HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 22 HAZİRAN 2025, PAZAR

GEDELEK BASKINI

09.09.2023 13:38
GEDELEK BASKINI
GEDELEK BASKINI
Kurtuluş Savaşı'nda Yunan işgali sırasında 17 Nisan 1921 gecesi, o zamanki adıyla Pazarköy'e (Orhangazi) bağlı Gedelek köyüne yapılan kanlı baskın. Yunan askerlerinin göz yumduğu ve hatta koruduğu yerli ayrılıkçı çetelerin baskını sonucunda 32 kişi öldürüldü, köy ateşe verildi, küçük çocuklar diri diri ateşe atılarak yakıldı.

Gedelek'in üst kısmında da komşu Benli ve Yukarı Benli adlı Ermeni köyleri bulunmaktaydı. Türk ve Ermeniler 1921 yılına kadar komşu köyler olarak yüzyıllarca barış içinde yaşamışlar, Gedelek'teki ipek böcekçiliği ve zeytin bahçelerinin bakımında Benli'li Ermeniler kuşaklar boyu Gedelek'te Türklerle beraber çalışmışlardır. 1915'deki tehcir olayları esnasında da bu durum hiç değişmemiş, dostluk devam etmiştir. Ama ne yazık ki Yunan'ın Gemlik'i ve köylerini işgali ile komşu Ermeni köyleri Türk köylerine karşı birden bire vahşi ve insanlık dışı saldırılarına başlamışlardır.

1921'de Yunan askerlerinin baskısı ve köylerine hiç dokunulmayacağı gibi yalanlarla Gedelek'te Köy Muhtarı Osman Efendi ikna edilmiştir. Muhtarın yardımı ile köyden iki kağnı dolusu silah Yunan askeri tarafından toplanmıştır. Bu şekilde Gedelek halkı Yunanlılar tarafından silahsız ve savunmasız bırakılmıştır. Bunun üzerine Benli Ermenileri'de "Gedeleği bize bırakın, biz yakacağız" deyip köye el koymuşlardır. Neticede silahsız kalan Gedelek halkına özellikle geceleri komşu Benli Köyü Ermenileri eziyet etmeye ve mallarını yağmalamaya başlamışlardır.

O esnada köy, askerde olan gençlerinin yokluğundan dolayı çoğunluğu kadın ve çocuklar ile bazı ihtiyarlardan ibarettir. Kadınların bir kısmı Ermeni erkeklerinin tecavüzünden, sarkıntılığından korunmak gayesiyle Ali Çavuşların evinde toplanıp yüzlerine mayıs (hayvan dışkısı) ve çamur sürerek evlerde gizlenmeye, tecavüzden korunmaya çalışmışlardır. Ertesi günü evlerine sığınmış Türk köylüleri zorla Hacı Osman YILMAZ'ın evine doldurulmuş ve içeriye pencereden el bombaları atılarak topluca katledilmişlerdir.

Bombalanan evden yaralı kurtulan tek kişi o zamanlar 11 yaşındaki kız çocuğu olan Paslıoğulları'ndan Hayriyedir. Hayriye (ERDEM) yanı başındaki annesinin beyninin parçalanarak öldüğüne şahit olmuş kendisi de çenesinin el bombasından parçalanıp kopmasıyla ağır yaralanmıştır. Ermeniler köyü yağmaladıktan sonra evlerin tamamını ateşe vermiş ve köyde ağır yaralı Hayriye'den başka kimse kalmamıştır. Küçük ve yaralı kız köy hamamı taştan olduğu için yanmayan tek yapı olduğundan gece hamamın içine sığınıp gündüz su birikintisinden ayakkabısının içine su doldurup (su su diye) inleyen yaralılara su taşımıştır. 15 gün kadar sonra köye dolaşmaya gelen yağmacı bir Ermeni onu at arabasına bindirip Kumla Camisindeki mülteci olan Türklerin yani Gedelek ve civar köylerden kaçıp camiye sığınanların yanına götürmek için almış ama Açmalar Mevkisinde birden kızı saçlarından tutarak kara diken öbeğinin içine fırlatıp atmış ve kızcağızı bırakıp gitmiştir. Çalıların içinde 3 saat kadar acı içinde kıvranırken yine yağmacı bir başka Ermeni onu dikenlerin içinden çıkartıp, dikenlerini temizleyip at arabasına battaniyenin altına yatırmak suretiyle Kumla'ya getirmiş, Caminin minaresini gösterip 'sizinkiler orada hadi git' deyip göndermiş, Camideki mültecilerin içinde akrabalarıyla buluşup ölmekten kurtulmuştur. Çenesi kopuk olduğu için yüzünü bütün hayatı boyunca örtü ile gizleyen bahtsız Hayriye'nin yemek yediğini hiç kimse görmemiştir. Zavallı kadın hiç evlenmeden, kız olarak 1972'de 64 yaşında vefat etmiştir.

