HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 04 KASIM 2025, SALI

Cezaevi önündeki suikastının azmettiricisinin C.A. Gardiyan olduğu iddia ediliyor

01.01.2025 00:33
Cezaevi önündeki suikastının azmettiricisinin C.A. Gardiyan olduğu iddia ediliyor
Cezaevi önündeki suikastının azmettiricisinin C.A. Gardiyan olduğu iddia ediliyor
Geçtiğimiz aylarda Gemlik Açık Cezaevinden izinli olarak çıktığı esnada cezaevi önünde silahlı saldırıya uğrayan Temel Ağlan'a yönelik düzenlenen silahlı saldırı suikastın perde arkası aralanıyor.

Tetikçi Ferhat S.'nin Jandarmanın sıkı takibi sonucu yakalanmasıyla suikastın perde arkası da aralanmaya başladı. Gemlik Açık Cezaevinde gönüllü olarak çevre temizlik ekibinin başında hizmet veren Temel Ağlan, izin çıkışı cezaevi önünde bekleyen tetikçinin silahlı saldırısına uğramıştı. 2 kurşun isabet ettiği Ağlan, Gemlik Devlet Hastanesinde tedavi altına alınmıştı. Jandarma İstihbarat ekiplerinin hassasiyetle ele aldığı dosya kısa zamanda aydınlanarak zanlılar adli mercilere teslim edildiler. Ağlan'a kurşun sıkarak olayı gerçekleştirdiğini itiraf eden zanlı Ferhat S. Mağdur Ağlan'ı tanımadığını, kendisi ile her hangi bir husumetinin bulunmadığını belirterek suikastın azmettiricisinin İnfaz Koruma Memuru C.A. olduğunu verdiği ifadede iddia etti. 3. Göz Medya Ferhat S.'nin Savcılık aşamasında verdiği ifadeye ulaştı. İfadesinde özetle; "Yaralayan kişi benim. Cengiz Gardiyan isimli bir şahıs bana yardımcı oldu. Cengiz isimli Gardiyan benim yaralayacağım kişinin çıkış saatini bana verdi. Bende bunun üzerine elime geçirdiğim silahla çıkış saatini bildiğim için cezaevi çıkışında mağdur Temel Ağlan'a ateş ederek yaraladım. Aracı B.Ö. isimli arkadaşım kullandı. Benim Temel Ağlan'la bir husumetim yoktur. Temel Ağlan amcamla cezaevinde yattığı sürede gardiyan Cengiz beni arayıp amcanı da beni de mağdur vasfının şikayet ederek başını yakacağını söylediği için bende gidip korkutmak amaçlı silahla yaraladım" itiraflarında bulunan Ferhat S. Yeni bir soruşturmanın da kapısını aralamış oldu.

SORUŞTURMA DERİNLEŞİYOR

Alınan bilgilere göre saldırıda azmettirici olarak adı geçen İnfaz Koruma Memuru Gardiyan C.A.'nın bir başka yolsuzluk soruşturması kapsamında tutuklu olarakta yargılandığı öğrenildi. 3. Göz HRA

 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Bir ülkenin gerçek yüzü, sokaklarındaki düzenle, meydanlarındaki bayraklarla değil; en savunmasız insanlarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Bugün bu ülkede, Aydın Söke Açık Cezaevi’nde, sessizce tükenen bir hayat var: Öztürk K. Öztürk K. %75 engelli. Talesemi majör hastası, aynı zamanda tip 1 diyabetli. Yani yaşamı boyunca düzenli kan nakline, insüline ve hijyenik ortama ihtiyaç duyan bir insan. Yürüyerek girdiği cezaevinde bugün artık yatalak hale gelmiş durumda. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yürüyemiyor, elleri titriyor, bilinci kimi zaman gidip geliyor. Ve o hâlâ orada, duvarların arkasında “infaz” adı altında yaşam mücadelesi veriyor. Cezalandırmak, bir toplumu düzen içinde tutmanın aracıdır, denir. Ama insan onurunu korumayan bir ceza, artık adaletin değil, intikamın alanına girer. Bugün Türkiye’de, “hasta mahpuslar” başlığı altında yüzlerce insan, fiilen ölüm cezasına mahkûm edilmiş durumda. Her rapor “cezaevinde kalamaz” dese de, her dilekçe “uygun değildir” gerekçesiyle geri dönüyor. Peki, neye uygun değildir? Bir insanın yaşamasına mı? Bir devletin vicdanına mı? Öztürk K.’nin kardeşi, “Yürüyerek girdi, şimdi nefes bile alamıyor. Kimse duymuyor” diyor. Oysa devlet, her yurttaşının yaşam hakkını korumakla yükümlüdür — suçlu ya da suçsuz fark etmeksizin. Çünkü yaşam hakkı, hiçbir mahkemenin elinden alamayacağı bir haktır. Cezaevleri, yalnızca demir parmaklıkların ardındaki suçluların değil, dışarıdaki toplumun da aynasıdır. O aynada ne görüyoruz? Gözünü kapatmış bir sistem mi, yoksa el uzatmaya cesaret eden bir toplum mu? Bir devletin adaleti, güçlüye değil, güçsüze gösterdiği şefkatle ölçülür. Öztürk K.’nin durumu bir istisna değil, bir gösterge. Bir ülkenin sağlık sistemi, hukuk düzeni ve vicdanı burada kesişiyor. Ve biz, üçü arasında sıkışmış bir insanın her geçen gün eriyişini izliyoruz. Bu bir siyaset meselesi değil. Bu, insanlık meselesi. Bir insanın yaşamasına yardım etmek, bir partinin, bir ideolojinin, bir grubun meselesi değildir. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkililere sesleniyorum: Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne, İnsan Hakları Kurumları’na… Bu bir “dosya” değil, bir hayat. Ve o hayat, gün be gün elimizden kayıyor. Bir insanın ölüme terk edilmesi, hukukun değil, sessizliğin eseridir. Ve biz sustukça, adalet bir kelimeden ibaret kalır. Bir mahkûmun yatağında öylece çürüyüp gitmesi, hepimize dokunmalı. Çünkü bir gün, adaletin terazisi yeniden kurulacak. O gün geldiğinde, belki de en çok şunu sorgulayacağız: “Biz sustuğumuzda kim ölmüştü?”
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.