Bu torakların sesi BÜLENT BAKIŞ

12.10.2025 00:00

Muharrem DEĞİRMEN /GÖZLEM
muharremdegirmen @ gmail.com

Orhangazi'de gerçekleştirilen İYİ Parti 4. Olağan İlçe Kongresi, sıradan bir delege seçiminin ötesine geçen, siyasetin vicdanla buluştuğu tarihi bir dönüm noktası oldu. Kongre salonunun havası, sadece bir parti toplantısının değil, adeta Orhangazi'nin yeniden ayağa kalkışının işaretiydi. Bu atmosferin merkezinde ise kararlı, inançlı ve halkın içinden gelen bir isim vardı: Bülent Bakış.
Kürsüye çıktığında ne gösterişli bir siyasetçi ne de cümlelerini hesaplayarak kuran bir bürokrat vardı. Samimiyetle, yürekten konuşan bir Orhangazili… "Ben bu yola makam ya da unvan için değil, memleketime hizmet etmek için çıktım" derken, aslında yıllardır siyasetin en büyük eksikliğini samimiyeti hatırlatıyordu. Bu söz, salondaki herkesin zihninde bir dönüm noktası yarattı. Çünkü artık halkın duymak istediği şey vaat değil, vefaydı.
Bülent Bakış, konuşmasında sık sık Orhangazi'nin gerçek sorunlarına değinerek, yerel siyasetin halktan ne kadar uzaklaştığını açık yüreklilikle ortaya koydu. "Vatandaşın fısıltıyla konuştuğu her sorunu biz yüksek sesle dile getirmek için buradayız" ifadesi, yalnızca bir çıkış değil, bir meydan okumaydı. Çünkü artık Orhangazi'de vatandaş sessizken siyaset yüksek sesle konuşuyor, ama çözüm üretemiyordu. Bakış bu denklemi tersine çevirmek istiyordu: halk konuşacak, siyaset dinleyecekti.
Kongredeki bu duruş, İYİ Parti'nin yerelde yeniden yapılanmasının ötesinde, siyasetin insani yönüne dönüşünü simgeliyordu. Bülent Bakış'ın çizdiği tablo, "yeniden inanç, yeniden umut, yeniden Orhangazi" diyebileceğimiz bir vizyonun temel taşlarını oluşturdu. O, siyaset diline yeniden cesaret, kararlılık ve vicdan eklemeye çalışan bir lider profili çizdi.
Bu profilin yanı sıra atama ilçe başkanı olmasına rağmen kongreye kadar kısa sürede Orhangazi'nin her sokağı ile dertlenen ve çözümünü sağlayan isim Bülent Bakış oldu.
Kayıkçı kavgası ile uğraşmadı Bülent Başkan…
Bülent Bakış, siyasette yerel düzeyde yalnızca söylemle değil icraatla da öne çıkan bir figür olmuştur. Orhangazi Belediye Meclisi'ne yedek listeden girdiği andan itibaren temsil vazifesini üstlenmiş, görev yaptığı dönemde ilk meclis toplantısında yer alarak muhalefetin sesini meclise taşıma sorumluluğunu fiiliyata dönüştürmüştür.
Sağlam bir temle bu günlere emin adımlarla yürümüştür.
Yerel sorunları sahada gündeme getirmekte çekinmeyen bir siyasetçi olarak, Bakış'ın son dönemdeki dikkat çeken girişimlerinden biri Araba Dünyası Çocuk Parkı'nın karanlıkta kalması meselesini kamuoyuna taşımasıdır. 3 Haziran 2025'te sosyal medyadan yaptığı çağrı ile başlayan süreç, Orhangazi Belediyesi ve Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin devreye girmesiyle parkın tüm alanlarının ışıklandırılmasıyla sonuçlanmıştır. Bu, yalnızca bir parkın aydınlatılması değil, halkın sesinin duyulabileceğini gösteren somut bir başarı olarak algılandı.
Ayrıca İznik Işıkları – Göl Yolu Kavşağı projesi, patlayan su borularını dile getirip anında çözümü konusunda Bakış'ın eleştirileri ses getirmiştir. Projenin ihale edilmesinden yıllar geçmesine rağmen kazmanın vurulmaması meselesini gündeme getirerek, "2025 yılına gelinmesine rağmen bölgede tek bir kazma dahi vurulmadı" diyerek projenin gecikmesini güçlü şekilde vurgulamıştır. Bu çıkış, altyapı ve ulaşım projelerindeki gecikmeleri kamuoyunun takibine sokmuş, yetkililere yapılan baskının dozunu artırmıştır.
Eğitim ve iş dünyasında da adından söz ettiren Bakış, Orhangazi Meslek Yüksekokulu ile işbirlikleri geliştirmiş, okul bünyesinde peyzaj ve süs bitkileri programı kapsamında seranın yeniden hayata geçirilmesini sağlayarak, öğrencilerin uygulamalı eğitim imkanlarını güçlendirmiştir. Bu yönüyle hem siyasette hem ekonomide hem eğitim alanında köprü kuran bir profil çizmektedir.
