Orhangazi artık kendi kendine bırakılamayacak kadar büyük, ama bir türlü yönetilemeyecek kadar sahipsiz bir ilçe haline geldi. Her geçen gün daha da belirginleşen yönetim boşluğu, kuralsızlığın ve denetimsizliğin en tehlikeli türünü doğurdu. Bugün sokaklarındaki huzursuzluğun sebebi, tabelası olan kurumların güçsüzlüğü değil; otoritenin sahada görünmez hale gelmesidir.
Boşluk olan her yeri birileri doldurur. Devletin ve yerel yönetimin boş bıraktığı alanı ise Orhangazi'de yıllardır ayakçı tezgâhları, çanta ticaretiyle insanları borç bataklığına sürükleyen şebekeler, tefeciler, mafya vari yapılar ve uyuşturucu hattını yöneten karanlık odaklar dolduruyor. Bu karanlık düzeni yıllardır yazan, teşhir eden, bedelini göğüsleyen yalnızca Üçüncü Göz Medya değildir. Bu mücadelenin taşıyıcısı olan İrfan Aydın'ın yıllardır çete yapılarıyla, siyasal şantajcılarla ve rant baronlarıyla yürüttüğü savaş, bugün Orhangazi'nin ayakta kalabilmesinin en önemli nedenlerinden biridir.
İlçeyi yönetenler sessiz kaldıkça, hakikati savunanlar saldırıya uğradı. Kurumlar susunca, gazeteciler konuştu. Yönetenler görmezden gelince, gerçeği ortaya çıkaranlar hedef alındı.
YA SİYASET NE YAPIYOR TÜM BUNLAR YAŞANIRKEN?
Orhangazi'de ayakçı düzeni kol gezerken, çeteleşme gölgede büyürken, rant baronları arsaları pay ederken, gençlik uyuşturucu batağına çekilirken siyasetin sessizliği kulakları sağır ediyor. Sanki bu ilçe Türkiye sınırları dışında bir yer, sanki bu yaşananlar başka bir gezegende oluyor da kimsenin haberi yok. Oysa her şey herkesin gözünün önünde yaşanıyor. Sorun şu ki; siyaset masanın etrafında yapılıyor, sokakta değil. Toplantı salonlarında verilen pozların, sosyal medya temennilerinin, göstermelik ziyaretlerin hiçbirinin karşılığı sahada yok. Bu kadar büyük bir yönetim boşluğu varken siyaset hala günü kurtarmanın, vitrin düzenlemenin, kendi küçük hesaplarının derdindeyse; o ilçede çürümenin önüne hiçbir güç geçemez.
Daha acı olan ise şudur: Siyaset, tüm bu yaşananlara rağmen bir türlü sorumluluk almıyor. Ayakçıların cesareti artarken, tefeciler palazlanırken, mafyamsı yapılar güç toplarken, siyasal mekanizma "aman düzen bozulmasın, aman kimse kırılmasın" ayarıyla hareket ediyor. Bu korkaklık, bu çekingenlik, bu duyarsızlık Orhangazi'nin kaderini belirliyor. Siyaset risk almaktan kaçtıkça, boşluğu dolduranlar kendi düzenini kuruyor. İlçenin sorunları dağ gibi büyürken, siyasetçiler hâlâ tribüne oynuyorsa, bugün yaşananlar sadece bir başlangıçtır. Çünkü siyasetin sustuğu yerde gerçeği yazanlar bedel öder, halk ise daha büyük bedellere hazırlanmak zorunda kalır.
Bugün Orhangazi'de bir arsayı aynı anda üç kişiye satıp ardından ortadan kaybolanlar cesareti nereden buluyor? Aylarca onlarca vatandaşın parasını toplayıp sisteme karşı küstahça meydan okuyanlar kimlerden güç alıyor? Bu soruların cevabı çok basit: yönetim boşluğu.
Kayıt dışı ticaret ve ayakçılık Orhangazi'de sıradan bir dolandırıcılık değil, kurumsal otoritenin çürümeye başladığını gösteren bariz bir işarettir. Üçüncü Göz Medya bu oyunları açığa çıkardı. İrfan Aydın yıllar önce bu yapıların nasıl büyüdüğünü tek tek yazdı, isim isim dosyaladı, kirli ilişkileri cesurca teşhir etti. Onun açtığı dosyalar sayesinde birçok çark bozuldu, bazı yapılar deşifre oldu.
