HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 31 EKİM 2025, CUMA

Borçlarınızı yapılandırma fırsatını kaçırmayın

08.04.2023 15:00
Borçlarınızı yapılandırma fırsatını kaçırmayın
Borçlarınızı yapılandırma fırsatını kaçırmayın

7440 Sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun kapsamında Bursa Büyükşehir Belediyesi'ne vadesi 31 Aralık 2022 tarihi ve öncesi borcu bulunan mükelleflere borçlarını yapılandırma fırsatı sunuluyor. Son başvuru tarihi 31 Mayıs 2023 olan yapılandırma kapsamında borçların peşin ödemesi halinde, gecikme faizinde yüzde 90 oranında indirim sağlanmasının yanında ayrıca 48 aya kadar taksit imkanı sunuluyor.



Söz konusu kanundan Büyükşehir Belediyesi'ne İlan ve Reklam Vergisi, Eğlence Vergisi, Yangın Sigorta Vergisi, İşgal Harcı, Kiralar, İdari para cezaları, Harcamalara Katılma Payı, Katı ve Tıbbi Atık Toplama, Taşıma ve Bertaraf Ücretleri, Ecrimisil Gelirleri; Hal Rüsumları ve Tüm Harçlar ve Gelir Tarifesine göre tespit edilen ücretlerle ilgili borcu bulunan mükellefler yararlanabilecek.



Vadesi 31 Aralık 2022 tarihinden önce olan alacaklar için uygulanacak yapılandırmada, ilk taksit ödeme tarihi olan 30 Haziran 2023 tarihine kadar ödemelerin peşin yapılması durumunda, (Yİ-ÜFE endeksi dikkate alınarak hesaplanacak tutardan) gecikme faizinde yüzde 90'lık indirim yapılacak. Yapılandırılan borçlar için ödemeler aylık dönemler halinde (her ay) 12, 18, 36, 48 eşit taksit şeklinde ödenebilecek.



İlk taksit ödeme tarihi olan 30 Haziran 2023 tarihine kadar peşin ödenen idari para cezalarında herhangi bir faiz hesaplanmayacak olup, anaparanın yüzde 25'i indirilecek.



Yapılandırma uygulamasından yararlanacak mükellefler, daha detaylı bilgi ve başvuru formuna https://www.bursa.bel.tr/duyuru/7440-sayili-kanun-kapsaminda-borclarin-yeniden-yapilandirilmasi-rehberi-32768  adresinden ulaşabilecek.


Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Bir ülkenin gerçek yüzü, sokaklarındaki düzenle, meydanlarındaki bayraklarla değil; en savunmasız insanlarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Bugün bu ülkede, Aydın Söke Açık Cezaevi’nde, sessizce tükenen bir hayat var: Öztürk K. Öztürk K. %75 engelli. Talesemi majör hastası, aynı zamanda tip 1 diyabetli. Yani yaşamı boyunca düzenli kan nakline, insüline ve hijyenik ortama ihtiyaç duyan bir insan. Yürüyerek girdiği cezaevinde bugün artık yatalak hale gelmiş durumda. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yürüyemiyor, elleri titriyor, bilinci kimi zaman gidip geliyor. Ve o hâlâ orada, duvarların arkasında “infaz” adı altında yaşam mücadelesi veriyor. Cezalandırmak, bir toplumu düzen içinde tutmanın aracıdır, denir. Ama insan onurunu korumayan bir ceza, artık adaletin değil, intikamın alanına girer. Bugün Türkiye’de, “hasta mahpuslar” başlığı altında yüzlerce insan, fiilen ölüm cezasına mahkûm edilmiş durumda. Her rapor “cezaevinde kalamaz” dese de, her dilekçe “uygun değildir” gerekçesiyle geri dönüyor. Peki, neye uygun değildir? Bir insanın yaşamasına mı? Bir devletin vicdanına mı? Öztürk K.’nin kardeşi, “Yürüyerek girdi, şimdi nefes bile alamıyor. Kimse duymuyor” diyor. Oysa devlet, her yurttaşının yaşam hakkını korumakla yükümlüdür — suçlu ya da suçsuz fark etmeksizin. Çünkü yaşam hakkı, hiçbir mahkemenin elinden alamayacağı bir haktır. Cezaevleri, yalnızca demir parmaklıkların ardındaki suçluların değil, dışarıdaki toplumun da aynasıdır. O aynada ne görüyoruz? Gözünü kapatmış bir sistem mi, yoksa el uzatmaya cesaret eden bir toplum mu? Bir devletin adaleti, güçlüye değil, güçsüze gösterdiği şefkatle ölçülür. Öztürk K.’nin durumu bir istisna değil, bir gösterge. Bir ülkenin sağlık sistemi, hukuk düzeni ve vicdanı burada kesişiyor. Ve biz, üçü arasında sıkışmış bir insanın her geçen gün eriyişini izliyoruz. Bu bir siyaset meselesi değil. Bu, insanlık meselesi. Bir insanın yaşamasına yardım etmek, bir partinin, bir ideolojinin, bir grubun meselesi değildir. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkililere sesleniyorum: Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne, İnsan Hakları Kurumları’na… Bu bir “dosya” değil, bir hayat. Ve o hayat, gün be gün elimizden kayıyor. Bir insanın ölüme terk edilmesi, hukukun değil, sessizliğin eseridir. Ve biz sustukça, adalet bir kelimeden ibaret kalır. Bir mahkûmun yatağında öylece çürüyüp gitmesi, hepimize dokunmalı. Çünkü bir gün, adaletin terazisi yeniden kurulacak. O gün geldiğinde, belki de en çok şunu sorgulayacağız: “Biz sustuğumuzda kim ölmüştü?”
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.