HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 01 KASIM 2025, CUMARTESİ

ORHANGAZİ DEVLET HASTANESİNE SKANDAL SİYASİ MÜDAHALE

14.03.2023 14:49
ORHANGAZİ DEVLET HASTANESİNE SKANDAL SİYASİ MÜDAHALE
ORHANGAZİ DEVLET HASTANESİNE SKANDAL SİYASİ MÜDAHALE
Orhangazi Devlet Hastanesinde tüm eksikler kapanıp işler rayına girdiği bir zamanda idari kadro üzerine yapılan siyasi müdahale infial yarattı. Yaşan olaylarla ilgili Orhangazi Devlet Hastanesinden Sansürsüz Canlı Yayın yapan 3. Göz Medya Genel Koordinatörü Araştırmacı-Gazeteci İrfan Aydın konu hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Orhangazi Devlet Hastanesine yapılan siyasi müdahalenin asla kabul edilemeyeceğine işaret eden İrfan Aydın yaptığı canlı yayında;

 "Pandemi döneminde Herkes sağlıkçılara karşı nasıl kibar davranmamız gerektiğini onların nasıl el üstünde tutmamız gerektiğini siyasi iradenin her kesimi dahil toplumun her kesimi dahil anlamışken geldiğimiz bir noktada sanki hiçbir şey olmamış sanki bu sağlıkçılar hiç bu kadar önem arz etmemişler gibi seçim öncesinde yağma Hasan'ın böreği mal bulmuş mağribi batan geminin malları misali hastanelerimize deyim yerinde ise çökülmesini kabul etmiyoruz.

Bir doktorun nasıl yetiştiğini hangi zor şartlarda yetiştiğini çok iyi bilen birisiyim. 14 Mart Tıp Bayramı diye çiçeğimizle gelmişiz Orhangazi Devlet Hastanesi'nde Tıp bayramını kutlayayım çiçeğimizi yapmışız. 90 yaşında yatalak bir hastamız için randevu almaya gelmişiz onu nasıl getiririz onu planlamaya gelmişim her şey çok güzel ama duyduklarımız ve hastanede yaşananlar bizleri derinden yaraladı.

 Babam bir süre burada hastanede yattı, tedavi gördü. Bir süre sonra bana oğlum çıkar beni buradan o kadar güzel hizmet ediyorlar ki ben burada bir hafta daha kalırsam bu AKP'ye muhalefeti keseceğim diye bakın bir Cumhuriyet çınarına bu Orhangazi Devlet Hastanesi hizmeti Bu sözü söylemişti. Babam burada örnekköy'de ateşi kahvesine takılıyor isteyen gidip sordun. Orhangazi Devlet Hastanesi'nin hizmeti Bu sözü söylemiştir Babama.

Hastaneye bugün öğrenmişim ki siyasi bomba düşmüş kelimenin tam anlamıyla siyasi bomba düşmüş Efendim idari kadro siyasiler arasında bölüşülmüş MHP'nin kadroları AKP'nin kadroları hayırdır Ak Partililerin kadroları Hayırdır arkadaşlar ya siz mal bulmuş mağribi mi havasına girmişsiniz Ne oluyor ya bir hastanenin İdaresi başhekimden baştan müdürüne kadar dersiniz ki ekibini Kur beğenmiyorsanız O ekibi sözleşmesi bittiğinde gönderirsiniz. Ama o ekibi Başhekimi Kiminle Nasıl çalışacağının belirlemesi lazım hastanenin işleyişi Hastane içerisinde kendi yönetimini kendi kadrolarını hastaneye yönetimi belirlemesi lazım doktorlarımızın belirlemesi lazım. Neymiş efendim Milliyetçi Hareket Partisi'nin ilçe başkanının ablası göreve gelmesi gerekiyormuş niye geliyor ya niye geliyor ya da AKP ilçe başkanının Bilmem hangi yakını göreve gelmesi niye geliyor kardeşim niye bu kadar siyasi müdahale yapıyorsunuz?

Hele hele seçim öncesinde bu kadar rezilce bir siyasi müdahaleyi Biz kaldırmam şansımız hiç yok. Bak buradan çok net söyleyeyim kaldırma şansım hiç yok şu an hastanenin müdürü efendime söyleyeyim birçok yönetim kadrosu siyasiler arasında bölüştürülmüş. Efendim MHP 3 tane kadro Ben benim Ee onu da hemen kendi yakınlarımızı şahsi akrabalarımızı koyun.

