HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 31 EKİM 2025, CUMA

Tıp Bayramınız kutlu olsun.

Sizlerin hakkı ödenmez Tıp Bayramınız kutlu olsun. Saldırılara uğradılar. Kovuldular ama bu ülkeye fedakarca hizmete devam ediyorlar. İnsan sağlığı için gecesini gündüzüne katan, özveriyle görevini yapan ve deprem bölgesinde canla başla mücadele eden tüm sağlık emekçilerinin 14 Mart Tıp Bayramı'nı kutluyoruz. Kötü insanlara rağmen iyi ki varsınız...

14.03.2023 10:31
Tıp Bayramınız kutlu olsun.
Tıp Bayramınız kutlu olsun.

Tıp alanında çalışanların hizmet sorunlarının tartışıldığı, bilime katkılarının ödüllendirildiği bir özel gün olan Tıp Bayramı, 1976'dan beri sadece 14 Mart günü değil, 14 Mart'ı içine alan hafta boyunca kutlanıyor.



Salgın sürecinde de deprem bölgesinde de her zaman en ön saflarda mücadele eden doktorlarımız canla başla çalışmaktadır.





Korona virüs salgını nedeniyle çalışma koşulları oldukça ağırlaşan sağlık çalışanlarının son bir yıldır verdiği mücadele tüm Türkiye tarafından alkışlarla tebrik edilmişti. Türkiye'de yüzlerce sağlık çalışanı salgınla mücadelede hayatını kaybetmiştir.



DEPREM BÖLGESİNDE CANLA BAŞLA SAVAŞTILAR



Kahramanmaraş depremlerinde de canla başla günlerce çalışan sağlık çalışanlarının bayramını kutluyor ve teşekkürlerimizi iletiyoruz. Depremde hayatını kaybeden tüm sağlık çalışanlarına da Allah'tan rahmet diliyoruz.





Hem salgın ile mücadele eden hem de zorlu şartlar altında çalışan sağlıkçılarımıza uygulanan şiddet olayları da sağlıkçılarımızı isyan noktasına getirdi. Sağlıkçıların çoğu bu süreçte istifa ederek meslek bırakmak zorunda kaldı ya da yurt dışına çıkmaya başladı.



Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 8 Mart Kadın Muhtarlar buluşmasında yapmış olduğu "Gidiyorlarsa gitsinler" sözleri yankı uyandırmış, tepkilere neden olmuştu.



 14 MART TIP BAYRAMINIZI KUTLUYORUZ



Zorlu şartlar altında çalışan tüm fedakar sağlık çalışanlarımızın  14 Mart Tıp Bayramı'nı kutluyoruz. Sağlık çalışanlarına hasta veya hasta yakınları tarafından sistematik olarak uygulanan şiddeti kınıyoruz.





SAĞLIK BAKANLIĞINDAN 14 MART TIP BAYRAMI MESAJI



Sağlık Bakanlığı da sosyal medya hesaplarından Tıp Bayramı'nı kutladı. Bakanlık, "14 Mart Tıp Bayramı Kahramanmaraş Depremleri'nde hayatını kaybeden sağlık çalışanlarımızı rahmetle anıyoruz. Her zaman olduğu gibi afet sonrasında da canla başla işine sarılan sağlık çalışanlarımıza ülkemiz adına teşekkür ediyoruz." ifadeleri kullandı.





FAHRETTİN KOCA'DAN TIP BAYRAMI MESAJI



Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, "Tıp "Bayramı" olmayan bir 14 MART Yaslıyız. Deprem bölgesinde yaşayan sağlık çalışanı arkadaşlarımızdan 505'i afette hayatını kaybetti. Toplam can kaybımız 48 Binin üzerinde. Başımız sağ olsun. Allah benzer acılar yaşatmasın. Bu yılki 14 Mart, halkımızla yaraları sarma günü." paylaşımında bulundu. 












Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Bir ülkenin gerçek yüzü, sokaklarındaki düzenle, meydanlarındaki bayraklarla değil; en savunmasız insanlarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Bugün bu ülkede, Aydın Söke Açık Cezaevi’nde, sessizce tükenen bir hayat var: Öztürk K. Öztürk K. %75 engelli. Talesemi majör hastası, aynı zamanda tip 1 diyabetli. Yani yaşamı boyunca düzenli kan nakline, insüline ve hijyenik ortama ihtiyaç duyan bir insan. Yürüyerek girdiği cezaevinde bugün artık yatalak hale gelmiş durumda. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yürüyemiyor, elleri titriyor, bilinci kimi zaman gidip geliyor. Ve o hâlâ orada, duvarların arkasında “infaz” adı altında yaşam mücadelesi veriyor. Cezalandırmak, bir toplumu düzen içinde tutmanın aracıdır, denir. Ama insan onurunu korumayan bir ceza, artık adaletin değil, intikamın alanına girer. Bugün Türkiye’de, “hasta mahpuslar” başlığı altında yüzlerce insan, fiilen ölüm cezasına mahkûm edilmiş durumda. Her rapor “cezaevinde kalamaz” dese de, her dilekçe “uygun değildir” gerekçesiyle geri dönüyor. Peki, neye uygun değildir? Bir insanın yaşamasına mı? Bir devletin vicdanına mı? Öztürk K.’nin kardeşi, “Yürüyerek girdi, şimdi nefes bile alamıyor. Kimse duymuyor” diyor. Oysa devlet, her yurttaşının yaşam hakkını korumakla yükümlüdür — suçlu ya da suçsuz fark etmeksizin. Çünkü yaşam hakkı, hiçbir mahkemenin elinden alamayacağı bir haktır. Cezaevleri, yalnızca demir parmaklıkların ardındaki suçluların değil, dışarıdaki toplumun da aynasıdır. O aynada ne görüyoruz? Gözünü kapatmış bir sistem mi, yoksa el uzatmaya cesaret eden bir toplum mu? Bir devletin adaleti, güçlüye değil, güçsüze gösterdiği şefkatle ölçülür. Öztürk K.’nin durumu bir istisna değil, bir gösterge. Bir ülkenin sağlık sistemi, hukuk düzeni ve vicdanı burada kesişiyor. Ve biz, üçü arasında sıkışmış bir insanın her geçen gün eriyişini izliyoruz. Bu bir siyaset meselesi değil. Bu, insanlık meselesi. Bir insanın yaşamasına yardım etmek, bir partinin, bir ideolojinin, bir grubun meselesi değildir. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkililere sesleniyorum: Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne, İnsan Hakları Kurumları’na… Bu bir “dosya” değil, bir hayat. Ve o hayat, gün be gün elimizden kayıyor. Bir insanın ölüme terk edilmesi, hukukun değil, sessizliğin eseridir. Ve biz sustukça, adalet bir kelimeden ibaret kalır. Bir mahkûmun yatağında öylece çürüyüp gitmesi, hepimize dokunmalı. Çünkü bir gün, adaletin terazisi yeniden kurulacak. O gün geldiğinde, belki de en çok şunu sorgulayacağız: “Biz sustuğumuzda kim ölmüştü?”
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.