HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 19 HAZİRAN 2025, PERŞEMBE

İsrail’in Silahında Asil Çelik mi Var?

18.06.2025 11:01
İsrail’in Silahında Asil Çelik mi Var?
İsrail’in Silahında Asil Çelik mi Var?
2024 yılının Şubat ayında 3. Göz Medya tarafından yayınlanan ve gazeteci İrfan Aydın imzasını taşıyan özel haber, bugün Ortadoğu'yu yeniden kana bulayan İran-İsrail çatışmasının gölgesinde yeniden tartışma konusu oldu. Haberde paylaşılan fotoğraflar ve sevkiyat belgeleri, Türkiye'nin en büyük sanayi kuruluşlarından biri olan Asil Çelik Sanayi ve Ticaret A.Ş.'nin, İsrail'in devlet destekli silah üreticisi Israel Weapon Industries Ltd. (IWI) firmasına doğrudan malzeme gönderdiğini ortaya koyuyordu.

Belgelere göre Asil Çelik tarafından hazırlanıp paketlenmiş çelik ürünleri, alıcı firma olarak açıkça belirtilen IWI'ye ihraç edildi. Bu sevkiyatlar, askeri malzeme üretiminde kullanılabilecek kalitede ve formatta işlenmiş sanayi çelikleri olarak tanımlanıyor. Belgelerde; ürün detayları, sipariş numaraları, müşteri adı ve sevkiyat etiketleri net biçimde yer almakta. Haberde yer verilen görseller, sevkiyatın ticari bir hata değil, planlı ve süreklilik arz eden bir ticari ilişki olduğunu düşündürüyor.

IWI Kimdir? Savaşın Silah Fabrikası

Israel Weapon Industries (IWI), İsrail'in en büyük silah üreticilerinden biridir. İsrail ordusu başta olmak üzere birçok devletin güvenlik güçlerine, modern ateşli silahlar tedarik etmektedir. Özellikle Tavor, Galil, Uzi ve Negev gibi saldırı silahlarıyla tanınan firma, İsrail'in Gazze, Batı Şeria, Suriye sınırı ve son olarak İran'a karşı yürüttüğü askeri operasyonlarda yaygın şekilde kullanılan silahların üreticisidir.

IWI, doğrudan devlet desteğiyle çalışan ve ihracat yaptığı ülkelerin çoğuna askeri ürün sağlayan stratejik bir firma olarak bilinmektedir. Bu nedenle IWI'ye gönderilen her tür sanayi ürünü, doğrudan silah üretimi ile ilişkilendirilebilecek potansiyele sahiptir.

Asil Çelik'ten IWI'ye gönderilen ürünlerin tam olarak hangi model silahlarda kullanıldığı bilinmese de, bu tip çeliğin namlu, mekanik parça, raylı sistem, tetik ve gövde üretiminde kullanılması mümkündür. Bu da sivil ölümlere sebep olan silahların hammaddesinin Türkiye'den gitmiş olabileceği ihtimalini gündeme getiriyor.

Asil Çelik Sessiz, Devlet Sessiz: Kamuoyu Cevap Bekliyor

Haberin üzerinden bir yıl geçmiş olmasına rağmen Asil Çelik'ten ne bir açıklama ne de bir yalanlama geldi. Şirket, ortaya konan belgelerin ardından kamuoyunu bilgilendirme sorumluluğunu yerine getirmedi. Bu sessizlik, "iddialar doğru mu?" sorusunu daha da güçlendiriyor.

Aynı şekilde Savunma Sanayii Başkanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve ilgili kamu kurumları da bugüne kadar bu ihracatla ilgili herhangi bir açıklama yapmadı. Bu suskunluk, Türkiye'nin dış politikadaki "mazlumdan yana" söylemleri ile fiili durumu arasında ciddi bir çelişki olduğuna dair endişeleri artırıyor.

Bugün sokakta "Filistin'e özgürlük!" diye slogan atan vatandaşın bilmediği gerçek şu olabilir: O mazlum Filistinli çocuğa doğrultulan silahın bir parçası, Orhangazi'deki bir fabrikada şekillenmiş olabilir.

Filistin İçin Miting, İsrail'e Hammade: Çelişkili Bir Duruş mu?

Türkiye'de hemen her siyasi görüşte İsrail'in Filistin'de uyguladığı politikalar tepkiyle karşılanıyor. Coca Cola, Nestle, Starbucks gibi markalar boykot listelerine alınırken, İsrail'e doğrudan çelik gönderen bir Türk firmasına yönelik sessizlik dikkat çekiyor. Bu durum, kamuoyunda bir çifte standart algısı yaratıyor.

