HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 30 MAYIS 2025, CUMA

Tarihin Kalbinde Bir Araştırma Üssü

29.05.2025 12:28
Tarihin Kalbinde Bir Araştırma Üssü
Tarihin Kalbinde Bir Araştırma Üssü
Osmanlı'nın ilk medreselerinden biri olan İznik Süleyman Paşa Medresesi, yüzyıllar sonra bir kez daha ilim ve irfanın merkezi haline geldi. İznik Belediyesi'nin öncülüğünde açılan İznik Tarih Merkezi, kuruluşundan bu yana sadece bölgenin değil, Türkiye'nin farklı köşelerinden gelen araştırmacılar ve tarih meraklılarının uğrak noktası oldu. Süleyman Paşa Medresesi'nin köklü tarihine yakışır şekilde restore edilen yapısı içerisinde faaliyet gösteren merkez, adeta yaşayan bir arşiv kimliği taşıyor.

İznik'in Hafızası Yeniden Yazılıyor

İznik, sadece bir turizm beldesi değil, aynı zamanda Anadolu'nun en önemli tarihsel merkezlerinden biri. Bu tarihsel mirasın bilinçli bir yaklaşımla ele alınması amacıyla kurulan İznik Tarih Merkezi, açıldığı günden bu yana özellikle Osmanlı ve Bizans dönemlerine ait kaynakların tasnif edilip kamuya sunulmasıyla öne çıkıyor. Merkezde yüzlerce basılı kaynak, akademik tez, görsel arşiv, çini sanatına dair belgeler, haritalar, el yazmaları ve tanıtım materyalleri bir araya getirilmiş durumda.

Bu kaynaklar arasında özellikle şu eserler dikkat çekiyor:

İznik Tarih Merkezi, içerdiği kaynak çeşitliliğiyle yalnızca akademik değil, aynı zamanda sanatsal ve kültürel bir belleğe de ev sahipliği yapıyor. Özellikle Osmanlı ve Bizans dönemlerine dair özgün belge ve yayınlar, araştırmacılar için eşsiz bir başvuru kaynağı oluşturuyor. Arşivde öne çıkan eserler arasında şunlar dikkat çekiyor:

* "İznik Throughout History" (Zero Kitap Yayınları): Şehrin tarihsel dönüşümünü ele alan, uluslararası akademisyenlerin katkı sağladığı kapsamlı bir derleme.

* "İznik – Tarihimi Okuyorum" (Yapı Kredi Yayınları): İznik'in geçmişini gençlere ve genel okuyucuya anlaşılır bir dille sunan modern tarih anlatımı.

* Prof. Dr. Nurhan Atasoy'un İmzalı Eserleri:

İznik Tarih Merkezi'nin en nadide koleksiyonlarından biri, sanat tarihçisi Prof. Dr. Nurhan Atasoy'un imzalı kitaplarından oluşuyor. Bu eserler yalnızca içerdikleri bilgiyle değil, Atasoy'un merkeze duyduğu güven ve destekle de büyük anlam taşıyor. Merkezde yer alan bazı imzalı eserleri şunlar:


** "İznik: The Pottery of Ottoman Turkey" (I.B. Tauris) – İznik çinilerinin tarihi, teknik özellikleri ve sanat estetiği üzerine eşsiz bir başvuru kaynağı.

** "Osmanlı Çini ve Seramikleri" (Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları) – Özellikle İznik atölyeleri hakkında zengin görsel ve arşiv materyali içeren bu eser, hem sanat tarihçileri hem koleksiyonerler için temel kaynak niteliğinde.

** "15. ve 16. Yüzyıl Osmanlı Çini Sanatı" – Osmanlı saray estetiğinin çini sanatına nasıl yansıdığını ele alan akademik bir başyapıt.

** "Gül ve Osmanlı Kültürü" – Osmanlı kültür estetiğinin parfümeri, bahçe tasarımı ve minyatür sanatına etkilerini ele alırken İznik çinilerindeki floral süslemeleri de inceliyor.

Bu eserlerin Nurhan Atasoy'un el yazısıyla imzalanmış nüshaları, merkezde özel cam vitrinlerde sergileniyor ve randevulu araştırmacılar tarafından incelenebiliyor.

