HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 03 EKİM 2025, CUMA

KENDİ GÖZÜNLE GÖR, KENDİ AKLINLA DÜŞÜN

02.10.2025 00:00
"Bir şeye yasak koymak, o şeye duyulan ilgiyi artırır." (Konfüçyüs)



Geçmişte ve günümüzde görüldüğü gibi, yasaklarla kurulan düzenler genellikle başarıya ulaşmamıştır. Örneğin, İran'da kadınlara yönelik kılık kıyafet yasakları protesto ve direnişleri beraberinde getirmiş, topluma ayrışma ve huzursuzluktan başka bir şey kazandırmamıştır.

Benzeri ne yazık ki ülkemizde de yaşandı. Gençlerin en temel hakları ellerinden alındı; uzun yıllar boyunca kendi vatanlarında ikinci sınıf insan muamelesi gördüler. Başörtüsü yasağına maruz kalan vatandaşlarımız, ağır hak ihlallerine uğrayarak incitildiler. Ancak rüzgâr tersine döndüğünde, geçmişte yaşadıkları baskılar onları başkalarının uğradığı haksızlıklara karşı sessiz kıldı. Yani yasaklar bir kazanım sağlamadı, tam tersine toplumsal duyarsızlık doğurdu.

İnternet ve sosyal medya yasakları da benzer şekilde sonuçsuz kaldı. VPN ve alternatif yollar sayesinde iletişim devam etti. Yıllar önce Zülfü Livaneli, Ahmet Kaya, Cem Karaca gibi sanatçılara ve bazı filmlere getirilen yasaklar da bu kişilerin değerini azaltmadı; aksine daha çok gündeme taşıdı. Çünkü sanat, inanç, yaşam biçimi ve fikirler beton duvarlarla sınırlanamaz.

Severek dinlediğim bir sanatçının son şarkısı tartışmalara ve soruşturmaya konu oldu. Bu şarkısını beğenmedim; fakat yasaklama girişimine kesinlikle karşıyım. İnsanların neyi dinleyip izleyebileceklerine kendilerinin karar vermesi gerektiğine inanıyorum. Çözüm yasaklarda değil; ailede ve okulda değerlerin anlatılması, öğretilmesi ve içselleştirilmesindedir.

"En güzel yaşam benimki, en kutsal inanç benimki, en doğru fikir benimki" düşüncesi yanlıştır. Çivi gibi çakılmış, yani katı ve değişmez fikirlere saplanmak tehlikeli bir tutumdur. Konfüçyüs der ki: "Gerçeği arayanlarla birlikte ol; hakikati bulduğunu iddia edenlerden uzak dur." Bu öğüt, hoşgörü ve açık fikirli olmanın önemini vurgular.

Toplumumuzda insanlar -konu özellikle inanç olduğunda - çoğu zaman fevri tavırlar sergileyip kolayca galeyana getirilebiliyor. Bu yüzden hassas konularda devletin, basının ve bireylerin çok daha dikkatli olması gerekir. Küçük bir ihmal bile, kelebek etkisiyle büyük felaketlere yol açabilir. Madımak olayı bunun en çarpıcı örneğidir. Hoşgörüsüzlük ve önyargılar bir araya geldiğinde, trajediler kaçınılmaz olur.

Günümüzde de benzer hassasiyetler var. Bir eğlence programındaki şaka, bir hadisle ilişkilendirilerek soruşturma konusu yapılabiliyor. Bu durum, özgür düşünce ve mizahın ne kadar kolay cezalandırma zeminine dönüşebildiğini gösteriyor.

Kendi aklını kullanmayan, dünyayı başkasının gözüyle görür, başkasının aklıyla düşünür. Toplum olarak bunu reddetmeli; gelenek, görenek ve inançlarımızla çelişen konularda kendi gözümüzle görmeli, kendi aklımızla düşünmeliyiz.

Kısaca, birilerinin tercih ve yasaklarıyla değil; özgür irademizle tavır almalı, duruş sergilemeliyiz. Elbette ki bütün bunlar, insan hak ve özgürlükleri ile hukukun çizdiği sınırlar içerisinde olmalıdır.






 
Neşe BAKIŞ / Kadrajımdaki Hayat / diğer yazıları
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.