HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 10 ARALIK 2025, ÇARŞAMBA

İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜ GERÇEKTEN YÖNETİYOR MU, YOKSA SADECE MAKAMI MI DOLDURUYOR?

10.12.2025 00:00
‎Bir ilçenin kaderini değiştiren en önemli kurumlardan biri Eğitim'dir. Çünkü eğitimde atılan her adım, yıllar sonra bile toplumun yapısını, ekonomisini ve kültürünü belirler.

‎Bu soru aslında Orhangazi'de son dönemlerde yaşanan her aksaklığın merkezine düşüyor.

‎Çünkü okulda yaşanan zehirlenme şüphesi de olsun, eğitimdeki kalite sorunları da olsun, personel düzeni de olsun, hepsinin en tepesindeki idari sorumluluk İlçe Milli Eğitim Müdürü'ne aittir.

‎1. Kriz Yönetimi Nerede?

‎Olay yaşanıyor, öğrenciler hastanelere sevk ediliyor ama kamuoyuna net bir açıklama yok.

‎Tahlil sonuçları nerede?

‎Hızlı bilgilendirme nerede?

‎Veliyi rahatlatan şeffaf bir süreç nerede?

‎2. Denetim Sorumluluğu Nerede?

‎Okulların yemekhaneleri, su sistemleri, kantinleri, Hepsinin düzenli ve sıkı denetime tabi olması gerekiyor.

‎Soru şu: Bu denetimler kağıt üzerinde mi kaldı? Yoksa hiç mi yapılmadı?

‎3. Hesap Verebilirlik Nerede?

‎Her olayı 'talihsizlik' diye geçiştirmek kolay.

‎Ama yönetici olmak, kolay olanı değil, doğru olanı yapmayı gerektirir.

‎Gelelim Öğretmenevi lokalin lokaline..Lokal kapatılırken İlçe Milli Eğitim Müdürü ne yaptı?

‎1. Sessiz mi kaldı?

‎Eğer gerçekten hiçbir açıklama yapılmadıysa, bu en büyük sorun.

‎Çünkü öğretmene ait bir yerin kapatılmasında İlçe Milli Eğitim Müdürü'nün "görmezden gelme" lüksü yoktur.

‎Sessizlik, onay anlamına gelir.

‎2. Kararın gerekçesini açıklayabildi mi?

‎Öğretmenler soruyor: "Neden kapatıldı?"

‎Peki müdür bir cümlelik açıklama yaptı mı?

‎Güvenlik mi? Denetim mi? Ticari anlaşmazlık mı?

‎Eğer hiçbir netlik yoksa, bu yönetim zafiyetidir.

‎3. Öğretmenin hakkını savundu mu?

‎İlçedeki her öğretmenin idari anlamda tek temsilcisi odur.

‎Müdürün görevi, bu tarz durumlarda en azından "Öğretmenimizin kullanım hakkı korunacaktır" diyebilmektir.

‎Peki dedi mi?

‎4. Öğretmen evi lokalinin bir firmaya ihale edilerek ticarethaneye dönüştürülmesine göz mü yumdu. Lokal için alternatif bir çözüm üretti mi?

‎– Mesela lokal için alternatif bir alan mı açılacak?

‎– Öğretmenin sosyal alan hakkı nasıl korunacak?

‎Bunlardan herhangi biri için bir adım attı mı?

‎5. Duruma sahip çıktı mı?

‎Bir yöneticinin en büyük sınavı kriz anlarıdır.

‎Küçük bir karar gibi görünen bu mesele aslında öğretmenin itibarına, moraline ve kurumsal bağlılığına etki eder.

‎Müdür bu etkiyi öngördü mü? Yoksa karar "oldu-bitti" yöntemiyle mi geçti?

‎‎Öğretmenlerin nefes alabildiği bir sosyal alan olan öğretmenevinin lokalinin adeta keyfi bir uygulamayla kapatılmasına karşı tek bir açıklama bile yapamayan bir yönetici, bu ilçenin eğitim lideri olamaz. Müdürün görevi koltuğu doldurmak değil, öğretmeni korumaktır.

