HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 01 KASIM 2025, CUMARTESİ

ILIPINAR NİHAYET!..

Ilıpınar Höyüğü'nde kazı çalışmalarının başlaması için umut ışığı belirdi
 
17.12.2024 22:39
ILIPINAR NİHAYET!..
ILIPINAR NİHAYET!..
Yıllardır verdiğimiz mücadele nihayet sonuç veriyor. Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Tarihçi Gazeteci Yazar Muharrem Değirmen'in her fırsatta ve platformda dile getirdiği Ilıpınar Höyüğü ile ilgili ilk somut adım atılıyor. CHP Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu'nu 8 Haziran 2021 tarihinde Ilıpınar Höyük bölgesine götürerek gündeme gelmesini isteyen ve bölgede videolar çekilerek ilgili bakanlıklara soru önergesi verilmesini isteyen Muharrem Değirmen, bugün gelinen noktada umut verici olmasını mutlulukla karşıladığını belirtti.

CHP Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu'nun ısrarla gündemde tuttuğu Orhangazi Ilıpınar Höyüğü'nde çalışmaların yeniden başlamasıyla ilgili umut ışığı belirdi.

Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın Plan ve Bütçe Komisyonu'ndaki görüşmelerinde geçmişi 8000 bin yıl öncesine, Cilalı Taş Devrine uzanan Ilıpınar Höyüğü'nü gündeme getirip, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'a Ilıpınar'ın geleceğiyle ilgili sorular yönelten Altaca Kayışoğlu'na Bakan'dan yazılı yanıt geldi.

Birçok kez Ilıpınar Höyüğü'nün hem Bursa hem de bulunduğu yer olan Orhangazi için önemli olduğunu dile getiren, bu yönde gündem oluşturulması için çaba sarf eden CHP Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu, "Kentimize değer katan eserlerin korunması, gün yüzüne çıkarılması için çaba sarf ediyoruz. Sadece Bursa'mız için değil ülkemiz ve insanlık tarihi için de önemli özellikleri bulunun bu eserlerin korunması ve bizden sonraki yüzyıllara aktarılması için ilgililerin dikkatini diri tutma, hassasiyetlerini öne çıkarma noktasında gereken uyarı ve önerileri yapmaya devam edeceğiz" dedi.

Kültür Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'dan gelen yanıtta 1988 yılında 1. Derece Arkeolojik SİT Alanı ilan edilen Ilıpınar Höyüğü'nde uzunca bir süre önce sonlandırılan kazı çalışmalarına 2025 yılı içerisinde başlanabilmesinin önünü açmak için ön çalışmalara başlanıldığının bilgisinin yer aldığını dile getiren Altaca Kayışoğlu, "Bakan, Ilıpınar'a ilişkin sorumuza 'Ilıpınar Höyüğü'nde 1987-2002 yılları arasında Bakanlığımız ve Hollanda Arkeoloji Enstitüsü adına Dr. Jacob Roodenberg başkanlığındaki bir ekip tarafından kazı çalışmaları yürütülmüştür. Ilıpınar Höyüğü'nde arkeolojik kazı çalışmalarının 2025 yılında yeniden başlatılmasına yönelik ön planlama çalışmalarına başlanılmıştır' bilgisini veriyor. Uzun süredir unutulmuş Ilıpınar Höyüğü ve Orhangazi için iyi bir haber bu. Takipçisi olmaya devam edeceğiz. Bizim isteğimiz Ilıpınar Höyüğü'nün bir açık hava müzesine dönüştürülmesidir. Daha önce yapılan kazılardan çıkarılan eserlerin kendi topraklarında sergilenmesine ön ayak olmaktır. Ilıpınar Höyüğü'ndeki kazılardan çıkarılan eserler bugün İznik Müzesi'nde yer alıyor. Ne kadarı sergileniyor ne kadarı depolarda?  Orhangazi ve Bursa'ya değer katacak çalışmaların bir an önce başlaması için yerel yönetimlerin de devreye girerek, bu girişimlerimizi öne çıkarması Ilıpınar'ın geleceği için çok önemli. Ilıpınar, ben-sen-o değerlendirmelerinin çok ötesinde bir öneme sahip" diye konuştu.

 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Bir ülkenin gerçek yüzü, sokaklarındaki düzenle, meydanlarındaki bayraklarla değil; en savunmasız insanlarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Bugün bu ülkede, Aydın Söke Açık Cezaevi’nde, sessizce tükenen bir hayat var: Öztürk K. Öztürk K. %75 engelli. Talesemi majör hastası, aynı zamanda tip 1 diyabetli. Yani yaşamı boyunca düzenli kan nakline, insüline ve hijyenik ortama ihtiyaç duyan bir insan. Yürüyerek girdiği cezaevinde bugün artık yatalak hale gelmiş durumda. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yürüyemiyor, elleri titriyor, bilinci kimi zaman gidip geliyor. Ve o hâlâ orada, duvarların arkasında “infaz” adı altında yaşam mücadelesi veriyor. Cezalandırmak, bir toplumu düzen içinde tutmanın aracıdır, denir. Ama insan onurunu korumayan bir ceza, artık adaletin değil, intikamın alanına girer. Bugün Türkiye’de, “hasta mahpuslar” başlığı altında yüzlerce insan, fiilen ölüm cezasına mahkûm edilmiş durumda. Her rapor “cezaevinde kalamaz” dese de, her dilekçe “uygun değildir” gerekçesiyle geri dönüyor. Peki, neye uygun değildir? Bir insanın yaşamasına mı? Bir devletin vicdanına mı? Öztürk K.’nin kardeşi, “Yürüyerek girdi, şimdi nefes bile alamıyor. Kimse duymuyor” diyor. Oysa devlet, her yurttaşının yaşam hakkını korumakla yükümlüdür — suçlu ya da suçsuz fark etmeksizin. Çünkü yaşam hakkı, hiçbir mahkemenin elinden alamayacağı bir haktır. Cezaevleri, yalnızca demir parmaklıkların ardındaki suçluların değil, dışarıdaki toplumun da aynasıdır. O aynada ne görüyoruz? Gözünü kapatmış bir sistem mi, yoksa el uzatmaya cesaret eden bir toplum mu? Bir devletin adaleti, güçlüye değil, güçsüze gösterdiği şefkatle ölçülür. Öztürk K.’nin durumu bir istisna değil, bir gösterge. Bir ülkenin sağlık sistemi, hukuk düzeni ve vicdanı burada kesişiyor. Ve biz, üçü arasında sıkışmış bir insanın her geçen gün eriyişini izliyoruz. Bu bir siyaset meselesi değil. Bu, insanlık meselesi. Bir insanın yaşamasına yardım etmek, bir partinin, bir ideolojinin, bir grubun meselesi değildir. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkililere sesleniyorum: Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne, İnsan Hakları Kurumları’na… Bu bir “dosya” değil, bir hayat. Ve o hayat, gün be gün elimizden kayıyor. Bir insanın ölüme terk edilmesi, hukukun değil, sessizliğin eseridir. Ve biz sustukça, adalet bir kelimeden ibaret kalır. Bir mahkûmun yatağında öylece çürüyüp gitmesi, hepimize dokunmalı. Çünkü bir gün, adaletin terazisi yeniden kurulacak. O gün geldiğinde, belki de en çok şunu sorgulayacağız: “Biz sustuğumuzda kim ölmüştü?”
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.