HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 01 KASIM 2025, CUMARTESİ

"Türkiye maçı zorlu geçecek"

Hırvatistan Milli Takım Teknik Direktörü Dalic, Türkiye ile oynayacakları maçın zorluğuna dikkat çekti 
28.03.2023 10:45
"Türkiye maçı zorlu geçecek"
"Türkiye maçı zorlu geçecek"

UEFA 2024 Avrupa Şampiyonası (EURO 2024) Elemeleri D Grubu ikinci maçında yarın Bursa'da Türkiye ile karşı karşıya gelecek Hırvatistan Milli Takımı'nın teknik direktörü Zlatko Dalic, "Yarın burada Türkiye ile oynayacağımız maç biraz daha zorlu geçecektir. İki taraftan da daha fazla saldırı olacaktır. Onlar da gol atmak için bize saldıracak, biz de onlara saldıracağız." dedi.



Zlatko Dalic, karşılaşmanın oynanacağı Bursa Büyükşehir Belediye Stadı'nda düzenlenen basın toplantısına futbolcu Ivan Perisic ile katıldı. Dalic, "Son maçta sakatlanan oyuncularla ilgili değişiklik olacak mı*" sorusuna 2 santrafor oyuncusunun değiştirileceğini söyledi. Sakat oyuncuların yerine kimin geleceğine son antrenmanla karar vereceklerini anlatan Dalic, "Çünkü Türkiye de Ermenistan'dan yeni geldi. Onların da nasıl bir yorgunlukla karşı karşıya olduğunu bilmiyoruz. Bizde illaki değişiklikler olacaktır. Son antrenmana baktıktan sonra isimler belli olacak." diye konuştu.



Dalic, "Dünya Kupası'ndan sonra düşüş yaşadınız mı' Galler maçı bunun bir göstergesi mi' Hırvatistan Milli Takımı'nda genç oyuncular göremiyoruz, yeni genç oyuncular gelecek mi'" sorularını ise şöyle yanıtladı: "Dünya Kupası'ndan sonra düşüş yaşadığımızı düşünmüyorum. Sadece Dünya Kupası'nda bütün oyuncular son dakikaya kadar bizlerle birlikte oldu. Bazılarının kendi kulüpleriyle problemleri oldu. Oradaki enerji burada da gerçekleşecektir. Yeni oyuncu üretmek çok zor. Biz 3,5 milyonluk bir ülkeyiz, siz 80 milyon nüfusa sahipsiniz. Sizde daha kolay yeni oyuncu çıkabilir fakat 3,5 milyonluk ülkede her an kaliteli oyuncu çıkması biraz daha zor. Takıma dahil ettiğimiz iki stoperimiz var. Onların yaşları genç. İzlediğimiz genç oyuncular da var. Bu doğrultuda takımımızı yavaş yavaş yenileyeceğiz. Bursa 3 milyonluk bir şehir, biz ülke olarak 3,5 milyonuz. Biz Dünya Kupası'nda üçüncü olduk."



"Türk Milli Takımı gerçekten disiplinli"

"Türk Milli Takımı hakkında ne düşünüyorsunuz. Kuntz yönetimindeki Türk Milli Takımı'na Alman sistemi gelmiş olabilir mi'" sorusuna Dalic, Türk Milli Takımı'nı yıllardır takip ettiğini anlattı. Dalic, Türkiye ile birçok kez maç yaptıklarını dile getirerek, "Kişilerle değil, takım olarak değerlendirebiliriz. Türk Milli Takımı gerçekten disiplinli, farklı yerlerde birçok takımda oynayan güçlü oyunculara sahip. Bu oyuncuları güzel kullanabiliyor, organize edebiliyor. Zaten bunu bugüne kadar gösterdiler. Ermenistan maçında da takip ettiğim zaman yine aynı kaliteli şekilde oynadıklarını, kuvvetlerinden hiçbir şey eksilmediğini gördük. Dolayısıyla biz burada kendi maçımıza bakacağız. Nasıl bir sonuç elde edeceğiz, onu göreceğiz." ifadesini kullandı.



Dalic, "Galler maçındaki oyundan memnun olduğunuzu dile getirdiniz. Türk Milli Takımı ile oynayacağınız maçta da aynı tarzda oynamayı düşünüyor musunuz'" sorusunu da şöyle cevapladı: "Galler maçı çok farklı bir havadaydı. Ben Galler'i Türkiye kadar güçlü bir rakip olarak görmüyorum. Orada tek yönlü oyun sergiledik. Yarın burada Türkiye ile oynayacağımız maç biraz daha zorlu geçecektir. İki taraftan da daha fazla saldırı olacaktır. Onlar da gol atmak için bize saldıracak, biz de onlara saldıracağız. Biz onların kendi seyircisi önünde oynayacağız. Dolayısıyla farklı bir tarz sergileyeceğiz. Maçı alacağımıza ümit ediyorum.



