Filistin halkının işgal, abluka ve soykırım altında verdiği onurlu direniş, yalnızca ümmetin değil; aynı zamanda insanlık vicdanının da kutsal bir imtihanıdır. Bu mücadelede, bedenlerini siper ederek direnişin ön saflarında yer alan Hamas gibi yapıları terör örgütü olarak yaftalamak, emperyalizmin kalemşörlüğünü yapmakla, Siyonist söylemin gönüllü tercümanı olmakla eşdeğerdir.
Ne hazindir ki; bugün bazı siyasi odaklar, Filistin davası üzerinden bir "PR çalışması" yürütmekte, 119 ülkeye mektup yazdıklarını iddia ederek, İspanya'nın Filistin'i tanıma kararını kendilerine mal etmeye çalışmaktadır. Bu tavır, hem ciddiyetten uzak hem de Filistin'in gerçek kahramanlarına saygısızlıktır.
Daha da düşündürücü olanı; bu zihniyetin ilçe başkanlığı makamında oturan bir temsilcisinin, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın şehit lider İsmail Haniye ile verdiği kareyi, sıradan bir ittifak propagandası olarak göstermeye çalışmasıdır. Bu tutum; sadece cehaletle değil, aynı zamanda kötü niyetle de izah edilebilir.
Hatırlatmak isteriz ki; Kudüs ve Gazze üzerinden siyaset değil, şuur ve inanç üretilir. Cumhurbaşkanımızın Filistin davasına verdiği destek, siyasal bir çıkar değil, ümmet bilincinin ve tarihsel sorumluluğun gereğidir. Hamas lideri Haniye'nin şehit evladının cenazesine gösterilen devlet vakarını provoke etmeye yeltenenler, bu milletin vicdanında çoktan mahkûm olmuştur.
Bu vesileyle bazı gerçekleri de hatırlatmak zaruret halini almıştır:
Bir: Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının Filistin'de eğitim aldığı doğrudur lakin Filistin'e gidip tek bir Siyoniste kurşun atmadan geri dönen bu ekip, Türkiye'de banka soymaktan, asker ve polis öldürmekten başka bir işe yaramamıştır. Filistin'in mücadelesi ile bu şahısları ilişkilendirmek, hem tarihi çarpıtmak hem de bu aziz davaya hakarettir. Bunu hâlâ savunanlar ya bilinçli bir şekilde milletle alay etmektedir ya da ideolojik ahmaklık girdabındadır.
İki: Bugün Yaser Arafat'ın ölümünden sonra ortaya çıkan yüz milyonlarca dolarlık servetini konuşmadan, Filistin davasında kim ne kadar samimiymiş anlayamayız. Belediyelerinde yolsuzlukla anılan, sokaklarda "temiz siyaset" adı altında yürüyenlerin, Arafat'ın yolsuzluk mirasını savunmaları şaşırtıcı değil; çünkü benzer yöntemlerle iş tutanların birbirine sempati duyması gayet doğaldır.
Ülkücü Hareket olarak meselemiz reklam değil, inançtır. Kudüs bizim kırmızı çizgimizdir. Mazlum Filistin halkının davası, bizim davamızdır. Bu mukaddes mücadeleyi sulandırmaya çalışan her anlayış, tarihin ve milletin sinesinde hak ettiği cevabı alacaktır.
Meseleye terörist deniz gezmiş ve hırsızlığı tescillenmiş yaser Arafat tarafından bakanlara, onları kendine siyasi akraba görenlere çokta söyleyecek bir sözümüz olamaz.
Uğur Kavak
Orhangazi Ülkü Ocakları Başkanı
