Depremi unutan geleceğini gömer!

05.08.2025 00:00

Ülkemiz gündemi her gün değişiyor. Dün konuştuğumuz bir başlık, bugün yerini bambaşka bir meseleye bırakıyor. Siyaset, ekonomi, dış politika, sosyal krizler, doğal afetler, küresel gelişmeler… Her biri ayrı ayrı önemli, her biri ayrı ayrı tartışılmalı. Ancak bazı gerçekler var ki gündem değişse de varlığını korur: Deprem gibi!

Biz 3. Göz Medya olarak yıllardır bunu söylüyoruz. Belki bazılarına 'klasik bir uyarı' gibi geliyor, bazılarına 'iç karartıcı bir hatırlatma'. Olsun! Biz yine de hatırlatmaktan, uyarmaktan, sorgulamaktan geri durmayacağız. Çünkü biliyoruz ki deprem unutulursa felaket büyür.

Bir Ülke, Bir Hafıza, Bir Vicdan

Bu ülkede her nesil bir deprem travmasıyla büyüdü. 1939 Erzincan, 1976 Muradiye, 1999 Gölcük, 2011 Van, 2020 Elazığ, 2023 Kahramanmaraş… Saymakla bitmiyor. Her seferinde binlerce insanımızı toprağa verdik, geride kalan milyonlarca insanımızın hayatı altüst oldu.

Her seferinde aynı cümleler kuruldu: "Bir daha asla bu kadar can kaybı olmasın." Her seferinde aynı sözler verildi: "Yapılarımızı güçlendireceğiz, denetimleri sıklaştıracağız, şehirlerimizi depreme hazır hale getireceğiz." Ama aradan yıllar geçince bu sözlerin bir kısmı raflara kaldırıldı, bir kısmı lafta kaldı.

Depremi Hatırlamak Zul Değil, Sorumluluktur

Bazıları diyor ki: "Tamam da her gün deprem konuşulmaz ki! Hayat zaten zor, insanları korkutmayın." Hayır, korkutmak değil bizim derdimiz. Bilakis, umursamazlık çok daha tehlikeli bir korkudur. Gerçekten korkmak gerekiyorsa, ihmallerden korkmalıyız. Deprem değil, ihmal öldürür diyoruz ya hani, işte mesele tam da budur.

Depremi konuşmak karamsarlık değildir, tedbirdir. Depremi konuşmak karanlık bir tablo çizmek değildir, gerçekçi olmaktır. Depremi konuşmak, her gün kentsel dönüşüm projelerini sorgulamaktır. Okulları, hastaneleri, resmi binaları, köprüleri, yolları, altyapıyı denetlemektir. Çocuklarımızın ders kitaplarında afet bilincini artırmaktır.

Gündem Ne Olursa Olsun: Depreme Hazır Mıyız?

Bugün ülkede milyonlarca insan kira kriziyle, geçim derdiyle, işsizlikle boğuşuyor. Tamam. Ama deprem olduğunda bu sıkıntıların hiçbiri sizi korumayacak. Depreme dayanıklı olmayan bir binada oturuyorsanız, o binanın kirası ister 5 bin lira olsun ister 50 bin lira: Sonuç aynıdır.

Yerel yönetimlerimiz, merkezi idare, mühendisler, mimarlar, müteahhitler, vatandaş… Herkes sorumluluk almak zorunda. Bina sağlam mı, değil mi? Ruhsat doğru mu, değil mi? Denetim yapılmış mı, yapılmamış mı? Herkesin kendi payına düşeni sorgulaması gerekiyor.

Afet Eğitiminden Gönüllü Kurtarma Ekiplerine

Depreme hazırlanmak sadece betonarme binalardan ibaret değildir. Mahalle bazlı arama-kurtarma gönüllüleri, afet toplanma alanları, acil durum çantaları, kriz anında iletişim planları… Bunlar da hazırlığın ayrılmaz parçalarıdır.

Kaç kişi yaşadığı mahallede en yakın toplanma alanının nerede olduğunu biliyor? Kaç kişi deprem anında ne yapacağını, çocuklarını, yaşlılarını nasıl koruyacağını biliyor? Kaç kişi bir afet çantasını hazır bulunduruyor? İşte asıl mesele tam da buradadır. Depremden değil, bilgisizlikten korkalım!

Deprem Felaket Olmaktan Çıkabilir

Japonya örneği ortada. Onlar da bu coğrafya kadar sismik hareketliliğe sahip. Ama onlar, bilimi ve disiplini öncelediler. Standartları tavizsiz uyguladılar. Deprem onlar için bir 'doğal olay'dır, felaket değildir. Çünkü önceden hazırlanırlar, yönetirler. Bizim de başarabileceğimiz budur: Önce kabul edeceğiz, sonra tedbir alacağız.

Unutma, Hatırlat, Sorgula

Biz 3. Göz Medya olarak bugün yine soruyoruz: "Depreme ne kadar hazırız?"

Bu soruyu kendimize her gün sormalıyız. Yetkililere, belediyelere, müteahhitlere, komşularımıza sormalıyız. Her haberde, her yayında, her röportajda fırsat buldukça bu soruyu gündeme getirmekten geri durmayacağız.

Çünkü biz biliyoruz: Deprem gerçektir, tedbir şarttır! Ve tedbir almak, en büyük sorumluluktur. Gündem değişir, başlıklar değişir, ama unutursak aynı acıyı tekrar yaşarız. Bir daha yaşamamak için unutmayacağız!

Unutma: Depremi unutan geleceğini gömer!