HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 31 EKİM 2025, CUMA

Emine Örnek Okulları Dünya’ya Örnek oldu

01.06.2023 10:16
Emine Örnek Okulları Dünya’ya Örnek oldu
Emine Örnek Okulları Dünya’ya Örnek oldu
Bir okul düşünün ki adı gibi 'Örnek' olsun.

Kesin başarı isteyenlerin adresi…

Eğitim ve öğretimin temel prensiplerinden taviz verilmeden, ebeveyn statüsünün hiçbir geçerliliği olmayan tam bir eğitim kurumu…

Lise ve üniversite giriş sınavlarında elde edilen ve her yıl tekrarlanan toplu başarılar ve bireysel olarak elde edilen Türkiye birincilikleri…

Evet, Emine Örnek Okulları'ndan bahsediyorum.

Amerika'nın Kansas City şehrinde düzenlenen dünyanın en büyük ve en prestijli yaratıcı drama yarışması olan 'Destination Imagination'da Emine Örnek Okulları dünya şampiyonu oldu.

Yarışmaya 12 ülke ve ABD'nin 26 eyaletinden 580 takım içinde Emine Örnek Okulları 6 ve 7. sınıflar takımı, tüm rakiplerini geride bırakarak doğaçlama dalında 'Dünya birincisi' olmayı başardı.

Anadolu Lisesi ve üniversite sınavlarında elde edilen ve her yıl tekrarlanan toplu başarılar ve bireysel olarak elde edilen Türkiye birinciliklerinin yanı sıra yurt dışında da başarılarıyla Bursa'nın gururu olmayı sürdürüyor Emine Hocam.

Türkiye adına bir ilk gerçekleştirerek Emine Örnek okullarını dünyanın en büyüğü yapmayı başardı.

Ayrıca Emine Örnek Lise takımı sanatsal yanı ve drama becerisi en güçlü takımlara verilen "Rönesans Ödülü"nü kazandı. Dünya sıralamasında da 6'ncılığı elde etti.

Geçtiğimiz günlerde ise Emine Hocam, Kanada Eğitim Bakanlığı başta olmak üzere 16 ülkenin öğrenci değişim programlarını ve uluslararası projelerini yürüten, Türkiye'nin en büyük öğrenci değişim programı Worldwide Cultural Exchange Program (WCEP Canada) Türkiye Ofisi ile uluslararası eğitim alanında önemli bir iş birliği protokolüne imza attı.

Önümüzdeki yıl itibariyle faaliyete geçecek olan protokol, dünyanın en prestijli ve geçerli lise diploma programı olan Advanced Placement (AP) Müfredat ve Diploma Programını, Kanada Eğitim Bakanlığı öğrenci değişim programlarını, uluslararası müfredatları, uluslararası test hizmetlerini, öğretmen eğitimlerini ve proje ortaklıklarını kapsayan protokol, uluslararası projelerden faydalanmak isteyen öğrencilere yol gösterici olarak Türkiye ve dünya üniversitelerinin kapılarını açacak.

Emine Örnek okullarının her branştan başarılarını yazmakla bitiremeyiz…

Atatürk ilke ve düşüncelerini özümseyen, okuyan, sorgulayan ve çözüm üretebilen, özgüveni gelişmiş, dürüst, duyarlı, sorumluluklarını bilen nice nesiller yetiştirmeye devam etmesi için Emine hocama sağlık dolu yıllar diliyorum. (Sibel BARUTCU-Yeni Dönem Gazetesi)



 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Bir ülkenin gerçek yüzü, sokaklarındaki düzenle, meydanlarındaki bayraklarla değil; en savunmasız insanlarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Bugün bu ülkede, Aydın Söke Açık Cezaevi’nde, sessizce tükenen bir hayat var: Öztürk K. Öztürk K. %75 engelli. Talesemi majör hastası, aynı zamanda tip 1 diyabetli. Yani yaşamı boyunca düzenli kan nakline, insüline ve hijyenik ortama ihtiyaç duyan bir insan. Yürüyerek girdiği cezaevinde bugün artık yatalak hale gelmiş durumda. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yürüyemiyor, elleri titriyor, bilinci kimi zaman gidip geliyor. Ve o hâlâ orada, duvarların arkasında “infaz” adı altında yaşam mücadelesi veriyor. Cezalandırmak, bir toplumu düzen içinde tutmanın aracıdır, denir. Ama insan onurunu korumayan bir ceza, artık adaletin değil, intikamın alanına girer. Bugün Türkiye’de, “hasta mahpuslar” başlığı altında yüzlerce insan, fiilen ölüm cezasına mahkûm edilmiş durumda. Her rapor “cezaevinde kalamaz” dese de, her dilekçe “uygun değildir” gerekçesiyle geri dönüyor. Peki, neye uygun değildir? Bir insanın yaşamasına mı? Bir devletin vicdanına mı? Öztürk K.’nin kardeşi, “Yürüyerek girdi, şimdi nefes bile alamıyor. Kimse duymuyor” diyor. Oysa devlet, her yurttaşının yaşam hakkını korumakla yükümlüdür — suçlu ya da suçsuz fark etmeksizin. Çünkü yaşam hakkı, hiçbir mahkemenin elinden alamayacağı bir haktır. Cezaevleri, yalnızca demir parmaklıkların ardındaki suçluların değil, dışarıdaki toplumun da aynasıdır. O aynada ne görüyoruz? Gözünü kapatmış bir sistem mi, yoksa el uzatmaya cesaret eden bir toplum mu? Bir devletin adaleti, güçlüye değil, güçsüze gösterdiği şefkatle ölçülür. Öztürk K.’nin durumu bir istisna değil, bir gösterge. Bir ülkenin sağlık sistemi, hukuk düzeni ve vicdanı burada kesişiyor. Ve biz, üçü arasında sıkışmış bir insanın her geçen gün eriyişini izliyoruz. Bu bir siyaset meselesi değil. Bu, insanlık meselesi. Bir insanın yaşamasına yardım etmek, bir partinin, bir ideolojinin, bir grubun meselesi değildir. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkililere sesleniyorum: Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne, İnsan Hakları Kurumları’na… Bu bir “dosya” değil, bir hayat. Ve o hayat, gün be gün elimizden kayıyor. Bir insanın ölüme terk edilmesi, hukukun değil, sessizliğin eseridir. Ve biz sustukça, adalet bir kelimeden ibaret kalır. Bir mahkûmun yatağında öylece çürüyüp gitmesi, hepimize dokunmalı. Çünkü bir gün, adaletin terazisi yeniden kurulacak. O gün geldiğinde, belki de en çok şunu sorgulayacağız: “Biz sustuğumuzda kim ölmüştü?”
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.