HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 01 KASIM 2025, CUMARTESİ

‘Türkiye Kart’ ücreti belli oldu! 81 ilde uygulanacak

31.10.2024 10:49
‘Türkiye Kart’ ücreti belli oldu! 81 ilde uygulanacak
‘Türkiye Kart’ ücreti belli oldu! 81 ilde uygulanacak

81 ilde hayata geçirilmesi planlanan Türkiye Kart uygulaması 18 ilde başladı. Kart ücretini Bakan Uraloğlu açıkladı.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, 18 ilde hayata geçirilen Türkiye Kart uygulaması hakkında bilgilendirmede bulundu. Uraloğlu, Türkiye'nin her yerinde toplu taşıma kartlarını tek tip hale getirecek olan 'Türkiye Kart' sistemine geçildiğini duyurdu. Bakan Uraloğlu, Türkiye Kart fiyatını da açıkladı.

Türkiye Kart uygulamasının şu anda pilot illerde aktif olduğunu belirten Bakan Abdulkadir Uraloğlu, konuya ilişkin yaptığı açıklamada Türkiye Kart'ı pilot iller dışında hızla yaygınlaştıracağını duyurdu.

Toplu taşımada tek kart dönemine geçildiğini söyleyen Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, "PTT'nin bir uygulaması var. Bunu yaygınlaştırmaya başladık. Şu an birçok ilimizde kullanılıyor. Bazı otoparklarda ve Milli Parklarda geçerli. Hedefimiz, Türkiye'de tek bir kartın kullanılması. Aynı zamanda istenirse kredi kartı olarak da kullanılabilecek" şeklinde açıklama yaptı.BAKAN URALOĞLU KART ÜCRETİNİ AÇIKLADI

Geçtiğimiz günlerde vatandaşların PTT iş yerlerinden uygun fiyatlarla bu karta sahip olabileceğini açıklayan Uraloğlu, kartın ücretini açıkladı. Bakan Uraloğlu, "Vatandaşımıza ulaşımda kolaylık sağlayacak bu projemizi cüzi bir rakamla hizmete sunuyoruz. PTT iş yerlerinden Türkiye Kart almak isteyen vatandaşlarımız, şemasız kart için 40 TL, debit ve prepaid Türkiye Kartlar için ise 60 TL gibi sembolik bir rakam ödeyecek." şeklinde konuştu.


Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Bir ülkenin gerçek yüzü, sokaklarındaki düzenle, meydanlarındaki bayraklarla değil; en savunmasız insanlarına nasıl davrandığıyla ölçülür. Bugün bu ülkede, Aydın Söke Açık Cezaevi’nde, sessizce tükenen bir hayat var: Öztürk K. Öztürk K. %75 engelli. Talesemi majör hastası, aynı zamanda tip 1 diyabetli. Yani yaşamı boyunca düzenli kan nakline, insüline ve hijyenik ortama ihtiyaç duyan bir insan. Yürüyerek girdiği cezaevinde bugün artık yatalak hale gelmiş durumda. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yürüyemiyor, elleri titriyor, bilinci kimi zaman gidip geliyor. Ve o hâlâ orada, duvarların arkasında “infaz” adı altında yaşam mücadelesi veriyor. Cezalandırmak, bir toplumu düzen içinde tutmanın aracıdır, denir. Ama insan onurunu korumayan bir ceza, artık adaletin değil, intikamın alanına girer. Bugün Türkiye’de, “hasta mahpuslar” başlığı altında yüzlerce insan, fiilen ölüm cezasına mahkûm edilmiş durumda. Her rapor “cezaevinde kalamaz” dese de, her dilekçe “uygun değildir” gerekçesiyle geri dönüyor. Peki, neye uygun değildir? Bir insanın yaşamasına mı? Bir devletin vicdanına mı? Öztürk K.’nin kardeşi, “Yürüyerek girdi, şimdi nefes bile alamıyor. Kimse duymuyor” diyor. Oysa devlet, her yurttaşının yaşam hakkını korumakla yükümlüdür — suçlu ya da suçsuz fark etmeksizin. Çünkü yaşam hakkı, hiçbir mahkemenin elinden alamayacağı bir haktır. Cezaevleri, yalnızca demir parmaklıkların ardındaki suçluların değil, dışarıdaki toplumun da aynasıdır. O aynada ne görüyoruz? Gözünü kapatmış bir sistem mi, yoksa el uzatmaya cesaret eden bir toplum mu? Bir devletin adaleti, güçlüye değil, güçsüze gösterdiği şefkatle ölçülür. Öztürk K.’nin durumu bir istisna değil, bir gösterge. Bir ülkenin sağlık sistemi, hukuk düzeni ve vicdanı burada kesişiyor. Ve biz, üçü arasında sıkışmış bir insanın her geçen gün eriyişini izliyoruz. Bu bir siyaset meselesi değil. Bu, insanlık meselesi. Bir insanın yaşamasına yardım etmek, bir partinin, bir ideolojinin, bir grubun meselesi değildir. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yetkililere sesleniyorum: Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne, İnsan Hakları Kurumları’na… Bu bir “dosya” değil, bir hayat. Ve o hayat, gün be gün elimizden kayıyor. Bir insanın ölüme terk edilmesi, hukukun değil, sessizliğin eseridir. Ve biz sustukça, adalet bir kelimeden ibaret kalır. Bir mahkûmun yatağında öylece çürüyüp gitmesi, hepimize dokunmalı. Çünkü bir gün, adaletin terazisi yeniden kurulacak. O gün geldiğinde, belki de en çok şunu sorgulayacağız: “Biz sustuğumuzda kim ölmüştü?”
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.