HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 19 KASIM 2025, ÇARŞAMBA

ORHANGAZİMETRELİ ARKADAŞLAR…

18.08.2025 00:00
Her zaman olduğu gibi yine Orhangazi'de birilerinin pis hastalığı yeniden hortladı.
Bir türlü yok edemediğimiz…
Yerli ve yabancı hastalığı yine başladı.
Pis bir virüs gibi oynanmak istenen adice bir söylem bu.
Elinizde Orhangazimetre mi var kardeşim?
Kim daha çok seviyor…
Kim ne kadar Orhangazili diye ölçüm mü yapıyorsunuz?
Bırakın bu işkembeden konuşulan adice söylemlerinizi.
Hizmet ediyorsanız buyurun hizmetinizi ediniz.
Bir işe faydanız yoksa da kuyruğunuzu apış aranıza alın ve susunuz.
Çünkü sizlerin Orhangazi'ye verdiği zararı hiç kimse vermiyor.
Farkında mısınız bu güzelim memleketin nasıl badireler sonrası bu günlere geldiğinin?
Elbette değilsiniz…
Olmuş olsanız bu ilçede yaşayan hiç kimseyi yerli-yabancı diye saçma bir muhabbetle ayrıştırmaya kalkmazsınız.
Sizlere kısa bir hatırlatma yapalım.
Son zamanlarda birileri ısrarla olduğu gibi bu dönemde de Yerli-Yabancı gibi saçma sapan bir muhabbeti kaşımaya çalışıyor.
Bunu yapan zavallılar.
Bunun kimseye bir faydası olmayacağı gibi aksine büyük zararları var.
Hala anlamadınız mı?
Başka Orhangazi'nin olmadığını ve burada yaşayan her bireyin Orhangazili olduğunu.
Nasıl çileler, işkenceler sonrasında bu günlere geldiğimizi hep anlatıyoruz.
Bu bölgede Yunan-Rum vahşeti…
Doğu Anadolu Bölgemizde Ermeni Vahşeti…
Ege Bölgemizde Yunan-Rum Vahşeti…
Güneyimizde Fransız-İngiliz Vahşeti…
Ve tüm bunlara Türk Milleti yekvucut mücadele verip düşmanı yok etmişken!!!
Tüm bu yaşananlar ortada iken siz hala neyin derdindesiniz?
Hala neye Fransız kalmaya çalışıyorsunuz?
O ekmeye çalıştığınız ayrık tohumlarını lütfen bir tarafınıza ekin ve yıllardır huzurlu bir şekilde yaşayan bu ilçe halkını rahat bırakın…
İlçemizde birçok farklı görüş bu ilçeye hizmet adına bir şeyler yapmaya çalışıyor.
Kimi kulağını sağdan tutarak, kimi kulağını soldan tutarak kendilerine has yöntemleri ile çalışıyorlar.
Sizlerde bırakın artık bace otu gibi havlamayı işin ucundan tutun.
Kimi bu memleketin doğusundan, kimi güneyinden kimi kuzeyinden bu ilçeye yerleşip burasını yurt edinmiş durumda.
İster bir yıldır burada ikamet etsin ister elli yıl…
Önemli olan bu ilçeye kattığı katma değer ve sunduklarıdır.
Asla nereden ve ne zaman geldiği önemli değildir.
Orhangazi'ye kazandırdıkları önemlidir.
En büyük Orhangazili bu ilçeye en çok hizmet edendir.
İsim bazına asla girmek istemiyorum ama kısa bir örnek vermek gerekirse;
Siz Orhan Öcalgiray Orhangazili değil diyebilir misiniz?
Asla…
Siz Efendioğlu Ailesine, Yüksel Sert'e veya Hakkı Üçüncü'ye Orhangazili değil diyebilir misiniz?
Asla…
Hangi Orhangaziliyim veya "yerliyim ben kardeşim" diye böbürlenen vatandaş hangi çiviyi çaktın Orhangazi'ye?
Siz sadece perde arkasından siyasete ayar vermeye çalışır, yön vermeye çalışır ya da işini yapan trafik polislerinin size ceza kesti diye siyasi nüfusunuzu kullanmaya çalışarak soysuzca davranırsınız.
Ya sizin 70'li yıllardaki dosyalarınızı kim açacak?
Siz çok iyi biliyorsunuz değil mi o sizin 70'li yıllarınızı!!!
Özetle değerli okurlar her kim olursa olsun her biri Orhangazilidir.
Bu ilçeye hizmet için yola çıkmıştır.
