HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 05 KASIM 2025, ÇARŞAMBA

Tarımın Bereketi ile Sanayinin Gölgesi Arasında Bir İlçe Orhangazi

05.11.2025 10:04
Tarımın Bereketi ile Sanayinin Gölgesi Arasında Bir İlçe Orhangazi
Tarımın Bereketi ile Sanayinin Gölgesi Arasında Bir İlçe Orhangazi
Bursa'nın Marmara Denizi'ne açılan batı kapısı Orhangazi, tarih boyunca hem tarımın bereketini hem sanayinin gücünü aynı potada yoğurmuş bir kent olarak öne çıkıyor. İznik Gölü'nün verimli topraklarıyla çevrili bu ilçe, geçmişte zeytinlikleriyle, tütün tarlalarıyla, hayvancılığıyla anılırken; bugün modern fabrikaları, üretim tesisleri ve organize sanayi alanlarıyla da anılıyor. Peki Orhangazi bir tarım kenti midir, yoksa artık bir sanayi kenti mi olmuştur? Bu sorunun yanıtı, ilçenin geçirdiği dönüşümle yakından ilgilidir.

1970'lerden itibaren Bursa'nın sanayi atılımı Orhangazi'ye de yansımış, Gemlik – Yalova – Bursa hattı boyunca gelişen ulaşım ve sanayi ağı bu küçük ilçeyi de sanayi üretiminin merkezlerinden biri haline getirmiştir. Bugün Orhangazi'de Asil Çelik, Döktaş Döküm, Componenta Dökümcülük gibi dev sanayi kuruluşları binlerce kişiye istihdam sağlamakta, ülke ekonomisine önemli katkılar sunmaktadır. İlçede metal işleme, otomotiv yan sanayi, döküm, tekstil, plastik ve gıda sektörlerinde faaliyet gösteren 200'ün üzerinde sanayi tesisi bulunuyor. Bu tablo, Orhangazi'nin artık sanayide söz sahibi bir ilçe olduğunu açıkça ortaya koyuyor.

Ancak bu hızlı sanayileşmenin gölgesinde hâlâ dimdik ayakta duran bir başka gerçek daha var: Orhangazi bir zeytin diyarıdır. İlçe ekonomisinin temel taşlarından biri hâlâ zeytin ve zeytinyağı üretimidir. Yaklaşık 85 bin dekar zeytinlik alanda her yıl milyonlarca zeytin ağacı ürün verirken, sofralık zeytin üretimi Türkiye'nin toplam üretiminin yaklaşık yüzde 7'sini oluşturuyor. Üstelik son yıllarda kivi üretiminde de büyük bir sıçrama yaşanmış, Orhangazi Türkiye'de bu ürünün önemli merkezlerinden biri haline gelmiştir. Yani bir yanda bacasız sanayi olan tarım, diğer yanda çelik, döküm ve otomotiv tesisleriyle yükselen sanayi… Orhangazi'nin kimliği tam da bu iki dünyanın kesişiminde şekilleniyor. Tarımsal üretim hâlâ hem kültürel hem ekonomik olarak ilçenin ruhunu besliyor.

Zeytin sadece bir ürün değil; Orhangazilinin belleğinde, geçiminde, hatta çocukluğunda yer eden bir yaşam biçimi. Aynı şekilde Marmarabirlik, üreticiden alım yapan kooperatifler ve Orhangazi Belediyesi Tarım A.Ş. gibi girişimler, zeytin ve zeytinyağında markalaşmanın önünü açıyor. Öte yandan sanayi, ilçeye dinamizm, istihdam ve ekonomik büyüme kazandırıyor. Günlük binlerce kişinin çalıştığı fabrikalar, sadece üretim değil, sosyal dönüşüm de getiriyor. Ancak bu durumun beraberinde çevre sorunları, arazi baskısı ve hızlı göç gibi problemler getirdiği de bir gerçek. Zeytinliklerin arasına kurulan sanayi alanları zaman zaman kamuoyunda tartışma yaratıyor; özellikle Süpürgelik Mevkii'nde kurulmak istenen yeni sanayi sitesi planının yargı tarafından iptal edilmesi, tarım-sanayi dengesinin nasıl korunacağı sorusunu yeniden gündeme taşıdı.

Son yıllarda Orhangazi, çevresel açıdan en çok tartışılan ilçelerden biri haline geldi. Bunun başlıca nedeni, ilçede faaliyet gösteren büyük sanayi devlerinin çevreye karşı duyarsız politikalarıdır. Özellikle Asil Çelik ve Döktaş Dökümcülük, yalnızca üretim ve ihracat gücüyle değil, çevreye verdikleri zararlarla da anılmaya başladı.

Asil Çelik, üretiminde sıvı çelik işlemesi, kokil döküm ve yüksek sıcaklıkta metal eritim süreçleriyle faaliyet gösteriyor. Ancak bilimsel çalışmalarda, İznik–Orhangazi havzasında, bu fabrikanın bulunduğu bölgeden alınan toprak örneklerinde ciddi kirlenme tespit edildi. Toprak yüzeyinde 0-5 cm derinlikte PAH (Polisiklik Aromatik Hidrokarbon) miktarının 145 ng/g, 10-15 cm derinlikte ise 163 ng/g seviyelerinde olduğu ölçüldü. Bu oranlar temiz toprak normlarının çok üzerinde. Aynı örneklerde nikel, kadmiyum ve kurşun gibi ağır metallerin de normalin birkaç katı fazla olduğu belirlendi. Bu durum, sanayi tesislerinin Orhangazi toprağında kalıcı kirliliğe yol açtığını, zeytinliklerin verimliliğini doğrudan tehdit ettiğini ortaya koyuyor.