* Prof. Dr. Oktay Aslanapa'nın "İznik Çiniciliği" Üzerine Çalışmaları: İznik çini sanatının tarihsel gelişimi, üretim teknikleri ve ikonografisi üzerine detaylı araştırmalar.

* Arkeolojik Kazı Raporları (T.C. Kültür Bakanlığı): İznik'te yürütülen kazıların yıl bazlı raporları ve fotoğraf arşivleri.

* Tapu Tahrir Defterleri ve Nüfus Kayıtları: Osmanlı'nın İznik üzerindeki idari yapısını anlamak için birincil kaynaklar.

* İznik Konsilleri Belgeleri (325 ve 787): Hristiyanlık tarihinde dönüm noktası olan bu konsillere ait resmi tutanaklar.

* Yunan ve Latin Kaynaklarında İznik – "Nicea in the Byzantine Sources": Bizans tarihi araştırmaları için temel belgeleri içeren kapsamlı koleksiyon.

* Yerel Koleksiyonlar ve Sözlü Tarih Kayıtları: İznik halkından derlenen günlükler, mektuplar, köy tarihçeleri ve ustalarla yapılan çini sanatı röportajları.

Kağan Mehmet Usta'nın Vizyon Projesi: Tarihe Atılan İmzadır

İznik Tarih Merkezi'nin başarısının arkasında yalnızca bir kurum değil, aynı zamanda güçlü bir vizyon ve bu vizyonu adım adım hayata geçirme iradesi var. Bu vizyonun sahibi ise İznik Belediye Başkanı Kağan Mehmet Usta. Göreve geldiği ilk günden itibaren kültürel mirasın korunması, belgelenmesi ve halka açılması konularını yerel yönetimin asli görevlerinden biri olarak gören Usta, İznik Tarih Merkezi'ni yalnızca bir projeden ibaret görmedi; aksine, bu merkezi İznik'in kimliğini geleceğe taşıyacak bir miras kurumu olarak konumlandırdı.

Başkan Usta, yıllardır dile getirilmesine rağmen bir türlü hayata geçirilemeyen bir ihtiyacı karşılayarak, İznik gibi tarihsel değeri büyük bir kentin kendi tarihini belgeleyen, arşivleyen ve halkla buluşturan bir yapıya kavuşmasını sağladı. "Biz bu toprağın sadece üzerinde değiliz, bu toprağın hafızasında yer almak zorundayız" sözleriyle ifade ettiği yaklaşımı, onun yönetim anlayışının temelini oluşturuyor.

Sadece binayı restore ettirmekle kalmadı; içerik üretiminden kadro oluşturulmasına, üniversitelerle iş birliklerinden yayınlara kadar birçok alanda bizzat sürecin içinde yer aldı. Özellikle Süleyman Paşa Medresesi gibi tarihî bir yapıyı çağdaş bir araştırma merkezine dönüştürme kararlılığı, onun tarih ve mimari duyarlılığını da açıkça ortaya koyuyor.

İznik Tarih Merkezi, bugün yalnızca araştırmacıların uğrak noktası değil, aynı zamanda çocuklar, öğrenciler ve sanatçılar için de ilham verici bir mekâna dönüşmüşse, bunda Başkan Kağan Mehmet Usta'nın kültüre ve bilgiye olan inancının büyük payı var. Her fırsatta, "Bir belediye sadece yol, su, kaldırım yapmaz; bir belediye kültür inşa eder, hafıza üretir," diyen Usta, yerel yöneticiliğin sosyal boyutunu da sahada uygulamaya koymuş bir lider.

Ayrıca merkezin etkinlik takviminin oluşturulmasında, dijital arşivleme altyapısının kurulmasında ve araştırmacılara ücretsiz erişim sağlanmasında doğrudan katkı sağlayan Usta, bu projenin yalnızca mimarı değil, aynı zamanda aktif yürütücüsü konumunda. Onun bu yaklaşımı sayesinde İznik Tarih Merkezi, çevre belediyelere örnek gösterilen bir model haline geldi. Pek çok ilçe belediyesi, benzer merkezler kurmak için İznik'e gelerek çalışmaları yerinde inceliyor, Usta'nın vizyonunu ve deneyimini örnek alıyor.

