Üçüncü Göz Gazetesi: SİYASETİN UMUDU, HALKIN SESİ BERNA İL

Muharrem DEĞİRMEN /GÖZLEM
muharremdegirmen @ gmail.com

Orhangazi'de siyasetin nabzını tutan herkesin ortaklaştığı bir gerçek var: CHP Orhangazi İlçe Başkanı Berna İl, sadece partisini temsil etmekle kalmıyor, aynı zamanda ilçeye siyasetin gerçek anlamını yeniden hatırlatıyor. Mütevazı tavrı, insan odaklı yaklaşımı, cesur duruşu ve bitmek bilmeyen enerjisiyle Berna İl, Orhangazi'de siyasetin yüzünü değiştiren isimlerin başında geliyor.

Göreve geldiği günden bu yana Berna İl, ilçenin sokak sokak nabzını tutmayı, vatandaşın sofrasına oturmayı, çiftçinin tarlasına inmeyi, esnafın derdini dinlemeyi kendine görev bildi. O, yalnızca toplantı salonlarında konuşan bir ilçe başkanı değil; meydanlarda halkın yanında, adliye önünde hak arayanın omuz başında, tarlada çapa yapan çiftçinin hasat duasında…

Özellikle ekonomik krizin mutfaktaki yangını harladığı bu zor günlerde Berna İl, vatandaşa kulak tıkamayan nadir siyasetçilerden biri olmayı başardı. Parti rozeti ne olursa olsun, Orhangazi'de bir anne çocuğuna mama alamıyorsa, bir çiftçi mazot yüzünden traktörünü çalıştıramıyorsa, bir emekli pazara giremiyorsa Berna İl bunun hesabını sormayı kendine görev bildi.

Sokakta halkla kurduğu samimi diyalog, meclis kürsüsünde yaptığı güçlü çıkışlar, yerel yönetimi denetlerken ortaya koyduğu gerçekler… Tüm bunlar onun sadece bir ilçe başkanı değil, aynı zamanda Orhangazi halkının sesi olduğunun da kanıtı.

Bugün CHP Orhangazi İlçe Başkanlığı binası, yalnızca parti üyelerinin uğradığı bir mekân değil; kapısı herkese açık, ışığı sönmeyen bir umut evi. İhtiyaç sahibi gencinden dertli emeklisine, tarım kredisi yüzünden icralık olan çiftçisinden üniversite yoluna düşmüş öğrenciye kadar herkes orada kendine bir omuz buluyor. Bu tabloyu yaratan isim de yine Berna İl ve onun omuz omuza yürüdüğü yol arkadaşları…

Elbette bu süreç kolay olmadı. Kadın olmanın, genç bir yönetici olmanın getirdiği türlü önyargılara rağmen Berna İl, başı dik, söylemi net bir siyaset dili inşa etti. Erkek egemen yerel siyasetin kalıplarını kırarak, kadınların da en az erkekler kadar kararlı ve cesur olabileceğini gösterdi. Bugün Orhangazi'de Berna İl isminin bir simge haline gelmesi tam da bu yüzden tesadüf değil.

Bir ilçe başkanının sadece seçim zamanı ortaya çıkıp sonra makamına çekildiği devir çoktan kapandı. Halk artık kendini dinleyen, derdini sahiplenen, sadece eleştirmekle kalmayıp çözüm önerileri de üreten siyasetçiyi istiyor. Berna İl, tam da bu noktada Orhangazi'de siyasete yeni bir soluk getiriyor.

Bugün baktığınızda her siyasi partide, her görüşte insan onun hakkında "Haksızlığa susmuyor" diyor. Bu, bir siyasetçi için en büyük övgüdür. Sadece kendi seçmeninin değil, farklı görüşlerden insanların da saygısını kazanmak, güvenilir olmak, kalıcı iz bırakmak kolay değildir. Berna İl, bu sınavı başarıyla veren ender isimlerden biri olmayı başardı.

