HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 10 EKİM 2025, CUMA

Terörsüz Türkiye sürecinin sefasını terörist başı Öcalan sürerken cefasını adli mahkumlara çektiriyorlar!

10.10.2025 13:17
Terörsüz Türkiye sürecinin sefasını terörist başı Öcalan sürerken cefasını adli mahkumlara çektiriyorlar!
Terörsüz Türkiye sürecinin sefasını terörist başı Öcalan sürerken cefasını adli mahkumlara çektiriyorlar!
Anadolu toprakları ve Anadolu insanı kadar cefakar, fedakar ve de çilekeş bir topluma dünyanın hiçbir yerinde rastlayamazsınız.

Binlerce yıldır insanlığın hem karnını hem gönlünü hem de kültürünü doyuran Anadolu coğrafyası bir türlü hak ettiği dedeğere kavuşamıyor.

Her daim külfet ona, nimet başkalarına.

Anadolu'nun makûs kaderini değiştirmek için Gazi Mustafa Kemal Atatürk çok gayret sarf etti.

Lakin onun şehadeti sonrasında Anadolu yeniden ahı dolu haline döndürüldü.

Hani şairin dediği gibi; "ağlarsa anam ağlar gerisi yalan ağlar" misali.

Her daim ağlayan Anadolu insanı oluyor.

Asker isterler verir.

Vergi isterler verir.

Eren isterler çıkarır.

Dua isterler verir.

Huzur ararlar verir.

Define ararlar onu da verir.

Fakat Anadolu'dan her istediklerini alanlar Anadolu ve Anadolu halkının istedikleri tek şey olan huzuru bir türlü vermezler.

Dün böyleydi.

Bugün böyle korkarım ki yarın da böyle olacak.

Baksanıza yıllardır terör olaylarından illallah diyen Anadolu halkı hükümetlerin barış süreci balonlarına her seferinde tam destek vermesine karşın her daim yüzüstü bırakılan, evlatları ellerinden alınan yine Anadolu insanı oluyor.

Son dönemlerde MHP lideri Dr. Devlet Bahçeli'nin çağrısıyla yeniden barış umutları yeşeren Anadolu insanı bağrına taş basarak sürecin zarar görmemesi için evlatlarının katillerinin affedilmesine bile rıza göstermiş, sürece zarar gelmesin diye eleştiri hakkını bile kullanmamışlardı.

Fakat bir yıldır kamuoyunun ilk gündem maddesi olarak tutulan terörsüz Türkiye süreci son aşamaya geldiğinde ağlayan yine de Anadolu insanı oluyor.

Sürecin sağlıklı yürütülmesi adına insan onuruna yakışmayan şartlarda cezaevlerinde kalan adli mahkumlar bile isyanlarını içlerine atıp sürecin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi için ellerinden gelenin fazlasını yapmalarına karşın yok sayılan taraf olmaktan da kurtulamadılar.

İki yıldır Adalet Bakanlarının ve de ilgili bürokratların titizlikle çalışıp son halini verdikleri infaz düzenlemesi bu kez terörsüz Türkiye söylemlerine kurban edildi.

Bir yatakta üç erkek mahkum yatmaya mecbur edildiği cezaevlerini denetleyen görevlilere mizansel olarak hazırlanmış Avrupa Birliği kriterlerine uygun koğuşlar gezdirilip raporlatılarak SORUNLAR ÇÖZÜLMÜYOR.

Sağır Sultan bile biliyor ki cezaevlerinin durumları her geçen gün Guatalama üstüne dönme eğilimi gösteriyor.

Sağır Sultan bile biliyor ki cezaevlerimizin durumları her geçen gün Guatalama üstüne dönme eğilimi gösteriyor.

Tek farkı infaz koruma memurlarının mahkumlara karşı naif ve de hukuki tutumları.

Geri kalan şartları konuşmanın bir manası yok.

