HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 13 AĞUSTOS 2025, ÇARŞAMBA

Hasta Mahkumlar Tahliye İçin Ölümü Bekliyor

12.08.2025 02:54
Hasta Mahkumlar Tahliye İçin Ölümü Bekliyor
Hasta Mahkumlar Tahliye İçin Ölümü Bekliyor
Cezaevlerinin her geçen gün toplama kamplarından daha kötü hale geldiği bugünlerde, hasta mahkumlar da tahliye için ölümü bekler oldu. Yetkililerin içeride ve dışarıda huzuru sağlamak amacıyla toplumsal barış sürecini hızlandırdığı bir dönemde, bürokrasinin adeta darbe hazırlığı yapar gibi hareket etmesi kafalarda soru işaretleri bırakıyor.

Son çıkarılan infaz yasasıyla birlikte hasta ve yaşlı mahkumlar başta olmak üzere, şartlarını taşıyan mahkumların cezalarını evde çekmeleri için önemli düzenlemeler yapıldı. Dördüncü Yargı Reformu kapsamında yürürlüğe konan yasalar, uygulamalarda ise bürokratik engellere ve kendini devletten ve kanunlardan üstün gören anlayışa takılıyor. Bazı infaz hakimlerinin ve Adli Tıp yetkililerinin, kanunlarda açık ve net bir şekilde belirtilen evde infaz ve hasta ile yaşlıların cezalarının infazına ilişkin düzenlemeleri uygulamamak için ayak diremesi, ciddi sorunlara ve telafisi imkansız sonuçlara neden oluyor.

Bu tür keyfi uygulamalardan en çok yaşlı ve hasta mahkumlar etkileniyor. Konuyla ilgili olarak avukatları aracılığıyla bir açıklama yapan 3. Göz Medya Genel Koordinatörü, araştırmacı gazeteci İrfan Aydın, kripto bürokrasinin hükümete yönelik bir darbe hazırlığında olabileceğine dikkat çekti. Aydın açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

 "Doğru ya da yanlış, neticesini ilerleyen günlerde göreceğimiz; terörsüz bir Türkiye için atılan adımları ve hükümet yetkililerinin içeride ve dışarıda huzuru sağlamak amacıyla yaptığı çalışmaları yakından takip ediyoruz. Dördüncü Yargı Reformu Paketi kapsamında infaz rejiminde yapılan bazı düzenlemeler yetersiz olmakla birlikte yerinde ve doğru adımlardır. Piyasada uyuşturucu ile mücadelede 20 yıllık saha çalışmalarımızın eseri olan uyuşturucu raporunun, dördüncü yargı reformu paketinde kısıtlı da olsa yer alması, yapılan çalışmalardaki duyarlılığı ortaya koymaktadır.

Yetkililerin ağır da olsa attığı adımlar toplumsal kabul görürken, kripto bürokrasinin bu çalışmaları ve atılan adımları boşa düşürme çabalarının samimi olmadığı açıktır. Buna en bariz örnek, hasta ve yaşlı mahkumlar için yapılan infaz rejiminin bazı infaz hakimlikleri ve Adli Tıp Kurumu tarafından, kendilerini devletten ve kanunlardan üstün görme anlayışı nedeniyle uygulamaya geçirilmemesidir. Doktorların yüzde 90 kalp yetmezliği raporu verdiği hastalar bile Adli Tıp Kurumu'nun ve infaz hakimliklerinin keyfi uygulamaları nedeniyle cezaevlerinde ölüme terk ediliyor.

Kendi ihtiyaçlarını karşılayamayan, nefes almakta zorlanan, kalp yetmezliği bulunan, ileri derecede kanser hastaları cezaevlerinde yaşam mücadelesi veriyor. Basının görmezden geldiği bu olaylar, bürokrasi tarafından raporlanmadığı için siyasi iradenin gündemine bile giremiyor. Gemlik Açık Cezaevi'nde bir ay içinde yaşanan iki ayrı hasta mahkum ölümü buna en bariz örnektir. Temmuz ayı sonunda vefat eden Ali İhsan Tekin'in, şeker hastalığı nedeniyle ayak parmakları kesilmişti. Cezaevi şartlarında hijyen ortamının olmaması, kişisel bakım ve tuvalet ihtiyaçlarını dahi kendi başına karşılayamayacak kadar engelli olması, kalp, şeker ve yüksek tansiyon hastası olması, bürokratik zincirleri kırmaya yetmedi. Cumhuriyet savcısı ve kurum doktorunun gözleri önünde adeta 'Bari benden sonraki hasta mahkumlara bu işkence yapılmasın, durumumuzu raporlayın' dercesine yaşanan bu ölüm bile, kanunların ve devletin yaşlı mahkumları ölüme terk etmesini engelleyemedi.

Bir ay geçmeden ikinci ölüm vakası yaşandı. Bu kez de sağlık eğitimi almamış bir çocuğun dahi fark edebileceği kadar ağır sağlık sorunları bulunan, astım hastası ve kalbi yalnızca yüzde 10 oranında çalışan Murat Özer adlı mahkum ölüme terk edildi. Elimize benzer raporlar ulaşmaya devam ediyor.



Bu iki örneği verdik ki, gerek Sağlık Bakanlığı yetkilileri, gerek Adalet Bakanlığı, gerekse İnsan Hakları Komisyonu üyeleri, uydurma raporlara değil, gerçek raporlara itibar etsin. Aksi takdirde bu durum, geçiştirme veya darbe seviciliğinin bir göstergesidir. Bir memur kanunlardan üstün değildir. Eğer hakimler, 10 dakikada çıkan kararları veriyorsa bu adalet açısından felakettir. Kararlar kopyala-yapıştır yöntemiyle veriliyorsa, o zaman da ayarlı yapıların imzasıyla yürürlüğe giriyor demektir.

İstanbul darbe girişiminden yaklaşık 9 ay önce, darbe hazırlığını kamuoyuna ilan eden 30 Ekim 2015 tarihli 'Cumhuriyete sahip çıkmazsak ya postal gelir, ya külah' başlıklı yazımız yetkililer tarafından dikkate alınsaydı, o lanet darbe kamuoyunu aylar öncesinden uyarmış olmamıza rağmen başımıza gelmeyebilirdi. Şimdi yine uyarıyoruz. Bizi bu kriptoların hazırlayacağı talimatlı soruşturmalarla boğuşmak zorunda bırakırsanız, bu kez amaçlarına ulaşmalarına engel kaleleri kendi ellerinizle teslim etmiş olursunuz."

İrfan Aydın'ın bu açıklamaları, hem hasta mahkumların içinde bulunduğu vahim durumu hem de bürokrasi içindeki keyfi uygulamaların toplumsal barışa yönelik olası tehditlerini gözler önüne serdi. 3. GÖZ HRA ÖZEL HABER



 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.