HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 25 HAZİRAN 2025, ÇARŞAMBA

ÖZ VATANINDA VATANSIZ YAŞAYAN UYGURLAR!

25.06.2025 00:00
İsrail mallarını kısmen boykot ediyoruz fakat Çin mallarını boykot etmek aklımıza bile gelmiyor

Yazıma şu sorularla başlamak istiyorum:

Acaba kaçımız Doğu Türkistan'dan haberdarız?

Kaçımız orada neler olup bittiği konusunda merak içindeyiz?

Müslüman Uygurların içinde bulunduğu durumu merak eden, endişeyle takip eden, onlar için üzülen, kaygı duyan, uykusu kaçan ve "acaba ben ne yapabilirim?" diye dertlenen var mı?

El cevap yok! Zaten var olsaydı mazlum Uygurlu Müslümanlar perişan bir halde olmazdı! 

Doğu Türkistan neresi?

Uygurlar kimlerdir?

Hemen söyleyeyim:

"Müslümanım" ve "Türküm" demenin yasak olduğu toprakların adıdır Doğu Türkistan!

Ailelerinden zorla alınan Müslüman çocukların ya Budist yapıldığı ya da öldürülüp organlarının pazarlandığı yerin adıdır

Doğu Türkistan!

Erkeklerin Çinli kâfirler tarafından sorgusuz sualsiz hapse atıldığı ve erkekleri hapishanede işkence altında inletilirken sahipsiz kalan Müslüman Uygur kadınının ırzına, namusuna, iffetine saldırılan yerin adıdır Doğu Türkistan!

Toplama kamplarında tepki gösterenlerin cayır cayır yakıldığı, insanlık dışı tecridin uygulandığı, sistematik soykırımın yapıldığı, İslam'ın ve Müslüman adının silinmeye çalışıldığı yerin adıdır Türkistan!

Çinli zalimler Kaşgarlı Mahmud'un memleketinde bir camiyi zorla alıp lokantaya, eğlence kulübüne çeviriyorlar.

Çinli alçaklar eğlence mekânı haline getirdikleri o camide kendilerini eğlendirmek için babaları, kocaları ve abileri toplama kamplarında tutsak edilen Uygurlu Müslüman kadınları kullanıyorlar. 

Avrupa'da veya dünyanın her hangi bir ülkesinde Kur'an'ı Kerim yakıldığında ayağa kalkan, tepki gösteren, boykot çağrısı yapan Müslümanlar, hafız-ı Kur'an olan Uygurlar,

yani canlı Kur'anlar öldürülürken neden sessiz kalıyorlar? 

Zalim Çin hükümeti Uygurların ülke dışına çıkmasına izin vermiyor.

Neden?

Çünkü bedava iş gücünü kaybetmek istemiyor. Çünkü canını çıkarana kadar sadece karın tokluğuna çalıştırdığı Uygurları kaybetmek istemiyor.

Çünkü dünyanın farklı ülkelerinde mazlum Uygurların hakları için ses çıkarıp özgürce mücadele etmelerini istemiyor.

Uygurların okumalarını, yükselmelerini ve aydınlanıp zalim Çin aleyhine propaganda yapmalarını istemiyor.

Zulümler, haksızlıklar ve hukuksuzluklar o kadar çok ki hangi birini söyleyelim?

Mesela, anneve babası toplama kampında işkence altındaki bir öğrenciye sadece "bu günler de geçecek, sabret" diyen Uygurlu öğretmeni bu sözünden dolayı 7 yıl hapisle cezalandırılıyor.

Şu zulme bakar mısınız?!  

Uygurlara yönelik yapılan zulümler sadece

Çin Devleti sınırları içinde de olmuyor.

Uygurlu Müslümanlar Avrupa ve Amerika gibi gayri İslami devletlerde yaşamadıkları zulmü sözde İslam ülkelerinde yaşıyorlar.

Nasıl mı?

Mesela, 2018 yılında Mısır'da birçoğu el-Ezher Üniversitesi'nde İslam ilimleri tedris eden Müslüman Uygur genci Mısır hükümeti tarafından tek tek adreslerinden alınıp ve başlarına siyah torbalar geçirilip Çin'in gönderdiği uçaklara dolduruluyor!

