HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 31 EKİM 2025, CUMA

İpek halı ve kumaş el dokuma kursları başlıyor

04.05.2023 11:11
İpek halı ve kumaş el dokuma kursları başlıyor
İpek halı ve kumaş el dokuma kursları başlıyor

Bursa Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı, Hayat Boyu Öğrenme Şube Müdürlüğü'ne bağlı BUSMEK, Bursa'nın değerlerinden coğrafi işaretli Bursa İpeği için çalışmalarını sürdürüyor.



Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen 2021 yılı Sosyal Gelişmeyi Destekleme Programı  (SOGEP) kapsamında,  Bursa Eskişehir Bilecik Kalkınma Ajansı'nın (BEBKA) desteği ile hayata geçirilen "İpek Şehri Bursa: Kırsal Kalkınma Projesi" için çalışmalar devam ediyor.



2015-2016 döneminde "Bursa İpeği Yeniden Hayat Buluyor" projesi kapsamında,  "Umurbey İpek Üretim ve Tasarım Merkezi"nin açılmasıyla başlayan süreçte Bursa İpeği'nin yurt içi ve yurt dışında çeşitli fuar ve organizasyonlarda tanıtımlarını yapıldı. BUSMEK tarafından şimdi de özellikle dağ yöresine katma değer sağlamak ve kadın istihdamına katkı sağlamak amacıyla "İpek El Dokumacılığı" ve "Hereke İpek Halı Dokuma" kursları açılıyor.



Umurbey İpek Üretim ve Tasarım Merkezi, Büyükorhan ilçesi; Kınık, Sarnıç ve Karaağız Mahalleleri ile Keles ilçesi; Sorgun Mahallesi'nde, İznik Derbent Mahallesi'nde açılacak kurslar sayesinde kadınların ipek halı ve kumaş dokumayı öğrenerek, sosyal ve ekonomik açıdan yaşam kaliteleri yükselmiş olacak.



Proje kapsamında 'Orhaneli, Keles, Harmancık,  Büyükorhan ve İznik ilçelerindeki kadınların mesleki eğitimden geçip kalifiye olarak tekrar üretim süreci içerisinde yer almalarına katkı sağlanıp, kadın kursiyerlerin aktif işgücüne katılımlarını sağlanacak ve sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeylerinin artırılmasına katkı verilecek.



"İpek El Dokumacılığı" ve "Hereke İpek Halı Dokuma" kurslarına katılmak isteyen kişiler,  busmek.bursa.bel.tr internet adresindeki online başvuru kısmından ön kayıt yaptırabilecekler. 


Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Bir ülkenin gerçek yüzü, sokaklarındaki düzenle, meydanlarındaki bayraklarla değil; en savunmasız insanlarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Bugün bu ülkede, Aydın Söke Açık Cezaevi’nde, sessizce tükenen bir hayat var: Öztürk K. Öztürk K. %75 engelli. Talesemi majör hastası, aynı zamanda tip 1 diyabetli. Yani yaşamı boyunca düzenli kan nakline, insüline ve hijyenik ortama ihtiyaç duyan bir insan. Yürüyerek girdiği cezaevinde bugün artık yatalak hale gelmiş durumda. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yürüyemiyor, elleri titriyor, bilinci kimi zaman gidip geliyor. Ve o hâlâ orada, duvarların arkasında “infaz” adı altında yaşam mücadelesi veriyor. Cezalandırmak, bir toplumu düzen içinde tutmanın aracıdır, denir. Ama insan onurunu korumayan bir ceza, artık adaletin değil, intikamın alanına girer. Bugün Türkiye’de, “hasta mahpuslar” başlığı altında yüzlerce insan, fiilen ölüm cezasına mahkûm edilmiş durumda. Her rapor “cezaevinde kalamaz” dese de, her dilekçe “uygun değildir” gerekçesiyle geri dönüyor. Peki, neye uygun değildir? Bir insanın yaşamasına mı? Bir devletin vicdanına mı? Öztürk K.’nin kardeşi, “Yürüyerek girdi, şimdi nefes bile alamıyor. Kimse duymuyor” diyor. Oysa devlet, her yurttaşının yaşam hakkını korumakla yükümlüdür — suçlu ya da suçsuz fark etmeksizin. Çünkü yaşam hakkı, hiçbir mahkemenin elinden alamayacağı bir haktır. Cezaevleri, yalnızca demir parmaklıkların ardındaki suçluların değil, dışarıdaki toplumun da aynasıdır. O aynada ne görüyoruz? Gözünü kapatmış bir sistem mi, yoksa el uzatmaya cesaret eden bir toplum mu? Bir devletin adaleti, güçlüye değil, güçsüze gösterdiği şefkatle ölçülür. Öztürk K.’nin durumu bir istisna değil, bir gösterge. Bir ülkenin sağlık sistemi, hukuk düzeni ve vicdanı burada kesişiyor. Ve biz, üçü arasında sıkışmış bir insanın her geçen gün eriyişini izliyoruz. Bu bir siyaset meselesi değil. Bu, insanlık meselesi. Bir insanın yaşamasına yardım etmek, bir partinin, bir ideolojinin, bir grubun meselesi değildir. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkililere sesleniyorum: Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne, İnsan Hakları Kurumları’na… Bu bir “dosya” değil, bir hayat. Ve o hayat, gün be gün elimizden kayıyor. Bir insanın ölüme terk edilmesi, hukukun değil, sessizliğin eseridir. Ve biz sustukça, adalet bir kelimeden ibaret kalır. Bir mahkûmun yatağında öylece çürüyüp gitmesi, hepimize dokunmalı. Çünkü bir gün, adaletin terazisi yeniden kurulacak. O gün geldiğinde, belki de en çok şunu sorgulayacağız: “Biz sustuğumuzda kim ölmüştü?”
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.