HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 07 AĞUSTOS 2025, PERŞEMBE

DUANIN ÖNEMİ VE DUAYI DOĞRU ANLAMAK!

05.08.2025 00:00
ÖNCE FİİLİ DUA?

Dua iki türlüdür:

Biri fiili dua,

Diğeri ise sözlü duadır.

Sözlü dua, dilimizle ve kalbimizle yaptığımız dualardır.

Fiili dua ise yaptığı sözlü duaların gerçekleşmesi için fiilen onlara zemin hazırlamaktır.

Konuyu bir kaç örnek ile açıklamaya çalışalım:

Sınavdan başarılı olabilmek için Allah'a edilen dua sözlü dua iken, o sınavdan başarıyı sağlamak için ders çalışmak, sınava hazırlanmak, sınava vaktinde gitmek için fiilen yapılanlar fiili duadır.

Bir çiftçi ektiği tarlasından veya bahçesinden ürün almak istiyorsa, tarlasına, bahçesine iyi bakması, doğru zamanda tohumlarını ekmesi, gerektiğinde gübrelemesi, yeteri kadar sulaması gibi fiili işleri yapması gerekir. İşte bunları yapmak fiili duadır.

Fiili dua yapıldıktan sonra "Allah'ım ben üzerime düşeni yaptım senden bol rızk, bereket istiyorum" demesi de sözlü duadır.

Nitekim Cenabı Hak Kur'an-ı Kerim'inde Necm süresinin 39. ayetinde şöyle buyurmaktadır:

"Bilsin ki insan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur."

Rabbimiz, bu ayetiyle insanın çalışmalarının fiili dua manasına geldiğini bizlere işaret etmektedir.

İnsan, bir işinin, bir isteğinin veya bir arzusunun gerçekleşmesini istiyorsa  o iş için gerekli çabayı göstermesi, elinden geldiği kadarıyla gerekli çalışmaları yapması gerekir.

Yani ne kadar fili dua varsa o kadar  çalışmasının karşlığı var demektir.

İnsan ne kadar gayret gösterirse o kadar karşılığını görür.

Hiçbir  çalışma yapmadan yani fiili duaya tevessül etmeden sadece sözlü dua etmesi, Allah'tan istemesi yanlıştır ve  beyhudedir.

Sözlü duanın sonuç vermesi biraz da fiili duaya bağlıdır.

Bu noktada bir hikayeyi sizlerle paylaşarak fiili duanın ne kadar öenmli olduğunu izah etmeye çalışacağım.

Bir hikayede şöyle anlatılır:

Kurak geçen bir yaz gününde cemaat cuma namazı sonrası camii imamı ile beraber kuruyan hasatlarını kurtarmak ümidiyle bozkıra yağmur duasına giderler.

Hacet namazları kılınır, dualar edilir, kurbanlar kesilir ama gökyüzünden tek bir damla yağmur düşmez yine de.

Cemaat boynu bükük tekrar kasabaya geri döner, aradan birkaç gün geçer ve bir Allah dostunun yolu bu kasabaya düşer.

Kasaba halkı Allah dostunun yanına gelerek kendileri için yağmur duasına çıkmasını isterler.

Ancak Allah dostu kasaba halkına yağmur duası yerine kasabayı birlikte gezmeyi teklif eder.

Halk biraz şaşkınlık ve biraz da merakla birlikte Allah dostunun ardına düşerek, evleri tek tek dolaşmaya başlarlar. 

3-5 evi dolaştıktan sonra DAMI ÇÖKMÜŞ, KAPISI KIRIK BİR EVE  rastlarlar ve Allah dostu kapıdan içeri doğru seslenerek ev halkını evin dışına çağırır.

İçeriden orta yaşlarda ÜZERİ YAMALI BİR KADIN  ve İKİ YETİM KIZ çıkar.

Allah dostu hal hatır sorduktan sonra evin beyinin kalp krizi geçirip erken yaşta öldüğünü ve kadınında iki yetim kızıyla geride kaldığını öğrenir.

Allah dostu kadın ile hasbihal ettikten sonra küçük kızlara kendisinden istekleri olup olmadığını sorunca;

Kızlardan birisi AÇIK OLAN ÇATILARI İÇİN KİREMİT, 

Diğeri ise KENDİSİ İÇİN YENİ BİR AYAKKABI  ister.

Allah dostu hemen yanındaki cemaate dönerek evin damı için kiremit ve diğer  kız çocuğu için ayakkabı alınmasını buyurur.

