HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 31 EKİM 2025, CUMA

Hedefte engelli yardımı mı var?

20.07.2023 11:42
Hedefte engelli yardımı mı var?
Hedefte engelli yardımı mı var?
569 bin ağır engelli bireyin evde bakım yardımından faydalanması artık hayal oldu. Ailede sigortalı çalışan veya burs alan çocuğu olanların bu yardımdan faydalanması imkânsız gibi. Aileler huzursuz ve tedirgin.

Tam 569 bin ağır engelliye ailenin gelirine göre yapılan evde bakım yardımının, çalışan maaşlarına gelen son zamlarla gelirin 'görece' artması ve evde bakım yardımı yönetmeliğinde yapılan değişiklikle durdurulacağı endişesi, aileleri huzursuz hale getirdi.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nca; Engelli Sağlık Kurulu Raporu'nda "tam bağımlı/ağır engelli" ibaresi olan ve hanede kişi başına düşen geliri net asgari ücretin 2/3'ünün altında bulunan engelli bireylerin bakımlarının sağlanması için "Evde Bakım Yardımı" yapılıyor. Bu uygulama 2006 yılında başlatıldı. Bu yılın ocak ila temmuz dönemi için tam bağımlı durumdaki engelli yakınına evde bakmak isteyen ailelere, aylık 4 bin 336 TL nakdi yardım yapılıyor.

Nisan ayı itibarıyla Evde Bakım Yardımı'ndan 569 bin 627 kişi faydalandı. Bunların yaklaşık 140 bini engelli yaşlısına bakım veren kişiler… Temmuz ayında memur maaş katsayısında yaşanan değişikliğin ardından, yeni yardım ödemesi ağustos ayından itibaren 5 bin 98 lira olacak.

569 bin ağır engelli, ölümle yaşam arasında bir çizgide bakıma muhtaç ve yatalak olarak ailelerinin desteğiyle hayatlarını sürdürmeye çalışıyor. Yönetmelikte yapılan değişiklik ile herhangi bir gelir getirmeyen taşınmazların gelir durumunun tespitine eklenmesi, evde bakım yardımından yararlanacak aile sayısının azalmasına yol açacak.

26 Mayıs 2023 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan evde bakım yardımı yönetmeliğinde yapılan değişiklerin en önemli kısmını, gelir durumunun tespiti, usul ve esasları oluşturuyor. Yardımdan yararlanacak kişilerin gelir tespitinde hanede ikamet eden tüm bireylerin her türlü gelir toplamı esas alınacak. "Hane içinde kişi başına düşen ortalama aylık gelir tutarının, asgari ücretin aylık net tutarının 2/3'ünden daha az olması" hükmü de 15 başlık altında ayrıntılı olarak tanımlandı. Buna göre; "herhangi bir gelir getirmeyen konut, dükkân, binek araç, köyde ikamet ediyorsa traktör, tarla, büyükbaş/küçükbaş hayvanlar, öğrencilere verilen burslar, engelli adına kayıtlı olan aracın varlığı ve ailede sigortalı gelirleri" şeklinde detaylandırıldı. Ailede sigortalı çalışan varsa, evde bakım yardımı almak nerdeyse imkânsız hale geldi. Bu değişiklikle anne-babadan konut, köyde arsa ile büyük ve küçükbaş hayvan miras olarak kaldıysa ve buna ek olarak engelli adına kayıtlı olan bir otomobilin varlığıyla yardım almak artık çok zor. Temmuz'da memurlara yapılan zam ile 3 kişilik aileden bir birey devlet memuru olarak çalışıyorsa veya anne/baba asgari ücret ile çalışıyor ve çocukları bakıma ihtiyacı olan ağır engelli ise bu yardımdan yararlanmama durumu ortaya çıkıyor.



BAKIM YARDIMI KESİLECEK

Yatağa bağımlı M.K.'nin öğretmen babası, evde bakım yardımı kesilecek diye kara kara düşünüyor. M.K. yatalak… Doğum esnasında oksijensiz kaldığı için spastik tetraparezi ve engel durumuna göre çalışma gücü kaybı oranına ilişkin yüzde 100 raporu var. Aile, üç kardeş, anne çalışmıyor M.K.'ye bakıyor, baba ise öğretmen. Kardeşlerden biri üniversiteyi bitirip başka bir ilde işe girmiş, diğeri ise üniversite öğrencisi. Aynı zamanda vergi indiriminden faydalanılarak alınan engelli aracı var. Okullar açıldığında öğretmen olan babanın ek ders ücreti alması, üniversite öğrencisi kardeşin okulların açılmasıyla burs alması nedeniyle yönetmeliğe göre evde bakım yardımı kesilecek. M.K.'ye yıllardır bakan anne ve öğretmen baba endişeli.