‎Peki ya YKS ve LGS Başarısızlığı.

‎Bu konuda İlçe Milli Eğitim Müdürü Nerede?

‎Bir ilçenin gerçek röntgeni artık hastanelerde değil; YKS ve LGS sonuçlarında çekiliyor.

‎Ve maalesef o röntgen Orhangazi'nin eğitimde alarm verdiğini, yıllardır geriye gittiğini gösteriyor.

‎Peki bu tablo oluşurken İlçe Milli Eğitim Müdürü ne yaptı?

‎1. Başarısızlığın Üstünü Örtmek Kolay, Neden Çözüm Üretilmedi?

‎Her yıl aynı cümle:

‎"Çocuklarımız elinden geleni yaptı, başarı görecelidir."

‎Hayır, başarı göreceli değil; ölçülebilir bir veri.

‎Ve o veri diyor ki:

‎Orhangazi, hem YKS'de hem LGS'de orta sıraların gerisine çakılmış durumda.

‎2. Okullardaki Akademik Takip Nerede?

‎Denetimler nerede?

‎Okul bazlı başarı analizleri nerede?

‎Öğrencinin eksik konularını tespit eden raporlar nerede?

‎Bir ilçenin müdürü, sadece törenlerde değil, sınıfların gerçek durumunda görünür olur.

‎3. Rehberlik Sistemi Çökmüş Durumda

‎LGS'ye giren çocuk, hangi liseyi hedeflediğini bilmiyor.

‎YKS'ye giren genç, ders çalışma stratejisine sahip değil.

‎Peki rehberlik servisi?

‎Müdürlük bu konuda ne yaptı?

‎Seminer mi verdi? Program mı geliştirdi? Okulları motive etti mi?

‎Kayda değer hiçbir şey yok.

‎4. Öğretmenin Moralini Bitiren Yönetim Başarı Bekleyemez

‎Öğretmeni yok sayan bir yönetimden, öğrenciyi başarıya taşımasını beklemek nasıl mümkün olabilir?

‎Eğitim insan motivasyonuyla yükselir.

‎Motivasyon yoksa başarı da yoktur.

‎5. Sadece Sınav Sonucunda Ortaya Çıkıp "Üzüldük" Demek Yönetim Değildir

‎Başarı yıl boyunca hazırlanır.

‎Ama biz sonuçlar açıklanınca ortaya çıkan,

‎"Gereken değerlendirmeleri yapacağız" cümlesinden başka bir şey duymuyoruz.

‎O 'değerlendirme'nin sonucu ne?

‎Ne değişti?

‎Hiçbir şey.

‎6. İlçe Müdürü Ne Yapmalıydı?

‎– Okullar arasında akademik koordinasyon

‎– Haftalık başarı takip raporları

‎– Öğretmen toplantıları

‎– Velilere rehberlik eğitimleri

‎– Deneme sınavı analizleri

‎– Geriden gelen okullara özel programlar

‎Bunların hangisi yapıldı?

‎Yapıldıysa sonucu nerede?

‎Yapılmadıysa neden?

‎Bu tablo bir tesadüf değil; yönetim zaafının sonuçlarıdır.

‎Orhangazi'de eğitimde başarı bekliyorsak önce şu soruya dürüstçe cevap vermek zorundayız:

‎"Bu başarısızlığın sorumluluğunu kim üstlenecek?"

‎Mesela Arapzade Mahallesi'nde ortaokullarda Sınıflar Neden Hala Bu Kadar Kalabalık?

‎İlçe Müdürü Ne Yaptı?

‎1. Yeni Derslik Planlaması Yapıldı mı?

‎Sınıflar patlamış durumda.

‎Bazı sınıflar 40'a dayanıyor.

‎Bu tabloyu gören her yönetici "ek derslik – ek bina ,prefabrik çözüm" planlar.

‎Soru şu:

‎Bu konuda bir proje, teklif, yazı, girişim var mı?