Hacı Osman'ın evinde el bombalarıyla öldürülenlerin cesetleri daha sonra zeytin merdiveni ile içeriden taşınıp pis su kanalı olarak kullanılan hendeğe birbiri üstüne Benli'li Ermeniler tarafından atılmıştır. Canlarını kurtaranların bir kısmı da Güney pınarında toplanarak Kumla istikametine kaçıp oradan Hilâli Ahmer (Kızılay) gemisi ile İstanbul'a Selimiye Camisine getirilmişler ve yıllarca orada sığınmışlardır. Köylünün diğer bir kısmı da Karamürsel yönünde kaçarak Türk ordusuna sığınmak için Eskişehir'in İnönü bölgesindeki çadırlarda yıllarca konaklamıştır. Kurtuluş Savaşı'nın kazanılması üzerine köyüne dönenler Gedelek'in tamamen yok olup, yakılmış ve yıkılmış olarak görmüşlerdir.

1921 Ermeni vahşetinde Gedelek'te ölen Gedelekliler şunlardır;

Ali kızı Sara (20 yaş), (Hacı Osman'ın oğlu Yahya'nın 2 aylık karısı, yani yakılan evin gelini), Ali kızı Halime (25 yaş), Mehmet kızı Hatice (12 yaş), Ali kızı Zehra (35 yaş), Mustafa oğlu İsmail (55 yaş), Mustafa oğlu Ahmet (50 yaş), Raif oğlu İsmail (40 yaş), İbrahim oğlu Recep (45 yaş), Hüseyin oğlu Hüseyin (30 yaş), Ali oğlu İbrahim (15 yaş), İbrahim oğlu Hafız (15 yaş), Abidin oğlu Hasan (35 yaş), Maraz Ömer'in Salih (38 yaş), Ali efe oğlu Ali (18 yaş), Mehmet oğlu Ali (45 yaş), Karabeyoğlu Hüseyin (12 yaş), Karabeyoğlu Mehmet (2 yaş), Kocakülahoğlu Hasan (50 yaş), Köseoğlu Recep (52 yaş), Kuru Osman Dayı (45 yaş), Kezban'ın Mehmet (45 yaş), Mehmet oğlu İbrahim (28 yaş), Yaslı oğlu Hasan (3 yaş), Abidin'in eşi Hatice (18 yaş), Aşık'ın Hasan (20 yaş), Ali Köse'nin Halil (35 yaş), Kamil Çavuş (45 yaş), Hacı Salih (60 yaş), Mehmet oğlu Ahmet (10 yaş), Hacı Osmanoğlu Celal (7 yaş), Umurbeyli Atçılardan Mehmet (25 yaş), Nazife (16 yaş), Fatma (20 yaş), R. Mehmet'in eşi Emine (20 yaş) adlarında 34 masum Türk öldürülmüştür.

Ne gariptir ki İstanbul'daki camilere sığınarak vahşetten kaçabilen Gedelek köylüleri dahil olmak üzere hiçbir Türk, İstanbul'daki Ermenilere bu olayların bedelini ödetmeyi düşünmemiş, bunu aklından bile geçirmemiştir. Bu üstün Türk ahlâkının bir diğer göstergesidir.

Yukarıda anlatılan Gedelek'teki Ermeni vahşeti sadece bir örnek olaydır. Aynı bölgede Orhangazi (Pazarköy), Çeltikçi, Gemiç, Narlıca, Cihanköy, Gürle, Karsak, Dutluca, Çakırlı, Keramet, Heceler, Üreğil köylerinde benzer vahşeti yapanlar hep civardaki Ermeni köyleridir. Aynı tarihte Yalova Çınarcık'ta da yüzlerce Türk camiye doldurulup Ermenilerce yakılarak katledilmişlerdir. Ermenilerin tüm Osmanlı'da Türklere yaptıkları yanında Gedelek katliamı denizde bir damla sayılabilir. Marmara Bölgesi'nde İstanbul'a kuş uçusu 100 km. mesafedeki bu Türk köyüne ortada haklı hiçbir sebep yokken bu vahşeti yapan Ermeninin Rus ordusuyla birlikte savaş bölgesi olan Doğu Anadolu'da Türklere yaptığı ise tam bir soykırımdır. Evet 1915-1923 arasında Ermeni soykırımı olmuştur. Bu soykırımda Soyu kırılan Türklerdir, soykırımcı Ermenilerdir. Kurtuluş Savaşı'nda yurdunu savunan Türklerdir. Saldırgan ve katliâmcılar da Ermenilerdir, Yunanlılardır, Fransızlardır, İngilizlerdir, İtalyanlardır, Ruslardır… Bütün çıplaklığı ile olayların özeti budur. Yunan mezalimi de bütün işgal altındaki Osmanlı'da olduğu gibi Bursa'nın her köyünde vahşet ölçüsünde devam etmiştir. Ermeni mezalimine, vahşetine, soykırımına örnek olarak Gedelek köyündeki Türklere karşı Ermenilerin yaptığı vahşettir, soykırımdır.