Bırakın tepki göstermeyi, bu olaydan bizim haberimiz bile olmuyor!

Çünkü bizim birbirimizden haberimiz yok, bizde birlik beraberlik ruhu yok, ümmet bilinci yok! Kısaca, bizde samimi bir İslam kardeşliği yok!

Yine mesela, sözde bir İslam ülkesinde;

Dubai sokaklarında Uygur avına çıkılıyor.

Hem de çıkan kim biliyor musunuz?

Dubaili polisler değil; Çin tarafından gönderilen bir uçak dolusu Çin polisi.

Yani gâvurlar Müslüman memleketinde Müslüman avlıyorlar.

Toplayıp derdest edip cezalandırmak üzere Çin'e götürüyorlar.

Buna karşı kimsenin çıtı çıkmıyor! 

Üç kuruşluk ticari menfaat için böylesi bir zulme izin veren, rıza gösteren, göz yuman sözde Müslüman devlet adamlarına yazıklar olsun!

Bu zulme seyirci kalanlara da yazıklar olsun!

Kardeşlerim!

Uygurlar kimdir, necidir?

Öncelikle tescilli bir zulmün kurbanıdır Uygurlar!

Aslen Türk'tür ve Müslümandır fakat en önemlisi de mazlum insanlardır Uygurlar!

 "Şu çığlığımızı duyacak Müslüman kardeşlerimiz nerede?" diye feryat edenlerdir Uygurlar!

 "Biz ümmetin bir parçası değil miyiz, bizim şu halimizi gören yok mu?" diye sitem üstüne sitem edenlerdir Uygurlar!

Kısaca, ümmetin unutulan evlatlarıdır Uygurlar! 

Öz vatanlarında vatansız yaşayanlardır Uygurlar!

İsrail ve Siyonist Yahudilerden hiçbir farkı olmayan zalim Çin hükümetinin akla hayale gelmedik yöntemlerle yok etmeye çalıştığı, güçsüz ve savunmasız Müslümanlardır Uygurlar!

Maalesef bugün bizler Doğu Türkistan'da neler yaşandığını bilmiyoruz, merak etmiyoruz, araştırmıyoruz, gündemimize almıyoruz. 

Biz Müslümanlar için zulmün hangi coğrafyada olduğunun bir önemi yoktur.

Zulme uğrayanların nereli oldukları, hangi ırktan oldukları hatta hangi dinden olduklarının bir önemi yok ve olmamalıdır. 

Bu meyanda özellikle ve önemle şunu söylemeliyim:

Doğu Türkistan veya Filistin veya herhangi diğer bir Müslüman topluluk birbirinin rakibi değildir, birbirine rakip yapılmamalıdır. 

Dünyanın neresinde olursa olsun "Lâ ilâhe illallah" diyen herkes bizim kardeşimizdir. Kardeşlerimizin yanında olmalı ve yanında durmalıyız.

Dünyanın neresinde olursa olsun "zulme uğrayan herkes" bizim ilgi alanımıza girmelidir. Mazlum insanların yanında olmalı ve yanında durmalıyız. Müslüman olmak bunu gerektirir.

Irk ayrımı bizim dinimizde haramdır, yasaktır. Nerede bir Müslüman varsa ve zulme uğruyorsa, bu bizim derdimiz olmalıdır.

Hatta nerede zulme uğrayan bir insan varsa,

o bizim gündemimiz olmalıdır.

Uygurlar öncelikle zulme uğrayan insanlardır. Sonra hem dindaşımız hem de soydaşımızdır. Buna rağmen Doğu Türkistan'a ve Uygurlara karşı bu ilgisizliğimiz nedendir?

Bırakın fiili olarak yardım etmeyi ve yanlarında olmayı; maalesef aklımızda, fikrimizde yoklar,  kalbimizde bile yoklar. 

Her fırsatta ağzımızı doldura doldura ümmet edebiyatı yapıyoruz.

Çünkü işin edebiyatını yapmak çok kolay ve üstelik bedava!

Artık edebiyattan öte bir şeyler yapmanın vakti gelmedi mi? 

E hocam ne yapalım, elimizden ne gelir ki? 

Değerli Dostlar!

İmanın olduğu yerde imkân vardır.