Sosyal medyada "İsrail mallarına hayır" etiketiyle paylaşımlar yapan yüz binlerce vatandaşın, silah üretimi yapan bir İsrail firmasına Türkiye'den sanayi malzemesi gittiğinden haberi bile yok. Oysa ki kamu vicdanı, bu tür ihracatların şeffaf ve etik denetimlere tabi olmasını talep ediyor.

Bu çelişki, sadece bireyler düzeyinde değil, hükümet politikalarında da kendini gösteriyor. Resmi söylemler Filistin'e destek verirken, bazı Türk firmalarının dolaylı ya da doğrudan İsrail'in askeri kapasitesine katkıda bulunuyor olması ciddi bir etik sorgulama gerektiriyor.

İran-İsrail Savaşında Türkiye İsimsiz Ortak mı?

İran ile İsrail arasında sıcak çatışmaların yaşandığı şu günlerde, bölge halkı acı çekerken Türkiye'de üretilen malzemelerin bu savaşta dolaylı rol oynama ihtimali ciddi bir jeopolitik sorumluluk doğuruyor. Eğer Asil Çelik, IWI ile ticari ilişki içinde bulunuyorsa ve bu ilişkiden doğan ürünler Gazze, Lübnan ya da İran'da kullanılan silahlara dönüşüyorsa, Türkiye'nin "arabulucu" ya da "tarafsız gözlemci" pozisyonu fiilen tartışmaya açılır.

İsrail'in askeri saldırılarında kullanılan silahların hammaddesinde Türk çeliğinin bulunması, Türkiye'nin dolaylı şekilde çatışmanın bir parçası olduğu anlamına gelebilir. Bu durum sadece dış politikayı değil, aynı zamanda iç politikadaki samimiyet testini de gündeme getiriyor.

Ticaret mi, Vicdan mı?

Ortaya çıkan bu belgeler, sadece bir ticari faaliyeti değil, aynı zamanda bir ahlaki sınavı da gündeme getiriyor. Türkiye gibi stratejik konumda olan, hem İslam dünyasında hem Batı'da güçlü diplomatik ilişkiler kurmaya çalışan bir ülkenin, savaş sanayisine dolaylı katkıda bulunması, uluslararası itibarı da zedeler nitelikte olabilir.

Bu noktada sorulması gereken sorular nettir:

Asil Çelik, İsrail'in devlet destekli silah üreticisi IWI firmasıyla olan ticari ilişkisini hangi gerekçelerle yürütmektedir? Bu ilişki sadece "ticari sır" kapsamında mı değerlendirilmekte, yoksa kamuoyunun bilgi alma hakkı yok sayılmakta mıdır?

Türkiye'nin ulusal çıkarlarını ve dış politika duruşunu doğrudan etkileyen bu tür stratejik sevkiyatlar devletin hangi denetim mekanizmalarından geçmektedir? Sanayi Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ya da Savunma Sanayii Başkanlığı bu ihracat süreçlerinden haberdar mıdır?

Gazze'de, Batı Şeria'da ya da Lübnan'da kullanılan ve sivillerin ölümüne neden olan silahların üretiminde Türk çeliğinin katkısı varsa, bu durum Türkiye'nin savaş suçu ya da insan hakları ihlalleri karşısındaki sorumluluğunu nasıl etkilemektedir?

Bir yandan kamuoyunda Filistin'e destek mitingleri düzenlenirken, diğer yandan İsrail'in askeri sanayisine malzeme gönderilmesi nasıl bir etik zemin üzerine oturtulabilir? Bu çelişkili durum kamuoyunun vicdanını nasıl etkiler?

İsrail'le askeri doğrudan iş birliği yapılmıyorsa, neden silah sanayine hizmet eden bir firmaya sevkiyat yapılmasına izin verilmektedir? Bu tür ticari ilişkiler uluslararası ambargoları, insani değerlere bağlılığı ve dış politika dengesini nasıl zedeler?

* Asil Çelik'in gönderdiği ürünlerin doğrudan hangi silahların parçalarında kullanıldığına dair bir araştırma yapılmış mıdır? Yapılmadıysa neden yapılmamaktadır ve bu alandaki sessizlik bir tür ihmalkârlık ya da gizleme midir?

Bu ilişki zincirinde başka Türk firmaları da var mıdır? Eğer başka şirketler de İsrail'in savunma sanayine girdi sağlıyorsa, Türkiye'de "milli sanayi" adı altında silah sanayilerine hizmet eden bir ağ mı oluşmaktadır?

Devlet yetkilileri, ihracat izni verilen bu tür stratejik ürünlerin hangi ülkelerde, hangi amaçlarla kullanılacağını öngöremeyecek durumda mıdır? Yoksa bu tür ticari ilişkiler bilinçli bir şekilde "göz ardı" mı edilmektedir?

Muharrem Değirmen / Özel Haber / 3. Göz HRA

 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.