HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 19 MAYIS 2025, PAZARTESİ

19 Mayıs'ın Işığında Gençliğin Bugünkü Durumu ve Geleceğe Dair Umutlar

19.05.2025 00:38
19 Mayıs'ın Işığında Gençliğin Bugünkü Durumu ve Geleceğe Dair Umutlar
19 Mayıs'ın Işığında Gençliğin Bugünkü Durumu ve Geleceğe Dair Umutlar
19 Mayıs 1919, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Samsun'a çıkarak Türk milletinin bağımsızlık mücadelesini başlattığı, tarihin akışını değiştiren bir dönüm noktasıdır. Bu tarih, aynı zamanda Atatürk'ün gençliğe olan güveninin ve inancının bir nişanesidir. Ancak bugün, gençlerimizin karşılaştığı zorluklar ve içinde bulundukları durum, bu güvenin ne derece karşılık bulduğunu sorgulamamıza neden olmaktadır.

GENÇ İŞSİZLİĞİ: UMUTLARIN TÜKENDİĞİ NOKTA

Türkiye'de genç işsizliği, uzun yıllardır çözüm bekleyen kronik bir sorun haline gelmiştir. TÜİK'in 2023 verilerine göre, 15-24 yaş grubundaki gençlerde işsizlik oranı %17,4 olarak gerçekleşmiştir. Bu oran, erkeklerde %14,3 iken kadınlarda %23,2 gibi daha yüksek seviyelere ulaşmaktadır. Geniş tanımlı genç işsizliği ise %38,8, genç kadınlarda ise %48,8 gibi endişe verici seviyelerdedir.

OECD'nin "Bir Bakışta Eğitim 2024" raporuna göre, Türkiye'de 18-24 yaş aralığındaki gençlerin %31,1'i ne eğitimde ne de istihdamda yer almaktadır. Bu oran, OECD ülkeleri ortalamasında %13,7 olarak kayıtlara geçmiştir. Kadınlarda bu oran %41,4 iken, erkeklerde %21,4'tür.

Bu veriler, gençlerin karşılaştığı ekonomik ve sosyal zorlukların boyutunu gözler önüne sermektedir. Gençlerin eğitim ve istihdam alanında karşılaştığı bu engeller, onların geleceğe dair umutlarını yitirmelerine ve toplumsal hayata katılımlarının azalmasına neden olmaktadır. Bu durum, sadece bireysel değil, aynı zamanda toplumsal bir sorundur ve acil çözüm beklemektedir.

EĞİTİMLİ GENÇLERİN UMUTSUZLUĞU

Üniversite mezunu gençler de işsizlik sorunundan muzdariptir. TÜİK verilerine göre, yükseköğretim mezunlarının işsizlik oranı %10,3'e yükselmiştir. Bu durum, eğitimli gençlerin bile iş bulma konusunda ciddi sıkıntılar yaşadığını göstermektedir.

Ayrıca, yükseköğrenim mezunu gençlerin büyük bir kısmı asgari ücretle çalışmaktadır. Özellikle sosyal bilimler, iktisadi ve idari bilimler mezunlarının %60'ı asgari ücret civarında maaşlarla işe başlamaktadır.

PSİKOLOJİK ETKİLER VE TOPLUMSAL YANSIMALAR

Genç işsizliği sadece ekonomik bir sorun değil, aynı zamanda ciddi psikolojik ve toplumsal etkileri olan bir meseledir. İşsiz gençlerin büyük bir kısmı kendilerini arkadaşlarından geri kalmış hissetmektedir. Ayrıca, işsizlik nedeniyle aile ilişkilerinin olumsuz etkilendiği ifade edilmektedir.

Türkiye'de genç işsizliği, sadece ekonomik bir mesele olmanın ötesine geçerek, toplumsal bir trajediye dönüşmüş durumda. İşsizlik, gençler arasında umutsuzluk, psikolojik bunalım ve ne yazık ki intihar vakalarının artmasına neden olmaktadır. Özellikle atanamayan öğretmenler, işsiz mühendisler ve ekonomik sıkıntılarla boğuşan gençler arasında yaşanan intiharlar, bu sorunun ciddiyetini gözler önüne sermektedir.

Örneğin, 2018 yılında Aydın'da 25 yaşındaki Sosyal Bilgiler Öğretmenliği mezunu Merve Çavdar, atanamaması ve işsizlik nedeniyle depresyona girerek yaşamına son verdi. Benzer şekilde, 2019 yılında Çorum'da 27 yaşındaki inşaat mühendisi Abdullah Kaan Özbağ, iş bulamaması nedeniyle bunalıma girip intihar etti. Bu trajik olaylar, gençlerin karşılaştığı ekonomik ve psikolojik baskıların ne denli ağır olduğunu göstermektedir.

İstatistikler de bu durumu desteklemektedir. Psikiyatr Doç. Dr. Halis Ulaş, 2002-2022 yılları arasında intihar eden 65.545 kişinin yaklaşık 6.000'inin ekonomik sebeplerle intihar ettiğini belirtmiştir. Ayrıca, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi'nin raporuna göre, 2017 yılında ataması yapılmayan 51 öğretmen ve KHK ile ihraç edilen 50 kamu emekçisi intihar etmiştir. Bu veriler, işsizlik ve ekonomik belirsizliklerin gençler üzerinde yarattığı baskının ne kadar ciddi boyutlara ulaştığını ortaya koymaktadır.

