Başını Kuma Gömme Vakti Değildir!

05.05.2025 00:00

"Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar."

Bu söz artık sadece eski bir Anadolu atasözü değil, günümüzün acı bir gerçeğidir. Öyle bir dönemde yaşıyoruz ki hakikati savunmak, karanlığa karşı bir mum yakmak, haksızlığa ses çıkarmak büyük bir cesaret işine dönüştü. Gerçekleri konuşanlar susturulmaya çalışılıyor, sorgulayanlar yaftalanıyor, yazanlar hedef gösteriliyor. Ve ne yazık ki bu ülkede artık doğruları dile getirmek bir suçmuş gibi görülüyor. Ama unutmamak gerekir: Her çağın zor zamanlarında, doğruların peşinden gidenler oldu. Ve o insanlar sayesinde karanlıklar dağıldı, perdeler aralandı, adalet yeniden konuşulur hale geldi.

Bugün bu yazı, sadece bir köşe yazısı değil; bir duruşun ifadesidir. Bir vicdanın, bir sesin, bir direnişin yazıya dökülmüş halidir. Çünkü suskunluk, kötülüğe verilmiş en büyük destektir.

Gazetecilik, sadece haber yazmak değildir. Gazetecilik, bir toplumu ayakta tutan değerlerden biridir. Gazeteci; gören göz, duyan kulak, konuşan vicdandır. O yüzden gazetecinin görevi, sadece olanı biteni yazmak değil; bazen kimsenin duymadığı çığlığı duyurmak, bazen görmezden gelinen acıları görünür kılmaktır. Ve bu ülkede yıllardır bu görevi büyük bir onurla sürdüren insanlar var. 3. Göz Medya gibi. İrfan Aydın gibi. Muharrem Değirmen gibi.

3.Göz Medya, adı gibi toplumun "üçüncü gözü" oldu yıllarca. Güç odaklarının görmek istemediği ne varsa gösterdi. Sesini yükseltemeyenlerin sesi oldu. Herkesin korkuyla sustuğu konuları cesaretle gündeme taşıdı. Onlar sadece gazetecilik yapmadılar, bir duruş sergilediler. Yalakalığın prim yaptığı, suskunluğun ödüllendirildiği bir ortamda; 3. Göz Medya, bedeli ne olursa olsun doğruyu söylemenin, halkın çıkarlarını savunmanın, gerçeği aramanın mücadelesini verdi.

Ve bu yüzden hedef oldular.

İrfan Aydın, sıradan bir gazeteci değil. Sıradan olsaydı, bu kadar rahatsız etmezdi bazılarını. Onun kalemi sadece haber yazmaz, onun kalemi adaletsizliğe karşı çıkar, sessizlerin sesi olur, gerçekleri haykırır. Herkesin bir adım geri çekildiği anlarda o bir adım öne çıkar. İşte bu yüzden tehlikelidir onlar için. Çünkü onun sesi, bir kişinin değil; binlerin, milyonların vicdanıdır.

Yanında Muharrem Değirmen var. Yıllardır bu onurlu yürüyüşte, sessizliğin değil sözün gücüne inanan, çıkarın değil hakikatin peşinde olan bir gazeteci. O da biliyor ki bu yol dikenlidir. Ama o dikenlerin arasından yürümek gerekir ki sonunda gül bahçesine ulaşabilesin.

Son dönemde yaşananlar kabul edilebilir değil. Aile evlerine yapılan baskılar, özel hayata yönelik tehditler, kurumları itibarsızlaştırma girişimleri, açıkça bir sindirme politikasıdır. Bu sadece iki gazeteciyi hedef almak değildir. Bu saldırılar, toplumun haber alma hakkına, ifade özgürlüğüne, kamu vicdanına yapılan saldırılardır. Bu ülkenin en temel değerlerine yönelmiş bir tehdittir.

Peki biz ne yapıyoruz?

Seyirci mi kalıyoruz?

Başımızı kuma mı gömüyoruz?

Yoksa gerçekten haklıya sahip mi çıkıyoruz?

Eğer bugün 3. Göz Medya'ya, İrfan Aydın'a, Muharrem Değirmen'e sahip çıkmazsak, yarın kendi sesimizi kaybettiğimizde feryat etmeye hakkımız olmayacak. Çünkü sustukça sıra bize gelir. Bu yüzden bugün susmamalıyız.

Bugün yalnızca bir medya kurumuna değil, bir fikir özgürlüğüne sahip çıkmalıyız. Bu mücadele, sadece basın özgürlüğü için değil, hepimizin özgürlüğü için veriliyor. Gerçeğin sesi kesildiğinde, hepimizin karanlıkta kalacağı unutulmamalı.

Bakın çevremize: Binlerce katil, soyguncu, dolandırıcı elini kolunu sallayarak dolaşırken, halkı bilgilendirmek isteyen gazetecilerin evine sabah baskını yapılıyor. Kimin ne dediğini değil, kimin neden susturulmak istendiğini anlamamız gerekiyor. Tehlike orada başlıyor.

Bugün birilerinin yazdıklarından rahatsız olanlar, aslında kendilerinden rahatsızdır. Gerçeği gören gözleri karartmak, duyan kulakları sağır etmek, konuşanları susturmak istiyorlar. Ama unuttukları bir şey var: Gerçekler er ya da geç su yüzüne çıkar. Susturulan her kalemin yerini bir başka kalem alır. Ve o kalemler birleştiğinde bir çağ değişir.

Ben buradan sesleniyorum:

İrfan Aydın yalnız değildir.

Muharrem Değirmen yalnız değildir.

3. Göz Medya yalnız değildir.

Onlar doğru yolda yürüyenlerdir. Bu yol zor, taşlı ve dikenlidir ama sonu aydınlıktır. Bu yolda yürümek cesaret ister, inanç ister, vicdan ister. Onlarda hepsi var. Bizde de olmalı.

Geçmiş olsun demekle yetinmeyeceğiz. Bu mücadelede omuz omuza, yan yana, aynı inançla duracağız. Çünkü biz başını kuma gömenlerden değil, başını dik tutanlardanız.

Ve evet, bu karanlık geçecek.

Çünkü gerçeğin gücü, her zaman yalanın gürültüsünden büyüktür.