HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 31 EKİM 2025, CUMA

Ben Feryat Ederken Siz Sağırdınız

20.07.2023 13:17
Ben Feryat Ederken Siz Sağırdınız
Ben Feryat Ederken Siz Sağırdınız
2018 yılında Uyuşturucu, Bağımlılıklarla ve Alkolizmle Mücadele Derneği (UYUMDER) ile birlikte hayata geçirdiği Bağımlılık Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi'nde bağımlılıklarından kurtulmak isteyen gönüllü gençler rehabilite edilerek yeniden hayata bağlanıyor. UYUMDER tarafından çıkartılan kitaba ulaşmak için derneğin +90 535 637 71 70 telefon numarasından ya da seçkin internet kitap evlerinden edinebilirsiniz.

Ben Feryat Ederken Hepiniz Sağırdınız- Madde Bağımlılarının Yaşanmış Gerçek Hikayeleri! Hepimizin çevresinde olan fakat görünmez bir pelerine bürünmüş düşman... Bazen içimizde, bazen yakınımızda, bazen etrafımızda... Çoğu zaman ise televizyon, radyo ve sosyal medyada bir haber konusu. Nedir bu çocukları, gençleri, aileleri bataklığa sürükleyen? Ülkelere mücadele için milyonlarca para harcattıran, kolluğun neredeyse %20'sinin istihdamını sağlayan?

Ülkelerin nesillerini yok etmek için küresel güçler, teröristler, baronlar ve terör örgütleri tarafından üretilen, ticareti yapılan madde: UYUŞTURUCU.

Elinizdeki bu kitapta; Türkiye'nin değişik illerinde madde kullanan, tedavi gören, tedaviyi reddeden, cezaevine giren bağımlıların gerçek hikâyelerini okuyacaksınız. Onlarla uyudum, çalıştım, arkadaş oldum, yemek yedim... İlaçlı ve ilaçsız Doğal tedavi yolu, detoks. tedavi yöntemlerini, onların ağzından dinleme imkânı buldum.

Haber-Muharrem Değirmen/3. Göz HRA





 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Bir ülkenin gerçek yüzü, sokaklarındaki düzenle, meydanlarındaki bayraklarla değil; en savunmasız insanlarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Bugün bu ülkede, Aydın Söke Açık Cezaevi’nde, sessizce tükenen bir hayat var: Öztürk K. Öztürk K. %75 engelli. Talesemi majör hastası, aynı zamanda tip 1 diyabetli. Yani yaşamı boyunca düzenli kan nakline, insüline ve hijyenik ortama ihtiyaç duyan bir insan. Yürüyerek girdiği cezaevinde bugün artık yatalak hale gelmiş durumda. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yürüyemiyor, elleri titriyor, bilinci kimi zaman gidip geliyor. Ve o hâlâ orada, duvarların arkasında “infaz” adı altında yaşam mücadelesi veriyor. Cezalandırmak, bir toplumu düzen içinde tutmanın aracıdır, denir. Ama insan onurunu korumayan bir ceza, artık adaletin değil, intikamın alanına girer. Bugün Türkiye’de, “hasta mahpuslar” başlığı altında yüzlerce insan, fiilen ölüm cezasına mahkûm edilmiş durumda. Her rapor “cezaevinde kalamaz” dese de, her dilekçe “uygun değildir” gerekçesiyle geri dönüyor. Peki, neye uygun değildir? Bir insanın yaşamasına mı? Bir devletin vicdanına mı? Öztürk K.’nin kardeşi, “Yürüyerek girdi, şimdi nefes bile alamıyor. Kimse duymuyor” diyor. Oysa devlet, her yurttaşının yaşam hakkını korumakla yükümlüdür — suçlu ya da suçsuz fark etmeksizin. Çünkü yaşam hakkı, hiçbir mahkemenin elinden alamayacağı bir haktır. Cezaevleri, yalnızca demir parmaklıkların ardındaki suçluların değil, dışarıdaki toplumun da aynasıdır. O aynada ne görüyoruz? Gözünü kapatmış bir sistem mi, yoksa el uzatmaya cesaret eden bir toplum mu? Bir devletin adaleti, güçlüye değil, güçsüze gösterdiği şefkatle ölçülür. Öztürk K.’nin durumu bir istisna değil, bir gösterge. Bir ülkenin sağlık sistemi, hukuk düzeni ve vicdanı burada kesişiyor. Ve biz, üçü arasında sıkışmış bir insanın her geçen gün eriyişini izliyoruz. Bu bir siyaset meselesi değil. Bu, insanlık meselesi. Bir insanın yaşamasına yardım etmek, bir partinin, bir ideolojinin, bir grubun meselesi değildir. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkililere sesleniyorum: Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne, İnsan Hakları Kurumları’na… Bu bir “dosya” değil, bir hayat. Ve o hayat, gün be gün elimizden kayıyor. Bir insanın ölüme terk edilmesi, hukukun değil, sessizliğin eseridir. Ve biz sustukça, adalet bir kelimeden ibaret kalır. Bir mahkûmun yatağında öylece çürüyüp gitmesi, hepimize dokunmalı. Çünkü bir gün, adaletin terazisi yeniden kurulacak. O gün geldiğinde, belki de en çok şunu sorgulayacağız: “Biz sustuğumuzda kim ölmüştü?”
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.