HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 19 MAYIS 2025, PAZARTESİ

Bandırma Vapuru'ndakilerin yakınları anlatıyor

19.05.2025 11:06
Bandırma Vapuru'ndakilerin yakınları anlatıyor
Bandırma Vapuru'ndakilerin yakınları anlatıyor
Mustafa Kemal Atatürk ile birlikte Bandırma Vapuru'nda olan Binbaşı Kemal Doğan'ın kızı Ayfer Neyzi, Atatürk'ün Kurmay Başkanı Kazım Dirik'in torunu Doğan Dirik ve Atatürk'ün yaveri Cevat Abbas Gürer'in torunu Hüseyin Gürer, babaları ve dedelerinin aktardıkları yolculuk anılarını anlattı.

16 mayıs 1919 yılında İstanbul'dan bir gemi hareket etti ve rotasını kurtuluşa çevirdi. Mustafa Kemal Atatürk Samsun'da sonlanacak bu yolculuğa en güvendiği isimleri seçti. Dikkat çekmemek için seyis kılığında 18 atla Bandırma Vapuru'na binen Kurmay Albay Refet Bey (Bele), ailesini İstanbul'da bırakmamak için eşi ve 3 çocuğunu da Tokat'a götürmek üzere yanına alan Piyade Yüzbaşı Mustafa Vasfi Bey (Süsoy), gemiye Beykoz açıklarında binen hatta gemiye kadar yüzen Atatürk'ün Selanik'ten okul ve mahalle arkadaşı yüzbaşı Ali Şevket Bey (Öndersev), Kurmay Başkanı Albay Kázım Bey (Dirik) Kurmay Binbaşı Hüsrev Bey (Gerede), Mustafa Kemal'in yaverleri Cevat Abbas (Gürer), Topçu müfettişi Binbaşı Kemal Bey(Doğan), Sağlık Müfettişi Albay İbrahim Tali Bey (Öngören), Tabib Yüzbaşı Behçet Efendi, Kurmay Binbaşı Arif Bey (İzmir suikastı davasında İstiklal Mahkemesi kararıyla idam edildi), Doktor Binbaşı Refik Saydam, Yüzbaşı Sadıkoğlu İsmail Hakkı Ede, Üsteğmen Hayati Bey, Piyade Yüzbaşı Ali Mümtaz (Tünay), Piyade Asteğmeni Hayati Efendi,Piyade Asteğmeni Arif Hikmet Efendi (Gerçekçi), Atatürk'ün Yaveri Topçu Üsteğmeni Muzaffer Efendi (Kılıç), Asteğmen Abdullah Efendi...Savaş bittiğinde kimi askerliği sürdürdü, kimi milletvekili olarak siyasete atıldı ama hepsi de kendi alanlarında büyük özveri ile vatanlarına hizmet etti.

En büyük ortak noktaları ise yaptıkları ile övünmekten hiç hoşlanmıyor olmaları idi. Bandırma Vapuru'nun yolcularının çocukları ve torunları ise kendilerine aktarılan yolculuk anılarını büyük özenle korumaya çalışıyorlar... İşte onlardan birkaçı...

******

Dedem Atatürk'ün karakutusuydu

Atatürk'ün yaveri Cevat Abbas Gürer'in torunu Hüseyin Gürer anlatıyor...