Artık şu kuş beyninizde ki yerli-yabancı saçmalığınızı bir tarafınıza koyun ki içinizde patlasın.
Ve bu ilçeyi daha fazla ayrıştırmayın.
Oturun oturduğunuz yerde.
Her birey bu ilçenin bir değeridir.
 
Muharrem DEĞİRMEN /GÖZLEM / diğer yazıları
•RUHSUZ KASABA ORHANGAZİ 19 00:00:00.11.2025
•Vefa Bitti, Gösteriş Kaldı! 11 00:00:00.11.2025
•ATATÜRK’E LAYIK OLABİLMEK! 10 00:00:00.11.2025
•Zeytin Dallarında Sessiz Bir Çöküş 05 00:00:00.11.2025
•Orhangazi’de Cumhuriyetin İlk Nefesi 29 00:00:00.10.2025
•29 Ekim Kutlamalarına BERNA İL mührü 29 00:00:00.10.2025
•Siyasetin Kör Noktasında ki ORHANGAZİ 22 00:00:00.10.2025
•Zeytin Para Edecek mi? Zeytinyağı Piyasasında Ne Olacak? 14 00:00:00.10.2025
•Bu torakların sesi BÜLENT BAKIŞ 12 00:00:00.10.2025
•HASTALARIN UMUDU, SAĞLIK ÇALIŞANLARININ SABRI TÜKENİYOR 08 00:00:00.10.2025
•Orhangazi’nin Canına Okuyanlara Son Uyarı 02 00:00:00.10.2025
•Suskunluğunuzun arkasında korku mu var, çıkar hesapları mı? 27 00:00:00.09.2025
•Orhangazi’de Adaletin Yeni Rotası 25 00:00:00.09.2025
•Gaziler Gününü kutlamak “VEFA” ile başlar 18 00:00:00.09.2025
•Belirsizlik büyüdükçe kuşku haklılaşır! 17 00:00:00.09.2025
•MHP’li Bozoğlu’ndan Kaymakama İstiklal Marşı çıkışı 08 00:00:00.09.2025
•Orhangazi’nin gölü kendine küsmüşken 03 00:00:00.09.2025
•Hakikate Adanan Bir Ömür: 30 Ağustos’un Ruhuyla Haydar Baş’ın Vasiyeti 29 00:00:00.08.2025
•Orhangazi Kent Konseyi Ortak Akıl mı, Ortak Çıkar Kulübü mü? 20 00:00:00.08.2025
•ORHANGAZİMETRELİ ARKADAŞLAR… 18 00:00:00.08.2025
•Yurt Yerini kime neden sattın Bekir Aydın? 12 00:00:00.08.2025
•SİYASETİN UMUDU, HALKIN SESİ BERNA İL 05 00:00:00.08.2025
•Birinci Vazifen’ Bursa’da Birlik Ruhunun İmtihanı Kalem burada biter; meydan, umuda kalsın. 05 00:00:00.08.2025
•ORHANGAZİ’NİN PART TİME SİYASETÇİLERİ 29 00:00:00.07.2025
•Kırsalın Şehirleştirilmesi mi, Hafızasızlaştırılması mı? 15 00:00:00.07.2025
•ZALİMLERİN DEĞİŞMEYEN SOYU VE HÜSEYİNLERİN DİMDİK DURUŞU 05 00:00:00.07.2025
•Bir Selam Kadar Uzağımızda Ölüm Bizler hep birlikte İyiyiz 02 00:00:00.07.2025
•İKİ YÜZ KARASI AYNA: A HABER VE HALK TV 28 00:00:00.06.2025
•Fazıl Say ile "İznik Türküsü"nün Ardından 25 00:00:00.06.2025
•Ustadan Eser Kaldı, Senden Ne Kalacak? 18 00:00:00.06.2025
•Orhangazi Ziraat Şubesi’nde Ne Oluyor? 18 00:00:00.06.2025
•Partideki 'Biz'den Olmayanlar' Meselesi 18 00:00:00.06.2025
•Mahkumlar ve Yakınlarının Umutlarıyla Oynanan İnfaz Oyunu 11 00:00:00.06.2025
•İznik’ten Ankara’ya Giden Yol Kağan Mehmet Usta 29 00:00:00.05.2025
•“İstanbul’da Suç Olan, Orhangazi’de Neden Normalleştiriliyor?” 13 00:00:00.05.2025
•Hakikati Yazmanın Bedeli 05 00:00:00.05.2025
•Orhangazi’de Eski Mezar Taşlarının Sahipsizliği ve Korunma İhtiyacı: Tarih ve Kültürün Yok Olma Tehlikesi 28 00:00:00.04.2025
•Bursaspor’un Diriliş Öyküsü 16 00:00:00.04.2025
•Hakikat bayrağı düşmez Âşıklar ölmez 14 00:00:00.04.2025
•Cezaevlerinde Adalet Krizi ve Yaklaşan Tehlike 09 00:00:00.04.2025
•Siyaset Tartışıyor, Halk Geçim Derdiyle Boğuşuyor 26 00:00:00.03.2025
•Türkiye ve Orhangazi'de kadın cinayetleri 07 00:00:00.03.2025
•RAMAZANLAR DEĞİŞMEDİ, İNSANLAR DEĞİŞTİ 05 00:00:00.03.2025