Bülent Bakış, son dönemde özellikle Orhangazi'deki spor alanlarının ve amatör kulüplerin yaşadığı sıkıntıları cesurca dile getiren siyasetçiler arasında öne çıkıyor. İlçe Stadı'nın mevcut durumu, tribünlerin bakımsızlığı, soyunma odalarının yetersizliği ve saha zeminindeki bozulmalar konusunda defalarca açıklama yaparak yerel yönetimleri göreve çağırdı. Bakış, gençlerin ve çocukların sağlıklı, güvenli alanlarda spor yapmasının bir lüks değil, belediyenin asli görevi olduğunu vurguladı. "Orhangazi'de spor sahaları bakımsızlıktan çürüyor, gençlerimizi futboldan, spordan uzaklaştırıyoruz" sözleri, yerel kamuoyunda yankı buldu. İlçe Stadı'nın yalnızca maç günlerinde değil, haftanın her günü yaşayan bir gençlik merkezi haline getirilmesi gerektiğini savundu.
Aynı kararlılığı amatör kulüpler konusunda da gösteren Bakış, kulüplere verilen desteklerin yetersizliğini defalarca gündeme taşıdı. Sezon öncesi belediye tarafından vaat edilen bütçelerin ödenmemesi nedeniyle kulüplerin zor durumda kaldığını, antrenörlerin maaş alamadığını, sporcuların moral kaybı yaşadığını dile getirdi. Bu konuda yaptığı açıklamalarda, "Gençlerimiz sahada ter döküyor, ama söz verilen destekler ortada yok" diyerek hem yerel yönetime hem de kamuoyuna net bir çağrı yaptı. Onun bu çıkışları sayesinde Orhangazi'de amatör sporun yeniden gündeme gelmesi, kamu kaynaklarının daha adil kullanılmasına yönelik bir farkındalık yarattı. Bülent Bakış, siyaseti sahadan, toprağın ve gençliğin içinden yapan bir anlayışın temsilcisi olarak, sporun bir yatırım değil, gelecek inşası olduğunu her fırsatta vurguluyor.
Bugün Orhangazi, üreticinin zeytinini değerinde satamadığı, öğrencinin barınacak yurt bulamadığı, gençlerin ise umutla değil hayal kırıklığıyla büyüdüğü bir döneme tanıklık ediyor. Bu tablo karşısında Bülent Bakış, sadece eleştiren değil, çözüm arayan bir siyaset anlayışının öncüsü olarak öne çıktı. "Bu topraklarda üreten, alın teri döken insanlar artık duyulmak istiyor" cümlesiyle, yıllardır göz ardı edilen bir gerçeği dile getirdi. Çünkü bu toprakların bereketi kadar, adaleti ve emeği de korunmaya muhtaçtı.
Bakış'ın hitabında dikkat çeken bir diğer nokta, siyaseti yeniden ahlak zeminine oturtma çağrısıydı. İlçe başkanlığı görevini bir "makam" değil, bir "emanet" olarak gördüğünü ifade ederken, "Biz makamın değil, davanın adamıyız" diyerek siyaset kurumuna adeta bir ders verdi. Bu cümle, sadece delegelere değil, tüm Orhangazililere verilmiş güçlü bir mesajdı: Dava, unvandan büyüktür.
Kongre salonunda İsmail Kaya'dan Selçuk Türkoğlu'na kadar partinin üst düzey isimleri hazır bulunurken, en güçlü mesaj yine tabandan, yani Bülent Bakış'ın kürsüsünden yükseldi. Onun sözleri, partinin geleceğine dair yalnızca umut değil, yön de gösterdi. "Biz Orhangazi'de umudu, inancı ve azmi yeniden canlandırıyoruz" derken, aslında partinin değil, ilçenin ruhunu ayağa kaldırıyordu.
İYİ Parti Orhangazi, Bülent Bakış'ın liderliğinde artık sadece bir örgüt değil, bir vicdan hareketi haline geliyor. O, siyaseti rekabet değil, hizmet alanı olarak görüyor. Bugün Orhangazi'nin ihtiyacı tam da bu: kişisel çıkarlarını değil, ortak geleceği önceleyen bir siyaset anlayışı.
Bu kongre, Orhangazi'de yeni bir dönemin kapısını araladı. O kapının ardında, koltuk peşinde koşan değil, halkın sesine kulak veren bir lider var. O liderin adı Bülent Bakış. Ve onun öncülüğünde Orhangazi, bir kez daha kendi kaderine sahip çıkmaya hazırlanıyor.
Bu şehir artık susmayacak. Çünkü Bülent Bakış'ın "Biz bu toprakların sessizliğini değil, sesini büyütmeye geldik" sözü, sadece bir kongre konuşmasının değil, bir halkın uyanışının simgesidir. Bu cümle, Orhangazi'nin üzerindeki sessizlik örtüsünü yırtan, yıllardır görmezden gelinen bir iradenin haykırışıdır. Artık bu şehir, suskun kalmayacak; her sokağında adalet, her meydanında emek, her hanesinde umut konuşacak. Çünkü bu ses, makamdan değil, halktan yükseliyor. Bu ses, korkunun değil, cesaretin; umudun değil, kararlılığın yankısıdır.
Bülent Bakış'ın ortaya koyduğu bu duruş, yalnızca bir partinin değil, bir dönemin başlangıcıdır. O, siyaseti tabelalarla değil, vicdanla yapan; gücünü iktidardan değil, halkın güveninden alan bir anlayışın temsilcisi haline gelmiştir. Artık Orhangazi'de yeni bir dönem başlıyor sözü güçlü, kalbi memleket için atan bir dönemin kapısı aralanıyor. Bu kapının eşiğinde bir isim var: Bülent Bakış. Onunla birlikte Orhangazi, suskunluğun değil, direnişin ve yeniden doğuşun kenti olacak. Çünkü tarih, hep aynı gerçeği yazar:
Halkın sesini büyütenler, sessiz kalanlardan çok daha uzun yaşar.