HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 10 KASIM 2025, PAZARTESİ

Atatürk’ün Orhangazi Günleri

10.11.2025 01:28
Atatürk’ün Orhangazi Günleri
Atatürk’ün Orhangazi Günleri
Cumhuriyet'in ilanından sonra Mustafa Kemal Atatürk, yalnızca Çankaya'da oturup ülkeyi yöneten bir lider değildi. O, Anadolu'nun her köşesini karış karış gezen, halkıyla doğrudan temas kuran, ülkenin kalp atışını yerinde dinleyen bir devlet adamıydı. Cumhuriyet'i yalnızca kurmakla kalmamış, onu Anadolu'nun her beldesine dokundurarak yaşatmıştı. Bu gezilerde kimi zaman halkın dertlerini dinledi, kimi zaman yeni yatırımların temellerini attı, kimi zaman da ülkenin kalkınması için alınması gereken kararları yerinde verdi. Atatürk'ün yurt gezileri içinde bazı şehirlerin yeri daha ayrıydı. O şehirlerin başında Bursa gelir. Çünkü Bursa, Atatürk'ün hem tarihe hem üretime dayanan Anadolu ruhunu gördüğü yerdi. Çoğu zaman dinlenmek için geldiği Bursa'da geçirdiği toplam süre 2 ay 20 gün 4 saatti. Bu yönüyle Bursa, Atatürk'ün en çok zaman geçirdiği şehirlerden biridir.

Yalova da tıpkı Bursa gibi onun gözdesiydi. 17'si günübirlik olmak üzere 27 kez gittiği Yalova'da toplam 313 gün kalmıştı. Yalova ve Bursa arasında ise, Cumhuriyet'in doğrudan halkla temas kurduğu bir kavşak vardı: Orhangazi.

Orhangazi'ye Davet: Derviş Bey ve İlk Temas

Atatürk'ün Orhangazi ile ilgisi, Cumhuriyet'in ilk yıllarına uzanır. 23 Eylül 1925 tarihinde dönemin Belediye Başkanı Derviş Bey tarafından Bursa'da bizzat davet edilmişti. O günün gazeteleri bu daveti şöyle duyuruyordu: "Orhangazi'den Derviş Bey ve ilçe heyeti Gazi'yi Orhangazi'ye davet etmişlerdir. Şehir tak, bayrak ve defne yapraklarıyla donatılmıştır." Bu satırlar, daha Cumhuriyet'in üçüncü yılında bile Orhangazi halkının Atatürk'e duyduğu sevginin, Cumhuriyet'e olan bağlılığının ifadesidir.

16 Temmuz 1927'de Orhangazi Heyetiyle Görüşme

Atatürk 16 Temmuz 1927'de Bursa'dan Mudanya'ya geçtiğinde burada Orhangazi heyetiyle görüşmüştü. Heyette Kaymakam Şaban Bey, eşraftan Refik Bey ve Eczacı Reşit Bey bulunuyordu. Bu görüşme, Orhangazi'nin o dönemde Bursa'nın en dikkat çeken ilçelerinden biri haline geldiğinin göstergesiydi. Atatürk'ün yönetime dair kararlarında yerel yöneticilerin görüşlerine değer vermesi, Cumhuriyet'in halk iradesine dayalı yapısının somut bir yansımasıydı.

Birinci Ziyaret – 21 Ağustos 1929

Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa, 21 Ağustos 1929 sabahı saat 09.00'da Maliye Bakanı Şükrü Saraçoğlu ile birlikte Ertuğrul Yatı'yla İstanbul'dan Yalova'ya geçti. Bir süre burada kaldıktan sonra saat 14.00'te otomobille Orhangazi'ye geldi. İlçede kısa bir süre dinlenip halkla görüştü, ardından Bursa'ya hareket etti. Bu ziyaret, Orhangazi'nin Cumhuriyet dönemindeki ilk büyük tarihi günüydü. Halk, bu ilk buluşmayı yıllarca unutamadı.

İkinci Ziyaret – 4 Mayıs 1934

2 Mayıs 1934'te Kalamış Boğaziçi vapuruyla İstanbul'dan Yalova'ya gelen Atatürk ve Başbakan İsmet İnönü, iki gün Yalova'da kaldıktan sonra 4 Mayıs günü otomobille Bursa'ya geçerken Orhangazi'ye uğradılar. Bu ziyaret, Orhangazi tarihinde unutulmaz bir gün olarak yer aldı. İlçe yöneticileri günler öncesinden hazırlıklara başlamış, halk meydanı bayraklarla donatmıştı. Belediye Başkanı Ahmet Derviş Bey, Cumhuriyet Halk Fırkası Başkanı Dağıstanlı Kamil Konuk, Refik Atay ve zamanın ileri gelenleri halkın başında karşılama alanındaydı.