Bir şey yapmak için önce ümmet bilincine sahip olmamız gerekir.

Önce ümmet bilinci olacak.

Önce kardeş olduğumuz bilinci olacak.

Önce ümmet diye bir derdimiz olacak. 

Peki, ne yapmalıyız?

Öyle güçlü olalım ki dünyada hiçbir ülke bir başka ülkeye haksızlık yapamasın; buna izin vermeyeceğimizi bilsin.

Böyle bir güce ulaşmak için de önce birlik ve beraberlik ruhuna sahip olmalıyız.

Birbirimizle uğraşmayı bırakmalıyız.

Ülkemizin güçlenmesi için çok ama çok çalışmalıyız.

Her ne iş yapıyorsak hakkını vererek yapmalıyız.

Bu bilinç ve hedefle yapılacak çalışmaların ibadet hükmünde olacağını iyice kavramalıyız. 

Öyle güçlü olalım ki hiçbir zalim haksızlık ve zulüm yapmaya yeltenemesin.

Öyle güçlü olalım ki, yeryüzünde İslam'a ve Müslümanlara savaş açanlar, başlarına nasıl bir dert açacaklarını bilsinler. Müslümanlara yaşam hakkı vermeyen zalimler başlarına nasıl bir bela aldıklarını görsünler.

Lafla değil, yürekten samimi Müslümanlar olmalıyız.

Ne kadar Müslümanız?

Müslüman kardeşimizin derdiyle dertlendiğimiz oranda Müslümanız!

Mazluma elimizi uzattığımız, yüreğimizi açtığımız oranda Müslümanız!

Değerli Dostlar!

Kendimizi kandırmayalım!

Dilimiz farklı söylese de esasında biz İslam'a değil Batı'ya ümmet olduk.

Yaşantımız ve kültürel yozlaşmamız bunu gösteriyor. 

Kapitalizme ümmet olduk.

Dünyevileşmemiz, mala, servete düşkünlüğümüz bunu gösteriyor. 

Şeklen İslam'a zihnen Batıya ümmet olduk. Fikir dünyamızın fakirleşmesi, medeniyet değerlerini hızla kaybediyor olmamız bunu gösteriyor.

Peki, ne yapabiliriz?

Mesela hiçbir şey yapamıyorsak Çin mallarını da boykot edelim.

İsrail mallarını kısmen boykot ediyoruz fakat Çin mallarını boykot etmek aklımıza bile gelmiyor.

Şu bilinçte olmamız gerekiyor; her birimiz şunu demelidir: 

 "Yahudi mallarını almazsam ölmem ama alırsam Filistinli kardeşlerim ölüyor." 

 "Çin mallarını almazsam ölmem ama alırsam Müslüman Uygurlar ölüyor."

Ama hocam, bütün piyasayı Yahudi ve Çin malları doldurmuş durumda; onlar olmazsa ticaret hayatı durur…

Varsın dursun kardeşim!

Hatta varsın dünya dursun!

Masum çocukların cesetleri üzerinden yapılan ticaret varsın dursun hatta yere batsın! 

Piyasayı dolduran Yahudi ve Çin mallarının yerine sen üreteceksin, hem de daha iyisini üreteceksin.

Bu zalimlere muhtaç ve mecbur olmayacak kadar üreteceksin.

Bu niyet ve hedefle yapılan çalışmaların bir çeşit ibadet olduğunu bileceksin. 

Bu niyetle yapılan çalışmaların Allah yolunda bir çeşit cihat olduğunu bileceksin?

Zalimlere karşı gösteri ve faaliyetler yapıldığında ilgisiz kalmayacaksın.

Vatanın ve Müslümanların zararına olduğuna inandığın konularda ses çıkaracaksın.

Yanlış adım kimden gelirse gelsin karşı çıkacaksın.

Mazlum insanlara destek olacaksın.

Hakkın ve haklının yanında olacaksın. 

Rabbim bizlere İslam şuuru lütfetsin.

Birlik ve beraberlik ruhu bahşetsin.

Ümmet olma bilincimizi kuvvetlendirsin. Zalimin zulmüne karşı koyma gücü ve cesareti versin. 

 
Cemil ÖNER / diğer yazıları
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.