‎Varsa neden kamuoyuyla paylaşılmadı?

‎Yoksa neden yok?

‎2. Öğrenci Dağılımı Doğru Yönetildi mi?

‎Arapzade'deki okullar yükü sırtlamış ama çevredeki bazı okullar hâlâ düşük kapasiteyle çalışıyor.

‎Bu durumda müdürlük şu adımı atardı:

‎– Mahalle bazlı planlama

‎– Okullar arası dengeli yönlendirme

‎– Kapasite haritası çıkarmak

‎Peki yapıldı mı?

‎Hiçbir iz yok.

‎3. Öğretmen ve Branş Takviyesi Sağlandı mı?

‎Kalabalık sınıfların en temel çözümü şudur:

‎Öğretmen sayısını artırıp sınıf sayısını bölmek.

‎Bunun için müdürlük MEB'e talep gönderir, baskı yapar, ısrar eder.

‎Orhangazi'de bu ısrar görüldü mü?

‎4. Yönetim Sorumluluk Aldı mı?

‎Bu kadar kalabalık sınıf, sadece pedagojik değil;

‎– Güvenlik

‎– Disiplin

‎– Öğrenme verimi

‎– Psikolojik rahatlık

‎açısından her öğrencinin hakkını ihlal ediyor.

‎Bir ilçenin eğitim amiri çıkıp şunu demeli:

‎"Bu yük sürdürülemez."

‎Söylendi mi?

‎Duyan oldu mu?

‎Hayır.

‎5. Yerel Yönetimler ile Ortak Çözüm Arandı mı?

‎Belediye, hayırseverler, iş dünyası…

‎Birçok ilçe yeni okul ve ek bina çözümlerini böyle üretiyor.

‎Peki Orhangazi'de koordinasyon oldu mu?

‎Hiç gündeme geldi mi?

‎Gerçek şu,

‎Arapzade Mahallesi'ndeki ortaokullarda kalabalık sınıflar kader değil, yönetim ihmalidir.

‎Nüfus artışı ortada.

‎Okul sayısı belli.

‎Sınıf mevcudu patlaması beklenen bir durumdu.

‎Ama İlçe Milli Eğitim Müdürü bu sorunu önceden öngörmedi,

‎zamanında planlamadı,

‎bugün de çözüm üretmiş değil.

‎Ayrıca Öğrencilerin İl ve Türkiye Genelindeki Sosyal,Kültürel ve Sportif Başarılarına İlçe Milli Eğitim Müdürü Destek Oluyor mu?

‎Kısa cevap: Hayır, görünür bir destek yok.

‎Uzun cevap ise şöyle:

‎1. Başarı Geldiğinde Sahiplenmek Kolay, Ama Destek Nerede?

‎Bazı öğrenciler il çapında dereceler alıyor, kimi spor yarışmalarında madalya kazanıyor, kimi kültürel projelerde birincilik getiriyor.

‎Peki o süreçte İlçe Müdürü nerede?

‎– Ulaşım desteği var mı?

‎– Malzeme desteği?

‎– Koç/öğretmen görevlendirmesi?

‎– Etkinlik bütçesi?

‎– Hazırlık sürecinde moral ve motivasyon?

‎Bu soruların hiçbirine "evet" diyebilecek somut bir uygulama yok.

‎2. Sportif Başarılar Okul müdürleri ve Beden eğitimi öğretmenlerinin kişisel gayretleri Geliyor, Sistemle Değil

‎Orhangazi'de bazı branşlarda çok yetenekli çocuklar var.

‎Ama antrenman salonu yetersiz, ekipman eksik, organizasyon zayıf.

‎Bu koşullarda başarı tamamen öğretmenin fedakârlığı ve velinin imkânlarıyla geliyor.

‎Müdürlükten bir koordinasyon, yönlendirme, proje ya da destek?

‎Maalesef yok.

