HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 10 EYLÜL 2025, ÇARŞAMBA

10 Eylül: Orhangazi’nin Yeniden Doğuşu Küllerinden Doğan Bir İlçe

10.09.2025 00:26
10 Eylül: Orhangazi’nin Yeniden Doğuşu Küllerinden Doğan Bir İlçe
10 Eylül: Orhangazi’nin Yeniden Doğuşu Küllerinden Doğan Bir İlçe
Orhangazi'nin düşman işgalinden kurtuluşunun yıldönümü dolayısıyla konuşan Tarihçi-Gazeteci-Yazar **Muharrem Değirmen**, 10 Eylül'ün yalnızca bir tarih olmadığını, bir milletin iradesinin, bir ilçenin yeniden doğuşunun sembolü olduğunu ifade etti. Değirmen, işgal yıllarında yaşananları ve kurtuluşun anlamını şu sözlerle aktardı:

 "İki yılı aşkın süren işgal boyunca Orhangazi adeta yok edilmek istendi. Köylerimiz yakıldı, camilerimiz ateşe verildi, insanlar göçe zorlandı. Çakırlı, Dutluca, Gedelek, Yeniköy ve daha birçok köy mezalimden nasibini aldı. Kasaba merkezimiz tamamen yakıldığı için idare uzun süre Gürle'ye taşındı. Ama tüm bu acılara rağmen halkımız teslim olmadı. 10 Eylül sabahı Türk ordusunun ilçeye girişiyle yalnızca bir işgal sona ermedi; küllerinden doğan bir şehir yeniden varlık kazandı."

10 Eylül Orhangazi'nin Doğum Günüdür

Tarihçi-Gazeteci-Yazar Muharrem Değirmen, 10 Eylül'ün Orhangazi için sıradan bir tarih olmadığını, adeta ilçenin yeniden doğduğu gün olduğunu vurguladı. Değirmen, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

 "O günün sabahında yalnızca bir düşman bayrağı indirilmedi. O sabah, gökyüzünde yeniden ay yıldızlı bayrağımızın dalgalanmasıyla birlikte milletin onuru ve haysiyeti de geri geldi. İşgal boyunca yangınlarla, zulümlerle, katliamlarla boğuşan Orhangazi, 10 Eylül sabahında yeniden hayat buldu. Kasabamız, küle dönmüş evlerinin arasından doğrulup ayağa kalktı; işte bu yüzden 10 Eylül, Orhangazi için ikinci bir doğum günüdür."

Değirmen, 10 Eylül'ün yalnızca bir tarih yaprağı olmadığını, milletin belleğine kazınmış bir var oluş günü olduğunu vurguladı:

"Düşünün ki, yıllar boyunca yakılıp yıkılan köylerde yaşayan insanlar, çocuklarını kaybetmiş analar, ocakları söndürülmüş aileler, bir sabah özgürlüğün haberini alıyor. Türk ordusunun ilçeye girdiği o an, gözlerden yaşlar süzülüyor, dillerden dualar dökülüyor. Bu yalnızca bir askeri zaferin yansıması değil, aynı zamanda umutların yeniden filizlenmesidir. 10 Eylül, esaretin zincirlerini kırdığımız, yeniden bağımsızlığımıza kavuştuğumuz gündür."

Değirmen, kurtuluşun simgesel değerini de şöyle anlattı:

"Kasabamız işgalde bütünüyle yakılmıştı, idare uzun süre Gürle köyünde yürütülmek zorunda kalındı. Yani Orhangazi'nin haritasından silinmesi hedeflenmişti. Ama 10 Eylül sabahı yalnızca bir ordu gelişini müjdelemedi, aynı zamanda yeni bir geleceğin doğuşunu ilan etti. O yüzden bu tarih, Orhangazi için bir 'küllerinden doğuş günü'dür. Bu yüzden biz 10 Eylül'ü sadece anmıyoruz, aynı zamanda yaşıyoruz. Çünkü ilçemiz o sabah ikinci kez doğdu."