Bugün İznik'te geçmişin izleri, modern bir anlayışla gelecek kuşaklara aktarılıyorsa, bu başarıda Kağan Mehmet Usta'nın adanmışlığı, tarih bilinci ve kültürel önceliklere verdiği değer tartışılmaz bir yer tutuyor.

İbrahim Tektaş: Bir Tarih Gönüllüsünün Hikâyesi

İznik Tarih Merkezi'nin başarı öyküsünü anlatırken, ismi anılmadan geçilemeyecek bir isim var: İbrahim Tektaş. Bu merkezin sadece kurumsal değil, duygusal ve entelektüel omurgasını oluşturan kişi olarak Tektaş, adeta merkezle özdeşleşmiş bir figür haline gelmiş durumda. Kimi ziyaretçilerin "burada bir taş varsa o taşın altında İbrahim Bey'in emeği vardır" sözleri, onun merkezin görünmeyen ama en sağlam temeli olduğunu ifade ediyor.

Bir Yerel Hafıza Mühendisi

İbrahim Tektaş, uzun yıllar eğitimcilik yapmış, daha sonra kendini tamamen İznik'in yerel tarihine adamış bir tarih gönüllüsü. Onun çalışmaları yalnızca arşivciliğin sınırlarında kalmadı; eski köy defterlerinden, unutulmuş mezar taşlarından, dedelerin sandıklarından çıkan belgelerden, evlerdeki tozlu albümlerden İznik'in tarihini cilt cilt yeniden inşa etti. Kendisini sık sık sırtında defter çantasıyla dağ köylerinde, yaşlıların dizinin dibinde eski hikâyeleri dinlerken bulmak mümkün. Bu anlamda Tektaş, klasik anlamda bir araştırmacı değil; yaşayan bir arşiv, sahada çalışan bir hafıza işçisidir.

Merkezin Sadece Yöneticisi Değil, Kurucusu Ruhudur

Merkezin kurulma aşamasında belediye ile birlikte yürütülen tüm teknik ve içerik çalışmalarında aktif rol üstlenen Tektaş, arşivin tematik olarak sınıflandırılmasından dijitalleştirme süreçlerine, kaynak temininden katalog düzenlemelerine kadar neredeyse her adımda bizzat çalıştı. Özellikle yerel koleksiyonların toplanmasında, halkla kurduğu güven ilişkisi sayesinde evlerin açılmasını, sandıkların aralanmasını sağladı. Bugün merkezde bulunan binlerce sayfalık özel bağış arşivi, onun birebir temasta bulunduğu insanlar sayesinde derlendi.

Sözlü Tarihin İznik'teki Öncüsü

İznik'in sözlü tarihini kayıt altına almak gibi zorlu ve ihmal edilen bir alanı da sahiplenen Tektaş, bugüne dek 200'den fazla yaşlı İznikliyle yaptığı görüşmelerle adeta "yaşayan tarih kitapları" oluşturdu. Çalışmalarında yalnızca sorular sormakla yetinmedi; aynı zamanda anlatıcıların duygularını, ağıtlarını, şarkılarını, geleneklerini de kayıt altına aldı. Bu röportajlar, merkezin en çok ilgi gören koleksiyonlarından biri. Onun öncülüğünde yapılan bu çalışmalar, yalnızca tarihî bilgi üretmiyor, aynı zamanda toplumsal hafızayı yaşatıyor.

Gençlerle Kurduğu Köprü

İbrahim Tektaş, yalnızca akademisyenlerle çalışan bir yönetici değil. Özellikle İznik'te yaşayan gençlerle güçlü bir bağ kurarak onları merkezin parçası hâline getirdi. Yerel lise öğrencilerine tarih bilinci kazandıran atölyeler, köy okullarında gerçekleştirilen mikro tarih projeleri ve üniversiteli stajyerlerle yürütülen kataloglama çalışmaları onun çabaları sayesinde hayata geçti. "Tarih kitapta değil, yaşadığımız toprağın altında ve insanların hafızasında" sözleri, onun bu konudaki felsefesini en iyi özetleyen cümlelerden biridir.

