HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 10 ARALIK 2025, ÇARŞAMBA

Orhangazi sistemli olarak nasıl soyuluyor -2-

10.12.2025 00:44
Orhangazi sistemli olarak nasıl soyuluyor -2-
Orhangazi sistemli olarak nasıl soyuluyor -2-
Orhangazi sistemli olarak nasıl soyuluyor yazı dizimizin 2. bölümünde bu kez AK Parti ile Bekir Aydın'ın başkanlık döneminden misalle vereceğiz. Borç edebiyatlarıyla 2019 yılında devraldığı Orhangazi Belediye Yönetimi'nde milyon dolarlık soygunlara nasıl göz yumuldu ya da öncülük edildi? Şener Şen'in namusluymuş namussuz filmini hatırlayacağız. Öncelikle Bekir Aydın ve yönetiminin hangi şartlar altına ve hangi vaatlerle Orhangazi Belediye Yönetimi'nin devraldığına bir göz atalım. Yıl 2019 Orhangazi Belediyesi yolsuzluk, usulsüzlük ve de icralarla gündeme geliyor. Bekir Aydın bir önceki yönetimde etkin rolde olmasına, belediye meclis üyeliğinde de 3. dönemini geride bırakmış olmasına karşın Orhangazi Belediye Yönetimine en büyük eleştirileri getirinler arasına yer alıyordu.

Bir önceki dönemin belediye başkanı Neşet Çağlayan'ı özel sohbetlerinde ağır şekilde eleştiren Bekir Aydın sık sık helal haram çizgisine vurgu yapması onun temiz siyasetçi imajına katkı sağlıyor. Halk arasında Bekir Aydın çok da becerikli olmasa da dürüst adamdır. En azından belediyeyi çalmaz çaldırmaz söylemlerini artırıyordu. Tabi ki Orhangazi'de bir türlü kıramadığımız bizim oğlan muhabbetlerinin de etkisiyle Aydın'a olan destek de destekte artış oluyordu. Kimi belediye başkanı olursa o değil babası Ahmet Aydın belediyeyi yönetir diyor. Kimi de bu adam yağmur olsa kimseye damlamaz. Belediyenin yardımlarını da keser diyordu.

Nitekim dönemin AK Partili Belediye Başkanı Neşet Çağlayan'a icra kumpası kurulmuş, Orhangazi Belediyesi önüne çekilen hayvan nakliye kamyonu ile belediye başkanının makam koltuğu, belediyeye ait mahrem bilgilerin depolandığı bilgisayarlar öncelikli olmak üzere belediye binasına haciz işlemleri başlatılmıştı. Herkesin gözü önünde gerçekleşen bu yağma ve işgal hareketine dönemin Cumhuriyet Başsavcısı Kaymakamı Başkanı bu hareketine dönemi Cumhuriyet Başsavcısı kaymakamı başta olmak üzere kamu görevliler de sessiz kalıyordu. Belediyenin hanımlarına kadar maaşa bağladığı yandaş gazeteciler de ortalıkta görünmüyordu. İlçede adeta akıl tutulması yaşanıyor. AK Parti karşıtlarıyla AK Parti içindeki Neşet Çağlayan karşıtı AKP'liler kol kola girmiş bu yağma olayını keyifle izliyorlardı. Her zaman olduğu gibi 3. Göz Medya adına bu soygun hareketine kayıtsız kalmamız mümkün değildi.