Elbette ki Orhangazi'de siyasetin önünde daha uzun bir yol var. Ama o yolun taşlarını, adalet, emek ve dayanışma harcıyla örmek isteyen bir lider var artık: Berna İl. Hem partisinin hem Orhangazi'nin kaderini değiştirme iradesini ortaya koyan bir isim.

Bugün Orhangazi'de bir genç "Ben de siyasete girmek istiyorum" diyorsa, bir kadın "Ben de başkan olurum" diyorsa, bir esnaf "Yalnız değilim" diyorsa, bunda Berna İl'in imzası büyüktür.

Velhasıl… Orhangazi'de umut arayan, adalet isteyen, hakkını savunacak bir ses arayan herkesin yolu bir gün Berna İl'e çıkar. Çünkü o, koltuğa oturmak için değil; halkın arasında dimdik yürümek için var.

Muharrem Değirmen / 30 Temmuz 2025

"Mutfakta Duman Tütüyor, Siyasette Boş Konuşuluyor"

Hangi televizyon kanalını açarsan aç, hangi gazeteyi eline alırsan al, hangi siyasetçiyle iki lafın belini kırarsan kır, gündem belli: Siyaset!

Seçim hesapları, koltuk kavgaları, parti içi çekişmeler, sosyal medya atışmaları… Herkesin dilinde aynı nakarat: İktidar mı güçlenecek, muhalefet mi dağılacak? Kim kiminle kavgalı, kim kime göz kırpıyor?

Peki ya vatandaşın gündemi?

Orası sessizce cayır cayır yanıyor!

Çarşıya pazara çıkan biliyor: Soğanın kilosu, biberin fiyatı, ekmeğin maliyeti… Her ay yeni bir zam, her hafta yeni bir etiket! Mutfağın yangını siyasetin tozuna dumanına karışıp görünmez hale geliyor. Ama o yangının ısısı mutfaktan oturma odasına, ordan da ülkenin dört bir yanına yayılıyor.

Bugün bir işçinin, emeklinin, memurun, çiftçinin, esnafın derdi makam arabaları değil. Kimse süslü kürsülerden yapılan 'büyüme' açıklamalarına inanmıyor artık. Vatandaş market arabasını dolduramıyor, faturaları ödeyemiyor, çocuğuna harçlık veremiyor.

Siyasetçiler!

Küçük hesapları bırakın. Önce halkın tenceresine odun atın!

Koltuk kavgasını değil, mutfak yangınını söndürün. İnsanlar pazarda 'bir kilo alacağıma yarım kilo alayım' diye diye ay sonunu getirmeye çalışıyor. Evladına süt alamayan ana, sabaha kadar hesap kitap yapan baba bu ülkenin gerçeğidir.

Biri çıksın desin ki:

"Biz bu yangını söndüreceğiz."

Boş laflarla değil, somut adımlarla, çözümle, proje ile…

Devletin kasasından milletin cebine yol bulan bir politika şart. Makam odalarında harcanan paralar, lüks araç konvoyları, milyonluk ihaleler… Bu israf düzeni bitmeden ne sofrada ekmek büyür ne cebin bereketi artar.

Vatandaş artık slogan istemiyor. Açık açık çözüm istiyor!

Herkes seçim günü gelince vatandaşı hatırlıyor. Birkaç fotoğraf, birkaç güzel laf… O kadar. Seçim bitince yine eski tas eski hamam. Ama artık tencerenin dibi tuttu! Bu yangın böyle giderse yarın ne oy kalır ne umut.

Halkın gündemini görmek için lüks plazalara, süslü raporlara gerek yok. Çıkın bir pazara, girin bir bakkala, oturun bir işçinin evine akşam çorbasına kaşık sallayın… O zaman anlarsınız gerçek yangını!

Unutmayın:

Siyaset bitebilir, koltuk değişebilir…

Ama sofrada ekmek yoksa, mutfakta yangın varsa, milletin sabrı bir gün mutlaka sandığa yansır.

Muharrem DEĞİRMEN /GÖZLEM / diğer yazıları