İznik'e Ait Olmanın Bilinciyle Çalışıyor

Tektaş'ın çalışmaları profesyonellikten öte, İznik'e duyduğu aidiyetin ve sevgisinin bir yansıması. Merkeze gelen her ziyaretçiye aynı ilgiyle yaklaşması, genç akademisyenlere zaman ayırması, köylülerin getirdiği belge ve objelere gösterdiği özen, onu yalnızca bir yönetici değil, aynı zamanda bir kültür neferi haline getiriyor. Bu bağlamda Tektaş, sadece belgeleri değil, İznik'in ruhunu da koruyor.

Takdir Edilen, Fakat Gölgede Kalmayı Seçen Bir Emekçi

Kamuoyunda çok öne çıkmaktan kaçınan, çalışmalarını sessizlik içinde sürdüren İbrahim Tektaş, aslında İznik Tarih Merkezi'nin akademik etiketi, yerel vicdanı ve gönüllü sesi olarak tanımlanabilir. Hem İznik Belediye Başkanı Kağan Mehmet Usta hem de merkezde çalışan diğer ekip üyeleri, Tektaş'ın bu kuruma kazandırdığı ruhun farkında ve her fırsatta ona teşekkür ediyor. Ancak o, övgülerin arkasına saklanmak yerine, sessizce bir sonraki projesi için sahaya inmeyi tercih ediyor.

Türkiye'ye Örnek Bir Model

İznik Tarih Merkezi, kısa sürede elde ettiği başarıyla yalnızca İznik halkının değil, çevre ilçelerin ve diğer belediyelerin de ilgisini çekmeye başladı. Artan araştırmacı ve ziyaretçi sayısı, bu tarz merkezlerin ne kadar gerekli olduğunu gözler önüne seriyor. İznik Belediyesi'nin akademik çevrelerle kurduğu işbirlikleri, Bursa Uludağ Üniversitesi başta olmak üzere birçok üniversiteyle yapılan protokollerle daha da pekiştiriliyor.

Geleceğe Miras Bırakan Bir Merkez

Geleceğe Miras Bırakan Bir Merkez

Bugün İznik Tarih Merkezi, yalnızca geçmişin tozlu sayfalarını arşivleyen bir kurum değil; aynı zamanda geleceği şekillendiren bir bilgi, bilinç ve kültür merkezi olarak konumlanıyor. İçerdiği özgün belgeler, yürütülen kapsamlı araştırmalar ve sunduğu çok katmanlı etkinliklerle, hem bugünün araştırmacılarına hem de yarının tarihçilerine ilham verecek güçlü bir altyapı sunuyor.

Merkez, yerel tarihin salt akademik bir uğraş olmadığını; aynı zamanda toplumsal belleğin diri tutulması, kent aidiyetinin güçlendirilmesi ve kültürel sürekliliğin sağlanması için temel bir araç olduğunu gösteriyor. İbrahim Tektaş ve özverili ekibinin liderliğinde yürütülen her çalışma, sadece bir arşivin zenginleşmesini değil, aynı zamanda İznik'in ruhunun, dokusunun ve anlatısının yeniden inşa edilmesini sağlıyor. Bugün merkez, geçmişten bugüne süzülen anlatıları dijitalleştirerek, yeni nesillerin sadece bilgiye değil, köklerine de erişebilmesini mümkün kılıyor.

Ziyaretçilere sunduğu deneyim yalnızca bir müze gezisinin ötesinde. Gençler için atölyeler, öğretmenler için seminerler, akademisyenler için özel arşiv erişimleri, sanatçılar için esin kaynağı olabilecek görsel ve sözlü tarih koleksiyonlarıyla çok katmanlı bir öğrenme ve üretim ortamı sağlanıyor. İznik'te yaşayan halkın da merkeze aktif katılımıyla, tarih "uzak ve resmi" bir şey olmaktan çıkıyor; herkesin katkı sunduğu, sahip çıktığı ve paylaştığı ortak bir değer haline geliyor.

Ayrıca merkezin yayıncılık faaliyetleri, İznik üzerine yapılan çalışmaları derleyip geniş kitlelere ulaştırma açısından da son derece önemli. Basılan raporlar, kataloglar ve akademik kitapçıklar, hem yerli hem de yabancı araştırmacılar için vazgeçilmez kaynaklar arasında yer alıyor. Önümüzdeki yıllarda merkezin bu yayıncılık faaliyetlerini uluslararası düzeye taşıma hedefi de bulunuyor.

