HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 01 MAYIS 2025, PERŞEMBE

Hayalden Hakikate

22.04.2025 00:00
Her milletin tarihinde dönüm noktaları vardır. Kimi zaman bir savaşın kazanılmasıdır bu, kimi zaman bir liderin doğuşu, kimi zaman da bir milletin iradesini ayağa kaldırdığı gündür.

Bizim için 23 Nisan, sadece bir tarih değildir. Bu toprakların halkına "Artık söz sizindir" denildiği, saray kapılarında kaderini bekleyen bir milletin "Ben de varım" diye haykırdığı gündür.

Ama her şey orada başlamadı. Her şey, bir gece yarısı, bir not defteriyle başladı.

8 Temmuz 1919: Bir Hayalin Satır Araları


Erzurum Kongresi'nin bitiminden hemen sonra, sabaha karşı, Mustafa Kemal Paşa, Mazhar Müfit'i yanına çağırdı. Herkes yorgundu, umutlar kısıtlıydı, hatta bazıları için yoktu bile. Ama Paşa'nın kafasında bambaşka bir gelecek vardı.

"Mazhar, not defterin yanında mı?" diye sordu.

Mazhar Müfit'in şaşkınlığına aldırmadan devam etti: "Ama bu defterin yaprağını kimseye göstermeyeceksin. Sonuna kadar saklı kalacak. Bir ben, bir Süreyya, bir de sen bileceksin. Şartım bu…"

Ve sonra başladı dikte etmeye:

* Zaferden sonra hükümet şekli Cumhuriyet olacaktır.

* Padişah ve hanedan hakkında zaman gelince gereken yapılacaktır.

* Tesettür kalkacaktır.

* Fes kalkacak, medeni milletler gibi şapka giyilecektir.

* Latin harfleri kabul edilecektir.

Mazhar Müfit, "Darılma ama Paşam, sizin de hayalperest taraflarınız var" dediğinde, Mustafa Kemal Paşa gülümsedi: "Bunu zaman tayin eder. Sen yazmaya devam et…"

Hayal Değil, İrade Gerekir


İşte o gece yazılanlar, bugünün Türkiye'sinin mayasını oluşturdu. O gece bir deftere yazılan her madde, sadece bir satır değil, bir halkın kaderiydi. Bugün Cumhuriyet varsa, laiklik varsa, kadınlar okuyup yazıyor, seçiyor ve seçiliyorsa, bu bir gecelik rüya değil; bir ömrün adanmışlığıdır.

23 Nisan, bu yüzden yalnızca bir meclisin açıldığı gün değildir. O gün, milletin kendi kaderini eline aldığı gündür. Artık saraydan gelen fermanlar değil, halkın iradesi belirleyecektir her şeyi. İşte bu yüzden "Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir" sözü, sadece bir slogan değil, bir var oluş ilkesidir.

Çocuklara Bayram, Millete Yol Haritası


23 Nisan'ın çocuklara armağan edilmesi bir sembol değildir yalnızca. O çocukların gözlerinde geleceği görebilen bir liderin, Mustafa Kemal Atatürk'ün eşsiz vizyonudur bu. Çünkü Atatürk biliyordu ki, bir milletin yarını, bugünün çocuklarının yüreğinde şekillenir. Ve o yürek, ne kadar özgürse; o millet, gelecekte o kadar güçlü olacaktır.

23 Nisan, sadece çocukların şiir okuduğu, halk oyunları oynadığı, süslü sınıflarda kutlamalar yaptığı bir gün değildir. O gün, geleceğin sahiplerine bırakılan bir emanettir. Bu emanetin adı egemenliktir, bu emanetin özü sorumluluktur.

Atatürk, milletin egemenliğini yalnızca bugünün büyüklerine değil, yarının sahiplerine de emanet etmiştir. Çünkü o, hiçbir koltuğun, hiçbir rütbenin, hiçbir unvanın ebedî olmadığını bilirdi. Kalıcı olan tek şey, fikirdir; gelecek nesillere aktarılan değerlerdir. Bu nedenle 23 Nisan, aslında bir bayramdan çok daha fazlasıdır: Türk Milletin ve Batının Boyunduruğu altında kalan Devletlerin kurtuluşa giden yol haritasıdır.

Bir lider düşünün ki, en zor zamanlarda bile çocuklara inanmış, umut olmuş, geleceklerini düşünmüştür. Savaşlardan çıkmış, yorgun bir halkın ortasında, hâlâ çocuklar için bayram düşleyebilmiştir. Çünkü bilirdi ki, bir milletin yükselişi, topuyla tüfeğiyle değil; çocuklarının eğitimiyle, ahlakıyla, cesaretiyle olur.

Bugün çocuklar okullarda bayram kutlarken, onların gözlerindeki neşede sadece masumiyet değil; bir ülkenin en saf umudu saklıdır. Her şiir, her şarkı, her gülümseme; aslında "Biz bu emaneti büyüteceğiz" diyen birer sözdür.

Ve biz büyükler… Bizler de bu emanetin bekçisiyiz. Çocuklara yalnızca oyuncaklar değil, özgür bir ülke, adil bir sistem, eşit bir gelecek bırakmakla yükümlüyüz. Çünkü 23 Nisan yalnızca çocuklara neşe değil, hepimize sorumluluk yükler.

Unutmayalım: Çocuklara verilen en büyük armağan, özgürce düşünebilecekleri bir vatan, korkmadan konuşabilecekleri bir gelecek ve umutla bakabilecekleri bir Cumhuriyet'tir.

Cumhuriyet: Bir Sistem Değil, Bir Karakterdir


Bugün hâlâ bazı çevreler, Cumhuriyeti bir yönetim sistemi olarak görmeye devam ediyor. Oysa Cumhuriyet bir karakter meselesidir. Biat etmeyen, sorgulayan, irade sahibi bir halk yapısının ifadesidir. Mustafa Kemal'in kafasında Cumhuriyet; sadece padişahı devirmek değil, halkı başrole koymaktır.

Bu başrol, kolay elde edilmedi. Nice kan, nice gözyaşı, nice fedakârlıkla kuruldu. O yüzden Cumhuriyet, yalnızca bir sistem değil, bir hak ediştir.

Ve unutmamalıyız: Hak eden korumazsa, hak ettiklerini kaybedebilir.

O Defterin Yaprakları Bugün Bizim Ellerimizde


Mazhar Müfit'in elinden düşen kalem, o an sadece bir tereddüttü belki. Ama bugün biz o kalemi yerden alıp devam ettirmek zorundayız. Çünkü o defter artık bizim ellerimizde. İçindeki her satır, her hayal bizim sorumluluğumuzdadır.

Bugün çocuklara bayram ettiğimiz bu günde, onlara neyi kutladıklarını da anlatmak zorundayız.

Çünkü 23 Nisan, sadece neşeli bir gün değil; halkın kendi kaderini eline aldığı tarihtir.

Cumhuriyet, bir hayaldi. Bugün gerçek oldu. Ama bu hayalin devamı için, her birimize düşen görev, onu yaşatmak ve korumaktır.

23 Nisan kutlu olsun.

Ama sadece kutlu değil; anlamlı, sahiplenilmiş, geleceğe taşınmış olsun.



 
Yüksel AKBAYRAK / TERS KÖŞE / diğer yazıları
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.