Son olarak Değirmen, genç kuşaklara hitap ederek şunları söyledi:

"10 Eylül'ü unutan, aslında kendi köklerini unutmuş olur. Çünkü bu tarih, yalnızca geçmişin bir hatırlatması değil, geleceğin teminatıdır. Orhangazi'nin yeniden doğduğu bu gün, çocuklarımızın, torunlarımızın da hafızasında yer etmelidir. 10 Eylül, yalnızca bir kurtuluş günü değil, ilçemizin var oluş günüdür."

Orhangazi'nin kurtuluşunun her yıl anma törenleriyle yaşatıldığını söyleyen Değirmen, şehitliklerin ve mezar taşlarının bu tarihin canlı şahitleri olduğunu vurguladı:

"Bugün şehitliklerimizi ziyaret ediyor, dualar okuyoruz. Çakırlı'da, Gedelek'te, Dutluca'da toprağa düşen masumların isimlerini yaşatmak, yalnızca geçmişi anmak değil; aynı zamanda geleceğe ders bırakmaktır. 10 Eylül, şehitlerimizin kanıyla yazılmış bir tarihtir. Onların hatırası, ilçemizin her taşında, her ağacında yaşamaya devam edecektir."

Belgelerle, Fotoğraflarla Hafızamızı Tazeledik

Değirmen, Orhangazi'nin kurtuluşu üzerine yaptığı çalışmaların yalnızca sözlü tarih ile sınırlı olmadığını, aynı zamanda belgeler ve fotoğraflarla da hafızanın diri tutulduğunu söyledi. 95. yıl kutlamalarında açtığı sergiye değinerek şunları kaydetti:

"Arşivlerden çıkardığımız belgeler ve dönemin fotoğrafları, halkımızın hangi bedellerle bu günlere geldiğini gözler önüne serdi. O sergide, yanmış evlerin fotoğrafları, göçe zorlanan halkın görüntüleri, şehit listeleri vardı. İnsanlar o belgeleri görünce, sadece bir kutlama yapmadığımızı, aslında tarihimizi yeniden hatırladığımızı gördü. Bu tür sergiler, halkın hafızasını diri tutan birer tarih dersidir."

Kurtuluş Savaşı'nda Orhangazi Kitabı

Muharrem Değirmen, 2017 yılında kaleme aldığı "Kurtuluş Savaşı'nda Orhangazi" kitabının da bu mücadelenin yazılı bir belgesi olduğunu ifade etti:

"O kitap, yalnızca Orhangazi'nin kurtuluşunu değil, ilçemizin Milli Mücadele'deki yerini bütün yönleriyle anlatıyor. Daha önce yazılmamış birçok belgeyi, tanıklığı ve fotoğrafı bir araya getirdim. Çünkü bu toprakların kurtuluş hikâyesi sadece yerel bir olay değil, milli mücadelenin bütününü aydınlatan bir parçadır. 10 Eylül'ü anlamak, aslında Türk milletinin bağımsızlık mücadelesini anlamaktır."

Gençler İçin En Büyük Ders

Değirmen, 10 Eylül'ün genç nesillere aktarılmasının önemini özellikle vurguladı:

"Biz bu günü yalnızca protokol konuşmalarıyla değil, gençlere tarih şuuru kazandırarak kutlamalıyız. Okullarda ders kitaplarında, sınıf panolarında, tarih kulüplerinde 10 Eylül'ün ruhu yaşatılmalı. Çünkü eğer gençler bu tarihi unutursa, gelecekte aynı tehlikelere karşı nasıl direneceklerini de bilemezler. 10 Eylül, gençlerimize özgürlüğün, bağımsızlığın, haysiyetin ne demek olduğunu anlatan en büyük derstir."