İznik Tarih Merkezi'nin bir diğer güçlü yönü de işbirliği ve paylaşım kültürüdür. Türkiye'nin farklı şehirlerinden gelen akademik heyetlerle yapılan protokoller, üniversitelerle kurulan bilgi köprüleri ve çevre belediyelere danışmanlık hizmetleriyle merkez, artık yalnızca İznik'in değil, Türkiye'deki yerel tarih çalışmalarının merkezi olma yolunda ilerliyor.

Geleceğe dönük hedefler arasında bir "Yerel Tarih Okulu" kurmak, çini sanatına dair arşivi uluslararası araştırmacılara açmak, dijital platform üzerinden erişilebilir bir bellek haritası oluşturmak ve İznik'in tarihî mekânlarını merkeze bağlı mikro birimler hâline getirmek yer alıyor. Bu hedefler, yalnızca bir arşivin büyümesi değil, yaşayan ve öğreten bir kültür kampüsü fikrinin temelleri.

İznik Tarih Merkezi, yalnızca geçmişi kayıt altına alan bir kurum değil, aynı zamanda o geçmişi bugünün bilinciyle yoğurup geleceğe taşıyan bir hafıza taşıyıcısı olarak Türkiye'nin kültürel atlasında kendine özel bir yer ediniyor. Bu merkezde yapılan her kayıt, yazılan her cümle, çekilen her belgesel karesi ve yapılan her söyleşi, bir gün Türkiye'nin toplumsal tarihini yazacak yeni kuşaklara bırakılan sessiz ama sağlam bir miras niteliğinde.

Bir Araştırmacının İzlenimleri: Hafızanın Can Bulduğu Mekân

Bu satırların yazarı olarak hem bir araştırmacı hem de 3. Göz Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni sıfatımla İznik Tarih Merkezi'ni ilk kez ziyaret ettiğim günü dün gibi hatırlıyorum. Tarihle iç içe yaşayan bu merkez, daha ilk adımda bende derin bir etki bıraktı. Sadece belgelerin değil, duyguların da arşivlendiği, sadece geçmişin değil bugünün de tanıklığa dâhil edildiği bir yerle karşılaştım. İznik'in sokaklarında gezerken hissedilen tarihî dokunun, burada belgelerle, ses kayıtlarıyla, fotoğraflarla ete kemiğe bürünmesi, bu merkezin ne kadar kıymetli bir çalışma yürüttüğünü açıkça ortaya koyuyor.

Tarihin Solunduğu Bir Merkez

Bir gazeteci, tarihçi ve araştırmacı olarak bugüne dek pek çok arşiv, kütüphane ve kültürel kurum ziyaret ettim. Ancak İznik Tarih Merkezi, bu deneyimlerin ötesinde bir anlam taşıyor. Burası yalnızca bir bilgi deposu değil; geçmişle bağ kurmanın, toplumsal hafızayı yeniden inşa etmenin, yerel kimliği diri tutmanın yaşayan bir örneği. Merkeze ilk adım attığımda hissettiğim o tarihî yoğunluk, günümüzde ne yazık ki çok az yerde rastlanan bir tarih bilinciyle örülmüş bir atmosfere işaret ediyordu.

İznik'te Başka Bir Tarih Anlayışı

İznik Tarih Merkezi'nin sunduğu yaklaşım, kuru bir akademik çerçeveden ibaret değil. Belgeler ve kitaplar kadar sözlü tarih anlatılarına, halk belleğine, yaşanmışlıklara da yer veriliyor. Bu merkezde tarih yalnızca yazılmıyor; konuşuluyor, yaşanıyor, paylaşılıyor. Her ziyaretimde, geçmişin farklı bir katmanını keşfetmenin heyecanını yaşadım. Bu yönüyle merkez, sadece akademisyenlere değil; öğretmenlere, öğrencilere, sanatçılara ve bölge halkına da hitap eden çok katmanlı bir öğrenme ve üretme alanı sunuyor.

