HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 01 KASIM 2025, CUMARTESİ

Süper Lig’de görülmemiş bir olay daha! Başkan takımı sahadan çekti…

20.12.2023 11:14
Süper Lig’de görülmemiş bir olay daha! Başkan takımı sahadan çekti…
Süper Lig’de görülmemiş bir olay daha! Başkan takımı sahadan çekti…

İstanbulspor – Trabzonspor maçının ikinci yarısında Onuachu'nun attığı gol sonrası İstanbulspor Kulübü Başkanı Ecmel Faik Sarıalioğlu, hakem kararlarına tepki olarak takımını sahadan çekti. İstanbulspor Asbaşkanı Ömer Saral, sosyal medya hesabından "Bedeli her ne olursa olsun" mesajını paylaştı. Peki, İstanbulspor'u bekleyen ceza ne? 

Trendyol Süper Lig'in 17. haftasında İstanbulspor, sahasında Trabzonspor'u konuk etti.

Trabzonspor dakika 11'de Trezeguet ile öne geçerken, ev sahibi takım 39'da Muammer Sarıkaya ile yanıt verdi. Trabzonspor, 68. dakikada Onuachu'nun golüyle 2-1 öne geçti. Uzun süre VAR'da incelenen pozisyonun ardından gol kararı çıktı.

Mücadelenin 73. dakikasında saha kenarına gelen İstanbulspor Kulübü Başkanı Ecmel Faik Sarıalioğlu, hakemin ikinci gol öncesinde faul kararı vermemesine tepki olarak takımını sahadan çekti. İstanbulsporlu bazı futbolcuların uzun süre oyuna devam etme ısrarına rağmen başkan Sarıalioğlu kararını değiştirmedi ve takımını sahadan çekti. 

KARARI TFF VERECEK

Trabzonspor Kulübü Başkanı Ertuğrul Doğan'ın da saha kenarına gelerek konuştuğu Ecmel Faik Sarıalioğlu kararından dönmedi ve İstanbulsporlu oyuncular soyunma odasına gitti.

Hakemler Ali Şansalan, Serkan Olguncan, Mehmet Kısal ve Burak Kappan'ın yanı sıra Trabzonsporlu futbolcular da bir süre bekledikten sonra soyunma odasına gitti.

Yarıda kalan karşılaşmayla ilgili son kararı Türkiye Futbol Federasyonu verecek.

İstanbulspor Asbaşkanı Ömer Saral, sosyal medya hesabından "Bedeli her ne olursa olsun" mesajını paylaştı.

İSTANBULSPOR'U BEKLEYEN CEZA NE?

Türkiye Futbol Federasyonu Futbol Müsabaka Talimatı'nda, "Müsababakyı terk eden takım hakkında hükmen mağlubiyet kararı verilmekle beraber ayrıca mevcut puanlarından galibiyet halinde verilen puan kadar puan silinir. Böyle durumlarda ilgili kulüp, hakemlerin masrafları ile diğer masrafları ve karşı takımın zararlarını karşılamak üzere TFF tarafından takdir edilecek tazminatı ödemek zorundadır. Bir sezon boyunca ikinci defa müsabakaya gelmeyen veya sahayı terk eden takımlara hükmen mağlubiyet kararıyla birlikte alt lige düşürülme kararı verilir." ifadeleri yer alıyor.


Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Bir ülkenin gerçek yüzü, sokaklarındaki düzenle, meydanlarındaki bayraklarla değil; en savunmasız insanlarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Bugün bu ülkede, Aydın Söke Açık Cezaevi’nde, sessizce tükenen bir hayat var: Öztürk K. Öztürk K. %75 engelli. Talesemi majör hastası, aynı zamanda tip 1 diyabetli. Yani yaşamı boyunca düzenli kan nakline, insüline ve hijyenik ortama ihtiyaç duyan bir insan. Yürüyerek girdiği cezaevinde bugün artık yatalak hale gelmiş durumda. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yürüyemiyor, elleri titriyor, bilinci kimi zaman gidip geliyor. Ve o hâlâ orada, duvarların arkasında “infaz” adı altında yaşam mücadelesi veriyor. Cezalandırmak, bir toplumu düzen içinde tutmanın aracıdır, denir. Ama insan onurunu korumayan bir ceza, artık adaletin değil, intikamın alanına girer. Bugün Türkiye’de, “hasta mahpuslar” başlığı altında yüzlerce insan, fiilen ölüm cezasına mahkûm edilmiş durumda. Her rapor “cezaevinde kalamaz” dese de, her dilekçe “uygun değildir” gerekçesiyle geri dönüyor. Peki, neye uygun değildir? Bir insanın yaşamasına mı? Bir devletin vicdanına mı? Öztürk K.’nin kardeşi, “Yürüyerek girdi, şimdi nefes bile alamıyor. Kimse duymuyor” diyor. Oysa devlet, her yurttaşının yaşam hakkını korumakla yükümlüdür — suçlu ya da suçsuz fark etmeksizin. Çünkü yaşam hakkı, hiçbir mahkemenin elinden alamayacağı bir haktır. Cezaevleri, yalnızca demir parmaklıkların ardındaki suçluların değil, dışarıdaki toplumun da aynasıdır. O aynada ne görüyoruz? Gözünü kapatmış bir sistem mi, yoksa el uzatmaya cesaret eden bir toplum mu? Bir devletin adaleti, güçlüye değil, güçsüze gösterdiği şefkatle ölçülür. Öztürk K.’nin durumu bir istisna değil, bir gösterge. Bir ülkenin sağlık sistemi, hukuk düzeni ve vicdanı burada kesişiyor. Ve biz, üçü arasında sıkışmış bir insanın her geçen gün eriyişini izliyoruz. Bu bir siyaset meselesi değil. Bu, insanlık meselesi. Bir insanın yaşamasına yardım etmek, bir partinin, bir ideolojinin, bir grubun meselesi değildir. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkililere sesleniyorum: Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne, İnsan Hakları Kurumları’na… Bu bir “dosya” değil, bir hayat. Ve o hayat, gün be gün elimizden kayıyor. Bir insanın ölüme terk edilmesi, hukukun değil, sessizliğin eseridir. Ve biz sustukça, adalet bir kelimeden ibaret kalır. Bir mahkûmun yatağında öylece çürüyüp gitmesi, hepimize dokunmalı. Çünkü bir gün, adaletin terazisi yeniden kurulacak. O gün geldiğinde, belki de en çok şunu sorgulayacağız: “Biz sustuğumuzda kim ölmüştü?”
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.