Ben bu işin yakasını bırakacak mı Vallahi bırakmayacağım billahi bırakmayacağım Şimdi ben bugün konuyu Sayın İsmet Büyükataman'a da taşıyacağım AK Parti Genel Merkezine de Sağlık Bakanlığına da taşıyacağım.

Bırakın Ya siyasetinizi gidin çarşıda yapın kardeşim hastanelerimizde emniyetimizde jandarmamızda siyaset sokmayın.  

Siyasetimiz batsın ya siyasetiniz batsın gidin özel hastaneleri ne yapıyorsanız yapın Gökhan Ulusu mesele özel hastanelerde ne güzel maaş alıyorsun git kadrolarınızı oraya yerleştirin" dedi.

Canlı yayının tamamı ise aşağıda ki linkte:

https://www.facebook.com/ucuncugozgazete/videos/748697303555122


 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Bir ülkenin gerçek yüzü, sokaklarındaki düzenle, meydanlarındaki bayraklarla değil; en savunmasız insanlarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Bugün bu ülkede, Aydın Söke Açık Cezaevi’nde, sessizce tükenen bir hayat var: Öztürk K. Öztürk K. %75 engelli. Talesemi majör hastası, aynı zamanda tip 1 diyabetli. Yani yaşamı boyunca düzenli kan nakline, insüline ve hijyenik ortama ihtiyaç duyan bir insan. Yürüyerek girdiği cezaevinde bugün artık yatalak hale gelmiş durumda. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yürüyemiyor, elleri titriyor, bilinci kimi zaman gidip geliyor. Ve o hâlâ orada, duvarların arkasında “infaz” adı altında yaşam mücadelesi veriyor. Cezalandırmak, bir toplumu düzen içinde tutmanın aracıdır, denir. Ama insan onurunu korumayan bir ceza, artık adaletin değil, intikamın alanına girer. Bugün Türkiye’de, “hasta mahpuslar” başlığı altında yüzlerce insan, fiilen ölüm cezasına mahkûm edilmiş durumda. Her rapor “cezaevinde kalamaz” dese de, her dilekçe “uygun değildir” gerekçesiyle geri dönüyor. Peki, neye uygun değildir? Bir insanın yaşamasına mı? Bir devletin vicdanına mı? Öztürk K.’nin kardeşi, “Yürüyerek girdi, şimdi nefes bile alamıyor. Kimse duymuyor” diyor. Oysa devlet, her yurttaşının yaşam hakkını korumakla yükümlüdür — suçlu ya da suçsuz fark etmeksizin. Çünkü yaşam hakkı, hiçbir mahkemenin elinden alamayacağı bir haktır. Cezaevleri, yalnızca demir parmaklıkların ardındaki suçluların değil, dışarıdaki toplumun da aynasıdır. O aynada ne görüyoruz? Gözünü kapatmış bir sistem mi, yoksa el uzatmaya cesaret eden bir toplum mu? Bir devletin adaleti, güçlüye değil, güçsüze gösterdiği şefkatle ölçülür. Öztürk K.’nin durumu bir istisna değil, bir gösterge. Bir ülkenin sağlık sistemi, hukuk düzeni ve vicdanı burada kesişiyor. Ve biz, üçü arasında sıkışmış bir insanın her geçen gün eriyişini izliyoruz. Bu bir siyaset meselesi değil. Bu, insanlık meselesi. Bir insanın yaşamasına yardım etmek, bir partinin, bir ideolojinin, bir grubun meselesi değildir. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkililere sesleniyorum: Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne, İnsan Hakları Kurumları’na… Bu bir “dosya” değil, bir hayat. Ve o hayat, gün be gün elimizden kayıyor. Bir insanın ölüme terk edilmesi, hukukun değil, sessizliğin eseridir. Ve biz sustukça, adalet bir kelimeden ibaret kalır. Bir mahkûmun yatağında öylece çürüyüp gitmesi, hepimize dokunmalı. Çünkü bir gün, adaletin terazisi yeniden kurulacak. O gün geldiğinde, belki de en çok şunu sorgulayacağız: “Biz sustuğumuzda kim ölmüştü?”
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.