Asil Çelik'in resmi sitesinde çevreyle uyumlu üretim vurgusu yapılsa da, bölgede yaşayan halk bu söylemlere inanmıyor. Zira yıllardır fabrikanın çevresinde yaşayan vatandaşlar, toprakta ve havada yoğun metal kokusu, su kaynaklarında renk değişimi ve yağmur sonrası toprağın çamur değil "kül gibi" hale geldiğini ifade ediyor. Buna rağmen, firma çevre kirliliğiyle ilgili düzenli bir kamu bilgilendirmesi yapmıyor, bağımsız çevre denetim raporlarını paylaşmıyor. Orhangazi'nin zeytinlik kimliğini korumak için belediye, sivil toplum ve çevre örgütlerinin baskısına rağmen, Asil Çelik'in üretim politikaları hâlâ aynı şekilde devam ediyor.

Döktaş Dökümcülük'te durum daha da çarpıcı. 2022 yılında Bursa İdare Mahkemesi, firmanın Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreci olmadan gerçekleştirdiği tesis genişletme faaliyetlerini hukuka aykırı bularak durdurdu. Bu karar, yalnızca bir sanayi yatırımı değil, aynı zamanda bir çevre bilinci meselesi olarak değerlendirildi. Döktaş'ın ağır metal döküm işlemleri, yüksek sıcaklıkta gaz salımı ve atık sularıyla bölgedeki toprağa, havaya ve İznik Gölü havzasına ciddi yük bindiriyor. Bilimsel çalışmalarda, Döktaş çevresinde alınan toprak örneklerinde ağır metal birikimi net biçimde gözlemleniyor.

Zeytin üreticileri ise her geçen yıl artan şekilde fabrikaların bacalarından çıkan siyah dumanlardan şikâyetçi. "Zeytin yapraklarımız kararıyor, toprağın rengi değişti" diyen üreticiler, verimin azaldığını, bazı bahçelerde zeytin çekirdeğinin bile küçüldüğünü anlatıyor. İlçede hava kalitesi ölçüm cihazlarının sayısı yetersiz; toprağın ve suyun kimyasal değerleriyle ilgili düzenli kamuya açık veri paylaşımı yok. Bu eksiklik, halkın güvenini zedeliyor.

Orhangazi'nin yalnızca sanayiyle değil, tarımın ve doğanın korunmasıyla da anılması gerekir. Çünkü bu bölge, sadece fabrikaların değil, binlerce yıllık zeytin ağaçlarının, göl havzasının ve bereketli toprakların evidir. Tarım alanlarının içine kadar giren sanayi, artık sadece ekonomik değil, ekolojik bir tehdit haline gelmiştir. Süpürgelik Mevkii'nde kurulmak istenen yeni sanayi sitesi için hazırlanan planın mahkemece iptal edilmesi, bu anlamda çevre adına önemli bir kazanım olmuştur.

Ancak bu kazanım geçicidir; çünkü denetim eksikliği ve planlama yetersizliği devam etmektedir. Orhangazi'nin geleceği, artık sadece ekonomik büyüme rakamlarıyla değil, toprağının, suyunun ve havasının ne kadar temiz kaldığıyla ölçülmelidir. Sanayi büyüyebilir; ama doğa tahrip olursa, o büyümenin bir anlamı kalmaz.

Orhangazi halkı, artık bu sanayi devlerinden sadece istihdam değil, sorumluluk da bekliyor. Asil Çelik ve Döktaş gibi firmaların "çevre dostu üretim" iddiaları, ancak bağımsız analizlerle, kamuya açık raporlarla, çevre izleme sonuçlarıyla desteklenirse inandırıcı olabilir. Yerel yönetimlerin, çevre kurumlarının ve üniversitelerin, bu tesislerin toprak, su ve hava üzerindeki etkilerini düzenli olarak ölçmesi, sonuçları da şeffaf biçimde halka duyurması gerekiyor.

Aksi takdirde, Orhangazi'nin geleceği bir çevre felaketine dönüşebilir. İznik Gölü havzası, Bursa Ovası ve çevredeki tarım alanları bu sanayi baskısı altında kirlenmeye devam ederse, bu sadece bir çevre kaybı değil, aynı zamanda bir kültürel ve ekonomik yıkım olur. Çünkü burada kirlenecek her dönüm toprak, yalnızca zeytini değil, bir yaşam biçimini de yok eder.

Orhangazi'nin önünde artık net bir tercih var: ya tarımı ve çevreyi koruyan planlı bir kalkınma modeli ya da kısa vadeli sanayi kazançları uğruna geleceğini yitiren bir kent. Bu tercih, yalnızca belediye başkanlarının, sanayi patronlarının değil; her Orhangazilinin, her üreticinin, her gencin sorumluluğudur.

Bir yanda bereketli topraklar, zeytin ağaçlarının sessiz direnci… Diğer yanda sanayi bacalarının karanlık dumanı. Bu iki dünyanın dengesini kurmak artık bir tercih değil, zorunluluktur. Çünkü Orhangazi'nin asıl gücü, toprağının bereketinde, halkının emeğinde ve doğasına duyduğu saygıdadır.

Bu kentin gerçek kimliği ne sadece çelikte, ne de sadece zeytinde saklıdır. Gerçek kimlik, ikisini bir arada ama dengeli yaşatabilmektir. Orhangazi'nin geleceği, doğasına ve insanına gösterdiği saygıyla şekillenecek. Ve bugün, o saygıyı yeniden hatırlamanın tam zamanıdır. ÖZEL HABER-MUHARREM DEĞİRMEN – 3. GÖZ HRA

 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.