HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 03 KASIM 2025, PAZARTESİ

Hürspor’dan Doğu Türkistan’a Anlamlı Destek

 "Kardeşliğin Rengi Mavi Gök!"
 
03.11.2025 12:15
Hürspor’dan Doğu Türkistan’a Anlamlı Destek
Hürspor’dan Doğu Türkistan’a Anlamlı Destek
Bursa Süper Amatör Küme 3. Grupta mücadele eden Orhangazi temsilcisi Hürspor, hafta sonu Orhangazi İlçe Stadı'nda oynadığı ve galip geldiği karşılaşma öncesinde büyük bir duyarlılığa imza attı. Kulüp yönetimi ve futbolcular, mazlum Doğu Türkistan halkına destek amacıyla sahaya Doğu Türkistan bayraklarıyla çıktı. Tribünleri mavi gök bayraklarla donatan Hürspor, hem taraftarların hem de spor camiasının büyük takdirini topladı.

Maçtan önce stat hoparlörlerinden Doğu Türkistan marşı yankılanırken, tribünlerden "Doğu Türkistan yalnız değildir" sloganları yükseldi. Hürspor futbolcuları, Doğu Türkistan bayrağı önünde takım fotoğrafı vererek kardeşlik ve dayanışma mesajı gönderdi.

Takımın formda ismi ve galibiyetin mimarlarından Caner Kaya, karşılaşma sonrası yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

"Bugün sahada sadece galibiyet için değil, kardeşlik için, insanlık için mücadele ettik. Doğu Türkistan'da milyonlarca kardeşimiz zulüm altında yaşıyor. Bizler burada onların sesi olabildiysek ne mutlu bize. Attığım gol sadece bir skor değil, sessiz kalan vicdanlara bir çağrıdır. Doğu Türkistan için dua eden, destek veren herkese teşekkür ediyorum."

Hürspor Basın Sözcüsü ve Genel Sekreteri Muharrem Değirmen ise yaptığı açıklamada, kulübün sosyal duyarlılığına vurgu yaptı:

"Hürspor sadece bir futbol kulübü değildir, aynı zamanda toplumsal bilincin, kardeşliğin ve vicdanın temsilcisidir. Bugün Doğu Türkistan'daki mazlumların sesi olmak istedik. Sporu sadece bir oyun olarak değil, topluma mesaj veren güçlü bir araç olarak görüyoruz. Futbolun birleştirici gücüyle, dünyanın neresinde olursa olsun zulme sessiz kalmayacağımızı haykırdık. Tribünlerden yükselen destek bizim için çok anlamlıydı. Bu duyarlılığı gösteren tüm taraftarlarımıza teşekkür ediyorum."

Kulüp Başkanı İlhami Akdağ da yaptığı açıklamada, Hürspor'un her zaman adaletin ve insanlığın yanında olduğunu belirtti:

"Doğu Türkistan halkı bizim öz kardeşimizdir. Onların yaşadığı acılar bizim yüreğimizde hissediliyor. Hürspor olarak bu konudaki duyarlılığımızı her fırsatta göstereceğiz. Bugün sahaya çıkarken sadece bir futbol mücadelesi değil, bir vicdan mücadelesi verdik. Renklerimiz yeşil-sarı olabilir ama kalbimizdeki mavi gök bayrağın yeri ayrıdır. Bu anlamlı duruşta emeği geçen teknik heyetimize, futbolcularımıza ve tribünlerde bizlere destek olan taraftarlarımıza gönülden teşekkür ediyorum."

Karşılaşma sonrası statta yankılanan tezahüratlar ve dalgalanan Doğu Türkistan bayrakları, Hürspor'un sadece sahada değil, vicdanlarda da galip geldiğini gösterdi. Kulübün bu anlamlı tavrı, yerel sporun toplumsal sorumluluk bilincine örnek olacak nitelikte bir mesaj olarak hafızalara kazındı.

3. Göz HRA
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Bir ülkenin gerçek yüzü, sokaklarındaki düzenle, meydanlarındaki bayraklarla değil; en savunmasız insanlarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Bugün bu ülkede, Aydın Söke Açık Cezaevi’nde, sessizce tükenen bir hayat var: Öztürk K. Öztürk K. %75 engelli. Talesemi majör hastası, aynı zamanda tip 1 diyabetli. Yani yaşamı boyunca düzenli kan nakline, insüline ve hijyenik ortama ihtiyaç duyan bir insan. Yürüyerek girdiği cezaevinde bugün artık yatalak hale gelmiş durumda. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yürüyemiyor, elleri titriyor, bilinci kimi zaman gidip geliyor. Ve o hâlâ orada, duvarların arkasında “infaz” adı altında yaşam mücadelesi veriyor. Cezalandırmak, bir toplumu düzen içinde tutmanın aracıdır, denir. Ama insan onurunu korumayan bir ceza, artık adaletin değil, intikamın alanına girer. Bugün Türkiye’de, “hasta mahpuslar” başlığı altında yüzlerce insan, fiilen ölüm cezasına mahkûm edilmiş durumda. Her rapor “cezaevinde kalamaz” dese de, her dilekçe “uygun değildir” gerekçesiyle geri dönüyor. Peki, neye uygun değildir? Bir insanın yaşamasına mı? Bir devletin vicdanına mı? Öztürk K.’nin kardeşi, “Yürüyerek girdi, şimdi nefes bile alamıyor. Kimse duymuyor” diyor. Oysa devlet, her yurttaşının yaşam hakkını korumakla yükümlüdür — suçlu ya da suçsuz fark etmeksizin. Çünkü yaşam hakkı, hiçbir mahkemenin elinden alamayacağı bir haktır. Cezaevleri, yalnızca demir parmaklıkların ardındaki suçluların değil, dışarıdaki toplumun da aynasıdır. O aynada ne görüyoruz? Gözünü kapatmış bir sistem mi, yoksa el uzatmaya cesaret eden bir toplum mu? Bir devletin adaleti, güçlüye değil, güçsüze gösterdiği şefkatle ölçülür. Öztürk K.’nin durumu bir istisna değil, bir gösterge. Bir ülkenin sağlık sistemi, hukuk düzeni ve vicdanı burada kesişiyor. Ve biz, üçü arasında sıkışmış bir insanın her geçen gün eriyişini izliyoruz. Bu bir siyaset meselesi değil. Bu, insanlık meselesi. Bir insanın yaşamasına yardım etmek, bir partinin, bir ideolojinin, bir grubun meselesi değildir. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkililere sesleniyorum: Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne, İnsan Hakları Kurumları’na… Bu bir “dosya” değil, bir hayat. Ve o hayat, gün be gün elimizden kayıyor. Bir insanın ölüme terk edilmesi, hukukun değil, sessizliğin eseridir. Ve biz sustukça, adalet bir kelimeden ibaret kalır. Bir mahkûmun yatağında öylece çürüyüp gitmesi, hepimize dokunmalı. Çünkü bir gün, adaletin terazisi yeniden kurulacak. O gün geldiğinde, belki de en çok şunu sorgulayacağız: “Biz sustuğumuzda kim ölmüştü?”
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.