O dönem PTT Müdürü olan Hikmet Yücel, bu ziyarete dair anılarında Atatürk'ün halkın arasına karışarak sohbet ettiğini, Halkevi önünde otomobilini durdurduğunu, ardından Eski Belediye Binası'nda yapılan toplantıya katıldığını anlatır. Bu toplantıda iki önemli konu ele alınmıştı: Veliyettin Efendi Çiftliği'nin bir ulusal park yapılması ve İznik Gölü'nün deniz uçakları için havaalanı olarak kullanılması. Bu fikirler, Atatürk'ün yalnızca bir asker ya da siyasetçi değil, bir planlamacı ve doğayla uyumlu kalkınma vizyonuna sahip bir lider olduğunu gösteriyordu.

Üçüncü Ziyaret – 15 Temmuz 1935

Atatürk, 15 Temmuz 1935 sabahı yanında Celal Bayar, Orgeneral Fahrettin Altay ve Afet İnan ile birlikte Yalova'dan Orhangazi'ye geldi. Cumhuriyet Alanı'nda halkla uzun süre sohbet etti, İznik Gölü kıyısında geziler yaptı ve ardından İznik'e hareket etti. Bu ziyaret, Atatürk'ün halkla birebir temas kurduğu, üretimi yerinde gözlemlediği bir gezidir. O dönem Orhangazi'nin tarım merkezlerinden biri olduğunu bilen Atatürk, çiftçilerle konuşmuş, tarıma dair tespitlerde bulunmuştu.

Dördüncü ve Son Ziyaret – 1 Şubat 1938

Atatürk'ün Orhangazi'ye son gelişi 1 Şubat 1938 tarihindedir. Bu ziyaret, aynı zamanda Bursa'ya da son gelişidir. Yanında Başbakan Celal Bayar, İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, Bayındırlık Bakanı Şükrü Çetinkaya, Ekonomi Bakanı Şakir Kesebir, Orgeneral Fahrettin Altay ve General Ali Fuat Cebesoy bulunuyordu. Gemlik Sungipek ve Bursa Merinos Fabrikaları'nın açılışına katılmak üzere yola çıkan Atatürk, saat 13.00 sıralarında Orhangazi Cumhuriyet Alanı'na geldi. Belediye Başkanı Mustafa Erdem, Müftü Ahmet Derviş Tarakçıoğlu ve binlerce Orhangazili, onu büyük sevgiyle karşıladı.

Ancak bu sefer Atatürk'ün sağlığı oldukça kötüydü. Tanıklar onun arabadan inmediğini, paltosuna sarınarak camdan halkı selamladığını anlatır. Bu an, Orhangazi tarihine hem hüzün hem minnetle kazınmıştır. O gezinin ardından Gemlik Sungipek ve Bursa Merinos fabrikalarının açılışı yapılmış, Atatürk Bursa Belediyesi'ne hediye edilen köşkü devretmiş, 3 Şubat'ta da Bursalıların sevgi gösterileri arasında Mudanya üzerinden İstanbul'a dönmüştür.

Anılarda Atatürk ve Orhangazi

1930'lu yılların Orhangazisi küçük ama yürekli bir kasabaydı. Atatürk geldiğinde yollar halılarla kaplanır, evlerden halılar istenirdi. Nimet Eren'in anlattığı gibi, Atatürk arabadan indiğinde halıları görüp "Bu halıları neden serdiniz?" diye sormuş, "Size saygımızdan Paşam" cevabını alınca "Böyle şeylere gerek yoktur" diyerek halıların kaldırılmasını istemiştir. Bu sahne, Atatürk'ün tevazusunu ve halkla arasındaki samimiyeti en güzel anlatan örnektir.

