Emirhan’ın Çalınan Nefesi: Bir Annenin Adalet Feryadı

18.06.2025 00:00

Yüksekova'nın sokaklarında, gri bir gökyüzünün altında bir annenin çığlığı yükseliyor. Sevim Gültekin, oğlu Emirhan'ı anlatıyor; 23 yaşında, tı,zeki, Beşiktaş'ın koyu bir taraftarı olan oğlunu. Emirhan Gültekin, hayalleriyle, sevdikleriyle, umutlarıyla dolu bir gençti. Ama o artık aramızda değil. Bir hastanenin soğuk koridorlarında, ihmallerin gölgesinde hayata veda etti.

Bu, sadece bir ölüm değil; bir vicdanın, bir sistemin ve insanlığın sorgulanmasını gerektiren bir trajedi.

Emirhan, lösemiyle mücadele eden bir savaşçıydı. Annesinin paylaştığı bilgilere göre, hastaneye adım attığında durumu stabildi. Lösemi hücreleri kontrol altındaydı, akıllı ilaca yanıt vermiş, 15 hücresiyle umut vadeden bir tablo sergiliyordu. Ancak, hastanede geçirdiği süreç, bir dizi akıl almaz ihmalle karanlığa gömüldü. Annesi, oğlunun hastane yemeğinde çıkan bir dışkıdan dolayı bağırsak enfeksiyonu kaptığını iddia ediyor. Bu enfeksiyon, Emirhan'ın zaten hassas olan bağışıklık sistemini çökertti. Dahası, annesinin anlatımına göre, Emirhan'a uygulanan tedaviler ve süreçler, ailenin iradesi dışında, şüpheli ve kontrolsüz bir şekilde ilerledi. Emirhan, hastaneye sağlıklı bir genç olarak girmiş, ancak "işkence çektirilerek" yaşamını yitirmişti.

Sevim Gültekin'in iddiaları ağır:

"Oğlumun lösemi hücreleri paramparça etmedi, iki katil yaptı." Emirhan'ın ölümü, sadece bir tıbbi komplikasyon değil, annesine göre bir cinayet. Hastanede yaşananlar, bir gencin hayatını söndürmekle kalmadı, bir ailenin güvenini, bir toplumun sağlık sistemine olan inancını da yerle bir etti.

Emirhan'ın annesi, oğlunun 14 Haziran'da 24 yaşına gireceğini söylüyor, ama o doğum günü asla gelmeyecek.

Emirhan'ın hikayesi, sadece bir ailenin kaybı değil; bir ülkenin sağlık sistemindeki derin yaraların yansıması. Lösemi gibi ağır bir hastalıkla mücadele eden bir gencin, hastanede enfeksiyon kapması, yanlış veya eksik tedavilere maruz kalması kabul edilemez. Annesinin çaresiz feryatları,yankılanıyor: "Oğlum çok akıllıydı, tarihi araştırmayı severdi. Sağlık Bakanlığı'nın soruşturması bir türlü bitmiyor." Bu sözler, adalet arayışının ne kadar uzun ve yorucu olduğunu gösteriyor. Yüksekova Haber'in aktardığına göre, Sevim Gültekin, oğlunun ihmaller zinciriyle katledildiğini savunuyor ve sorumluların cezalandırılmasını talep ediyor.

Emirhan'ın ölümü, bir annenin yüreğindeki yangınla sınırlı kalmamalı. Bu, hepimizin meselesi. Hastaneler, şifa bulmak için gidilen yerlerdir. Ama Emirhan için o hastane, bir mezar oldu. Onun gibi nice genç, nice insan, ihmallerin kurbanı oluyor. Sağlık sistemindeki denetimsizlik, hastaların yaşam hakkını tehdit ediyor. Emirhan'ın annesinin adalet talebi, sadece oğlu için değil, başka Emirhan'ların da aynı kaderi yaşamaması için bir haykırış.

Sağlık Bakanlığı'nın soruşturması devam ediyor, ancak bu süreçteki yavaşlık, adaletin tecellisine gölge düşürüyor. Emirhan'ın hikayesi, bir köşe yazısında anlatılmayacak kadar derin, bir annenin gözyaşlarında saklı. Onun sessiz çığlığı, vicdanlarımızda yankılanmalı. Emirhan Gültekin için adalet, bir ailenin değil, bir toplumun borcu. Başka anneler feryat etmesin, başka gençler hastanelerde yitip gitmesin diye, bu hikaye unutulmamalı.