Hüseyin Gürer dedesi Atatürk'ün yaveri Cevat Abbas Gürer'i 'Onun sırdaşı bir anlamda karakutusuydu' diye anlatıyor... Samsun'a hareket öncesi son temas ve hazırlıkların ayrıntıları ile anlatıldığı "Atatürk'ün yaveri Cevat Abbas Gürer" kitabı Hüseyin beyin oğlu Turgut tarafından kaleme alınmış. Cevas Abbas'ın "...Atatürk yalnız kalır kalmaz bana dönerek, 'Cevat şimdi beni anlayan, bana samimiyetle bağlanacak ve işten ziyade maksadıma hâkim olacak kabiliyette bir yaver ve birkaç emir zabiti ve mülhak zabitler bul!' emrini verdi. Ve otomobiline binerek harbiye nezaretine Genelkurmay Reisi Orgeneral Cevat merhumu ziyarete gittiler. ...Sonra Şişli'deki evlerine döndüler. Nezarette kumandanımı beklerken karargâhımıza alınacak zabitleri not ettiğim kâğıdı cebimden çıkardım. İsimleri okudum. Muvafık (uygundur) buyurdular.." sözlerini aktarak Hüseyin Gürer dedesi ile Atatürk'ün ilk tanışıklıklarının Selanik'e dayandığını söylüyor.

Ardından Çanakkale savaşında karşılaşmışlar, Mustafa Kemal Cevat Abbas'ı emir subayı olarak yanına almış ve tam 24 yıl Mustafa Kemal'in savaş meydanlarında, yurt gezilerinde, Meclis görüşmelerinde yanıbaşında olmuş. Cevat Abbas'ın Bandırma Vapuru'nda geçen günlere ilişkin anıları da şöyle yer alıyor kitapta: "..Güneş batmıştı ve karanlıkla her dakika daha da koyulaşıyordu. Boğaz'dan çıkmış, kabına sığamayan Karadeniz'in köpürmüş dalgaları arasına vapurumuz atılmış, tecrübeli küçük teknemiz çatırdayarak mücadeleye başlamıştı. Aziz kumandanım çok sevdiği deniz havasını almak için kıç güvertede oturmuştu. Kolordu Refet ve karargâhımız erkân kumandanımı çevrelemişlerdi. Korkunç dalgalar bazen hepimizi birden susturuyordu. Deniz tutması evvela Refet beyi ve sonra diğer arkadaşları kamaralarına çekilmeye mecbur etti. Kumandanımla kalmıştık. Bana kaptanı çağıttı. Yaşı kadar tecrübesi alnında toplanan ihtiyar fakat dinç kaptana 'Düşman devletlerinin herhangi bir vasıtasının gadrine uğramamak için sahile yakın bir rota tutunuz! Şayet mutlak tehlike görürseniz gemiyi karaya, en yakın sahile oturtunuz!' Emrini verdikten sonra istirahate çekildi."

O öncelikle Cumhuriyetin valisi

Atatürk'ün "Kurmay Başkanı" Kazım Dirik'in torunu Doğan Dirik, onu bir dededen çok 'Cumhuriyetin valisi' olarak gördüğünü söylüyor. 1919 Mayıs'ının ilk günleri... Pangaltı'da bir evin telefonu çalıyor. Karşıdaki ses kendini tanıtıyor:

- Ben Mustafa Kemal, sizinle biraz görüşmek istiyorum!

- Hemen geleyim paşa hazretleri.

- Hayır ben geleceğim.

- Gönlümü alırsınız efendim.

Mustafa Kemal Atatürk'ü Pangaltı'ya çeken isim, Kazım Paşa. Kısa süre sonra, Kurtuluş Savaşı'nın temeline ilk harçları koyan Bandırma Vapuru, Samsun'a doğru yola çıkacak. Onu da "mürettabatında" görmek istiyor:

- Ben 3. Ordu Müfettişi olarak Anadolu'ya geçiyorum. Sizi Erkânı Harbiye Reisi (Kurmay Başkanı) olarak götürmek istiyorum, ne dersiniz?

- Benim için büyük şereftir, emrinizdeyim.

- Hayır, önce düşünün, normal günlerde değiliz. Orda büyük işler yaparak, kolu kanadı kırılmış yurdumuza yeniden can vermek için geçmişimizi ve başımızı vermek gerekebilir.

- Anlıyorum Paşam, sizin en büyük yurt hizmetinize hazırım, canım başım bu toprak içindir.



 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.