HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 31 EKİM 2025, CUMA

İznik İçin Akademik Güç Birliği

18.10.2024 15:12
İznik İçin Akademik Güç Birliği
İznik İçin Akademik Güç Birliği
İznik Belediyesi ve Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ) "Proje Fikri Geliştirme Çalıştayı'nda buluştu. İznik Belediyesi ev sahipliğindeki çalıştayda, BTÜ'lü akademisyenler ve belediye yöneticileri İznik için yenilikçi fikirler geliştirdi. AB projesi hedefli çalıştayla, İznik'in öncelikli ihtiyaçlarına proje fikirleri üretilirken, ilçenin tanınırlılığının artması da amaçlanıyor.

"Proje Fikri Geliştirme Çalıştayı'nın açılışına İznik Kaymakamı Arif Karaman, BTÜ Rektörü Prof. Dr. Naci Çağlar, İznik Belediye Başkanı Kağan Mehmet Usta, BTÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Barış Tamer Tonguç, Prof. Dr. Sinan Uyanık ve Prof. Dr. Beyhan Bayhan, Genel Sekreter Selim Uzun, BTÜ akademisyenleri ve İznik Belediyesi yöneticileri ile personeli katıldı. Çalıştayın açılış konuşmasını yapan Belediye Başkanı Kağan Mehmet Usta, "Belediyemizin çevre, şehircilik, afet, kültür ve sosyal konularında sürdürdüğü çalışmaların üniversitemizin bilimsel desteği ile birleşmesi, ilçemizi daha yaşanabilir ve daha akıllı bir şehir haline getirecek adımları atmamızda büyük rol oynayacaktır" diye belirtti. Başkan Usta günün anısına Rektör Çağlar'a İznik Çinisi üzerine işlenmiş Piri Reis Haritası hediye etti.

Başkan Usta: Üniversitemizin Bilimsel Desteği Önemli

Yerel yönetimlerin, kendi şehrindeki üniversitelerle ortak hareket etmesinin önemine dikkat çeken İznik Belediye Başkanı Kağan Mehmet Usta ise "İlçemizin potansiyelini harekete geçirecek birçok başlıkta Avrupa Birliği proje fikirlerinin bizlere büyük katkısı olacaktır. Belediyemizin çevre, şehircilik, afet, kültür ve sosyal konularında sürdürdüğü çalışmaların üniversitemizin bilimsel desteği ile birleşmesi, ilçemizi daha yaşanabilir ve daha akıllı bir şehir haline getirecek adımları atmamızda büyük rol oynayacaktır. Çalışmalarımızda emeği geçen herkese teşekkür ediyor, verimli ve başarılı bir çalıştay olmasını diliyorum." diye konuştu.

Rektör Çağlar: İznik İçin Güçlü Projeler Ortaya Çıkaracağız

Çalıştay kapsamında şehrin sorunlarını toplumsal katkı anlamında görüşerek, yeni proje fikrileri geliştirileceğini ifade eden Rektör Çağlar, "Avrupa Birliği projelerini çok önemsiyoruz.  Bu doğrultuda kısa bir süre önce kurulan Proje Destek Ofisimiz ile ulusal ve uluslararası projelerde önemli bir mesafe aldık. Örneğin; TÜBİTAK projelerimiz bir önceki yıla oranla iki kat artış gösterdi. Bizler bu projelerimizi toplumsal katkıya çevirmeyi arzu ediyoruz. Bugün 22 akademisyenimizin ve İznik Belediyesi personelinin katılımıyla gerçekleştirdiğimiz çalıştayımızda da çok güçlü proje fikirlerinin ortaya çıkacağına ve bu projelerin hayata geçirileceğine inanıyoruz" dedi.

Hedef: Dünya Çapında Tanınan İznik

İznik Kaymakamı Arif Karaman da "Derin tarihi ve pek çok medeniyetin bir arada bulunduğu İznik'i elbet bir gün tüm dünya fark edecek. Bu kapsamda gerçekleştirilen çalıştay ile İznik'in Türkiye'de olduğu gibi dünya çapında da tanınır hale gelmesini temenni ediyorum" ifadelerini kullandı. Açılış konuşmalarının ardından Proje Destek Ofisi Genel Koordinatörü Dr. Öğretim Üyesi Oya Güler, proje eğitimi verdi. Projenin kapsamından bahseden Oya Güler, Erasmus süreci, proje öncelikleri gibi noktalara değindi.  Güler'in sunumunun ardından çalıştaya geçildi.

