Alaattin Çakıcı'nın adamına casusluk soruşturması ne manaya geliyor?

03.09.2025 10:45

Alaattin Çakıcı'nın en yakın adamlarına kadar uzanan soruşturmalarda, askeri casusluk iddialarının gündeme gelmesi, devletin güvenlik sisteminde büyük bir kırılmayı işaret ediyor. İçişleri Bakanlığı'nın suç örgütlerine karşı yürüttüğü operasyon serisinin Selahattin Yılmaz'a kadar ulaşması, kamuoyunda geniş yankı uyandırdı.

İçişleri Bakanlığı Operasyonları

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya döneminde organize suç örgütlerine karşı operasyonlar hız kesmeden devam ediyor. Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu döneminde göz yumulan ya da takip edilmeyen yüzlerce irili ufaklı örgüt, Yerlikaya döneminde ya çökertildi ya da faaliyet yürütemez hale getirildi. Uyuşturucu baronlarından kara para aklayıcılarına, tefecilerden terör örgütü bağlantılı yapılara kadar 600'e yakın çetenin etkisiz hale getirildiği kamuoyuna yansıdı.

Selahattin Yılmaz Dosyası

Basının çekingen davrandığı Selahattin Yılmaz operasyonu, ülke siyasetinde taşları yerinden oynatacak kadar önemli ayrıntılar içeriyor. Alaattin Çakıcı'ya yakınlığıyla tanınan Yılmaz, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin de "ülküdaşım" hitabına mazhar olmuş bir isim. Emri altında birçok silahlı adamı olduğu, örgüt gücüyle bazı ihaleleri aldığı ve bu ihalelerden elde edilen gelirin yüzde onunu MHP Genel Merkezi'ne, yüzde onunu Ülkü Ocakları'na, yüzde onunu ise ekibine aktardığı iddialar arasında.

Baykar İddiaları

Ankara kulislerinde konuşulanlara göre, Yılmaz ve ekibinin Baykar'a ait füze ve savunma projelerinin bilgilerini Makine Kimya içerisindeki bazı isimler sayesinde dışarı sızdırdığı, ardından da ihalelere alternatif firmalar soktuğu öne sürülüyor. Baykar'ın, kendi projelerinin rakip firmalar eliyle ihalelerde karşılarına çıkmasından dolayı son derece tepkili olduğu belirtiliyor. Bu durum, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın damadı Selçuk Bayraktar'ın yönettiği Baykar Grubu'nu doğrudan ilgilendiren ciddi bir kriz.

Polis Koruması Tartışması

"Polis gözetiminde örgüt kurulur mu?" sorusu normal şartlarda abes görünebilir. Ancak Türkiye'de Selahattin Yılmaz'ın uzun zamandır polis koruması altında olduğu biliniyor. Her yere resmi koruma eşliğinde giden bir ismin, aynı zamanda örgüt lideri olmakla suçlanması, İçişleri Bakanlığı'nı da zora sokuyor. Polis gözetimi altında gerçekleşen faaliyetlerde kanunsuzluk varsa, devlet görevlilerinin de sorumluluğu gündeme gelir.

Devlet ve Mafya İlişkisi

Türkiye'de 1950'lerden beri varlığı bilinen süper NATO yapılanması, mafya ve faili meçhullerin arkasında hep devlet gücünü kullandı. Abdi İpekçi ve Uğur Mumcu cinayetleri de bu güç ilişkilerinin örnekleri arasında gösteriliyor. Bu ülkede hiçbir mafya yapılanması devlet desteği olmadan varlığını sürdüremedi. Eğer Selahattin Yılmaz gerçekten casusluk faaliyetlerine dahi cesaret etmişse, sorunun kaynağına inilmelidir.

Siyasette Kırılma Noktası

Cumhur İttifakı'nın bir ayağı "ülküdaşımız" derken, diğer ayağı casusluk iddiasını gündeme taşıyor. Bu ayrılığın sonunda siyasette taşların yeniden dizilmesi sürpriz olmayacak. Hatta CHP, DSP ve MHP'nin ortak bir zeminde buluşması bile ihtimal dahilinde. Birileri tavşan avı görünümünde fil avına çıkmış durumda; bu süreç sıradan bir soruşturma değil, resmen ormanın ateşe verilmesi.

3. Göz Medya'nın Tavrı

Bizler, 3. Göz Medya ekibi olarak her daim Oğuz Söresi'nin ve Oğuz soyunun temsilcileri, Yılmaz Bekçileri olmaya devam edeceğiz. Gölgesinden korkanların gün yüzüne çıkmadığı, cesur bir medya anlayışını sürdürmekte kararlıyız.

1 Eylül 2025 – İrfan Aydın Hüseyni