10 Eylül Bir Kimliktir

Tabii, bu bölümü daha uzun, kapsamlı ve duygu yoğunluğu artırılmış şekilde genişlettim:

Tarihçi-Gazeteci-Yazar Muharrem Değirmen, açıklamasını "10 Eylül bizim kimliğimizdir" sözleriyle noktaladı ve bu tarihin yalnızca bir kurtuluş günü değil, bir kimlik ve aidiyet tarihi olduğuna dikkat çekti.

 "Bugün Cumhuriyet Meydanı'nda dalgalanan al bayrak, yalnızca bir sembol değildir. O bayrağın gölgesinde Çakırlı'nın, Dutluca'nın, Gedelek'in, Yeniköy'ün ve daha nice köyün şehitlerinin kanı vardır. O bayrak, yakılmış evlerin, söndürülmüş ocakların, zorla göç ettirilmiş ailelerin ardında bıraktığı bir mirastır. 10 Eylül, işte bu yüzden yalnızca bir kurtuluş günü değil, bir kimlik günüdür. Çünkü kimliğimiz, yaşadığımız acıların ve verdiğimiz mücadelenin üzerine kuruludur."

Değirmen, 10 Eylül sabahının Orhangazi için bir varoluş sınavı olduğunu da şu sözlerle dile getirdi:

"Eğer o sabah Türk ordusu ilçemize girmemiş, halkımız ayağa kalkmamış olsaydı, bugün Orhangazi diye bir şehirden söz edemiyor olacaktık. İşgalciler, kasabamızı haritadan silmek, köylerimizi tarihten yok etmek istiyorlardı. Ama 10 Eylül'de bu planlar boşa çıktı. O günkü direniş, Orhangazi'nin kimliğini mühürledi. Bu nedenle 10 Eylül, yalnızca tarihin bir günü değil, bu ilçenin varoluş senedidir."

Değirmen, bu kimliğin yalnızca geçmişte değil, bugün ve gelecekte de yaşatılması gerektiğini vurguladı:

"Kimlik, yalnızca geçmişi bilmek değildir. Kimlik, geçmişi sahiplenip geleceğe taşımaktır. 10 Eylül, bize kim olduğumuzu hatırlatan bir aynadır. Bizim görevimiz, bu emaneti unutmamak, genç nesillere aktarmak ve onlara şu bilinci vermektir: Bu topraklar kolay kazanılmadı. Bu bayrak kolay dalgalanmadı. Eğer biz bu gerçeği unutur ve 10 Eylül'ü sadece bir tören olarak görürsek, en büyük ihanet kendi kimliğimize olur."

Değirmen, Orhangazi'nin kurtuluş günü kutlamalarının bir anma değil, bir aidiyet beyanı olduğunu da şu sözlerle dile getirdi:

"Her yıl 10 Eylül'de yapılan kutlamalar, yalnızca geçmişi hatırlamak için değil, aynı zamanda Orhangazililerin birbirine ve vatanına bağlılığını ilan etmesidir. O gün, meydanlarda bir araya gelmek, şehitliklerde dua etmek, çocuklara bu hikâyeyi anlatmak; hepimizin kimlik borcudur. Çünkü 10 Eylül, Orhangazi'nin ruhudur, kimliğidir, var oluşudur."

Son olarak şunları ekledi:

"Bir millet, kimliğini kaybettiği an yok olmaya başlar. Bizim kimliğimiz, 10 Eylül'de kazanılan özgürlükle yeniden yazılmıştır. O gün, yalnızca Orhangazi değil, tüm Türkiye için bir derstir. Bugün bu şehir ayaktaysa, bu sokaklarda hayat varsa, bu topraklarda çocuklarımız özgürce koşabiliyorsa, bunun sebebi 10 Eylül'dür. O yüzden 10 Eylül, bizim kimliğimizin özüdür. Bu kimliği gelecek nesillere aktarmak, hepimizin en kutsal görevidir."

 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
logo

   E-posta: bilgi(@)ucuncugozgazetesi.com
Tüm hakları Üçüncü Göz Gazetesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.