Bu trajediler, sadece bireysel kayıplar değil, aynı zamanda toplumun geleceğine dair ciddi uyarılardır. Gençlerin karşılaştığı bu zorluklara karşı duyarsız kalmak, sadece bireyleri değil, toplumun tümünü etkileyen bir sorunun büyümesine neden olacaktır. Bu nedenle, genç işsizliğiyle mücadele etmek, sadece ekonomik değil, aynı zamanda insani bir sorumluluktur.

Bu durum, gençlerin özgüven kaybı yaşamasına, geleceğe dair umutlarını yitirmesine ve toplumsal bağlarının zayıflamasına neden olmaktadır.

Atatürk'ün Gençliğe Hitabı ve Bugünün Gerçekleri

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, gençliğe hitabında şöyle demiştir:

"Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir."

Ancak, bugün gençlerimiz, kendi geleceklerini dahi inşa edemezken, bu büyük sorumluluğu nasıl yerine getirebilirler? İşsizlik, eğitimde fırsat eşitsizliği ve ekonomik zorluklar, gençlerimizin potansiyellerini gerçekleştirmelerinin önünde büyük engeller oluşturmaktadır.

GENÇ İŞSİZLİĞİ VE İNTİHAR: UMUTSUZLUĞUN KARANLIK YÜZÜ

Türkiye'de genç işsizliği, sadece ekonomik bir sorun olmanın ötesine geçerek, gençlerin ruh sağlığını tehdit eden ciddi bir toplumsal mesele haline gelmiştir. CHP'nin hazırladığı bir rapora göre, 2002-2019 yılları arasında 15-29 yaş aralığında 19.277 genç intihar etmiştir. Bu rakam, gençlerin karşılaştığı işsizlik ve gelecek kaygısının ne denli derin olduğunu göstermektedir.

Psikiyatr Doç. Dr. Halis Ulaş, 2002-2022 yılları arasında intihar eden 65.545 kişinin yaklaşık 6.000'inin ekonomik sebeplerle intihar ettiğini belirtmiştir. Bu veriler, işsizliğin ve ekonomik belirsizliklerin gençler üzerindeki yıkıcı etkisini ortaya koymaktadır. Gençlerin karşılaştığı bu zorluklara karşı duyarsız kalmak, sadece bireyleri değil, toplumun tümünü etkileyen bir sorunun büyümesine neden olacaktır.

ÇÖZÜM ÖNERİLERİ VE GELECEĞE DAİR UMUTLAR

Bu sorunların çözümü için kapsamlı ve sürdürülebilir politikaların hayata geçirilmesi gerekmektedir. Eğitim sisteminin iş gücü piyasasının ihtiyaçlarına göre yeniden yapılandırılması, gençlerin mesleki becerilerinin artırılması ve girişimcilik desteklerinin sağlanması önemlidir.

Ayrıca, gençlerin psikolojik destek alabilecekleri mekanizmaların oluşturulması ve toplumsal farkındalığın artırılması gerekmektedir. Ancak bu şekilde, gençlerimizin karşılaştıkları zorlukların üstesinden gelmeleri ve Atatürk'ün kendilerine emanet ettiği Cumhuriyet'i ilelebet yaşatmaları mümkün olacaktır.

19 Mayıs'ı yalnızca stadyumlarda coşkuyla kutlanan bir bayram olarak görmek, bu tarihsel günün taşıdığı derin anlamı eksik yorumlamak olur. 19 Mayıs, bir ulusun yeniden dirilişinin, geleceğini kendi elleriyle yazmaya karar verişinin sembolüdür. Bu ruhu yaşatmak, sadece geçmişi anmakla değil, geleceği inşa etmekle mümkündür. Bugünün Türkiye'sinde, gençler artan işsizlik, eğitimde fırsat eşitsizliği, gelecek kaygısı, barınma ve geçim sıkıntısı gibi temel sorunlarla mücadele ederken; bu tarihi gün, onları yalnız bırakmamak, seslerini duymak ve çözüm üretmek adına bir vicdan muhasebesi vesilesi olmalıdır.

Atatürk'ün, "Bütün ümidim gençliktedir" diyerek Cumhuriyet'i emanet ettiği gençliğin bugün umutsuzluk içinde kıvranması, bir neslin hayallerinin sessizce sönmesi demektir. Oysa 19 Mayıs, gençlerin sadece geçmişe değil, geleceğe de sahip çıkmaları için bir çağrıdır. Bu çağrının gereğini yerine getirmek, gençlerin sesi olmak, sorunlarını görmezden gelmek yerine çözüm üretmek; hem Atatürk'e hem Cumhuriyet'e karşı bir sorumluluktur. Gençlere yalnızca nutuklarla değil, somut desteklerle, istihdam olanaklarıyla, adil bir eğitim sistemiyle ve psikolojik güvenceyle sahip çıkmak gerekir. Aksi takdirde, bu kutsal emanetin omuzlarındaki yük, yalnızlaştırılmış gençlerin çaresizliğiyle taşınamaz hâle gelir. 19 Mayıs'ın gerçek anlamı, gençliğe verilen sözlerin tutulduğu, umutların diri tutulduğu bir ülke hayalinde saklıdır.

Muharrem DEĞİRMEN / ÖZEL HABER- 3. GÖZ HRA

 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.