HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 14 HAZİRAN 2025, CUMARTESİ

Ekonomik Gerçekler ve Çözüm Arayışları

11.06.2025 00:00
Son dönemde sıklıkla dile getirilen "Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana" türküsündeki ifade, yalnızca bir halk ezgisi değil; aynı zamanda Türkiye'nin ekonomik durumuna dair derin bir metafor olarak karşımıza çıkıyor. Bu türkü, aslında toplumun geniş kesimlerinin temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandığını, geçim derdinin ağırlaştığını ve ekonomik yaşamın giderek daha zor koşullarda sürdürüldüğünü özetler nitelikte. Türkiye'de yaşanan ekonomik krizlerin bireyler ve aileler üzerindeki etkisini daha iyi anlayabilmek için, bu ifadeyi temel alarak günümüz ekonomik tablolarını, nedenlerini ve çözüm önerilerini detaylı şekilde ele almak elzem.

Kuru soğan, geleneksel mutfağımızın vazgeçilmezidir. Ancak burada bahsedilen kuru soğana "muhtaç olmak" ifadesi, asıl olarak insanların artık en temel gıdalara dahi ulaşmakta zorlandığını simgeliyor. Türkiye'de enflasyonun yıllık bazda çift hanelere çıkması, gıda fiyatlarının hızla artması, alım gücünün düşmesi halkın temel ihtiyaçlarını karşılamada zorlanmasına neden oluyor. Özellikle temel gıda maddelerindeki fiyat artışları, yoksul ve orta sınıf ailelerin sofralarındaki çeşitliliği daraltıyor. Dolayısıyla, kuru soğan gibi basit bir ürünün bile "lüks" haline gelmesi ekonomik krizin derinliğini gözler önüne seriyor.

Türkiye'de enflasyonun yüksek seyretmesi, vatandaşların gelirlerini erozyona uğratıyor. Maaşlar ve sosyal yardımlar nominal olarak artarken, fiyatlardaki artış bu artışların çok üzerinde gerçekleşiyor. Bu durum, reel gelir kaybına yol açıyor ve vatandaşları "kuru soğana muhtaç" hale getiriyor. 2020'lerin ortalarında özellikle enerji fiyatlarındaki artış, döviz kuru dalgalanmaları, tarım ürünleri ve ithal girdilerdeki maliyetlerin yükselmesi, enflasyonist baskıları artırdı. Böylece, ekonomik dalgalanmanın etkileri doğrudan halkın günlük yaşamına yansıyor.

Ekonomik kriz dönemlerinde işsizlik artar, gelir dağılımı daha adaletsiz hale gelir. Türkiye'de genç işsizliği yüksek seyretmekte ve kayıt dışı istihdam yaygın. Bu da birçok ailenin düzenli gelir elde etmesini engelliyor. Gelir dağılımındaki uçurum, sadece bireylerin değil, toplumun genel refah seviyesini de olumsuz etkiliyor. Toplumun alt ve orta gelir grupları, temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanırken, gelir seviyesi yüksek kesimlerde nispeten daha az etkileniyor.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda sosyal devlet ilkesi gereği, devletin vatandaşlarının temel ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için gerekli koşulları sağlaması esastır. Bu bağlamda, sosyal yardım programları, asgari ücret düzenlemeleri, işsizlik sigortası ve diğer destek mekanizmaları ekonomik kriz dönemlerinde önemli bir tampon görevi görür. Ancak mevcut durumda bu mekanizmaların etkinliği sorgulanmakta; bürokratik engeller, yetersiz kaynak dağılımı ve hızlı değişen ekonomik koşullar sosyal desteklerin amacına ulaşmasını zorlaştırmaktadır. Hukuki açıdan, devletin sosyal adaleti sağlama yükümlülüğü; vatandaşların yaşam standardını korumak için gereklilik arz etmektedir.

Türkiye'nin ekonomik krizden çıkabilmesi için makroekonomik istikrarın sağlanması, üretimin artırılması ve dışa bağımlılığın azaltılması kritik öneme sahiptir. Tarım sektöründe verimlilik artışı, yerli üretimin desteklenmesi ve arz güvenliğinin sağlanması gıda fiyatlarının kontrol altında tutulmasına yardımcı olabilir. Ayrıca, sosyal politikaların güçlendirilmesi, gelir adaletsizliğinin azaltılması için hedefe yönelik programların hayata geçirilmesi gerekmektedir.

Toplumsal dayanışmanın da önemi büyüktür. Sivil toplum kuruluşlarının, yerel yönetimlerin ve halkın kendi aralarında kuracağı dayanışma ağları, zor durumda olan kesimlere destek sağlayarak kriz etkilerini hafifletebilir. Ekonomik kalkınma sadece rakamlardan ibaret değildir; insanların günlük yaşam kalitesi, güvenliği ve refahı ile doğrudan ilgilidir.

Kuru Soğana Muhtaç Olmamak İçin…

"Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana" türküsü, Türkiye'nin bugünkü ekonomik fotoğrafının anlamlı bir özeti gibidir. Temel ihtiyaçlara ulaşmakta zorlanan milyonlarca vatandaşın durumu, ülke yönetimi ve toplum olarak hepimizin ortak meselesidir. Hukuki ve sosyal politika alanlarında atılacak adımlar, sürdürülebilir ekonomik politikalar ve toplumun bütün kesimlerinin dayanışmasıyla ancak bu durumun önüne geçilebilir. Kuru soğana muhtaç olmaktan kurtulmak, ekonomik refahın artırılması ve sosyal adaletin sağlanmasıyla mümkün olacaktır.

Yüksel AKBAYRAK

 
Yüksel AKBAYRAK / TERS KÖŞE / diğer yazıları
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.