HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 31 EKİM 2025, CUMA

KÖFTECİ YUSUF üniversite başarısı

27.07.2015 00:00
KÖFTECİ YUSUF üniversite başarısı
KÖFTECİ YUSUF üniversite başarısı
Köfteci Yusuf çalışanlarından Üniversite çıkartması

Birçok alanda kendine özgü başarılarıyla farklı bir işletmecilik anlayışını ortaya koyan Köfteci Yusuf, çalışanlarıyla olan sıkı diyalogları sayesinde büyük bir aile ortamı oluşturmayı başardı. İlçemizdeki şubesinde seksenden fazla gence iş kapısı olmanın yanı sıra çalışanları arasında kurulan sevgi bağıyla büyük bir aile şirketine dönüşen Köfteci Yusuf'ta yeni bir başarıya daha imza atıldı.

Köfteci Yusuf Orhangazi şubesinde çalışan gençlerden 19 öğrenci Üniversite sınavında başarı göstererek üniversiteye yerleşme hakkını elde ettiler. Mühendislik fakültelerinden iktisat fakültesine kadar birçok bölüme öğrenci gönderecek olan Köfteci Yusuf, yine farklı bir başarıya imza atmış oldu. Köfteci Yusuf Orhangazi Şube Müdürü Samet Çakır, çalışma arkadaşlarının göstermiş olduğu başarıdan son derece mutlu olduklarını ve de Köfteci Yusuf Ailesi olarak üniversiteyi kazanan arkadaşlarını kutladıklarını belirtti. Tam bir aile uyumu içinde çalıştıklarını söyleyen Çakır, Köfteci Yusuf'un sadece iş kapısı olmadığını, aynı zamanda tam bir eğitim yuvası olduğunu vurguladı.

Köfteci Yusuf'un bu yıl ki altın listesi;

Mertcan Demir Balıkesir Üniversitesi Makine Mühendisliği, Olcay Küçük Pehlivan Balıkesir Üniversitesi İnşaat Mühendisliği, Mahsum Ceylendağ İTÜ İnşaat Mühendisliği, İbrahim Kacır Kütahya Üniversitesi Halkla İlişkiler Bölümü, Hakan Albayrak Erzurum Atatürk Üniversitesi Bilgisayar Öğretmenliği, Sinan Gülmez Balıkesir Astsubay Okulu, Berkay İpek Çorum Hitit Üniversitesi İşletme Yönetimi, Sercan Kara Denizli Pamukkale Üniversitesi Makine Teknolojisi, Emre Kahrıman Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Halkla İlişkiler Bölümü, Emre Yesin Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Bilgisayar Programcılığı, Doğan Karaşut Sakarya Üniversitesi Metalorji ve Malzeme Mühendisliği, Mehmet Ali Ünal Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Makine Mühendisliği, Samet Turan Kastamonu Üniversitesi İktisat Fakültesi, Cemile Karabulut Bilecik Üniversitesi Büro Yönetimi ve Sekreterlik, Zeynep Kartanalp Yalova Üniversitesi Gıda Teknolojileri, Halil Evren Eskişehir Anadolu Üniversitesi Dış Ticaret Fakültesi, Rıdvan Serim Sakarya Üniversitesi Tıbbı Dokümantasyon ve Sekreterlik. Bizler de Köfteci Yusuf Ailesinin bu başarısını kutluyoruz. Haber: İrfan Aydın / 3. Göz HRA
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Bir ülkenin gerçek yüzü, sokaklarındaki düzenle, meydanlarındaki bayraklarla değil; en savunmasız insanlarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Bugün bu ülkede, Aydın Söke Açık Cezaevi’nde, sessizce tükenen bir hayat var: Öztürk K. Öztürk K. %75 engelli. Talesemi majör hastası, aynı zamanda tip 1 diyabetli. Yani yaşamı boyunca düzenli kan nakline, insüline ve hijyenik ortama ihtiyaç duyan bir insan. Yürüyerek girdiği cezaevinde bugün artık yatalak hale gelmiş durumda. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yürüyemiyor, elleri titriyor, bilinci kimi zaman gidip geliyor. Ve o hâlâ orada, duvarların arkasında “infaz” adı altında yaşam mücadelesi veriyor. Cezalandırmak, bir toplumu düzen içinde tutmanın aracıdır, denir. Ama insan onurunu korumayan bir ceza, artık adaletin değil, intikamın alanına girer. Bugün Türkiye’de, “hasta mahpuslar” başlığı altında yüzlerce insan, fiilen ölüm cezasına mahkûm edilmiş durumda. Her rapor “cezaevinde kalamaz” dese de, her dilekçe “uygun değildir” gerekçesiyle geri dönüyor. Peki, neye uygun değildir? Bir insanın yaşamasına mı? Bir devletin vicdanına mı? Öztürk K.’nin kardeşi, “Yürüyerek girdi, şimdi nefes bile alamıyor. Kimse duymuyor” diyor. Oysa devlet, her yurttaşının yaşam hakkını korumakla yükümlüdür — suçlu ya da suçsuz fark etmeksizin. Çünkü yaşam hakkı, hiçbir mahkemenin elinden alamayacağı bir haktır. Cezaevleri, yalnızca demir parmaklıkların ardındaki suçluların değil, dışarıdaki toplumun da aynasıdır. O aynada ne görüyoruz? Gözünü kapatmış bir sistem mi, yoksa el uzatmaya cesaret eden bir toplum mu? Bir devletin adaleti, güçlüye değil, güçsüze gösterdiği şefkatle ölçülür. Öztürk K.’nin durumu bir istisna değil, bir gösterge. Bir ülkenin sağlık sistemi, hukuk düzeni ve vicdanı burada kesişiyor. Ve biz, üçü arasında sıkışmış bir insanın her geçen gün eriyişini izliyoruz. Bu bir siyaset meselesi değil. Bu, insanlık meselesi. Bir insanın yaşamasına yardım etmek, bir partinin, bir ideolojinin, bir grubun meselesi değildir. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkililere sesleniyorum: Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne, İnsan Hakları Kurumları’na… Bu bir “dosya” değil, bir hayat. Ve o hayat, gün be gün elimizden kayıyor. Bir insanın ölüme terk edilmesi, hukukun değil, sessizliğin eseridir. Ve biz sustukça, adalet bir kelimeden ibaret kalır. Bir mahkûmun yatağında öylece çürüyüp gitmesi, hepimize dokunmalı. Çünkü bir gün, adaletin terazisi yeniden kurulacak. O gün geldiğinde, belki de en çok şunu sorgulayacağız: “Biz sustuğumuzda kim ölmüştü?”
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.