O dönem çoğu zaman olduğu gibi yine Orhangazi Belediye Yönetimi 3. Göz Medya'ya ambargo uyguluyor, bize reklam veren esnaflar ima yollu ikaz ediliyorlardı. Allah var, Sayın Neşet Çağlayan'ın başkanlığı döneminde belediye yönetiminden en ufak bir saygısızlık görmedim. Fakat ambargolar her daim devam etmiştir. Haber gelir gelmez belediyenin önüne geçtim. Gördüğüm manzara karşısında öfkem bin kat arttı. Resmen midem bulandı. Sayın Çağlayan yönetimini benim kadar eleştiren olmamıştı. Fakat hiçbir zaman saygıdan taviz vermedim. Hele hele konu devlet kamu olunca tıpkı bayrağımıza yapılan saygısızlığı affetmeyeceğimiz gibi kamuya yapılan saygısızlığa da tahammül edemeyiz. Sırf Neşet Çağlayan'ı aciz göstermek, aday olmasına engel olmak ve de onun yerine kukla bir yönetim kurmak isteyenlerin oyunu olduğu çok açıktı. Zira belediyenin alacaklı olduğunu iddia ederek icra gibi yaptıran zatın Kanunen kamuoya ait bilgisayarlara zaten el koymak imkansızdı. Fakat hayvan nakil aracına ilk yüklenen belediyenin bilgisayarları ile başkanlık makam koltuğu olmuştu. Bu ukalalığı yapanları uyarmakla işe başladım. Yaptıklarının suç olduğunu ve de vazgeçmemeleri durumunda haklarına işlem yapılması için çağrıda bulunacağımı söyledim. Sonra da ne yapacaklarını bilmeyen belediye personeline yapılan işlemin hukuki olmadığını, kurumun hukuk danışmanlarının devreye girmesi gerektiğini belirttim. Ne çare, oyunu kuranlar kaleyi içeriden işgal etmişlerdi. Hırsız içeriden olursa kapı kilit tutmaz misali, Orhangazi halkının namusuna Yunan işgalinden sonra uzanan kirli bir el türemişti. Milletin namusuna uzanan namahrem elleri kırmak için bir an bile geçikmenin zamanı değildi. Hemen İrfan Aydın Üçüncü Göz Facebook hesabından sansürsüz canlı yayına geçtim.

Orhangazi halkına namuslarına sahip çıkma çağrısı yaptım. Orhangazi Belediyesi makam koltuğu ve bilgisayarlarının mahrem olduğunu, icra bahanesiyle bunların kurumdan çıkarılmasının ilçenin namusuna saldırı olduğuna vurgu yaptık. Ehli namus Orhangazi halkının belediye önünde toplanıp bu işgale son vermeleri için çağrıda bulundum. Başta Orhangazi kaymakamı olmak üzere Cumhuriyet savcılarına çağrı yaparak derhal devletin ve milletin namusunu koruyacak hamleleri devreye koymaları gerektiğini canlı yayında herkesin duyacağı şekilde ilan ettik. Bu icra tiyatrosunun amacının tahsilat olmadığını, dönemin AK Partili Belediye Başkanı Neşet Çağlayan'ı itibarsızlaştırma operasyonu olduğunu, hukuken yapılanın suç olduğunu belirttik.

Belediyenin avukatlarına da çağrıda bulunarak bilgisayarların içlerindeki kamuya ait mahrem bilgilerin olduğunu, bu bilgisayar ve içlerindeki bilgilerin ilgisiz kişilerin eline geçmesinin büyük suç teşkil edeceğini hatırlattık. Ne garip değil mi? Belediyenin hukukçularına hukuk dersi veriyoruz. Çok değil, bundan sadece 6 yıl önceki ve de herkesin çok iyi bildiği bir olayı sizlere anlatıyorum. Nitekim canlı yayında yaptığımız çağrılar yerini bulmuş, belediyenin önünde hatırı sayılır bir kalabalık yığılmıştı. Tabii ki içlerinde ihaneti gözlerinden dökülen, hırslarından beni bir kaşık suda boğmak istedikleri belli olan yamyam takımı da vardı. Hele hele birinin halini unutmam mümkün değildir.