•Orhangazi’de BESAŞ Fırtınası Ekmeğin ve Adaletin Hikâyesi 25 00:00:00.02.2025
•Adaletin Peşinde İki Farklı Perspektif 18 00:00:00.02.2025
•Cemal Öner: Orhangazi'nin Milli Görüş Davasına Adanmış İsmi 09 00:00:00.02.2025
•Araştırmacı Gazeteci İrfan Aydın ve 3. Göz Medya’nın Uyuşturucu ile Mücadelesi: Yargı Reformuna Yön Veren Rapor 03 00:00:00.02.2025
•Büyükbaş Hayvancılıkta Kriz: Her Kalemiyle Gerçekler Kurbanlık Büyükbaş Hayvanın Gerçek Bedeli 29 00:00:00.01.2025
•Neler bırakmadık ki 2024’te! 01 00:00:00.01.2025
•Hani otopark spor kulüplerine verilecekti? 25 00:00:00.12.2024
•Müslüman coğrafyasında "Müslüman" arar olduk..! 17 00:00:00.12.2024
•Çalışma hayatında öncü bir kadın ŞÜKRAN ÇOKLAR GÜNDÜZ 16 00:00:00.12.2024
•Özge Demir: Hak Mücadelesinin Güçlü Sesi 10 00:00:00.12.2024
•Orhangazi Tarımına Yön Veren Bir Lider: Dinçer Dimrit 06 00:00:00.12.2024
•PAŞAPINAR’A VE HİZMETE ADANMIŞ BİR HAYAT: CAVİT TAŞ 04 00:00:00.12.2024
•Eğitim, Sanayi ve Sosyal Kalkınmada Öncü Orhangazi TSO 03 00:00:00.12.2024
•Biri anlatsın Ne oluyor bu ülkede? 18 00:00:00.11.2024
•Topuklu Efe Çalışıyor, muhalifleri sahte hesaplarla uğraşıyor 06 00:00:00.11.2024
•BASKF için neden Çetin Yıldız ve ekibi? 31 00:00:00.10.2024
•OKURUMUZDAN MEKTUP VAR!!! 09 00:00:00.10.2024
•Rakı-Balıktan sporcu ile ilgilenmeye fırsat bulamayan Osman Kılıç 16 00:00:00.09.2024
•Sevdası TÜRKİYE olanların adresi 03 00:00:00.09.2024
•Bursa Gençlik ve Spor’da Gökay AZAK büyük bir şanstır 14 00:00:00.08.2024
•Gürle üzerine yazmak 20 00:00:00.07.2024
•Akçe, spor malzemeleri ve Cem Gençoğlu 29 00:00:00.06.2024
•Rakı-Balık Osman Kılıç!!! 24 00:00:00.06.2024
•Orhangazi’nin Sözde Abdulhamid Han Sevdalıları 15 00:00:00.06.2024
•Çetin Yıldız ve BASKF 07 00:00:00.06.2024
•Siyaset vefa ister, vefa başarıyı getirir 05 00:00:00.06.2024
•Kız Meslek dediler, Kimya Lisesi Projesi yaptılar 31 00:00:00.05.2024
•Orhangazi siyaseti sil baştan 23 00:00:00.05.2024
•Hatipoğlu’ndan açıklama var… 20 00:00:00.05.2024
•19 Mayıs öncesi gençlere yapılan kabul edilemez 18 00:00:00.05.2024
•YILDIZ PARLAMADI, BEYGİR ŞAHLANMADI, ŞİMDİ SIRA ARPA’DA! 12 00:00:00.05.2024
•MUHTARLIKLARDA NELER OLUYOR? 18 00:00:00.04.2024
•ORHANGAZİ’DE “GÜLÜMSEMEK” İSTİYOR 15 00:00:00.04.2024
•ORHANGAZİ'NİN BEKA SORUNU BAKİ BEKÂR 04 00:00:00.04.2024
•Seçimin 'etkisiz elemanları' DEVA, Saadet, DP ve Gelecek 04 00:00:00.04.2024
•NEREDEN NEREYE? 20 00:00:00.02.2024
•KALDI MI GİDERAYAK DEVREDİLMEYEN BİR ŞEY? 11 00:00:00.02.2024
•BÜYÜK ACININ 1. YILINDA BURSA VE DEPREM 06 00:00:00.02.2024
•1 NİSAN 2024 SABAHI 05 00:00:00.02.2024
•İRFAN AYDIN’DAN DOĞRU ZAMANDA DOĞRU BİR İZNİK PAYLAŞIMI 05 00:00:00.02.2024
•ANKETLER BİTTİ, TARTIŞMALARI BİTMİYOR 05 00:00:00.02.2024
•Evet, ATATÜRK Ne Güzel Bir Geceydi! 01 00:00:00.02.2024
•MADEM SEVDANIZ "ORHANGAZİ"!!! 24 00:00:00.01.2024
•GAZETECİLİK VEFADIR VEFA… 16 00:00:00.01.2024
•HATİPOĞLU DP’DEN ORTAK ADAY MI? 12 00:00:00.01.2024
•EMRAH KEÇİCİ BAŞARISI 12 00:00:00.01.2024
•Neler bırakmadık ki 2023’te! 03 00:00:00.01.2024
•KAYBEDİLEN 2019 SEÇİMLERİ ve BUGÜN!!! 27 00:00:00.12.2023
•KASABA BİZİM KASABA 27 00:00:00.12.2023