‎3. Sosyal ve Kültürel Faaliyetler Kâğıt Üzerinde Var, Gerçekte Yok

‎Resim , müzik ,tiyatro,münazara , bilim yarışmaları…

‎Müdürlüğün bu alanlarda

‎– İlçeler arası yarışma düzenlemesi,

‎– Okullar arası koordinasyon kurması,

‎– Kulüp çalışmalarını teşvik etmesi

‎beklenir.

‎Ama Orhangazi'de durum:

‎"Yıl sonu şenliği" bir fotoğraf verilsin diye toplanıyor,

‎gerisi boş.

‎4. Derece Alan Öğrencilere Ödül Yok, Teşekkür Yok, Sahiplenme Yok

‎Türkiye genelinde derece yapan öğrencilere ilçelerde

‎– plaket,

‎– ödül töreni,

‎– basın duyurusu

‎yapılır.

‎Peki Orhangazi'de ne yapılıyor?

‎Sessizlik.

‎Öğrenci emek veriyor, okul gurur duyuyor, velisi mutlu oluyor;

‎ilçe müdürlüğü ise görünmez.

‎5. Destek Olmak Ne Demektir?

‎Müdürlük isterse şu adımları her yıl atabilir:

* İlçe genelinde spor ve kültür haritası çıkarmak

* Branş branş yetenekli öğrencileri takip etmek

* Okullardan proje toplayıp desteklemek

* Yarışmalara katılım bütçesi oluşturmak

* Kulüp faaliyetlerini teşvik etmek

* "Orhangazi Genç Yetenek Programı" gibi bir model kurmak

‎Peki bunlardan biri yapıldı mı?

‎Hayır.

‎Sonuç;

‎Orhangazi'de sosyal, kültürel ve sportif başarılar tamamen bireysel çabalara emanet.

‎Öğretmeni yoran, öğrenciyi yalnız bırakan, aileyi kendi imkânlarıyla baş başa bırakan bir tablo var.

‎Kısacası;

‎İlçe Milli Eğitim Müdürü, öğrencilerin başarılarını destekleyen bir sistem kurmadığı gibi, var olan başarıları bile görünür kılmıyor.İlçe Milli Eğitim Müdürü artık ya bu tabloyu değiştirecek gerçek adımları atmalı ya da eğitimin önünü açmak için gerekeni yapmalıdır. Çünkü bu ilçede artık kimsenin sabrı kalmadı.



UÇURUMUN KENARINDAKİ NESİL

‎Günümüz ergenleri, insanlık tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir bilişsel suistimalin hedefinde. Bu öyle sıradan bir yıpranma değil; düşünce sistemlerini, duygu ve uyku düzenlerini, dikkat kapasitelerini, hatta kişiliklerinin temel yapı taşlarını aşındıran bir süreçten bahsediyoruz. Ve ne yazık ki onların karşısında duran, onları gerçekten koruyabilecek hiç kimse yok.

‎Bugünün gençleri sadece teknolojinin içinde büyümüyor; teknolojinin denekleri olarak büyüyor. Algoritmaların neyi izleyeceklerini, kime benzeyeceklerini, nasıl hissedeceklerini belirlediği bir çağda yaşıyorlar. Reklamcılar, uygulama tasarımcıları, içerik üreticileri; hepsi genç zihinlerin etrafında görünmez bir kuşatma hattı kurmuş durumda. Gençlerin merakı istismar ediliyor, yalnızlıkları sömürülüyor, kimlik arayışları ticari bir fırsata dönüştürülüyor.

‎Peki biz yetişkinler?

‎Bir kısmımız iş yoğunluğundan başını kaldıramıyor, bir kısmımız "çağın gereği" diyerek teslim olmuş, bir kısmımız ise olup biteni anlamlandıramayacak kadar uzak kalmış. Çocuklarımızın zihinsel alanı boşlukta kalmış durumda. O alanı da en güçlü, en renkli, en cazip olan dolduruyor: Sosyal medya, gösteriş kültürü, çarpıtılmış başarı hikâyeleri ve sabırsızlıkla parlatılmış sahte hayatlar.

