Sadece bir yönetim biçimi değil, bir karakter meselesidir. Cumhuriyet, insanın insana kulluk etmediği, aklın, bilimin, vicdanın ve özgürlüğün rehberliğinde yaşadığı bir erdem düzenidir. Bu yüzden Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet'i yalnızca bir siyasal rejim olarak değil, bir insanlık mertebesi olarak tanımlamıştır. Çünkü Cumhuriyet adam olmaktır.
Ne acıdır ki, aradan geçen yüz yılı aşkın zamana rağmen hâlâ bu büyük kazanımı içine sindiremeyen bir kesim var. Bu ülkenin suyunu içip, ekmeğini yiyip, makamını, şöhretini, servetini Cumhuriyet'in sağladığı imkanlarla elde eden ama sonra dönüp Cumhuriyet'e kin kusan, onu küçümseyen, hatta düşmanlık eden bir güruh…
Cumhuriyetin Nimetlerinden Beslenip, Cumhuriyete Düşman Olanlar!!!
Cumhuriyet sayesinde köyden kente, medreseden üniversiteye, padişahın kulluğundan vatandaşlığa geçtik. Kız çocukları okuyabildi, fakir çocuklar doktor, mühendis, öğretmen oldu. Bu dönüşüm, birilerinin lütfu değil, Cumhuriyet'in eseridir.
Ama bugün aynı imkanlarla yetişen kimi insanlar, sanki o kapılar kendi yetenekleriyle açılmış gibi davranıyor. Oysa unutulmamalı: Eğer Cumhuriyet olmasaydı, bugün kürsülerde konuşanlar değil, sarayların kapısında bekleyenler olurlardı.
Cumhuriyet karşıtlığı bir fikir özgürlüğü değil, bir nankörlüktür. Çünkü bu topraklarda nefes alıp da, Cumhuriyet'in kazandırdığı haklardan yararlanmadan yaşayan tek bir kişi bile yoktur. Fakat bazıları bu gerçeği bilmezden gelir. Onların gözünde Cumhuriyet, sadece bir "batı icadı", bir "geçici rejim"dir. Oysa Cumhuriyet, bu toprakların en köklü iradesidir: esareti reddeden, insanı yücelten, milleti birleştiren irade.
Cumhuriyet, biat düzenini yıkmıştır. Bu yüzden bazıları rahatsızdır. Çünkü Cumhuriyet, kimsenin doğuştan üstün olmadığını, kimsenin alnına "efendi" ya da "kul" yazılmadığını ilan etmiştir. Bu düzenin rahatsız ettiği kesimler, hâlâ birilerinin eteğini öperek var olmaya alışmışlardır. Onlar için Cumhuriyet, özgürlük değil başıboşluktur; fikir değil fitnedir. Çünkü Cumhuriyet, onların çıkar zincirini kırmıştır.
Cumhuriyet düşmanlığı aslında bir zihniyet hastalığıdır. Bu hastalığın kökünde cehalet, korku ve çıkar vardır. Bilimden korkan, kadınların özgürlüğünden ürken, fikirden çekinen bu anlayış, her fırsatta Cumhuriyet'in altını oymaya çalışır. Bir yandan "millet iradesi" der, ama milletin iradesini kendi iktidarının gölgesine hapseder.
Cumhuriyetin kıymetini anlamak için, biraz tarihe bakmak yeterlidir. O kara günlerde bir ulus, işgal altındaki topraklarda ayağa kalktı. Aç, çıplak, yorgun ama onurluydu. "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" diyen bir lider çıktı ve bu millete yalnızca bir rejim değil, bir kimlik kazandırdı. Bugün o kimliğe saldıranlar, aslında kendi varlık sebeplerini inkar etmektedirler.
Cumhuriyet olmasaydı; düşünmek suç, yazmak tehlike, eleştirmek vatana ihanet sayılırdı. Kadınlar hala örtülerin ardında, halk hala bir avuç zenginin ve şeyhin insafına mahkûm olurdu. Cumhuriyet, bu zinciri kırdı. O zinciri yeniden takmak isteyenler, tarih karşısında affedilmeyecek bir vebal taşımaktadır.
Bugün Cumhuriyet, yalnızca bir ideoloji değil, namuslu insanların ortak vicdanıdır. O vicdan, adalet ister, eşitlik ister, liyakat ister. Cumhuriyet adamı olmak demek, o vicdanla yaşamaktır. Yolsuzluğa, haksızlığa, biata, yalakalığa boyun eğmemektir. Cumhuriyet adamı, koltuk için değil, hak için konuşandır.
Cumhuriyet düşmanı, ne kadar makam sahibi olursa olsun, aslında acizdir. Çünkü o, özgürlüğün ağırlığını taşıyamaz. Cumhuriyet, zayıf karakterlilerin değil, mert insanların rejimidir.
Cumhuriyet; şerefli bir miras değil, aynı zamanda ağır bir sınavdır. Bu sınavda herkesin karakteri ortaya çıkar: kimisi özgürlüğün yükünü taşır, kimisi o özgürlüğün altında ezilir. Cumhuriyet, sadece kutlanan bir bayram değil, her gün yeniden savunulması gereken bir onur meselesidir.
Cumhuriyeti içine sindiremeyenler, aslında özgürlüğe düşmandır. Eşitliğe tahammül edemeyen, liyakatten korkan, eleştiriden rahatsız olan herkes Cumhuriyet'in değil, saltanatın çocuğudur. Onlar efendisiz kalmaya dayanamayanların, boyun eğmeden yaşayamayanların mirasçılarıdır.
Ama bilsinler ki bu millet artık diz çökmez.
Bu topraklarda kimse yeniden kulluk zinciri takamaz.
Cumhuriyet, bir rejim değil, bu halkın yüreğine kazınmış iradedir.
Ve o irade, ne saray kapısında eğilir ne de minnet sofrasında kırıntı toplar.
Cumhuriyet, haysiyetin adıdır.
Cumhuriyet, dik durmanın, adam olmanın adıdır.
Ve kim Cumhuriyet'e düşmansa, bu milletin vicdanında daima mahkûmdur.
Bu vesile ile;
Başta Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları ile aziz şehit ve gazilerimizi rahmetle anarken;
Bugün sadece bir takvim günü değil, bir milletin yeniden doğuşunun, özgürlüğün ve eşitliğin bayramıdır. Cumhuriyet Bayramı, bu topraklarda başı dik yaşamanın, kul olmaktan vatandaş olmaya yükselmenin simgesidir. Bugün, yoksulluktan, yıkımdan, işgalden çıkıp bağımsız bir devlet kuran o yüce iradeyi selamlama günüdür. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, bu ülkenin kaderini değiştiren tüm kahramanları saygı ve minnetle anıyor; bağımsızlık ateşini yüreklerinde taşıyan herkese selam gönderiyorum. Yaşasın Cumhuriyet! Sonsuza dek yaşasın özgür ve onurlu Türkiye Cumhuriyeti!
Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.