BAKANA AÇIK ÇAĞRI

Bedensel, zihinsel, ruhsal ve duygusal bakımdan zaten sıkıntı çeken bu aileler huzursuz edilmemeli. Evde bakım yardımının durdurulması ve sonlandırılması söz konusu. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş'a çağrımızdır: "Bakıma ihtiyacı olan ağır engelli bireylerin ailenin yanında bakılabilmesi ve evde bakım yardımından faydalanabilmesi sadece gelir tespit sonucuna bağlanmamalı. Meslek uzmanları tarafından yapılacak sosyal inceleme ile engelli bireyin ve ailesinin fiziksel, zihinsel, duygusal, psiko-sosyal özelliklerinin inceleme sonucuna göre değerlendirme yapılması olası mağduriyetlerin yaşanmasını önler."

AİLE BAKANI GÖKTAŞ'A SORULAR

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş'a soruyoruz:

•Yönetmelik değişikliğinde engellilerin ve ailelerin görüşü neden alınmadı?

•Yönetmelik değişikliği ile neden herhangi bir gelir getirmeyen engelli aracı, miras kalan tarla ve öğrencilere verilen burs vs. gibi durumlar gelir tespitine eklendi?

 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Bir ülkenin gerçek yüzü, sokaklarındaki düzenle, meydanlarındaki bayraklarla değil; en savunmasız insanlarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Bugün bu ülkede, Aydın Söke Açık Cezaevi’nde, sessizce tükenen bir hayat var: Öztürk K. Öztürk K. %75 engelli. Talesemi majör hastası, aynı zamanda tip 1 diyabetli. Yani yaşamı boyunca düzenli kan nakline, insüline ve hijyenik ortama ihtiyaç duyan bir insan. Yürüyerek girdiği cezaevinde bugün artık yatalak hale gelmiş durumda. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yürüyemiyor, elleri titriyor, bilinci kimi zaman gidip geliyor. Ve o hâlâ orada, duvarların arkasında “infaz” adı altında yaşam mücadelesi veriyor. Cezalandırmak, bir toplumu düzen içinde tutmanın aracıdır, denir. Ama insan onurunu korumayan bir ceza, artık adaletin değil, intikamın alanına girer. Bugün Türkiye’de, “hasta mahpuslar” başlığı altında yüzlerce insan, fiilen ölüm cezasına mahkûm edilmiş durumda. Her rapor “cezaevinde kalamaz” dese de, her dilekçe “uygun değildir” gerekçesiyle geri dönüyor. Peki, neye uygun değildir? Bir insanın yaşamasına mı? Bir devletin vicdanına mı? Öztürk K.’nin kardeşi, “Yürüyerek girdi, şimdi nefes bile alamıyor. Kimse duymuyor” diyor. Oysa devlet, her yurttaşının yaşam hakkını korumakla yükümlüdür — suçlu ya da suçsuz fark etmeksizin. Çünkü yaşam hakkı, hiçbir mahkemenin elinden alamayacağı bir haktır. Cezaevleri, yalnızca demir parmaklıkların ardındaki suçluların değil, dışarıdaki toplumun da aynasıdır. O aynada ne görüyoruz? Gözünü kapatmış bir sistem mi, yoksa el uzatmaya cesaret eden bir toplum mu? Bir devletin adaleti, güçlüye değil, güçsüze gösterdiği şefkatle ölçülür. Öztürk K.’nin durumu bir istisna değil, bir gösterge. Bir ülkenin sağlık sistemi, hukuk düzeni ve vicdanı burada kesişiyor. Ve biz, üçü arasında sıkışmış bir insanın her geçen gün eriyişini izliyoruz. Bu bir siyaset meselesi değil. Bu, insanlık meselesi. Bir insanın yaşamasına yardım etmek, bir partinin, bir ideolojinin, bir grubun meselesi değildir. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkililere sesleniyorum: Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne, İnsan Hakları Kurumları’na… Bu bir “dosya” değil, bir hayat. Ve o hayat, gün be gün elimizden kayıyor. Bir insanın ölüme terk edilmesi, hukukun değil, sessizliğin eseridir. Ve biz sustukça, adalet bir kelimeden ibaret kalır. Bir mahkûmun yatağında öylece çürüyüp gitmesi, hepimize dokunmalı. Çünkü bir gün, adaletin terazisi yeniden kurulacak. O gün geldiğinde, belki de en çok şunu sorgulayacağız: “Biz sustuğumuzda kim ölmüştü?”
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.