Hikmet Yücel'in, Salih Kırpıs'ın, Mehmet Yakup Sevinç'in ve Abdullah Buran'ın hatıraları, Atatürk'ün Orhangazi'ye her gelişinde halkın sevincini, coşkusunu, duygusunu gözler önüne serer. Onlar, yalnız bir lider değil, bir baba gibi halkıyla konuşan bir Atatürk gördüler. 1938'de soğuk bir günde gelip 1.5-2 saat kalması, arabadan inmeyişi, buna rağmen Orhangazililerin sırayla yanına gidip elini öpmesi bu ilçenin liderine olan sevgisinin bir göstergesiydi. O yıllarda Halkevi ile banka binası arasına kurulan yeşilliklerle süslü taklar, Cumhuriyet Alanı'nı dolduran çocuklar, elinde "Gazimiz hoş geldin" yazılarıyla bekleyen öğrenciler Orhangazi'nin hafızasında hâlâ canlıdır.

Orhangazi ve Cumhuriyetin Bayındırlık Hamleleri

1927 tarihli Bursa Vilayet Salnamesi'ne göre il sınırları içinde 1.935 kilometre yol bulunmakta olup, bu yolların önemli kısmı Orhangazi'yi Gemlik'e, İznik'e ve göl kıyısına bağlayan hatlardı. Orhangazi, Bursa'nın sahil ve iç kesimlerini birleştiren önemli bir kavşak noktasıydı. 11 Aralık 1929 tarihli gazetelerde Atatürk'ün kaplıcalara daha rahat ulaşması için Orhangazi karayolundan ayrılacak yeni bir yolun yapılmasının uygun görüldüğü yazıldı. İstanbul ve Kocaeli'den gelen baş mühendisler güzergâh için çalışmaya başlamıştı. 13 Mart 1932'de Yalova-Orhangazi yolunun Bursa sınırına kadar olan 9 kilometrelik kısmının ihalesi yapıldı, 8 Temmuz 1932'de Bursa-Yalova-Orhangazi arasında telefon hattı gerilmeye başlandı. Gazeteler bu haberi "Gelecek ay içinde telefon ile İstanbul'a kadar konuşabilecekler" diye duyurdu. 10 Haziran 1935'te ise Atatürk'ün direktifleriyle yolun 7 metreye çıkarılması ve virajların kaldırılması için çalışma başlatıldı.

Bu dönemde yalnızca yol ve telefon değil, sağlık da önemsenmişti. 1930'da bölgede, özellikle Yalova-Orhangazi hattında sıtma ile mücadele başlatıldı. Bu, o yılların en büyük kabuslarından olan sıtmanın kontrol altına alınması için hayati bir adımdı. Cumhuriyet yalnızca siyasi bir rejim değil, aynı zamanda halkın yaşayışını düzeltmek isteyen bir iradeydi ve Orhangazi bu iradenin uygulandığı yerlerden biri oldu.

Orhangazi Belediyesi, elektrik ve su projeleri için devlet desteği alan tek ilçe belediyesiydi. 139.000 liralık proje için 90.000 lira finansman sağlandı. Bu, Cumhuriyet'in küçük Anadolu belediyelerini bile modern altyapıyla buluşturmak istediğinin somut bir göstergesidir. Yani Atatürk'ün Orhangazi ilgisi yalnızca bir geçiş durağı, bir selamlama ziyareti değildi; altyapısı, sağlığı, yolları, iletişimi ve üretimiyle bu kasabayı yeni Türkiye'nin bir parçası yapmak istemesiydi.

İstiklal Madalyaları ve Mahkemeler

Orhangazi, Milli Mücadele'de de adını yazdırmış bir ilçedir. Eskişehir İstiklal Mahkemelerinde görülen dosyalarda Orhangazililerin adı sık geçer. Firar edenlere 20'şer gün hapis cezaları verilirken, cephede görevini yapanlara madalyalar verilmiştir. Orhangazi'nin Teke Mahallesi'nden Mehmet Refik Efendi, Belediye Meclisi üyesi Ahmet Derviş Bey, Hamzalı'dan Süleyman Çavuş, Muradiye'den Hacı Rıza Efendi'nin oğlu Nazmi Efendi ve daha birçok Orhangazili beyaz veya kırmızı kurdeleli İstiklal Madalyası ile ödüllendirilmiştir. Bu da ilçenin Cumhuriyet'in kuruluşundaki yerini ve emeğini gösterir.

