HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 31 EKİM 2025, CUMA

Bir “Mine Konuk klasiği” daha

14.03.2023 12:59
Bir “Mine Konuk klasiği” daha
Bir “Mine Konuk klasiği” daha
Orhangazi'de düzenlenen 12 Mart İstiklal Marşı´nın Kabulü ve Mehmet Akif Ersoy'u Anma Programına Abdulhamid Han Ortaokulu Teknoloji ve Tasarım Öğretmeni Mine Konuk ve öğrencileri tarafından yapılan Mehmet Akif Ersoy maketi damga vurdu.

Öğrencileri ile birlikte Mehmet Akif Ersoy ve İstiklal Marşı maketi büyük beğeni toplarken günün simgesi oldu.









12 Mart İstiklal Marşının Kabulü 'nün 102. Yıldönümü ve Mehmet Akif Ersoy' u anma günü programı, saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı. Programa Orhangazi Kaymakam Vekili Gemlik Kaymakamı Sayın Hasan GÖÇ, ilçe protokolü, daire amirleri, okul müdürleri, öğretmenler ve öğrenciler katıldı.







Abdulhamid Han Ortaokulu Sosyal Bilgiler öğretmeni Esra ARISOY' un gerçekleştirdiği açılış konuşmasının ardından 12 Mart İstiklal Marşı´nın Kabulü ve Mehmet Akif Ersoy'u Anma Programı kapsamında düzenlenen yarışmalarda dereceye giren öğrencilere ödülleri verildi.





Daha sonra sırasıyla Mehmet Akif Ersoy' un Hayatı ve Şiirlerinde Akif Video gösterimi, ney taksimi ve gitar eşliğinde Birlik şiirinin okunması, Abdulhamid Han Ortaokulu öğrencileri ile yapılan röportaj sunumu, İstiklal Marşı Oratoryosu gösterimleri geçekleşti. İstiklal Marşını güzel okuma yarışması birincisi dinlendikten sonra tören Bayrak gösterisi ve Harmanladı oyunu gösterimi ile sona erdi.

Programın hazırlanmasında emeği geçen başta okul idaresi olmak üzere öğretmen ve öğrencilere teşekkür ederiz. Haber-Muharrem DEĞİRMEN / 3. GÖZ HRA


 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Bir ülkenin gerçek yüzü, sokaklarındaki düzenle, meydanlarındaki bayraklarla değil; en savunmasız insanlarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Bugün bu ülkede, Aydın Söke Açık Cezaevi’nde, sessizce tükenen bir hayat var: Öztürk K. Öztürk K. %75 engelli. Talesemi majör hastası, aynı zamanda tip 1 diyabetli. Yani yaşamı boyunca düzenli kan nakline, insüline ve hijyenik ortama ihtiyaç duyan bir insan. Yürüyerek girdiği cezaevinde bugün artık yatalak hale gelmiş durumda. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yürüyemiyor, elleri titriyor, bilinci kimi zaman gidip geliyor. Ve o hâlâ orada, duvarların arkasında “infaz” adı altında yaşam mücadelesi veriyor. Cezalandırmak, bir toplumu düzen içinde tutmanın aracıdır, denir. Ama insan onurunu korumayan bir ceza, artık adaletin değil, intikamın alanına girer. Bugün Türkiye’de, “hasta mahpuslar” başlığı altında yüzlerce insan, fiilen ölüm cezasına mahkûm edilmiş durumda. Her rapor “cezaevinde kalamaz” dese de, her dilekçe “uygun değildir” gerekçesiyle geri dönüyor. Peki, neye uygun değildir? Bir insanın yaşamasına mı? Bir devletin vicdanına mı? Öztürk K.’nin kardeşi, “Yürüyerek girdi, şimdi nefes bile alamıyor. Kimse duymuyor” diyor. Oysa devlet, her yurttaşının yaşam hakkını korumakla yükümlüdür — suçlu ya da suçsuz fark etmeksizin. Çünkü yaşam hakkı, hiçbir mahkemenin elinden alamayacağı bir haktır. Cezaevleri, yalnızca demir parmaklıkların ardındaki suçluların değil, dışarıdaki toplumun da aynasıdır. O aynada ne görüyoruz? Gözünü kapatmış bir sistem mi, yoksa el uzatmaya cesaret eden bir toplum mu? Bir devletin adaleti, güçlüye değil, güçsüze gösterdiği şefkatle ölçülür. Öztürk K.’nin durumu bir istisna değil, bir gösterge. Bir ülkenin sağlık sistemi, hukuk düzeni ve vicdanı burada kesişiyor. Ve biz, üçü arasında sıkışmış bir insanın her geçen gün eriyişini izliyoruz. Bu bir siyaset meselesi değil. Bu, insanlık meselesi. Bir insanın yaşamasına yardım etmek, bir partinin, bir ideolojinin, bir grubun meselesi değildir. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkililere sesleniyorum: Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne, İnsan Hakları Kurumları’na… Bu bir “dosya” değil, bir hayat. Ve o hayat, gün be gün elimizden kayıyor. Bir insanın ölüme terk edilmesi, hukukun değil, sessizliğin eseridir. Ve biz sustukça, adalet bir kelimeden ibaret kalır. Bir mahkûmun yatağında öylece çürüyüp gitmesi, hepimize dokunmalı. Çünkü bir gün, adaletin terazisi yeniden kurulacak. O gün geldiğinde, belki de en çok şunu sorgulayacağız: “Biz sustuğumuzda kim ölmüştü?”
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.