Ama bedeli ağırdı. Tehdit edildi, hedef gösterildi, üzerine iftira kampanyaları kuruldu. Hatta hukukun bile dönem dönem çarpıtılarak baskı aracı olarak kullanılmasına şahit oldu. Fakat geri adım atmadı. Çünkü susmak, karanlığı beslemekti. İrfan Aydın susmadı; bu yüzden karanlığın sahipleri bugün hâlâ ondan korkuyor.
Bir ilçede yönetim zaafı varsa, uyuşturucu en hızlı orada yayılır. Orhangazi'de de durum aynen böyle. Mahallelerin riskli noktaları biliniyor, hangi sokaklarda ne tür hareketlilik olduğu herkes tarafından konuşuluyor. Fakat konuşulmakla kalıyor. Çünkü sahaya inen bir irade yok.
Bu konuda yıllardır savaşan bir kişi var: İrfan Aydın.
Gençlerin kaderinin karanlığa teslim edilmesine sessiz kalmadı. Orhangazi'nin uyuşturucu hattını yıllar önce haberleştirdi, belgeledi, ailelerin feryadını duyurdu, göz yumulmuş bölgeleri isim isim yazdı. Neticede yine hedef oldu; çünkü susanların rahat ettiği düzeni o bozuyordu.
Üçüncü Göz Medya'nın gençliğin kaderini ilgilendiren konularda ortaya koyduğu mücadele, bugün dahi birçok aile için bir umut ışığıdır. Bu mücadele olmasaydı, Orhangazi'de çürüme çok daha derinleşirdi.
Terminal meselesi yıllardır sürünüyor. Kentsel dönüşüm projeleri yıllardır adım atmıyor. Tarım alanları giderek yok oluyor, kaçak yapılar diz boyu. Trafik başlı başına bir kaos. Denetim mekanizması o kadar zayıf ki kaçak işletmelerden çevre kirliliğine kadar her alanda sorumluluk sahibi makamların suskunluğu ilçenin kaderini belirler hale gelmiş.
İşte tam da bu boşluk yüzünden suç yapıları büyüyor, cesurlaşıyor. Çünkü karşılarında engel yok. Denetleyen yok. Hesap soran yok.
Bu tablonun karşısında yıllardır tek bir yapı dimdik durdu: Üçüncü Göz Medya. Bu mücadeleyi yöneten, yönlendiren, ateşin en önünde duran, saldırılara rağmen geri adım atmayan bir isim oldu: İrfan Aydın.
Otoritenin geri çekildiği yerde basının bedel ödediğini bu ilçe defalarca gördü.
ÜÇÜNCÜ GÖZ MEDYA VE İRFAN AYDIN: GERÇEKLERİ HAYKIRMANIN BEDELİNİ ÖDEYEN TARAF
Bugün Orhangazi'nin karanlığa tamamen teslim olmamasının nedeni, makam sahiplerinin başarısı değil; gerçeği yazmaktan vazgeçmeyenlerin cesaretidir.
İrfan Aydın yıllar içinde suikast girişimlerine maruz kaldı, tehdit edildi, KURŞUNLANDI, EN MAHREM YERİ OLAN BABA EVİ SUİKSTE UĞRAYIP HEDEF OLDU, kirli dosyalarla susturulmaya çalışıldı, çetelerin, mafyamsı yapıların hedefi oldu.
Tüm bunlara rağmen otuz yılı aşan gazetecilik hayatında tek bir çizgisinden sapmadı. Çünkü o, haklı olanın cesur sesi olmayı meslek değil, kader olarak gördü.
Üçüncü Göz Medya'nın bugün üstlendiği sorumluluk da budur. Sadece gazetecilik değil; yönetilemeyen bir ilçede gerçeğin tek dayanağı olmak. Bu yüzden saldırıya uğruyor, bu yüzden bedel ödüyor, bu yüzden karanlık odaklar tarafından hedef seçiliyor.
Ama bir gerçek var: Onlar yazdıkça bu ilçe nefes alıyor.
Orhangazi artık dönüp kendine şu soruyu sormalıdır: Bu ilçeyi kim yönetiyor? Daha doğrusu, gerçekten yönetiliyor mu?
Eğer bu sorunun cevabı belirsizse, bu boşluğu suç örgütlerinin doldurması kaçınılmazdır. Eğer denetim yoksa, rant çarkı çalışır. Eğer otorite sahada yoksa, mafya gelir. Eğer siyaset susarsa, hakikati yazan öder.