Kiremitler ve ayakkabılar geldikten sonra Allah dostu küçük kızlara dönerek;

"En çok ne için dua edersiniz, söyleyin bakalım dedenize" diye sorar!

KIZLARDAN BİRİSİ, "Yağmur yağdığında evimizin damı eski olduğu için, evimiz ıslanmasın diye Allah'tan yağmur yağdırmamasını isterim hep" der!

DİĞER KIZ İSE, "Ben de ayakkabılarım delik ve yağmurlu havalarda ayaklarım ıslanıyor diye Allah'tan yağmur yağdırmamasını istiyorum hep" demiş!

Allah dostu bu sözlerden sonra yanındaki cemaate dönerek şunları söylemiş:

"Sadece Allah'ın kudretinde olan bir duayı etmeden önce kendi kudretinizle birinin duasını yerine getirmediğiniz sürece duanız asla kabul olmaz ey cemaat."

İbretlik bu hikâye bize şunu söylüyor.

Sözlü  duadan önce fiili duayı, yani üzerimize düşeni yapmalıyız.

Bugünlerde yaşadığımız kuraklık için yağmur duası yapmadan önce, hikâyedeki gibi Allah dostunun yaptığını yapmalıyız.

***

Ve yine Musa as ve kavminden bir örnek;:

Musa (a.s) ile Yağmur Duası:

Bir zamanlar İsrail oğulları, büyük bir kıtlıkla karşılaşmıştı.

Uzun zamandan beri bir tek damla bile yağmur düşmüyor, yapraklar sararıyor ve toprak susuzluktan yer yer çatlıyordu. Bunun üzerine bir gün Hz. Mûsa (a.s.) kendine inananları alıp yağmur duasına çıktı.

Tam üç gün yağmur yağması için başta Hz. Mûsa (a.s.) olmak üzere, bütün müminler Allah'a dua ettiler ve niyazda bulundular.

Fakat bir türlü yağmur yağmıyordu.

Bu durumda Hz. Mûsa (a.s.) merak ederek düşünmeğe başladı.

Yüce Allah (c.c.) bizim dualarımızı acaba niçin kabul buyurmuyor, yoksa büyük bir günah mı işledik? Şeklinde düşünürken Allah'a şöyle yalvardı:

"İlâhi! Senin kulların üç günden beri sana el açıp diz çökerek dua ediyorlar!

Sen ise onların bu samimi ve içten yalvarışlarını duymuyor, onların duasını kabul buyurmuyorsun."

Hz. Mûsa'nın bu içten seslenişi karşısında yüce Allah (c.c.) kendisine vahy ederek şöyle buyurdu:

"Ey Mûsa! Ben içinde ara bozmak için söz taşıyıcılık eden bir insanın bulunduğu bir cemaatin duasını kabul etmem."

Böylece Hz. Mûsa, üç günden beri yapılan dua ve niyazların kabul edilmeyişinin gerçek sebebini öğrenmiş bulunuyordu.

Fakat bu kim olabildi?

Bunu öğrenmek için Allah'a şöyle niyazda bulundu:

"Ya Rab! Yaptığımız duaların kabul edilmemesine sebep olan ve içimizde bulunan söz taşıyıcı kimdir?

Onu bize bildir ki, hemen kendisini aramızdan çıkaralım ve sana tertemiz müminler olarak niyazda bulunalım" deyince, yüce Allah (c.c.) şöyle karşılıkta bulundu: "Ben sizi söz taşıyıcılıktan men ediyorum, bundan kaçınmanızı istiyorum, böyleyken ben nasıl olurda onu size haber vermek sûretiyle söz taşıyıcı durumuna düşmüş olabilirim?

Bunu yapmam.

Ancak siz hepiniz birden tövbe ediniz ve bundan sonra bana yalvarınız."

Daha sonra Hz. Mûsa (a.s.) ve kavmi aynı şekilde yapınca semâ'dan bardaktan dökülürcesine yağmur yağmaya başladı.

Özetle; Önce günahları terkedeceksin sonra fiili dua edeceksin sonra da sözlü dua edeceksin ki Rabbimiz duamızı kabul buyursun.

Çatısız,evsiz,üstü başı açık,aç insanlar varken ve içki,kumar,zina,çalmak,zulüm varken Rabbimiz ne diye duamıza icabet etsin.

 
Cemil ÖNER / diğer yazıları
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.