17 Nisan 1921 gecesi, o zamanki adıyla Pazarköy'e (Orhangazi) bağlı Gedelek köyüne yapılan kanlı baskın. Yunan askerlerinin göz yumduğu ve hatta koruduğu yerli ayrılıkçı çetelerin baskını sonucunda 32 kişi öldürüldü, köy ateşe verildi, küçük çocuklar diri diri ateşe atılarak yakıldı. Olay, İstanbul'da resmi makamlarca düzenlenen 10 Mayıs 1921 gün ve 211 sayılı tutanakta şöyle anlatılmaktadır (sadeleştirerek):

17 Nisan 1337 [1921) günü ellerinde kınlarında çıkarılmış süngüler olduğu halde Gedelek köyüne âdeta koşarak gelen Yunan askerleri, önce köy halkından kurtuluş akçası olarak 4 000 lira istemiş ve bu paranın sağlanması için bir saat süre vermişlerdir. Köy halkının bu kadar parayı sağlayamamaları üzerine kanlı süngülerini halka yönelterek, köy erkeklerini süngü ile ve dipçik vurarak önce Şadırvan denilen yerde toplamış ve üstlerinde bulunan paraya zorla el koyarak Hacı Osman 'm evine götürmüşlerdir. Bu arada silâh kullanmaya başlayıp, daha yolda iken birçok zavallıyı katletmişlerdir. Söz konusu eve girenlerin üzerlerine birçok kez bombalar attıktan sonra ateşleyerek ve alevler içinden hayatını kurtarmak için pencerelerden atlamak isteyenleri kurşunla öldürmüşlerdir. Daha sonra saldırgan ellerini kadın ve çocuklara yönelterek, perişan bir halde öteye beriye koşan kadınları süngü ve kasaturayla katletmiş, masum çocukları süngü uçlarında ateşe atmak suretiyle birer birer yakmışlardır. Bir yandan da evleri yağma ve hayvanları ovaya çıkarıp bütün köyü ateşleyerek, söz konusu köyü önce bir ölüm yuvasına, sonra da ören yerine çevirmişlerdir. Bu faciadan rastlantı sonucu kaçarak mağara ve ağaç kovuklarında ve ormanlarda saklanabilen, kimlikleri söz konusu tutanakta gösterilmiş bulunan zavalh masum köylüler, günlerce aç katarak bin türlü korku ve dehşet içinde Dersaadet'e [İstanbul] gelebilmişlerdir."

Gedelek baskınında can verenlerin adları ve yaş durumları şöyle:

Ali oğlu İbrahim (15), bekâr ibrahim oğlu Hafız (15), Abidin oğlu Hasan (35), köy imamı Hafız Hasan (45), Maraz Ömer'in Salih (38), İbiş oğlu Ali (28), Bursalı Ahmet'in Ali (45), Kaya Bey oğlu Hüseyin (12), Kaya Bey oğlu Mehmet (2), Ramazan Mehmet oğlu Ahmet (2), bekâr İsmail (45), Kocakülah oğlu Hasan (50), Köse oğlu Recep (50), Kıro Osman Dayı (45), Kabaza'nın Mehmet (45), Paslıoglu Mehmet'in Hasan (3), Abidin kızı Ayşe (18), Ali Köse'nin Halil (35), Kâmil Çavuş (45), Hacı Salih (40), Hacı Osman'ın Cemal (7), Umurbeyli Mehmet (25), Kaya Bey eşi Halime (30), İbrahim eşi Hatice (25), Abidin eşi Hatice (40), Abidin kızı Nefise (13) ve Fatma (20), Ramazan'ııı Mehmet eşi Emine (20), Bican'ın eşi Sara (18), Paslıoglu Mehmet eşi Zehra 00), Nalbant'm gelini Hatice (20).





 
Yorumlar
Cengiz doğan
Yorumlarınızı paylaşın

--
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.