HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 01 KASIM 2025, CUMARTESİ

Avrupa’da hesaplar sil baştan! İşte ülke puanında son durum

Ülkemizin hemen üstünde bulunan Sırbistan ve Avusturya'dan temsilci kalmazken; Türkiye 3 takımla yoluna devam ediyor. Hemen alt sıramızda yer alan İsviçre'den ise sadece Basel, Avrupa macerasını sürdürüyor.

10.03.2023 12:29
Avrupa’da hesaplar sil baştan! İşte ülke puanında son durum
Avrupa’da hesaplar sil baştan! İşte ülke puanında son durum

Spor Toto Süper Lig şampiyonunun 2024-25 sezonundan UEFA Şampiyonlar Ligi'ne doğrudan gidebilmesi için UEFA ülke puanı sıralamasında ilk 10 ülke içerisinde yer alması gerekiyor. UEFA Konferans Ligi'nde mücadele eden İsviçre ekibi Basel, sahasında Slovan Brastislava ile 2-2 berabere kaldı.



Daha önceki play-off turunda ülkemizin hemen üstünde yer alan Sırbistan ve Avusturya'dan temsilci kalmamıştı. Bu da ülkemiz için bu sezonu ilk 10'da bitirme şansı doğurdu.



"Şampiyonlar Ligi şampiyonu, kendi liginde Şampiyonlar Ligi bileti alırsa, 11. ülkenin şampiyonu Şampiyonlar Ligi'ne direkt katılır" kuralı 2024'te kaldırılacak. İlk 10 dışındaki ülkelerin şampiyonları eleme oynayacak. Avrupa Kupaları'nda galibiyete 400, beraberliğe ise 200 puan veriliyor. Türkiye ile 10. sırada yer alan Avusturya arasında 2.300 puan fark bulunuyor.



Fenerbahçe, deplasmanda karşılaştığı Sevilla'ya 2-0 kaybetti. Başakşehir rakibi Gent ile 1-1 berabere kaldı. Sivasspor ise Fiorentina'ya 1-0 kaybetti. İşte ülke sıralamasında 15. ile 9. sıralarda dizilen ülkeler ve puanlarında son durum;



9. İskoçya: 36.400 (Takımı kalmadı)



10. Avusturya: 34.000 (Takımı kalmadı)



11. Sırbistan: 32.375 (Takımı kalmadı)



12. Türkiye: 31.700 (Fenerbahçe, Başakşehir, Sivasspor)



13. İsviçre: 29.875 (Basel)



14. Ukrayna: 29.300 (Shakhtar)



15. Çekya: 29.050 (Takımı kalmadı)



Türkiye'nin UEFA sıralamasında 10. sıraya yükselebilmesi için Fenerbahçe, Sivasspor ve Başakşehir'in en az 6 galibiyet alması gerekiyor.


Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Bir ülkenin gerçek yüzü, sokaklarındaki düzenle, meydanlarındaki bayraklarla değil; en savunmasız insanlarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Bugün bu ülkede, Aydın Söke Açık Cezaevi’nde, sessizce tükenen bir hayat var: Öztürk K. Öztürk K. %75 engelli. Talesemi majör hastası, aynı zamanda tip 1 diyabetli. Yani yaşamı boyunca düzenli kan nakline, insüline ve hijyenik ortama ihtiyaç duyan bir insan. Yürüyerek girdiği cezaevinde bugün artık yatalak hale gelmiş durumda. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yürüyemiyor, elleri titriyor, bilinci kimi zaman gidip geliyor. Ve o hâlâ orada, duvarların arkasında “infaz” adı altında yaşam mücadelesi veriyor. Cezalandırmak, bir toplumu düzen içinde tutmanın aracıdır, denir. Ama insan onurunu korumayan bir ceza, artık adaletin değil, intikamın alanına girer. Bugün Türkiye’de, “hasta mahpuslar” başlığı altında yüzlerce insan, fiilen ölüm cezasına mahkûm edilmiş durumda. Her rapor “cezaevinde kalamaz” dese de, her dilekçe “uygun değildir” gerekçesiyle geri dönüyor. Peki, neye uygun değildir? Bir insanın yaşamasına mı? Bir devletin vicdanına mı? Öztürk K.’nin kardeşi, “Yürüyerek girdi, şimdi nefes bile alamıyor. Kimse duymuyor” diyor. Oysa devlet, her yurttaşının yaşam hakkını korumakla yükümlüdür — suçlu ya da suçsuz fark etmeksizin. Çünkü yaşam hakkı, hiçbir mahkemenin elinden alamayacağı bir haktır. Cezaevleri, yalnızca demir parmaklıkların ardındaki suçluların değil, dışarıdaki toplumun da aynasıdır. O aynada ne görüyoruz? Gözünü kapatmış bir sistem mi, yoksa el uzatmaya cesaret eden bir toplum mu? Bir devletin adaleti, güçlüye değil, güçsüze gösterdiği şefkatle ölçülür. Öztürk K.’nin durumu bir istisna değil, bir gösterge. Bir ülkenin sağlık sistemi, hukuk düzeni ve vicdanı burada kesişiyor. Ve biz, üçü arasında sıkışmış bir insanın her geçen gün eriyişini izliyoruz. Bu bir siyaset meselesi değil. Bu, insanlık meselesi. Bir insanın yaşamasına yardım etmek, bir partinin, bir ideolojinin, bir grubun meselesi değildir. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkililere sesleniyorum: Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne, İnsan Hakları Kurumları’na… Bu bir “dosya” değil, bir hayat. Ve o hayat, gün be gün elimizden kayıyor. Bir insanın ölüme terk edilmesi, hukukun değil, sessizliğin eseridir. Ve biz sustukça, adalet bir kelimeden ibaret kalır. Bir mahkûmun yatağında öylece çürüyüp gitmesi, hepimize dokunmalı. Çünkü bir gün, adaletin terazisi yeniden kurulacak. O gün geldiğinde, belki de en çok şunu sorgulayacağız: “Biz sustuğumuzda kim ölmüştü?”
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.