HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 29 EKİM 2025, ÇARŞAMBA

Kadir gecesinin faziletleri

13.07.2015 00:00
Kadir gecesinin faziletleri
Kadir gecesinin faziletleri
Uğur Kepekçi / Yeni Mesaj Gazetesi

Kadir gecesinin faziletleri



Recep ayı ile başlayan üç ayların ve Ramazanın sonunun yaklaştığının habercisi olan gece Kadir gecesidir. Bu gece Ramazan ayı içerisine gizlenmiş olup Müslümanlar, Peygamberimizin işaretlerin yoğunluğu sebebiyle genel kanaat olarak 27. geceyi kadir gecesi olarak geçirmeyi daha uygun görmüşlerdir.

Öyle bir gece ki; ömre bedeldir. Öyle bir gece ki bin aydan daha hayırlıdır. O zaman bize düşen o geceyi aramak, bulmak ve değerlendirmektir. Bu mübarek gecenin Ramazan ayı içerisinde saklı olmasının hikmetlerinden biride; Ramazanın her gecesinin mutlaka değerlendirilmesini sağlamaktır.?Bir kere Resulullah (s.a.v.) Ashab-ı Kirâma İsrail oğullarından birinin, silahını kuşanarak Allah yolunda bin sene cihad ettiğini bildirmişti. Ashabın buna hayret etmeleri üzerine Cenabı Hak bu Kadir suresini indirmiştir (Tecrîd-Sarîh Tercemesi, VI, 313).

Kadir gecesinin bizlere veriliş sebeplerinden birini, yine Efendimiz(s.a.v.) haber vermiştir:

İmam Malik in Muvatta'da kaydına göre şu rivayet kendine ulaşmıştır:

"Hz. Peygamber (sav)'e ümmetinin ömrü gösterilmiş. Resulullah (s.a.v.), önceki ümmetlerin ömrüne nispetle kısa olduğu için, amelde onların uzun ömürde işlediklerine yetişemezler diye bu ömrü kısa bulmuş. Bunun üzerine Cenabı Hak bin aydan hayırlı olan Kadir Gecesi'ni vermiştir." (kütübi-sitte / 866)

Allah'ın değer verip, meleklerini seferber ettiği, gün ağarmasına kadar hikmetli işlerin oluştuğu ve esenlik dolu olan bu geceyi değerlendirmekle; bin aydan daha hayırlı bir gece geçireceğimizi Allah(c.c.) bizatihi Kur'an da haber veriyor:   

"Doğrusu biz Kuran'ı Kadir gecesinde indirmişizdir. Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır. Melekler ve Cebrail o gecede Rablerinin izniyle her türlü iş için inerler. O gece, tanyerinin ağarmasına kadar bir esenliktir." (Kadir sûresi / 1-5)?Alemlere Rahmet Hazreti Muhammed (s.a.v.) de bir Hadiş-i Şeriflerinde Kadir gecesi hakkında şu müjdeyi vermiştir:

"Kim Kadir gecesini, faziletine inanarak ve alacağı sevabı Allah'tan bekleyerek ibadet ve taatla geçirirse geçmiş günahları bağışlanır" (Buhârî, Kadir, 1).

Hz. Aişe validemiz; Resulullah'a (s.a.v.) demiştir ki:?"Ey Allah'ın Resulü! Kadir gecesine rastlarsam nasıl dua edeyim?" diye sordum. Resulullah (sav) "Allahümme inneke afüvvün tühıbbü'l-afve fa'fu annî"diye dua et, buyurdu. (Tecrîd-i Sarih/VI,314) (Manası: "Allah'ım sen çok affedicisin, affı seversin, beni affet")?Kadir Gecesinin faziletleri hakkında İmamı Gazali Hazretleri, Kalplerin Keşfi adlı eserinde şu ifadelere yer vermiştir;

Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor ki: ?"Kadir Gecesi olunca Cebrail, bir gurup melek arasında yere iner. Yere inen melekler gerek ayakta ve gerekse oturarak Allah'ı zikreden her kulu selâmlarlar, onun için istiğfar ederler."

Ebû Hureyre buyurur ki;

"Kadir Gecesi, yeryüzüne çakıl sayısından çok melek iner. Onların inmeleri için gök kapılarının hepsi açılır. Her yana nur saçılır. Büyük bir tecelli meydana gelir ve bu gece Melekût âlemi açılır. Fakat bu hususta insanlar birbirinden farklıdır.

Kimine hem gökyüzünün ve yeryüzünün Melekûtu bir arada açılır. Gökyüzünün perdeleri aradan kalkınca bu kimseler ayakta dikilen, oturan, secdeye kapanmış, zikreden, şükreden, tespih eden ve tehlil eden bütün melekleri asli kimlikleri ile görürler.

Kiminin önüne cennet açılır ve orada evleri, köşkleri, hurileri, nehirleri, ağaçları, meyveleri görür. Gögün tavanı olsa Arş'ı müşahede eder.

Peygamberlerin, velilerin, şehitlerin, sıddıkların konaklarını görür. Bu Melekûta dalar, rahmet deryasında gezintiye çıkar. Cehennemi, onun tabakalarını ve içindeki kâfirlerin barınaklarını ve diğer fevkalâdeliklerini görür.