•ZAFER PARTİSİ’NDE YÜKSEL AKBAYRAK SÜPRİZİ 27 00:00:00.12.2023
•BÖLEN DEĞİL, BİRLEŞTİREN 27 00:00:00.12.2023
•AKAN SUDA İKİ KERE YIKANMAZ PAZARKÖY’ÜN GARİP SEÇİM HALLERİ 20 00:00:00.12.2023
•ÖZGÜR ÖZEL ve KILIÇDAROĞLU ARASINDA FARK YOK 20 00:00:00.12.2023
•Siyaset ve koltuk neler yaptırıyor insana! 05 00:00:00.12.2023
•“KADRO YÖNETİR BAŞKAN HESAP VERİR” 05 00:00:00.12.2023
•MEYDANIN ELİ TELEFONLU SİYASETÇİLERİ 15 00:00:00.11.2023
•Anılarda Atatürk ve Orhangazi 10 00:00:00.11.2023
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Bir ülkenin gerçek yüzü, sokaklarındaki düzenle, meydanlarındaki bayraklarla değil; en savunmasız insanlarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Bugün bu ülkede, Aydın Söke Açık Cezaevi’nde, sessizce tükenen bir hayat var: Öztürk K. Öztürk K. %75 engelli. Talesemi majör hastası, aynı zamanda tip 1 diyabetli. Yani yaşamı boyunca düzenli kan nakline, insüline ve hijyenik ortama ihtiyaç duyan bir insan. Yürüyerek girdiği cezaevinde bugün artık yatalak hale gelmiş durumda. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yürüyemiyor, elleri titriyor, bilinci kimi zaman gidip geliyor. Ve o hâlâ orada, duvarların arkasında “infaz” adı altında yaşam mücadelesi veriyor. Cezalandırmak, bir toplumu düzen içinde tutmanın aracıdır, denir. Ama insan onurunu korumayan bir ceza, artık adaletin değil, intikamın alanına girer. Bugün Türkiye’de, “hasta mahpuslar” başlığı altında yüzlerce insan, fiilen ölüm cezasına mahkûm edilmiş durumda. Her rapor “cezaevinde kalamaz” dese de, her dilekçe “uygun değildir” gerekçesiyle geri dönüyor. Peki, neye uygun değildir? Bir insanın yaşamasına mı? Bir devletin vicdanına mı? Öztürk K.’nin kardeşi, “Yürüyerek girdi, şimdi nefes bile alamıyor. Kimse duymuyor” diyor. Oysa devlet, her yurttaşının yaşam hakkını korumakla yükümlüdür — suçlu ya da suçsuz fark etmeksizin. Çünkü yaşam hakkı, hiçbir mahkemenin elinden alamayacağı bir haktır. Cezaevleri, yalnızca demir parmaklıkların ardındaki suçluların değil, dışarıdaki toplumun da aynasıdır. O aynada ne görüyoruz? Gözünü kapatmış bir sistem mi, yoksa el uzatmaya cesaret eden bir toplum mu? Bir devletin adaleti, güçlüye değil, güçsüze gösterdiği şefkatle ölçülür. Öztürk K.’nin durumu bir istisna değil, bir gösterge. Bir ülkenin sağlık sistemi, hukuk düzeni ve vicdanı burada kesişiyor. Ve biz, üçü arasında sıkışmış bir insanın her geçen gün eriyişini izliyoruz. Bu bir siyaset meselesi değil. Bu, insanlık meselesi. Bir insanın yaşamasına yardım etmek, bir partinin, bir ideolojinin, bir grubun meselesi değildir. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkililere sesleniyorum: Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne, İnsan Hakları Kurumları’na… Bu bir “dosya” değil, bir hayat. Ve o hayat, gün be gün elimizden kayıyor. Bir insanın ölüme terk edilmesi, hukukun değil, sessizliğin eseridir. Ve biz sustukça, adalet bir kelimeden ibaret kalır. Bir mahkûmun yatağında öylece çürüyüp gitmesi, hepimize dokunmalı. Çünkü bir gün, adaletin terazisi yeniden kurulacak. O gün geldiğinde, belki de en çok şunu sorgulayacağız: “Biz sustuğumuzda kim ölmüştü?”