Bu nedenle Orhangazi'nin acilen
hesap verebilir yönetime,
sahada hissedilen bir otoriteye,
gençliği koruyan bir iradeye,
rant çetesine değil halkın çıkarına çalışan bir akla ihtiyacı var.
Bu mücadeleyi yıllardır tek başına verenler bellidir: Üçüncü Göz Medya ve İrfan Aydın.
Onların gösterdiği cesaret olmasaydı, bugün Orhangazi çoktan teslim alınmıştı.
VE GEÇMİŞE DÖNELİM HALİT DEMİRHAN…
Halit Demirhan, yıllar önce karanlık düzenlere karşı tek başına verdiği onurlu mücadelede yalnız bırakıldı. Yolsuzlukların, baskıların ve sahipsizliğin ağırlığı onu adım adım çökertti ve sonunda bu yükün bedelini hayatıyla ödedi. O, doğruları söylemenin bedelini en ağır biçimde ödemiş bir gazeteci olarak, bu topraklarda hakikatin ne kadar pahalıya mal olabileceğinin acı bir simgesidir.
Bugün benzer bir mücadeleyi sürdüren İrfan Aydın'ın duruşu dışarıdan bakıldığında sanki çelikten bir iradenin ürünüymüş gibi görünse de bu, onun kırılmaz olduğu anlamına gelmez. Çünkü Halit Demirhan'ın yaşadığı yalnızlık ne kadar ölümcül olduysa, aynı yalnızlığın gölgesi bugün de İrfan Aydın'ın omuzları üzerindedir. Aralarındaki fark; birine o gün sahip çıkılmamış olması, diğerinin ise hâlâ mücadeleyi sürdürebilmesi için toplumdan, meslektaşlardan ve vicdan sahibi insanlardan destek beklemesidir.
Eğer geçmişte Halit Demirhan'ın etrafında güçlü bir dayanışma örülebilseydi, bugün aynı karanlık odakların bu kadar cesurca saldırıya kalkamayacağını herkes bilirdi. Bu nedenle Halit Demirhan'ın yalnız bırakılmış mücadelesi ile İrfan Aydın'ın bugün verdiği mücadele aynı çizginin, aynı bedelin ve aynı hakikat arayışının iki farklı halkasıdır.
Bu bağlamda, gazetecilikte hakkın ve adaletin bedelini tek başına ödemek zorunda kalan Halit Demirhan ağabeyimi rahmet ve saygıyla anıyorum. Onun yarım bırakılmış yalnızlığı, bugün İrfan Aydın'ın sürdüğü mücadelenin neden toplum tarafından sahiplenilmesi gerektiğinin en büyük dersidir.
ORHANGAZİ ARTIK ŞU GERÇEĞİ GÖRMEK ZORUNDA
Orhangazi bugün bir yol ayrımındadır. Ya bu ilçeyi yıllardır içten içe çürüten karanlık düzenin karşısına dimdik bir irade koyacak ya da sessizlik, korku ve çıkar ilişkileri bu toprakların kaderi haline gelecektir. Unutulmamalıdır ki boşluk kimseyi beklemez; ya devlet doldurur ya da çete. Ya akıl ve adalet sahada olur ya da karanlık sokakların fısıltıları yönetimi ele geçirir.
Ve herkes şunu artık açıkça bilmelidir: Bu ilçede susanların değil, konuşanların bedel ödediği bir dönemden geçiyoruz. Yönetenler çekildi, siyaset sustu, kurumlar geri adım attı ama gerçeğin önünde duran bir isim vardı: İrfan Aydın. Üçüncü Göz Medya'nın ödediği bedel, aslında bu ilçenin görmezden geldiği her yanlışın faturasının ta kendisidir.
Bugün Orhangazi'nin geleceğini belirleyecek olan şey, koltukta oturanların ne dediği değil; hakikatin peşine düşenlerin pes edip etmeyeceğidir. Eğer bu mücadele yarım kalırsa Orhangazi karanlığa teslim olur. Ama bu ses susturulmazsa, bu cesaret yenilmezse, bu ilçe yeniden ayağa kalkar.
Son söz şudur: Orhangazi ya gerçeğin yanında duracak ya da karanlığın gölgesinde kaybolacaktır. Ve tarih, kimsenin kaçamadığı o büyük soruyu soracaktır: Bu ilçe çökerken sen neredeydin?
Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.