Belediyeye ait şehir merkezindeki bir köşeyi işgal etmiş, burayı ticarethaneye döndürmüş, yeterince karla işletemeyince de belediyenin yerini babasından kalan mirası satar gibi bir başkasına satmış, sonra da ilerlemiş yaşına rağmen belediyeye işçi olarak girmişti. O yer sonra başka bir ranta ev sahipliği yapmaya devam ediyor. Ben yayın yaptıkça bu ekip resmen kuduruyor. Azıcık cesaretlerini toplasalar beni parça parça edeceklerdi. Belediyenin güvenlikçileri gelip kulağıma usulca yayını kesmem için ricada bulunuyorlardı. Bizi bilenler bilir. Konu kamu yararı olduğunda asla frenimiz olmaz. Kendilerini canlı yayında herkesin duyacağı şekilde uyardım. Arkadaşlar bu bir namus yayınıdır. Belediyeden kasvedilen malzemeler, bilgisayarlar ve de başkanlık makam kolluğu iade edilene kadar canlı yayını kesmeyeceğimizi kamuoyuna ilan ettim.

Nitekim gerek halkın tepkisi gerekse de canlı yayını izleyen ilçenin yiğit delikanlılarından rahmetli Aslan İnce'nin sözde icra özde operasyon yapma cüretini gösteren eşkıya mantıklıları telefonla arayıp anladıkları dilden konuşması sonucu alınan malzemeler gerisin geri yüklenmişti. Tıpkı İngiliz, Fransız işgal kuvvetlerine ait gemileri İstanbul Boğazı'na demirlemiş olarak gören Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi, geldikleri gibi gitmek zorunda kalmışlardı. İlçenin namusuna musallat olan eşkıya kılıkları geri püskürtmüştük fakat Orhangazi Belediyesi düzenli olarak soyunmaya devam ediyordu.

ORHANGAZİ CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI SUÇLULAR HAKKINDA HİÇBİR İŞLEM YAPMADI.

Orhangazi Belediyesi'ni sahte alacaklar ve de usulsüz faturalarla soymaları yetmiyormuş gibi bir de namusuna namahrem eli sürmek isteyenlere karşı ne dönemin ilçe kaymakamı ne de Cumhuriyet Başsavcısı kıllarını bile kıpırdatmadılar. Kamuya ait bilgisayarların içlerindeki mahrem bilgilerle kasvedilmiş olması bile yeterince büyük bir suç olmasına, bu olayın sansürsüz canlı yayında kamuoyuna alenen bildirilmiş olmasına karşın, dönemin Orhangazi Cumhuriyet Başsavcılığı'nın hiçbir işlem yapmamış olması tam bir hukuk cinayetidir. O dönem mafya bozuntularına bu kadar hoşgörülü davranan Orhangazi Adliyesi, konu İrfan Aydın ve suç örgütlerinin üzerine gitmemiz olunca, hemen hukuksuz ve mesnetsiz davalarla susturma ve yıldırma operasyonlarını peşin sıra sıra alıyorlardı. İcra takibini yaptıranlar kadar icra memurları da suçluydu. Belediyenin hukuk danışmanları da suç işlemişti.

Olaya müdahale emrini vermeyen başsavcı da suç işlemişlerdi. Bu çirkin operasyonun perde arkasına aydınlanınca çirkinliğine çirkinlik katıldı. Yine haklı çıkmış, en başında yaptığımız tespitler doğru çıkmış, icra olayının amacı tahsilat yapmak değil, dönemin belediye başkanı Neşet Çağlayan'ın adaylığını engellemekmiş. Nitekim de öyle oldu ve Sayın Çağlayan'ın adaylığına en büyük engel bu icra tiyatrosu olarak gösterilmişti. Polisi anlayışla suçtan en çok fayda gören en önemli zanlı olur. Nitekim bu olayın arkasından da benzer operasyon çıkmış. Sayın Çağlayan'ın adaylığı yerine torbadan sürpriz bir şekilde Bekir Aydın çıkmıştı. Hem de hiç aday adayı olmadan. Ne tesadüf değil mi? Bir sonraki yazımızda Orhangazi Belediyesi'ne yapılan icra tiyatrosunun perde arkasındaki elleri açıklayacağız.

Dahası bu icra olayının neden olduğu 10 yaşındaki çocuk cinayetini de bu bölümde bulacaksınız. Ne diyelim, gölgesinden korkanlar gün yüzüne çıkmasınlar.

İrfan Aydın 3. Göz HRA Özel Haber

 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.