‎Gençler artık düşünmüyor; düşünmeye vakitleri bırakılmıyor.

‎Hissetmiyorlar; hislerini anlamlandıracak güvenli bir zeminleri yok.

‎Yaşıyorlar ama kendilerine ait bir yaşam inşa etmeye fırsat bulamadan.

‎Siz hiç 13 yaşında bir çocuğun, henüz kişilik gelişimini tamamlamamış bir gencin, dünyanın en büyük şirketleriyle zihin mücadelesine giriştiğini düşündünüz mü? Onların karşısında milyarlarca dolar değerinde davranış mühendisleri var. Her bildirim bir tuzak, her beğeni bir ödül, her paylaşım bir manipülasyon alanı. Bu çocukların özgür iradelerini koruyacak bir kalkanları yok… O kalkan biz olmalıydık.

‎Ama olmadık.

‎Ve en tehlikelisi şu.Hâlâ olamıyoruz.

‎Çünkü yetişkinler olarak biz de aynı girdabın içindeyiz. Biz de sürekli ekranlara sürüklenen dikkatin, sürekli kıyaslama hâlinin, sürekli tüketme zorunluluğunun esiriyiz. Kendi zihnimizi koruyamazken çocukların zihnini nasıl koruyacağız?

‎Bugün ergenler; kendi benliklerini bulmaya çalışırken, bizim fark etmediğimiz bir savaş veriyorlar. Kimliklerini bir algoritmanın önerdiği videolar arasında, özgüvenlerini bir başkasının hayatının kusursuz görünen karelerinde arıyorlar. Bir gün mutlu, ertesi gün yetersiz, bir diğer gün kaygılılar. Çünkü maruz kaldıkları bilişsel yük, yetişkinlerin bile taşıyamayacağı kadar ağır.

‎Ve biz yetişkinler…

‎Onların yanında durmak yerine çoğu zaman sadece izliyoruz.

‎Unutmayın,

‎Günümüz gençleri sorunlu değil; sorunlara bırakılmış durumda.

‎Kırılgan değiller; kırılmaya zorlanıyorlar.

‎Zayıf değiller; zayıflatılıyorlar.

‎Eğer bugün bu bilişsel suistimale karşı bir duruş sergilemezsek, yarının toplumu duygusal olarak eksik, zihinsel olarak yorgun, kimlik olarak savrulmuş bireylerden oluşacak. Ve bunun vebali hepimize yazılacak.

‎Artık kaçmanın değil, yüzleşmenin zamanı.

‎Çünkü gençleri koruyacak başka kimse yok.

‎Ve kaybedecek bir nesle daha tahammülümüz yok.

