Deli diyeceğim bunlara fakat akılları yok ki ne dediğimi anlasınlar

13.05.2025 13:27

Son dönemlerde yerelden genele ülkemizde yaşanan oyunlara akıl erdirmek neredeyse imkânsız.

Resmen akıl tutulması yaşanıyor.

Kime ne diyeceğimizi de bilemez olduk.

Gerçi Hz. Peygamber Efendimiz asırlar öncesinden bugünler için bizleri uyarmıştı.

Toplumun en şerlilerinin makam ve mevki sahibi olacaklarını, doğru söyleyenlerin itibar görmeyip yalancıların itibar göreceğini, camilerin ağzına kadar dolu olmasına karşın içlerinde mümin bulunmayacağını, hocaların dillerinin nebi dili fakat kalplerinin de firavun kalbi gibi olacağını, bu yüzden de söylediklerinin tesir etmeyeceğini, kadınların erkeklere, erkeklerin de kadınlara özeneceğini, imanın elde bir kor ateşi gibi olacağını,zina etmenin meşru, zinadan kaçmanın da kınanacağı günlerin yakın olduğunu beyan etmiş olan Hz. Peygamber Efendimiz ve Ehli Beyt'ine salât ve selâm olsun.

Tam da o tarif edilen günleri yaşıyoruz.

Söz kâr etmiyor, susmak da kalbi yoruyor.

Akıl sahipleri gördükleri tehlikeler nedeniyle mutsuzken, cahiller alabildiğine mutlu yaşıyorlar.

Hatta öyle ki, mutluluğun en keskin ilacı cehalet, mutlu olmanın yolu da cahillik olduğu artık inkâr edilemez bir hakikat olmuştur.

Toplumsal çürüme öyle boyutlara ulaştı ki artık her türlü fuhşiyat normalmiş gibi karşılanıyor.

Uyuşturucu tüketimiyle sigara bağımlılığı at başı yarışıyor.

13 yaşına kadar inen uyuşturucu bağımlılığında üst sınırda yetmişlere çoktan dayandı.

13 yaşındaki çocuklarımızdan 70'li yaşlardaki dede ve ninelerimize kadar her yaştan kurbanlarını çarkına katan uyuşturucu denen zehir, artık millî güvenlik sorunu hâline gelmiştir.

Bilhassa kimyasal uyuşturucu nedeniyle çocuklarımız ve gençlerimiz büyük bir tehlikenin hedef kitlesi hâline geldiler.

Cezaevleri uyuşturucu nedeniyle ağzına kadar dolu.

İçicisinden satıcısına kadar toplumun her kesiminden ve her yaştan kurbanlarını köle hâline getirmiş olan uyuşturucuyla mücadele adı altında yürütülen faaliyetlerin birçoğu maalesef bu zehrin yayılmasına neden oluyor.

Cezalandırmanın öncelik olduğu bu faaliyetler maalesef sorunu çözmek yerine daha da içinden çıkılmaz hâle getirdi.

Daha önce bir kısmını kamuoyuyla paylaştığımız uyuşturucu raporunda da yer verdiğimiz üzere cezaevleri artık cezalandırma yerleri olmaktan çıkıp uyuşturucu holdinglerine dönüşmüş durumdadır.

Satıcılarla içicilerin bir arada tutulduğu açık cezaevlerinde telefon hakkının da sınırsız olması, ticaretin hızlanmasını sağlıyor.

Hele hele hayatında cezaevi görmemiş birkaç zengin iş insanını da çarkın içine çektin mi sermaye sorunu da ortadan kalkmış olur.

Kira derdin yok, yemek derdin yok, müşteri sorunun kalmamış; devlet güvencesinde uyuşturucu ticaretine tam gaz devam.

Hani derler ya; "Evime giren kadı, kime kime şikâyet edeceğiz?"

Sağıra söz söyleriz, dilsizden söz dinleriz, dinsizden vaaz...

Ağlanacak hâlimize gülen çok bulunur da bu gülünç hâlimizden bizleri kim ayıktırır, Allah bilir.

Kime ne anlatıyoruz ki?

Herkes her şeyi biliyor.

En azından lafa gelince herkes bildik kesiliyor.

Talebe hocasına ders vermeye kalkar, hasta doktoruna akıl verir hâle geldi.

Kim deli, kim akıllı belli değil.

Tam da bu haller için rahmetli amcam Hasan Aydın'ın, "Diyeceğim sana deli, aklın yok ki ne dediğimi anlayasın," sözü aklıma geliyor ve susuyorum.

Hakikaten durum tam da bu minval üzerine seyrediyor.

Deliye deli demenin bir manası yok.

Zaten olmayan aklıyla ona ne dediğini anlaması imkânsız.

Bizimki de o misal.

Yazıyoruz, lâkin umarım anlayan çıkar.

Yoksa amcamın dediği gibi söz söylememek mi gerekir, bilemiyorum.

Allah yar ve yardımcımız olsun.

Son çağın bilgisi Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın dediği gibi, zifiri karanlık günler başlamış olsa gerekir.

Gecenin en karanlık olduğu an, güneşin doğuşuna en yakın olduğu andır.

Doğan güne selâm olsun.

Müjdeyle gelecek olana selâm olsun.

Müjdelenene ve ona yar olanlara selâm olsun.

Geliyor, gelmekte olan.

İrfan Aydın / 3. Göz HRA