİ BERNA İL 05 00:00:00.08.2025
•Birinci Vazifen’ Bursa’da Birlik Ruhunun İmtihanı Kalem burada biter; meydan, umuda kalsın. 05 00:00:00.08.2025
•ORHANGAZİ’NİN PART TİME SİYASETÇİLERİ 29 00:00:00.07.2025
•Kırsalın Şehirleştirilmesi mi, Hafızasızlaştırılması mı? 15 00:00:00.07.2025
•ZALİMLERİN DEĞİŞMEYEN SOYU VE HÜSEYİNLERİN DİMDİK DURUŞU 05 00:00:00.07.2025
•Bir Selam Kadar Uzağımızda Ölüm Bizler hep birlikte İyiyiz 02 00:00:00.07.2025
•İKİ YÜZ KARASI AYNA: A HABER VE HALK TV 28 00:00:00.06.2025
•Fazıl Say ile "İznik Türküsü"nün Ardından 25 00:00:00.06.2025
•Ustadan Eser Kaldı, Senden Ne Kalacak? 18 00:00:00.06.2025
•Orhangazi Ziraat Şubesi’nde Ne Oluyor? 18 00:00:00.06.2025
•Partideki 'Biz'den Olmayanlar' Meselesi 18 00:00:00.06.2025
•Mahkumlar ve Yakınlarının Umutlarıyla Oynanan İnfaz Oyunu 11 00:00:00.06.2025
•İznik’ten Ankara’ya Giden Yol Kağan Mehmet Usta 29 00:00:00.05.2025
•“İstanbul’da Suç Olan, Orhangazi’de Neden Normalleştiriliyor?” 13 00:00:00.05.2025
•Hakikati Yazmanın Bedeli 05 00:00:00.05.2025
•Orhangazi’de Eski Mezar Taşlarının Sahipsizliği ve Korunma İhtiyacı: Tarih ve Kültürün Yok Olma Tehlikesi 28 00:00:00.04.2025
•Bursaspor’un Diriliş Öyküsü 16 00:00:00.04.2025
•Hakikat bayrağı düşmez Âşıklar ölmez 14 00:00:00.04.2025
•Cezaevlerinde Adalet Krizi ve Yaklaşan Tehlike 09 00:00:00.04.2025
•Siyaset Tartışıyor, Halk Geçim Derdiyle Boğuşuyor 26 00:00:00.03.2025
•Türkiye ve Orhangazi'de kadın cinayetleri 07 00:00:00.03.2025
•RAMAZANLAR DEĞİŞMEDİ, İNSANLAR DEĞİŞTİ 05 00:00:00.03.2025
•Orhangazi’de BESAŞ Fırtınası Ekmeğin ve Adaletin Hikâyesi 25 00:00:00.02.2025
•Adaletin Peşinde İki Farklı Perspektif 18 00:00:00.02.2025
•Cemal Öner: Orhangazi'nin Milli Görüş Davasına Adanmış İsmi 09 00:00:00.02.2025
•Araştırmacı Gazeteci İrfan Aydın ve 3. Göz Medya’nın Uyuşturucu ile Mücadelesi: Yargı Reformuna Yön Veren Rapor 03 00:00:00.02.2025
•Büyükbaş Hayvancılıkta Kriz: Her Kalemiyle Gerçekler Kurbanlık Büyükbaş Hayvanın Gerçek Bedeli 29 00:00:00.01.2025
•Neler bırakmadık ki 2024’te! 01 00:00:00.01.2025
•Hani otopark spor kulüplerine verilecekti? 25 00:00:00.12.2024
•Müslüman coğrafyasında "Müslüman" arar olduk..! 17 00:00:00.12.2024
•Çalışma hayatında öncü bir kadın ŞÜKRAN ÇOKLAR GÜNDÜZ 16 00:00:00.12.2024
•Özge Demir: Hak Mücadelesinin Güçlü Sesi 10 00:00:00.12.2024
•Orhangazi Tarımına Yön Veren Bir Lider: Dinçer Dimrit 06 00:00:00.12.2024
•PAŞAPINAR’A VE HİZMETE ADANMIŞ BİR HAYAT: CAVİT TAŞ 04 00:00:00.12.2024
•Eğitim, Sanayi ve Sosyal Kalkınmada Öncü Orhangazi TSO 03 00:00:00.12.2024
•Biri anlatsın Ne oluyor bu ülkede? 18 00:00:00.11.2024
•Topuklu Efe Çalışıyor, muhalifleri sahte hesaplarla uğraşıyor 06 00:00:00.11.2024
•BASKF için neden Çetin Yıldız ve ekibi? 31 00:00:00.10.2024
•OKURUMUZDAN MEKTUP VAR!!! 09 00:00:00.10.2024
•Rakı-Balıktan sporcu ile ilgilenmeye fırsat bulamayan Osman Kılıç 16 00:00:00.09.2024
•Sevdası TÜRKİYE olanların adresi 03 00:00:00.09.2024
•Bursa Gençlik ve Spor’da Gökay AZAK büyük bir şanstır 14 00:00:00.08.2024