 
Yılmaz AYDEYER / MİHRALI BEY / diğer yazıları
•İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜ GERÇEKTEN YÖNETİYOR MU, YOKSA SADECE MAKAMI MI DOLDURUYOR? 10 00:00:00.12.2025
•Öğretmenevi peşkeş iddialarına karşı susamazsınız! 27 00:00:00.11.2025
•MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'Ü ANLAMAK 10 00:00:00.11.2025
•Futbolun Mezar Taşında Orhangazi Yazıyor! 05 00:00:00.11.2025
•Bir ülkenin gerçek yüzü, sokaklarındaki düzenle, meydanlarındaki bayraklarla değil; en savunmasız insanlarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Bugün bu ülkede, Aydın Söke Açık Cezaevi’nde, sessizce tükenen bir hayat var: Öztürk K. Öztürk K. %75 engelli. Talesemi majör hastası, aynı zamanda tip 1 diyabetli. Yani yaşamı boyunca düzenli kan nakline, insüline ve hijyenik ortama ihtiyaç duyan bir insan. Yürüyerek girdiği cezaevinde bugün artık yatalak hale gelmiş durumda. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yürüyemiyor, elleri titriyor, bilinci kimi zaman gidip geliyor. Ve o hâlâ orada, duvarların arkasında “infaz” adı altında yaşam mücadelesi veriyor. Cezalandırmak, bir toplumu düzen içinde tutmanın aracıdır, denir. Ama insan onurunu korumayan bir ceza, artık adaletin değil, intikamın alanına girer. Bugün Türkiye’de, “hasta mahpuslar” başlığı altında yüzlerce insan, fiilen ölüm cezasına mahkûm edilmiş durumda. Her rapor “cezaevinde kalamaz” dese de, her dilekçe “uygun değildir” gerekçesiyle geri dönüyor. Peki, neye uygun değildir? Bir insanın yaşamasına mı? Bir devletin vicdanına mı? Öztürk K.’nin kardeşi, “Yürüyerek girdi, şimdi nefes bile alamıyor. Kimse duymuyor” diyor. Oysa devlet, her yurttaşının yaşam hakkını korumakla yükümlüdür — suçlu ya da suçsuz fark etmeksizin. Çünkü yaşam hakkı, hiçbir mahkemenin elinden alamayacağı bir haktır. Cezaevleri, yalnızca demir parmaklıkların ardındaki suçluların değil, dışarıdaki toplumun da aynasıdır. O aynada ne görüyoruz? Gözünü kapatmış bir sistem mi, yoksa el uzatmaya cesaret eden bir toplum mu? Bir devletin adaleti, güçlüye değil, güçsüze gösterdiği şefkatle ölçülür. Öztürk K.’nin durumu bir istisna değil, bir gösterge. Bir ülkenin sağlık sistemi, hukuk düzeni ve vicdanı burada kesişiyor. Ve biz, üçü arasında sıkışmış bir insanın her geçen gün eriyişini izliyoruz. Bu bir siyaset meselesi değil. Bu, insanlık meselesi. Bir insanın yaşamasına yardım etmek, bir partinin, bir ideolojinin, bir grubun meselesi değildir. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkililere sesleniyorum: Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne, İnsan Hakları Kurumları’na… Bu bir “dosya” değil, bir hayat. Ve o hayat, gün be gün elimizden kayıyor. Bir insanın ölüme terk edilmesi, hukukun değil, sessizliğin eseridir. Ve biz sustukça, adalet bir kelimeden ibaret kalır. Bir mahkûmun yatağında öylece çürüyüp gitmesi, hepimize dokunmalı. Çünkü bir gün, adaletin terazisi yeniden kurulacak. O gün geldiğinde, belki de en çok şunu sorgulayacağız: “Biz sustuğumuzda kim ölmüştü?” 29 00:00:00.10.2025
•Orhangazi’nin Sınavı. ‎Eğitim mi, Ezber mi? 22 00:00:00.10.2025
•DÜŞÜNÜR KOLEJİ GERÇEĞİ. . . 14 00:00:00.10.2025
•KİM BU OKUL MÜDÜRÜ? 08 00:00:00.10.2025
•Uyuşturucu ile çürütülen nesil. . 02 00:00:00.10.2025
•Çocuklar Tarikatlara Teslim Edilmez, Edilmemeli! 25 00:00:00.09.2025
•Orhangazi’de “Kırtasiye Parası” Oyunu 17 00:00:00.09.2025
•‎O günün öğrencileri açtı, üşüyordu 10 00:00:00.09.2025
•Orhangazi 2025-2026 Eğitim-Öğretimine Hazır mı(?) 03 00:00:00.09.2025
•DEFTER YERİNE SİLAH TUTAN ELLER.. . 29 00:00:00.08.2025
•OKULLARDA EK DERS YOLSUZLUKLARI 20 00:00:00.08.2025
•İmam Hatipler Neden Boş? 12 00:00:00.08.2025
•Muharrem Değirmen ve ÇPL 05 00:00:00.08.2025
•3.Göz Gazetesinin Orhangazi Eğitimine katkısı 29 00:00:00.07.2025
• “Fen Lisesi açtık” demekle olmuyor ‎ 24 00:00:00.07.2025
•ORHANGAZİ’DE LGS FİYASKOSU ve Orhangazi’de Eğitim Kıyımı 15 00:00:00.07.2025
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.