Dalic, "Hiç Türkiye'den teklif aldınız mı'" sorusuna ise "Arkadaşça teklifler aldım, konuşmalar geçti ancak resmi olmadı. Ben şu an ki konumumdan memnunum. Bir değişiklik düşünmüyorum." cevabını verdi.



"Nasıl bir zorlukla karşı karşıya olduğumuzu biliyoruz"

Ivan Perisic ise yarınki maçın zor geçeceğini belirterek, "Türkiye'nin nasıl bir tarzının olduğunu biliyoruz. Nasıl bir zorlukla karşı karşıya olduğumuzu biliyoruz. Elimizden geldiğince 3 puanı hanemize yazdırmak için çaba göstereceğiz." dedi. Perisic, Türkiye'nin kaliteli oyunculara sahip olduğunu anlatarak, "Türkiye kendi seyircisiyle son derece güçlü şekilde bize saldıracaktır. Biz de Hırvatistan olarak puan almak için burada hiçbir şeyden korkmadığımızı göstereceğiz." diye konuştu. A


Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Bir ülkenin gerçek yüzü, sokaklarındaki düzenle, meydanlarındaki bayraklarla değil; en savunmasız insanlarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Bugün bu ülkede, Aydın Söke Açık Cezaevi’nde, sessizce tükenen bir hayat var: Öztürk K. Öztürk K. %75 engelli. Talesemi majör hastası, aynı zamanda tip 1 diyabetli. Yani yaşamı boyunca düzenli kan nakline, insüline ve hijyenik ortama ihtiyaç duyan bir insan. Yürüyerek girdiği cezaevinde bugün artık yatalak hale gelmiş durumda. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yürüyemiyor, elleri titriyor, bilinci kimi zaman gidip geliyor. Ve o hâlâ orada, duvarların arkasında “infaz” adı altında yaşam mücadelesi veriyor. Cezalandırmak, bir toplumu düzen içinde tutmanın aracıdır, denir. Ama insan onurunu korumayan bir ceza, artık adaletin değil, intikamın alanına girer. Bugün Türkiye’de, “hasta mahpuslar” başlığı altında yüzlerce insan, fiilen ölüm cezasına mahkûm edilmiş durumda. Her rapor “cezaevinde kalamaz” dese de, her dilekçe “uygun değildir” gerekçesiyle geri dönüyor. Peki, neye uygun değildir? Bir insanın yaşamasına mı? Bir devletin vicdanına mı? Öztürk K.’nin kardeşi, “Yürüyerek girdi, şimdi nefes bile alamıyor. Kimse duymuyor” diyor. Oysa devlet, her yurttaşının yaşam hakkını korumakla yükümlüdür — suçlu ya da suçsuz fark etmeksizin. Çünkü yaşam hakkı, hiçbir mahkemenin elinden alamayacağı bir haktır. Cezaevleri, yalnızca demir parmaklıkların ardındaki suçluların değil, dışarıdaki toplumun da aynasıdır. O aynada ne görüyoruz? Gözünü kapatmış bir sistem mi, yoksa el uzatmaya cesaret eden bir toplum mu? Bir devletin adaleti, güçlüye değil, güçsüze gösterdiği şefkatle ölçülür. Öztürk K.’nin durumu bir istisna değil, bir gösterge. Bir ülkenin sağlık sistemi, hukuk düzeni ve vicdanı burada kesişiyor. Ve biz, üçü arasında sıkışmış bir insanın her geçen gün eriyişini izliyoruz. Bu bir siyaset meselesi değil. Bu, insanlık meselesi. Bir insanın yaşamasına yardım etmek, bir partinin, bir ideolojinin, bir grubun meselesi değildir. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkililere sesleniyorum: Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne, İnsan Hakları Kurumları’na… Bu bir “dosya” değil, bir hayat. Ve o hayat, gün be gün elimizden kayıyor. Bir insanın ölüme terk edilmesi, hukukun değil, sessizliğin eseridir. Ve biz sustukça, adalet bir kelimeden ibaret kalır. Bir mahkûmun yatağında öylece çürüyüp gitmesi, hepimize dokunmalı. Çünkü bir gün, adaletin terazisi yeniden kurulacak. O gün geldiğinde, belki de en çok şunu sorgulayacağız: “Biz sustuğumuzda kim ölmüştü?”
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.