•Gürle üzerine yazmak 20 00:00:00.07.2024
•Akçe, spor malzemeleri ve Cem Gençoğlu 29 00:00:00.06.2024
•Rakı-Balık Osman Kılıç!!! 24 00:00:00.06.2024
•Orhangazi’nin Sözde Abdulhamid Han Sevdalıları 15 00:00:00.06.2024
•Çetin Yıldız ve BASKF 07 00:00:00.06.2024
•Siyaset vefa ister, vefa başarıyı getirir 05 00:00:00.06.2024
•Kız Meslek dediler, Kimya Lisesi Projesi yaptılar 31 00:00:00.05.2024
•Orhangazi siyaseti sil baştan 23 00:00:00.05.2024
•Hatipoğlu’ndan açıklama var… 20 00:00:00.05.2024
•19 Mayıs öncesi gençlere yapılan kabul edilemez 18 00:00:00.05.2024
•YILDIZ PARLAMADI, BEYGİR ŞAHLANMADI, ŞİMDİ SIRA ARPA’DA! 12 00:00:00.05.2024
•MUHTARLIKLARDA NELER OLUYOR? 18 00:00:00.04.2024
•ORHANGAZİ’DE “GÜLÜMSEMEK” İSTİYOR 15 00:00:00.04.2024
•ORHANGAZİ'NİN BEKA SORUNU BAKİ BEKÂR 04 00:00:00.04.2024
•Seçimin 'etkisiz elemanları' DEVA, Saadet, DP ve Gelecek 04 00:00:00.04.2024
•NEREDEN NEREYE? 20 00:00:00.02.2024
•KALDI MI GİDERAYAK DEVREDİLMEYEN BİR ŞEY? 11 00:00:00.02.2024
•BÜYÜK ACININ 1. YILINDA BURSA VE DEPREM 06 00:00:00.02.2024
•1 NİSAN 2024 SABAHI 05 00:00:00.02.2024
•İRFAN AYDIN’DAN DOĞRU ZAMANDA DOĞRU BİR İZNİK PAYLAŞIMI 05 00:00:00.02.2024
•ANKETLER BİTTİ, TARTIŞMALARI BİTMİYOR 05 00:00:00.02.2024
•Evet, ATATÜRK Ne Güzel Bir Geceydi! 01 00:00:00.02.2024
•MADEM SEVDANIZ "ORHANGAZİ"!!! 24 00:00:00.01.2024
•GAZETECİLİK VEFADIR VEFA… 16 00:00:00.01.2024
•HATİPOĞLU DP’DEN ORTAK ADAY MI? 12 00:00:00.01.2024
•EMRAH KEÇİCİ BAŞARISI 12 00:00:00.01.2024
•Neler bırakmadık ki 2023’te! 03 00:00:00.01.2024
•KAYBEDİLEN 2019 SEÇİMLERİ ve BUGÜN!!! 27 00:00:00.12.2023
•KASABA BİZİM KASABA 27 00:00:00.12.2023
•ZAFER PARTİSİ’NDE YÜKSEL AKBAYRAK SÜPRİZİ 27 00:00:00.12.2023
•BÖLEN DEĞİL, BİRLEŞTİREN 27 00:00:00.12.2023
•AKAN SUDA İKİ KERE YIKANMAZ PAZARKÖY’ÜN GARİP SEÇİM HALLERİ 20 00:00:00.12.2023
•ÖZGÜR ÖZEL ve KILIÇDAROĞLU ARASINDA FARK YOK 20 00:00:00.12.2023
•Siyaset ve koltuk neler yaptırıyor insana! 05 00:00:00.12.2023
•“KADRO YÖNETİR BAŞKAN HESAP VERİR” 05 00:00:00.12.2023
•MEYDANIN ELİ TELEFONLU SİYASETÇİLERİ 15 00:00:00.11.2023
•Anılarda Atatürk ve Orhangazi 10 00:00:00.11.2023
•KİM BU ÖĞRETMENLER? 08 00:00:00.11.2023
•BURSA’DA Kİ BÜROKATIMIZ SEMİH ÖZ 25 00:00:00.10.2023
•CHP HATİPOĞLU’NU ADAY YAPAR MI? 17 00:00:00.10.2023
•EĞİTİMCİNİN EĞİTİMDEN GEÇMESİ!!! 12 00:00:00.10.2023
•RUHU OLMAYAN KASABA 83 YILDA DEĞİŞEN BİRŞEY OLDU MU? 26 00:00:00.09.2023
•Çalışkanlık+Vizyon+Halkla Siyaset=YÜKSEL SERT Birleştirici aday Yüksel Sert’tir… 01 00:00:00.09.2023
•Yerel seçimlere doğru Orhangazi 16 00:00:00.08.2023
•Vefatının 17. Yılında Gökmen’i anlamak ve anmak 10 00:00:00.08.2023
•CHP VE İYİ PARTİ’NİN GENÇLİK TAKİYESİ 03 00:00:00.08.2023
•Bir Belediyecilik okuludur NİMET ERCAN 28 00:00:00.07.2023
•MPR İletişim Danışmanlığı’nda Yılın Personeli Elif Taşdelen 20 00:00:00.07.2023
•ALİ HİLMİ AKBAYRAK 14 00:00:00.07.2023
•Sevdamız Orhangazi’dir 12 00:00:00.06.2023
•Erdoğan’dan Kuvvayi Milliye Mesajı 01 00:00:00.06.2023
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.