HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 11 ARALIK 2025, PERŞEMBE

Çiftçiye Su Yasağı, Sanayiye Serbestlik: Kuraklık Kararları Köylüyü Vuruyor

10.12.2025 12:31
Çiftçiye Su Yasağı, Sanayiye Serbestlik: Kuraklık Kararları Köylüyü Vuruyor
Çiftçiye Su Yasağı, Sanayiye Serbestlik: Kuraklık Kararları Köylüyü Vuruyor
Bursa İl Kuraklık Kriz Merkezi'nin 18 Kasım 2025 tarihli toplantı tutanaklarında yer alan ve DSİ 1. Bölge Müdürlüğü tarafından tüm sulama birliklerine iletilen yazılar, Bursa'nın özellikle Orhangazi, İznik ve Yenişehir havzalarında 2026 yılında tarımsal anlamda en ağır dönemi yaşayacağını göstermekte. Belgelerde kuraklığın teknik boyutları detaylı biçimde sunulur, meteorolojik veriler ve hidrolojik analizler sıralanır; fakat alınan tedbirlerin neredeyse tamamının yalnızca çiftçiyi kapsaması, bölge üreticisinde büyük kırgınlık ve tepki yaratmış durumda.

Yazılarda yağışların uzun yıllar ortalamasının çok altına düştüğü, buharlaşmanın arttığı, İznik Gölü'nün kritik işletme kotunun altına indiği, derelerin debilerinin yüzde 30 civarında azaldığı belirtilirken, alınan kararların gerçek hayattaki etkisi, çiftçiye şu cümleyle özetleniyor:

Su yok.

Ancak bu kararların hiçbir yerinde, yeraltı su kaynaklarını en çok tüketen organize sanayi bölgelerine yönelik bir kısıtlama, yeni denetim mekanizması ya da üretimi sınırlayıcı bir uygulama yer almıyor. Tarım sektörü su kısıtlamalarının merkezine oturtulurken, yüksek kapasiteli sanayi kuyuları belgelerde adeta görünmez hale getirilmiş durumda.

TEKNİK VERİLER ALARM VERİYOR; KARARLAR SADECE ÇİFTÇİYİ HEDEF ALIYOR

Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan kuraklık analizinde Bursa'nın 2020–2024 yılları arasında yağış ortalamalarının yüzde 11 altına düştüğü tespit edilmiş. 2025 yılı ise daha dramatik bir tablo çiziyor:

İlk 10 ayda yağışlar yüzde 53 oranında azalmış, sıcaklık değerleri rekor seviyeye çıkmış, buharlaşmanın arttığı net şekilde görülmüş.

RAPORA GÖRE:

– İznik Gölü 2025 yılı sonunda minimum işletme kotunun bile altına düştü.

– Gölü ve ovasal tarımı besleyen derelerdeki akımlar yüzde 30'a yakın azaldı.

– 2026 yılında su temininde yaşanacak aksaklık "olağanüstü risk" seviyesinde değerlendirildi.

Bu teknik veriler, doğal olarak önlem alınması gerektiğini ortaya koyuyor. Fakat belgelerin en dikkat çeken yönü, alınan önlemlerin tekil bir sektöre yönelmiş olmasıdır.

İZNİK GÖLÜ'NDEN SULAMA TAMAMEN DURDURULUYOR

DSİ'nin resmi yazısında açıkça ifade ediliyor:

2026 sulama sezonunda İznik Gölü'nden tarımsal sulama suyu verilmeyecek.

Bu karar, Orhangazi Ovası'nın, Yeniköy'den Çakırlı'ya, Gedelek'ten Paşapınar'a, Muradiye'den Keramet'e kadar uzanan geniş tarımsal üretim havzasının su kaynağını tamamen kesiyor. Göl suyuna bağımlı onlarca köy, yüzlerce çiftçi ve binlerce dekar arazi kuraklığa terk ediliyor.

Bu durum bir uzman tarafından şöyle ifade ediliyor:

"İznik Gölü tarımsal üretimin kalbidir. Bu karar, o kalbe markaja almak değil, kalbi durdurmaktır."

MEYVE BAHÇELERİNE İKİ SULAMA: ZEYTİN, ŞEFTALİ VE AYVA İÇİN KRİTİK SÜREÇ

DSİ'nin ve Kuraklık Kriz Merkezi'nin kararlarında meyve bahçeleri için yalnızca iki kez sulama izni verilmesi, özellikle zeytin üreticilerini derinden etkileyebilir. Çünkü Orhangazi ekonomisi büyük ölçüde zeytine dayanıyor.

Zeytinin bir yıl boyunca verim oluşturabilmesi için bahar ve yaz aylarında düzenli suya ihtiyacı var. İki defalık sulama; yaz sıcaklıklarının 40 dereceyi bulduğu, buharlaşmanın tavan yaptığı bir dönemde ciddi verim kaybına yol açabilir.

Uzmanların tahminine göre bu uygulama:

– Zeytin veriminde yüzde 30 ile 50 arasında düşüş,

– Meyvede deformasyon ve dane küçülmesi,

– Yağ oranlarında düşüş,

– Ağaçlarda strese bağlı dal kuruması gibi sonuçlar doğuracak.

Buna karşın, su tüketimi zeytinden çok daha fazla olan sanayi faaliyetlerinde herhangi bir kısıtlama olmaması hem üreticiyi hem kamuoyunu isyan ettirmiş durumda.