Kimin de önünden Allah ile arasındaki perde kalkar da O'ndan gayri hiç bir şeyi görmez olur."

Peygamber'imiz (s.a.v.) buyuruyor ki:

"Kim Ramazanın yirmi yedinci gecesini sabaha kadar ibadet ile geçirirse, bu benim nezdimde bütün Ramazan geceleri yapılan gece ibadetinin hepsinden daha sevimlidir."

Hz. Fatıma "Babacığıma geceyi ibadet ile geçirecek gücü olmayan kadın ve erkekler ne yapsın" diye sordu.

Peygamber 'imiz ona şu cevabı buyurdu;

"Onların yastıklarını dikip üzerine yaslanarak bu gecenin herhangi bir saatinde oturup Allah'a dua etmeleri, benim için bütün ümmetimin bütün Ramazan Gecelerinin hepsinde yaptıkları ibadetten daha sevimlidir."  Peygamber'imiz (s.a.v.) buyuruyor ki:  "Kim iki rekât namaz kılıp istiğfar ederek Kadir Gecesini ibadet ile geçirirse Allah tarafından bütün günahları bağışlanır. Allah'ın rahmetine gömülür. Cebrail (A.S), kendisini kanadı ile okşar. Cebrail'in (as) kanadı ile okşadığı kimse cennete girer." (Kalplerin Keşfi/İmam-ı Gazali)  Bu geceyi; bilenler Kur'an okuyarak, Namaz kılarak, Allah'ı zikrederek, Âlemlere Rahmet Hazreti Muhammed (s.a.v.) Efendimize bolca salâvat getirerek ve günahlarımıza samimi bir vaziyette tevbe ve dua ederek değerlendirmek gerekmektedir. Selâm olsun "Kadir" kıymet bilenlere

 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Bir ülkenin gerçek yüzü, sokaklarındaki düzenle, meydanlarındaki bayraklarla değil; en savunmasız insanlarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Bugün bu ülkede, Aydın Söke Açık Cezaevi’nde, sessizce tükenen bir hayat var: Öztürk K. Öztürk K. %75 engelli. Talesemi majör hastası, aynı zamanda tip 1 diyabetli. Yani yaşamı boyunca düzenli kan nakline, insüline ve hijyenik ortama ihtiyaç duyan bir insan. Yürüyerek girdiği cezaevinde bugün artık yatalak hale gelmiş durumda. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yürüyemiyor, elleri titriyor, bilinci kimi zaman gidip geliyor. Ve o hâlâ orada, duvarların arkasında “infaz” adı altında yaşam mücadelesi veriyor. Cezalandırmak, bir toplumu düzen içinde tutmanın aracıdır, denir. Ama insan onurunu korumayan bir ceza, artık adaletin değil, intikamın alanına girer. Bugün Türkiye’de, “hasta mahpuslar” başlığı altında yüzlerce insan, fiilen ölüm cezasına mahkûm edilmiş durumda. Her rapor “cezaevinde kalamaz” dese de, her dilekçe “uygun değildir” gerekçesiyle geri dönüyor. Peki, neye uygun değildir? Bir insanın yaşamasına mı? Bir devletin vicdanına mı? Öztürk K.’nin kardeşi, “Yürüyerek girdi, şimdi nefes bile alamıyor. Kimse duymuyor” diyor. Oysa devlet, her yurttaşının yaşam hakkını korumakla yükümlüdür — suçlu ya da suçsuz fark etmeksizin. Çünkü yaşam hakkı, hiçbir mahkemenin elinden alamayacağı bir haktır. Cezaevleri, yalnızca demir parmaklıkların ardındaki suçluların değil, dışarıdaki toplumun da aynasıdır. O aynada ne görüyoruz? Gözünü kapatmış bir sistem mi, yoksa el uzatmaya cesaret eden bir toplum mu? Bir devletin adaleti, güçlüye değil, güçsüze gösterdiği şefkatle ölçülür. Öztürk K.’nin durumu bir istisna değil, bir gösterge. Bir ülkenin sağlık sistemi, hukuk düzeni ve vicdanı burada kesişiyor. Ve biz, üçü arasında sıkışmış bir insanın her geçen gün eriyişini izliyoruz. Bu bir siyaset meselesi değil. Bu, insanlık meselesi. Bir insanın yaşamasına yardım etmek, bir partinin, bir ideolojinin, bir grubun meselesi değildir. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkililere sesleniyorum: Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne, İnsan Hakları Kurumları’na… Bu bir “dosya” değil, bir hayat. Ve o hayat, gün be gün elimizden kayıyor. Bir insanın ölüme terk edilmesi, hukukun değil, sessizliğin eseridir. Ve biz sustukça, adalet bir kelimeden ibaret kalır. Bir mahkûmun yatağında öylece çürüyüp gitmesi, hepimize dokunmalı. Çünkü bir gün, adaletin terazisi yeniden kurulacak. O gün geldiğinde, belki de en çok şunu sorgulayacağız: “Biz sustuğumuzda kim ölmüştü?”
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.