Terör Destekçileri tahliye edilirken adli mahkumlar bir yatakta 3 kişi yatırılıyor

29.07.2025 00:00

İrfan AYDIN / HÜSEYNİ
huseyni1661 @ gmail.com

Gariplikler ülkesine döndüğümüz bu günlerde yaşananlara, şaşıranlara şaşırır olduk. En olmaz denilen şeyler hayatın doğal akışıymış gibi gösteriliyor.

Teröristler barış elçisi barış diyenler terörist ilan ediliyor. Milletin iliklerini bile soyanlar milliyeti her şeylerini millet ve vatan için feda edenler de hain ilan ediliyor. Milletin hür iradesiyle seçilerek millete hizmet etme şerefine nail olanlar bir gecede türlü bahanelerle görevden azledilirken on binlerce insanımızın canına mal olan terörist başı milletin kutsal mabedi Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne davet edilebiliyor.

Hem de en milliyetçi olduğunu iddia eden siyasi parti genel başkanı tarafından. Bu misalleri çoğaltmak mümkün.

Hatırlayın lütfen. Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Türk siyasi tarihinin önemli simalarından Sayın Ahmet Türk'ü görevden alan hükümet yetkilileri bunun gerekçesi olarak Sayın Türk'ün PKK terör örgütüne destek verdiği iddialarını ortaya atmıştır. Fakat teröre destek veriyor iddiasıyla görevden alınan Sayın Ahmet Türk beyefendi bir ay sonra barış elçisi olarak PKK terör örgütünün kurucusu Abdullah Öcalan'a gönderilen heyetin başında yer alıyordu.

Bir ay önce Sayın Türk'e terörü desteklediği gerekçesiyle yapılmadık hakareti bırakmayanlar bir ay sonra Ahmet Türk hayranı kesildiler. Şaşırmak isteyenler şaşırsınlar. Bizim şaşmaya niyetimiz yok. Zira Gazi Mustafa Kemal Atatürk bir asır öncesinden gençliği hitabıyla bizleri bilinçlendirmiş. Bu tür olayların karşısında nasıl hareket etmemiz gerektiğini de çok net bir şekilde izah etmiştir. Ülkeyi idare edenlerin gaflet, dalalet, hatta ihanet içerisinde olabileceklerinin, ülkenin her bir kalesinin işgal edilmiş olabileceğini dahası ordularımızın bile dağıtılmış olabileceği yönünde bizleri ikaz eden ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk bütün bu ahval ve şerait içinde dahi birinci vazifemizin Türk İstiklal ve Cumhuriyeti'ni korumak olduğunu muhtaç olduğumuz kudretin de damarlarımızdaki asil kanda mevcut olduğunu bizlere bildirmişlerdir.

Bursa Nutkun'da da bahanelere sığınmamamız gerektiğini bizlere ferman buyurmuşlardır. Şimdi bu kadar izahattan sonra gelelim hükümetin terör sevicilerine olan şefkatli uygulamalarına. Malumunuz olduğu üzere cezaevlerinin durumu her geçen gün daha da kötüye gidiyor.

Yasa yapıcıların ve de uygulayıcılarının hayatları boyunca hiç cezaevine girmeyeceklerine dair inançları nedeniyle önüne gelene ceza kestikleri bu dönemde neredeyse her evden cezaevi gören bir fert çıkıyor. Azılı suçluların ceza koruyucularıyla olan yakın ilişkileri nedeniyle haklı davasında haksız çıkanların sayıları her geçen gün artıyor. Hırsızlığı organize bir şekilde hele hele yukarıdakilerin paylarını verecek şekilde yaparsanız hiçbir sorun yaşamazsınız.

Fakat pay verme konusunda hata yapmamanız gerekir. Böyle olursa çalan değil, çalınanın ceza almaması içten bile değildir. Bu misalleri çoğaltmak için kafanızı hiçbir şey anlatmamak için saatlerce konuşan sözüm ona uzmanların çıktıkları programlardan kafanızı azıcık kaldırmak yeterlidir.

Bugünlerde yurdun her bir noktasında yüz yıldır görünmeyen orman yangınları artarak devam ediyor. Yanan canların acısını izaha kelimeler yetmez. Çok değil. Bir yıl önceki orman yangınlarıyla ilgili çıkan haberlere bir göz atarsanız şunu göreceksiniz. "PKK'lı teröristlerin çıkardığı orman yangınlarında…" Haberler böyle başlıyordu. Oysa şimdi terörden, PKK'dan söz eden kalmadı. Bunu derken geçen yıl ki haberlerin doğru olduğunu söylemiyoruz. O günkü tarz da yanlıştı. Bugünkü PKK güzellemesi de yanlıştır.

Hükümet yetkilileri ve de Cumhur İttifakı paydaşlarına göre on binlerce insanımızın canına mal olmuş ve de önümüzdeki yıllarda başımıza çok daha büyük belalar açacak olan PKK terör örgütüne kim ne kadar güzelleme yaparsa yapsın baş belası ve de kahrolası bir yapılanmadır. Bugün maalesef cezaevlerinde üç mahkuma bir yatak düşerken terör örgütü sevicileri tahliye ediliyor. Yanlış okumuyorsunuz. Temmuz 15 itibariyle terör örgütü propagandası yaptıkları gerekçesiyle mahkum olanlar istisnasız bir şekilde şartsız olarak tahliye ediliyorlar. Yakında bir de tazminat davası açma hakları da olabilir. Durum buyken adli mahkumlara reva görülen cezaevi şartlarıysa BİR YATAKTA ÜÇ ERKEK MAHKUM. Yanlış okumuyorsunuz. BİR YATAKTA ÜÇ ERKEK MAHKUM.

Altmış kişinin kaldığı koğuşta bir tuvalet, uluslararası sözleşmelere göre asgari dört metrekare olması gereken mahkum başı yaşam alanı bir metrekarenin altında bir ortam. Yan yana konmuş iki yatağa yatmak zorunda kalan beş mahkum. Şimdi Adalet Bakanlığı yetkilileri diyecekler ki "Bakın işte bu gazeteci yalan yazıyor. Hani bir yatakta üç mahkum yatıyordu?" Oysa ki bir yatağa iki buçuk mahkum düşüyor. İnanın böyle bir açıklama gelirse bile şaşırmam. Hesap ortadadır. En basitinden 1200 kapasiteli Bursa E Tipi cezaevinin mahkum sayısı dört mahkuma bir yatak düştüğü iddia ediliyorsa bu yöneticileri tebrik etmek gerekir. 1200 yatak kapasiteli cezaevinde dört binden fazla mahkum. Gel de bunun altından çık. Adli mahkuma böylesi zulüm reva görülürken PKK terör örgütüne destek verenlerden adeta özür dilenerek şartsız olarak serbest bırakılıyorlar. Adli mahkumun tek suçu vatana bayrağa bağlı olmaksa herkes şunu bilsin ki bizler bu suçu işlemeye devam edeceğiz.

Tıpkı merhum Nazım Hikmet'in dediği gibi "Nazım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor…" Aynen öyle… Adli mahkumların sabır sınırıyla oynamaya kalkanlar ya neyle oynadıklarını bilmiyorlar ya da Tiran tarihi okumamışlardır. Bizden hatırlatması… Terör sevicileri ne derlerse desinler bizler asla teröre teslim olmayacağız. Gölgesinden korkanlar gün yüzüne çıkmasınlar.

27 Temmuz 2025 / Hüseyin'i İrfan Aydın

İrfan AYDIN / HÜSEYNİ / diğer yazıları

Yorumlar

Yorum bulunmuyor.