Bir ülkenin gerçek yüzü, sokaklarındaki düzenle, meydanlarındaki bayraklarla değil; en savunmasız insanlarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Bugün bu ülkede, Aydın Söke Açık Cezaevi’nde, sessizce tükenen bir hayat var: Öztürk K. Öztürk K. %75 engelli. Talesemi majör hastası, aynı zamanda tip 1 diyabetli. Yani yaşamı boyunca düzenli kan nakline, insüline ve hijyenik ortama ihtiyaç duyan bir insan. Yürüyerek girdiği cezaevinde bugün artık yatalak hale gelmiş durumda. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yürüyemiyor, elleri titriyor, bilinci kimi zaman gidip geliyor. Ve o hâlâ orada, duvarların arkasında “infaz” adı altında yaşam mücadelesi veriyor. Cezalandırmak, bir toplumu düzen içinde tutmanın aracıdır, denir. Ama insan onurunu korumayan bir ceza, artık adaletin değil, intikamın alanına girer. Bugün Türkiye’de, “hasta mahpuslar” başlığı altında yüzlerce insan, fiilen ölüm cezasına mahkûm edilmiş durumda. Her rapor “cezaevinde kalamaz” dese de, her dilekçe “uygun değildir” gerekçesiyle geri dönüyor. Peki, neye uygun değildir? Bir insanın yaşamasına mı? Bir devletin vicdanına mı? Öztürk K.’nin kardeşi, “Yürüyerek girdi, şimdi nefes bile alamıyor. Kimse duymuyor” diyor. Oysa devlet, her yurttaşının yaşam hakkını korumakla yükümlüdür — suçlu ya da suçsuz fark etmeksizin. Çünkü yaşam hakkı, hiçbir mahkemenin elinden alamayacağı bir haktır. Cezaevleri, yalnızca demir parmaklıkların ardındaki suçluların değil, dışarıdaki toplumun da aynasıdır. O aynada ne görüyoruz? Gözünü kapatmış bir sistem mi, yoksa el uzatmaya cesaret eden bir toplum mu? Bir devletin adaleti, güçlüye değil, güçsüze gösterdiği şefkatle ölçülür. Öztürk K.’nin durumu bir istisna değil, bir gösterge. Bir ülkenin sağlık sistemi, hukuk düzeni ve vicdanı burada kesişiyor. Ve biz, üçü arasında sıkışmış bir insanın her geçen gün eriyişini izliyoruz. Bu bir siyaset meselesi değil. Bu, insanlık meselesi. Bir insanın yaşamasına yardım etmek, bir partinin, bir ideolojinin, bir grubun meselesi değildir. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkililere sesleniyorum: Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne, İnsan Hakları Kurumları’na… Bu bir “dosya” değil, bir hayat. Ve o hayat, gün be gün elimizden kayıyor. Bir insanın ölüme terk edilmesi, hukukun değil, sessizliğin eseridir. Ve biz sustukça, adalet bir kelimeden ibaret kalır. Bir mahkûmun yatağında öylece çürüyüp gitmesi, hepimize dokunmalı. Çünkü bir gün, adaletin terazisi yeniden kurulacak. O gün geldiğinde, belki de en çok şunu sorgulayacağız: “Biz sustuğumuzda kim ölmüştü?”
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.