ÇELTİK EKİMİ YASAKLANDI: ÜRETİCİ BİR DARBE DAHA ALDI

2026 sezonu için çeltik ekimi tamamen yasaklandı. Belgelere göre, çeltik su tüketimi nedeniyle kurak dönemlerde üretilemeyecek ürünler arasında yer alıyor. Ancak bölgedeki çeltik üreticileri, yıllardır tarımı sürdüren ailelerin bir kalemle devre dışı bırakılmasını "ekonomik ve sosyal bir tasfiye" olarak değerlendiriyor.

Çeltik üreticileri şu soruyu soruyor:

"Biz iki ay su isteriz, sanayi 365 gün su çekiyor. Yasak bize geliyor, sanayiye neden gelmiyor?"

ŞEBEKE DIŞI ARAZİYE SU YOK: SEBZE ÜRETİMİ BİTECEK

Kararlarda en sert maddelerden biri, şebeke dışı kalan tüm sebze arazilerine su verilmeyecek olması. Bu karar yalnızca üreticiyi değil, şehir halkını da doğrudan etkileyecek. Çünkü Bursa'nın pazarlarında yer alan sebzelerin önemli bir kısmı bölge çiftçilerinin ürünleridir.

Bu uygulamanın doğuracağı sonuçlar şöyle öngörülüyor:

– Yazlık sebze üretimi yüzde 70'e yakın azalacak,

– Pazarlarda ve marketlerde sebze fiyatları sert biçimde yükselecek,

– Yerel üretim zayıflayacak, ithal sebze ve uzak illerden gelen ürünlere bağımlılık artacak.

Bu durumun sorumluluğunun çiftçiye yüklenmesi, üreticinin tepkisini daha da büyütüyor.

BEYANNAME VE KAÇAK SU CEZALARI: ÇİFTÇİ BASKI ALTINDA

Belgelerde yer alan yaptırım maddelerine göre:

– Beyanname vermeyen çiftçi ilk tespitte sulama ücretinin iki katı ceza ödeyecek.

– Usulsüz su kullananlara dekar başına ceza uygulanacak.

– Kaçak su kullananlar için tekrar halinde artan oranlı cezalar kesilecek.

Bu maddeler su disiplinini sağlamak açısından önemli olsa da çiftçiler şu eleştiriyi getiriyor:

"Biz suya ulaşamadıktan sonra beyanname neye yarar? Zaten sulama hakkı yok. Üstelik cezalar çiftçiyi terbiye etme yöntemi gibi duruyor."

Üreticiler, bu uygulamaların su yönetimi değil, cezalandırma olduğunu düşünüyor.

ÇİFTÇİLER TEPKİLİ:

"TARIMI BOĞARAK KURAKLIK ÇÖZÜLMEZ, SANAYİYE DE KISITLAMA GETİRİLSİN"

Tüm belgeler incelendiğinde, su kısıtlamalarının yüzde 100 oranında tarımı hedef aldığı, buna karşın sanayi tesislerinin belgelerde tek kelimeyle dahi geçmediği görülüyor.

Çiftçiler ise bu duruma öfkeliler:

 "Biz iki defa sulama alıyoruz, sanayi 24 saat yeraltı suyu çekiyor."

"Göl kuruyorsa tarım mı kurutuyor, sanayi mi? Neden yalnızca tarım cezalandırılıyor?"

"Bu kararlar çiftçiyi ovasından koparmak, üretimi bitirmek anlamına geliyor."

Üretici birlikleri ve tarımsal örgütler, su yönetiminin bütüncül yapılması gerektiğini, sanayi tesislerine sınırlama getirilmeden tarıma uygulanan baskının adaletsiz ve sürdürülemez olduğunu ifade ediyor.

UZMANLARA GÖRE 2026 ÜRETİM KAYBI TARİHİ ZİRVEYE ÇIKACAK

Ziraat mühendislerine göre 2026 yılı Bursa tarımı için ağır kayıpların yaşanacağı bir yıl olacak:

– Zeytin, ayva, şeftali, armut gibi meyve bahçelerinde yüzde 40'a kadar verim kaybı bekleniyor.

– Çeltik üretimi sıfırlanacağından hem çiftçi gelir kaybedecek hem tüketici fiyatları artacak.

– Sebze üretimi büyük oranda azalacak, pazar tezgahları pahalanacak.

– Tarımdan çekilme hızlanacak.

– Tarımsal gelir azalırken dışa bağımlılık artacak.

Uzmanlar özellikle şu noktayı vurguluyor:

"Kuraklık yalnızca çiftçinin sırtına yüklenerek yönetilemez. Su kullanımının en büyük kısmı sanayidedir. O alanda düzenleme yapılmadan alınan bu kararlar sonuç üretmez."

BELGELER BİR FELAKETİ DEĞİL, BİR YANLIŞI GÖSTERİYOR

KURAKLIK GERÇEK, TEDBİRLER EKSİK, YÜK TEK TARAFLI

DSİ ve İl Kuraklık Kriz Merkezi tarafından yayımlanan belgeler, meteorolojik olarak zor bir dönemde olduğumuzu açıkça gösteriyor. Yağış azalmış, göl düşmüş, akımlar zayıflamış.

Ancak bu durumun çözümü olarak alınan kararların sadece çiftçiyi hedef alması, su kullanımında en büyük paya sahip olan sanayi tesislerini kapsamaması, kararların adil olmadığı yönündeki eleştirileri güçlendiriyor.

2026 sezonu Bursa'daki tarımsal üretim için ağır bir sınav olacak.

Ama daha da önemlisi, bu kararlar çiftçinin gözünde şu gerçeği perçinlemiş durumda:

Kuraklığın faturasını yine çiftçi ödüyor; sanayi ise suya sınırsız erişmeye devam ediyor.

HABER-MUHARREM DEĞİRMEN / 3. GÖZ HRA

 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.