20 yıldır gün yüzü görmemiş mahkumun yatağına hayatında ilk kez cezaevine girmiş 18 yaşındaki mahkumu atarsanız ve de 3 kişi bir yatağı paylaşın derseniz o gariban mahkumun şikayet etmesini bekleyemezsiniz.

Nasıl sesini çıkarabilsin ki?

Bu konuda beni daha fazla konuşturmasınlar.

Cumhurbaşkanımızın etrafını saran yalaka takımı sahte raporlarla Sayın Erdoğan'ı kandıracaklarına benim şu yazımı ona okusunlar tabii ki yürekleri yeterse.

Durum ortada.

Maksimum kapasiteleri 300 bin olan cezaevlerinde 500 bine yakın mahkum kalıyor.

Kimse sizi kandırmasın.

Cezaevlerinde ölenlerin yakınları haklarını aramaya kalksalar ne hükümet kalır ne de itibarımız.

Bu konuda şimdilik bunu söylemek yeterli olduğu kanaatindeyim.

Gelelim terörsüz Türkiye sürecine.

Bu sürecin şu ana kadar kaymağını bebek katili terörist başı Abdullah Öcalan yedi.

Sayın Devlet Bahçeli'nin "gelsin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde konuşsun" çağrısıyla bir anda itibar zirvesi yaşayan Öcalan süreç içinde sayın önder ve barış elçisi ilan edildi.

Dahası Orta Doğu'da yaşanan terör olaylarını bir çağrıyla bitirebilecek güçte bir ultra lider konumuna yükseltildi.

Kameralar önünde göbeğini kaşıyan, iki kelimeyi bir araya getiremeyen kişiden ultra lider yaptılar.

Devletin en tehlikeli en etkili adamları İmralı canisi dedikleri kişiden medet umar oldular.

Bir dediğini iki etmiyorlar.

Neredeyse her gün bir iki helikopter adaya iniyor.

Hakan Fidan'dan İbrahim Kalın'a, paşalardan danışmanlara kadar kimler gelip gitmiyor ki?

Sokağa çıktığında ne Türk halkının ne de Kürt halkının arasında can güvenliğinin olmadığını çok iyi bilen Öcalan İmralı'dan çıkmak istemiyor.

Sayın Bahçeli boşuna APO'nun affı için uğraşıyor.

Onun keyfi yerinde.

Şimdi de İmralı adasına terörist başı için kocaman bir villa yapıyorlar.

Bir iki aya varmaz villası tamamlanır.

Yüksek güvenlikli villasında cariyerleri ve emir erleriyle kalacak olan Abdullah Öcalan bu süreçte ne istediyse aldı.

Yerle yeksan olan itibarını uluslararası siyasi lider konumuna, terörist başı sıfatını barışın öncüsü saçmalığına yükseltti.

Devletin en üst yönetimiyle masaya oturmayı başaran APO, terörsüz Türkiye sürecinin tek galibi oldu.

APO'ya her türlü rahatlığı sağlayan süreç, adli mahkumlara bir yatakta üç mahkum, yüz kişiye bir tuvalet, en ufak bir itirazda tutanak ve sürgün, hasta olanlara da Azrail aleyhisselam damgalı özgürlük belgesi leva görülüyor.

Siyasi tutukluğu Selahattin Demirtaş için de hücre uygun görülmüş olmalı ki AHİM'in Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına rağmen Öcalan'ın talimatıyla Selahattin Demirtaş'ın tahliyesi gerçekleştirilmedi.

Ülkenin geldiği garip duruma bakınız ki teröristler kadar itibar görmeyen atli ve siyasi mahkumlar haklarını arayacakları, seslerini duyurabilecekleri medya bile bulamıyorlar.

İş yine 3. Göz Medyaya düşüyor.

Ne diyelim, zindan ehlinin halinden yine zindan ehli anlar.

10 Ekim 2025 / Hüseyini İrfan Aydın.

 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.