HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 31 EKİM 2025, CUMA

Berlin’den Yakılan Gönül Ateşi Depremzedeleri Isıttı

01.05.2023 10:39
Berlin’den Yakılan Gönül Ateşi Depremzedeleri Isıttı
Berlin’den Yakılan Gönül Ateşi Depremzedeleri Isıttı
23 Nisan Pazar günü, Berlin Şehit Aileleri Yardım ve Dayanışma Derneği'nin düzenlediği depremzedeler için yardım konserinde Okan Sayan, Rafet El Roman ve Ekin Uzunlar, Kesselhaus'da sahne aldılar.

Konser, 6 Şubat'ta meydana gelen deprem felaketinde hayatını kaybeden yurttaşlarımız için bir dakikalık saygı duruşu ile başladı. Ardından, Berlin Şehit Aileleri Yardım ve Dayanışma Derneği Başkanı Ali Tüfekçi konuşma yaptı ve derneğin kuruluş amacı ve faaliyetleri hakkında bilgi verdi. Tüfekçi, derneğin vatanın birliği ve bütünlüğü için yaşamlarını feda eden kahraman şehitlerimizin ikinci büyük değerli varlıkları olan şehit ailelerine maddi ve manevi yardım etmek amacıyla kurulduğunu belirtti. Ayrıca, depremde hayatını kaybeden yurttaşlarımızın ve maddi manevi mağdur olan depremzede öğrencilerin yardımına koşmak için konserden elde edilecek gelirin tamamının üniversitede eğitim gören öğrencilere burs olarak verileceğini söyledi.

T.C Berlin Başkonsolosu sayın Rıfkı Olgun Yücekök de bir konuşma yaptı. Yücekök:"6 Şubatta deprem felaketini biz Berlin'de sabah olup öğrendikten bir kaç saat sonra beni ilk arayan Berlin Şehit Aileleri Yardım ve Dayanışma Derneği Başkanı Ali Tüfekçi oldu ve dedi ki "sayın başkonsolosum yardıma ihtiyaç var biz harekete geçiyoruz, inanın 7 Şubat akşamı ilk yardım tırını onlar yolladı ve devam ettiler kendilerine çok teşekkür ediyorum" dedi.

Berlin Şehit Aileleri Yardım ve Dayanışma Derneği, depremin ilk dakikalarından itibaren Berlin T.C. Başkonsolosluğu'nu arayan ilk kuruluşlardan biri oldu. Başkan Ali Tüfekçi ve Başkan yardımcısı Halime Merdler'in oluşturduğu görsel ve Whatsapp grubu ile yardım hareketini başlatan dernek, ayrıca depremzedeler için yatak, yorgan, yastık kampanyası başlatıp kahraman Maraş'a depremzede yurttaşlarımıza ulaştırdı.

Konsere Berlin Azerbaycan Konsolosu Dr. Elman Muradov, Berlinli tanınmış iş insanları ve çok sayıda yardımsever gurbetçi yurttaşlarımız katıldı. Sanatçıların performansı ve de samimiyetleri gurbetçilerden tam not aldı. Berlin Şehit Aileleri Derneği Başkan Yardımcısı ve 3.Göz Medya Berlin Temsilcisi Halime Merdler'den aldığımız bilgilere göre benzer organizasyonların artarak devam edeceğini öğrendik.

Berlin Şehit Aileleri Yardım ve Dayanışma Derneği yardım hareketinde emeği geçenler, Ali Tüfekçi Halime Merdler, Halil Ermiş, Murat Ceylan ve gönüllü üyeler Gönül Sert Demir, Dilek Erişenbaş, Olga Erişenbaş ve Tolga Fıgna'ya ülkemiz ve insanlık adına 3.Göz Medya Ailesi olarak gönülden teşekkür ediyoruz. 3.Göz Hra

 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Bir ülkenin gerçek yüzü, sokaklarındaki düzenle, meydanlarındaki bayraklarla değil; en savunmasız insanlarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Bugün bu ülkede, Aydın Söke Açık Cezaevi’nde, sessizce tükenen bir hayat var: Öztürk K. Öztürk K. %75 engelli. Talesemi majör hastası, aynı zamanda tip 1 diyabetli. Yani yaşamı boyunca düzenli kan nakline, insüline ve hijyenik ortama ihtiyaç duyan bir insan. Yürüyerek girdiği cezaevinde bugün artık yatalak hale gelmiş durumda. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yürüyemiyor, elleri titriyor, bilinci kimi zaman gidip geliyor. Ve o hâlâ orada, duvarların arkasında “infaz” adı altında yaşam mücadelesi veriyor. Cezalandırmak, bir toplumu düzen içinde tutmanın aracıdır, denir. Ama insan onurunu korumayan bir ceza, artık adaletin değil, intikamın alanına girer. Bugün Türkiye’de, “hasta mahpuslar” başlığı altında yüzlerce insan, fiilen ölüm cezasına mahkûm edilmiş durumda. Her rapor “cezaevinde kalamaz” dese de, her dilekçe “uygun değildir” gerekçesiyle geri dönüyor. Peki, neye uygun değildir? Bir insanın yaşamasına mı? Bir devletin vicdanına mı? Öztürk K.’nin kardeşi, “Yürüyerek girdi, şimdi nefes bile alamıyor. Kimse duymuyor” diyor. Oysa devlet, her yurttaşının yaşam hakkını korumakla yükümlüdür — suçlu ya da suçsuz fark etmeksizin. Çünkü yaşam hakkı, hiçbir mahkemenin elinden alamayacağı bir haktır. Cezaevleri, yalnızca demir parmaklıkların ardındaki suçluların değil, dışarıdaki toplumun da aynasıdır. O aynada ne görüyoruz? Gözünü kapatmış bir sistem mi, yoksa el uzatmaya cesaret eden bir toplum mu? Bir devletin adaleti, güçlüye değil, güçsüze gösterdiği şefkatle ölçülür. Öztürk K.’nin durumu bir istisna değil, bir gösterge. Bir ülkenin sağlık sistemi, hukuk düzeni ve vicdanı burada kesişiyor. Ve biz, üçü arasında sıkışmış bir insanın her geçen gün eriyişini izliyoruz. Bu bir siyaset meselesi değil. Bu, insanlık meselesi. Bir insanın yaşamasına yardım etmek, bir partinin, bir ideolojinin, bir grubun meselesi değildir. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkililere sesleniyorum: Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne, İnsan Hakları Kurumları’na… Bu bir “dosya” değil, bir hayat. Ve o hayat, gün be gün elimizden kayıyor. Bir insanın ölüme terk edilmesi, hukukun değil, sessizliğin eseridir. Ve biz sustukça, adalet bir kelimeden ibaret kalır. Bir mahkûmun yatağında öylece çürüyüp gitmesi, hepimize dokunmalı. Çünkü bir gün, adaletin terazisi yeniden kurulacak. O gün geldiğinde, belki de en çok şunu sorgulayacağız: “Biz sustuğumuzda kim ölmüştü?”
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.