Ortak Avrupa Birliği Projeleri…

Çalıştayda; Çevre ve Yeşil Enerji, Afet Sonrası Planı Projeleri, Sosyal ve Kültür Projeleri (Kültürel Miras- Kadın Gençlik) masaları oluşturuldu. Bu masalarda, konunun uzmanı akademisyenler, belediye yöneticisi ve çalışanlarıyla bir araya gelerek toplumsal kalkınma ve yenilikçilik alanlarında ulusal, uluslararası projeler geliştirmek üzere fikirlerini tartıştı. Bu alanlarda yerel toplumun ihtiyaçlarının karşılanması için stratejiler ve iş birliği potansiyelleri belirlendi. İlerleyen süreçte belirtilen başlıklar altında projelerin, Avrupa Birliği hibeleri için yapılıp başvuru yapılması planlanıyor.



 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Bir ülkenin gerçek yüzü, sokaklarındaki düzenle, meydanlarındaki bayraklarla değil; en savunmasız insanlarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Bugün bu ülkede, Aydın Söke Açık Cezaevi’nde, sessizce tükenen bir hayat var: Öztürk K. Öztürk K. %75 engelli. Talesemi majör hastası, aynı zamanda tip 1 diyabetli. Yani yaşamı boyunca düzenli kan nakline, insüline ve hijyenik ortama ihtiyaç duyan bir insan. Yürüyerek girdiği cezaevinde bugün artık yatalak hale gelmiş durumda. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yürüyemiyor, elleri titriyor, bilinci kimi zaman gidip geliyor. Ve o hâlâ orada, duvarların arkasında “infaz” adı altında yaşam mücadelesi veriyor. Cezalandırmak, bir toplumu düzen içinde tutmanın aracıdır, denir. Ama insan onurunu korumayan bir ceza, artık adaletin değil, intikamın alanına girer. Bugün Türkiye’de, “hasta mahpuslar” başlığı altında yüzlerce insan, fiilen ölüm cezasına mahkûm edilmiş durumda. Her rapor “cezaevinde kalamaz” dese de, her dilekçe “uygun değildir” gerekçesiyle geri dönüyor. Peki, neye uygun değildir? Bir insanın yaşamasına mı? Bir devletin vicdanına mı? Öztürk K.’nin kardeşi, “Yürüyerek girdi, şimdi nefes bile alamıyor. Kimse duymuyor” diyor. Oysa devlet, her yurttaşının yaşam hakkını korumakla yükümlüdür — suçlu ya da suçsuz fark etmeksizin. Çünkü yaşam hakkı, hiçbir mahkemenin elinden alamayacağı bir haktır. Cezaevleri, yalnızca demir parmaklıkların ardındaki suçluların değil, dışarıdaki toplumun da aynasıdır. O aynada ne görüyoruz? Gözünü kapatmış bir sistem mi, yoksa el uzatmaya cesaret eden bir toplum mu? Bir devletin adaleti, güçlüye değil, güçsüze gösterdiği şefkatle ölçülür. Öztürk K.’nin durumu bir istisna değil, bir gösterge. Bir ülkenin sağlık sistemi, hukuk düzeni ve vicdanı burada kesişiyor. Ve biz, üçü arasında sıkışmış bir insanın her geçen gün eriyişini izliyoruz. Bu bir siyaset meselesi değil. Bu, insanlık meselesi. Bir insanın yaşamasına yardım etmek, bir partinin, bir ideolojinin, bir grubun meselesi değildir. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkililere sesleniyorum: Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne, İnsan Hakları Kurumları’na… Bu bir “dosya” değil, bir hayat. Ve o hayat, gün be gün elimizden kayıyor. Bir insanın ölüme terk edilmesi, hukukun değil, sessizliğin eseridir. Ve biz sustukça, adalet bir kelimeden ibaret kalır. Bir mahkûmun yatağında öylece çürüyüp gitmesi, hepimize dokunmalı. Çünkü bir gün, adaletin terazisi yeniden kurulacak. O gün geldiğinde, belki de en çok şunu sorgulayacağız: “Biz sustuğumuzda kim ölmüştü?”
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.