Atatürk'ün Gözünde Orhangazi: Üretimin ve İnancın Merkezi

1927 yılında Orhangazi'nin nüfusu 16.326 idi. 1935'te bu rakam 18.041'e yükseldi. Yani Cumhuriyet'in ilk on yılında bu kasaba büyüyordu. Toplam tarımsal alan 319.500 dönümdü. Zeytinlik alanların o tarihlerde kayıtlara az yansımasının nedeni, 1923-1924 yıllarında işgalden çıkılmış olması ve zeytinin sarnıçlarda bekletilip sonradan piyasaya sürülmesidir. Yani ilçe, savaşın yaralarını sararken bir yandan da tarımsal üretimi ayağa kaldırmaya çalışıyordu.

Atatürk'ün 1929'da Yalova Millet Çiftliği'nde talimat vererek verimden düşmüş zeytin ağaçlarının gençleştirilmesini istemesi, Bursa ve çevresindeki zeytinci köylerde kurslar açtırması, İtalya'dan uzman getirterek zeytinde budama, gübreleme ve bakım çalışmalarını başlatması, Orhangazi'nin de içinde bulunduğu bu hattın tarım üzerinden güçlendirilmek istendiğini gösterir. Köylülerin ilk başta zeytin ağaçlarını budatmak istememesi, jandarma eşliğinde zeytinliklere girilmesi, ardından verimi görünce "önce benim bahçeme girsinler" demeleri bu eğitim ve modernleşme sürecinin ne kadar doğru olduğunu göstermiştir. Ama bu yazıda asıl mesele zeytinin kendisinden çok, Atatürk'ün Orhangazi ve çevresini planlı bir kalkınmanın parçası olarak görmesidir.

Bir Cumhuriyet Mührü Olarak Orhangazi

Atatürk'ün 1 Şubat 1938'de, sağlığı çok bozulmuşken bile Orhangazi'ye uğraması rastlantı değildir. Bu, onun Bursa-Yalova-Orhangazi hattını bir Cumhuriyet koridoru olarak gördüğünün kanıtıdır. Bu güzergâh, yeni Türkiye'nin hem dinlenme hem üretim hem de halkla temas hattıdır. O gün otomobilden inmeyişi, camdan halkı selamlayışı, yüzünün solgunluğu Orhangazililerin hafızasında hüzünlü ama onurlu bir hatıra olarak kalmıştır. Çünkü onlar Atatürk'ü yalnız zafer yıllarında değil, ömrünün son deminde de görmüşlerdir.

Bugün Orhangazi'nin sokaklarında dolaşırken, Cumhuriyet Alanı'nın o günkü kalabalığını, halılarla süslü yolu, Halkevi'nden belediyeye döşenen halıları, öğrenci sıralarını, muhtarların heyecanını, Refik Atay'ın kalabalığın içinden çağrılışını hayal etmek mümkündür. Bu ilçenin tarihi yalnızca nüfus sayılarıyla, yol metrajlarıyla, salname kayıtlarıyla değil, Atatürk'ün oraya bakışındaki sıcaklıkla anlam kazanır.

Orhangazi, Atatürk'ün Anadolu'yu inşa ederken önem verdiği, ziyaret ettiği, yöneticileriyle görüştüğü, projelerini bizzat takip ettiği bir Cumhuriyet kasabasıdır. Bursa'ya 13, Yalova'ya 27 kez gelen bir liderin bu iki merkez arasındaki kavşakta yer alan Orhangazi'ye dört kez uğraması tesadüf değildir. Bu ziyaretlerin her biri, kasabanın yalnızca coğrafi değil, Cumhuriyet tarihindeki yerini de güçlendirmiştir. Atatürk bu ilçede yalnızca selam verip geçmemiş, bu bölgenin yollarını, sağlığını, üretimini, telefon hattını, belediye projelerini, hatta göl kıyısının nasıl değerlendirileceğini konuşmuştur.

O nedenle denilebilir ki: Orhangazi, Atatürk'ün gözünde küçük bir yerleşim değil, Cumhuriyet'in Anadolu'daki küçük ama kararlı yüzlerinden biridir. Ve bugün Orhangazi'nin tarihi anlatılırken Atatürk'ün bu dört ziyareti, belediye başkanlarının davetleri, muhtarların hatıraları, bayındırlık kararları, sıtma mücadeleleri, telefon hatları ve halkın alana serdiği halılar mutlaka anlatılmalıdır. Çünkü bu hikâye, yalnızca Atatürk'ün Orhangazi'ye gelişi değil, Orhangazi'nin Atatürk'e gönlünü açışının hikâyesidir. Muharrem DEĞİRMEN ÖZEL HABER / 3. GÖZ HRA

 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.