Orhangazi Araştırmaları İçin Eşsiz Bir Kaynak

Orhangazi üzerine yürüttüğüm çalışmalar kapsamında merkezde bulduğum kaynaklar, yıllardır eksikliğini hissettiğim pek çok boşluğu doldurdu. Gerek Osmanlı dönemine ait tahrir defterleri ve nüfus kayıtları, gerekse yakın döneme dair sözlü tarih çalışmaları, araştırmalarımın yönünü yeniden çizdi. Bu belgelerin bana ulaşmasında en büyük emeği geçen kişi ise şüphesiz İbrahim Tektaş oldu. Güler yüzü, titizliği ve yol göstericiliğiyle yalnızca bir arşiv yöneticisi değil, bir yol arkadaşı oldu adeta.

İbrahim Tektaş: Sessiz Kahraman

İbrahim Tektaş'ı yalnızca bir tarih merkezi yöneticisi olarak tanımlamak yetersiz kalır. O, bu merkezin kalbi. Belgeleri tozlu raflardan çıkarıp sistematik bir şekilde sınıflandırmakla kalmadı; aynı zamanda araştırmacılara kılavuzluk eden, gençlere tarih sevgisi aşılayan, ziyaretçilere mekânın ruhunu hissettiren bir gönül insanı. Kimi zaman bir köy muhtarının anlattıklarını kayıt altına alırken, kimi zaman bir çocuğa İznik'in geçmişini anlatan bir hikâye kitapçığı uzatırken gördüm onu. Böylesine bir bağlılık ve vizyon, her kurumda bulunmaz.

Birlikte Yazılan Kültürel Hikâye

İznik Tarih Merkezi'nin başarısı yalnızca bireysel çabalarla değil, güçlü bir kolektif iradeyle de mümkün oldu. Başta bu vizyonu ortaya koyan Belediye Başkanı Kağan Mehmet Usta olmak üzere, projeyi destekleyen kıymetli kültür insanı Zeliha Peşte ve yerel yönetimde her zaman tarihî mirasın korunmasından yana tavır alan Ahmet Kaya gibi isimler, merkezin bugünkü seviyeye ulaşmasında önemli rol oynadı. Hepsine bir araştırmacı ve bir vatandaş olarak gönülden teşekkür ediyorum.

Orhangazi İçin Açılan Bir Pencere

Merkezin yalnızca İznik'e değil, komşu ilçelere, özellikle de Orhangazi'ye katkısı büyük. Bu merkez olmasaydı, Orhangazi'nin birçok tarihî figürü, köy hikâyesi, toplumsal hafıza unsuru bugün belki de kaybolup gitmiş olacaktı. Bu belgelerin bir araya gelmesinde, doğru şekilde tasnif edilmesinde ve araştırmacıların hizmetine sunulmasında gösterilen titizlik, bölgesel tarih çalışmalarında yeni bir sayfa açtı. Orhangazi için kaynak arayan herkesin yolu artık buradan geçiyor.

Yerelden Evrensele Bir Vizyon

İznik Tarih Merkezi bugün sadece yerel bir arşiv değil, ulusal ölçekte örnek alınması gereken bir kültürel altyapı projesidir. Dijital arşivleme sistemleri, araştırmacı dostu katalog düzeni, yayıncılık faaliyetleri ve eğitim çalışmalarıyla Türkiye'de yerel tarih merkezlerine yön veren bir model oluşturuyor. Umarım bu vizyon, ülkenin dört bir yanındaki belediyelere, kültür müdürlüklerine ve akademik kurumlara da ilham olur.

Minnetle, Umutla, Gururla

Son olarak bir teşekkür borcum var: Bu merkezin oluşmasında emeği geçen her bir isme, başta Kağan Başkan'a, Zeliha Peşte Başkan'a, Ahmet Kaya Başkan'a ve elbette değerli kardeşim İbrahim Tektaş'a. Sizler yalnızca bir merkez değil, bir gelecek mirası inşa ettiniz. Ve ben bir araştırmacı olarak bunun tanığı ve bir parçası olmaktan gurur duyuyorum. Bugün İznik'te atılan her tarihî adım, yarın tüm Marmara bölgesinin belleğinde yankı bulacak. Ve bu sesin kaynağında sizlerin emeği olacak.

 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.